Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan düşürülen Rus savaş uçağıyla ilgili açıklama
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün sabah saatlerinde tüm uyarılara rağmen hava sahamızı ihlal eden bir aidiyeti belli olmayan savaş uçağına angajman kuralları gereği müdahale edilmiştir. Aidiyeti bilinmeyen bir uçağın 5 dakika içinde 10 defa uyarılmasına rağmen maalesef ihlalini devam ettirmekte ısrarını sürdürmüştür. Bunun üzerine F-16'larımız tarafından yapılan müdahale sonrası bu uçak düşürülmüştür, iki uçaktan bir tanesi düşürülmüştür" dedi
24 Kasım Öğretmenler Günü kapsamında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde öğretmenleri ağırlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Suriye meselesine adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmadan ne mülteci ne de terör sorununun önüne geçilmeyeceğini artık herkesin görmesi gerektiğini belirten Erdoğan, Viyana görüşmelerinde bu doğrultuda ümit verici gelişmelerin yaşandığını söyledi.
"SOYDAŞLARIMIZ TANKLARLA TOPLARLA SÜREKLİ BOMBALANIYOR"
"Esed rejimi ve onu destekleyen ülkeler bu görüşmelerde varılan mutabakatın ruhuyla uyuşmayan yeni saldırılara giriştiler" diyen Erdoğan "Bakınız, Hatay'ın hemen yanı başındaki Bayırbucak Türkmenleri'nin yaşadığı bölgeye yoğunlaşan saldırıları şiddetle kınıyoruz. Orada bizim soydaşlarımız var, orada bizim akrabalarımız var. Ve bu akrabalarımız, bu soydaşlarımız sürekli uçaklarla bombalanıyor, tanklarla toplarla sürekli olarak bombalanıyor. Şu anda oralardan bu soydaşlarımız sınıra doğru göç etmeye, kaçmaya başladılar. Bunların bir kısmı Türkiye'deki kamplara yerleştirilmiş vaziyette ama bir kısmı da Suriye tarafındaki kamplarda, onlarda iskan ediliyor. Peki bütün bunlara destek nereden? Türkiye'den. Kızılayımızla sivil toplum örgütlerimizle onlara her türlü yardımı götürüyoruz" ifadelerini kullandı.
"NE OLUYOR, GELİŞMELER NE DURUMDA, BUNA GÖRE NE GİBİ ADIMLAR ATACAĞIZ?"
Cuma gününden beri gelişmeleri yakından takip ettiğini vurgulayan Erdoğan, "Başbakanımızdan, Genelkurmay Başkanımızdan, Dışişleri Bakanımızdan, MİT Müsteşarımızdan ve diğer ilgili arkadaşlarımızdan sürekli bilgi alıyorum. Nitekim az önce daha kapsamlı bir güvenlik toplantısını yaptık. Gerek Sayın Başbakanımız gerek Genelkurmay Başkanımız, ilgili bakan arkadaşlarım ve ilgili bürokratlarımızla beraber bir toplantı yaptık. Ne oluyor, gelişmeler ne durumda, buna göre ne gibi adımlar atacağız?" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk hava sahasını ihlal eden savaş uçağının düşürülmesi konusunda, "Bilindiği gibi bugün sabah saatlerinde tüm uyarılara rağmen hava sahamızı ihlal eden bir aidiyeti belli olmayan savaş uçağına angajman kuralları gereği müdahale edilmiştir. Aidiyeti bilinmeyen bir uçağın 5 dakika içinde 10 defa uyarılmasına rağmen -hava sahamıza girmeden önce çünkü sınırlarımıza doğru geliyor- maalesef ihlalini devam ettirmekte ısrarını sürdürmüştür. Bunun üzerine F-16'larımız tarafından yapılan müdahale sonrası bu uçak düşürülmüştür, iki uçaktan bir tanesi düşürülmüştür" dedi.
"BÖYLE BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYA BIRAKILMANIN NE YAZIK Kİ IZDIRABINI YAŞIYORUZ"
Bu sözleri üzerine resepsiyona katılanlardan yoğun alkış alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Kardeşlerim yani mesele aslında bir alkış meselesi değil yani biz buna şahit olmak istemeyiz ama böyle bir durumla karşı karşıya bırakılmanın ne yazık ki ızdırabını yaşıyoruz. Bu hadise tamamen Türkiye'nin önceden ilan ettiği angajman kuralları çerçevesinde gerçekleşmiştir. Türkiye'nin komşularıyla başka herhangi bir ülkeye karşı düşmanlığı asla söz konusu değildir. Suriye'de bugüne kadar çok daha vahim olaylar yaşanmamasının sebebi Türkiye'nin soğukkanlı tutumudur. Bu son hadisenin önüne geçmek için de elimizden gelen gayreti gösterdiğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye'nin kendi sınırlarını koruma hakkında da herkes saygı göstermelidir."
"KİMSE KİMSEYİ KANDIRMASIN"
"Türkiye, Suriye'de zalim rejime karşı kendi kurtuluş savaşlarını veren muhalif grupları samimiyetle destekliyor" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Burada yalnız bir şeyin altını çizmem lazım, Bayırbucak Türkmenleri'nin olduğu bölge DAİŞ terör örgütünün olduğu bölge değildir. Kimse kimseyi kandırmasın. Orada sadece Bayırbucak Türkmenleri vardır, soydaşlarımız vardır, akrabalarımız vardır. 'DAİŞ terör örgütünü vuruyoruz' diyerek orada Bayırbucak Türkmenleri vurulmaktadır. Ve bunlar topraklarını savunmanın gayreti içerisindedir, ailelerini kamplara göndermişlerdir ve orada sadece o direnişçiler kalmıştır. Bunlar içinde Bayırbucak Türkmenleri, ülkemizle olan yakın akrabalık ilişkileri sebebiyle tıpkı Halep'teki, Humus'taki, Şam'daki, Golan'daki Türkmenler gibi bizim için ayrı bir öneme sahiptir. Esed rejimi ve onu destekleyen ülkelerin Bayırbucak Türkmenleri'ni hedef alan saldırılarının gerisindeki amacını gayet iyi biliyoruz. DAİŞ'in hemen hiçbir varlığının olmadığı bu bölgedeki saldırılar doğrudan Esed rejimini ayakta tutma amacına yöneliktir. Türkiye, Cerablus'tan başlayıp Akdeniz'e kadar uzanan hattı tüm terör örgütlerinden arındırma kararındadır. Türkiye olarak bu bölgede yaşayan kardeşlerimize eskinden beri her türlü desteği veriyoruz, vereceğiz."
"VARSA NE OLACAK YOKSA NE OLACAK"
"17-25 Aralık darbe girişiminden hemen sonra yaşanan o meşhur MİT tırları ihanetini biliyorsunuz değil mi?" diye soran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Halen utanmadan, sıkılmadan bunları gazetelerine başlık yapanlar var. İşte o tırlar bu bizim Bayırbucak Türkmenleri'ne yardım götüren tırlardı. Şimdi bazıları diyor ki 'Başbakan Erdoğan diyordu ki onların içinde silah yok.' Yahu varsa ne olacak yoksa ne olacak. Ne diyoruz biz oraya insani yardım götürüyoruz. Kim onlar? Mağdur, mazlum, bizim Bayırbucak Türkmen kardeşlerimiz. Biz bunu yaptık. Ülkemizin, hükümetimizin ve şahsımın aleyhine bir algı oluşturabilmek adına bu yardımları sabote edenleri milletimizin asla affetmeyeceğine inanıyorum. Bugün de bölgede gerçekten çok zor şartlar altına mücadele veren kardeşlerimize destek olmak için hem ülkemiz tarafında hem de sınırın diğer tarafında her türlü imkanı seferber ediyoruz. İnşallah çok yakında Cerablus-Akdeniz hattındaki insani güvenlik bölgesi uygulamasını müttefik ülkelerle birlikte hayata geçireceğiz. Bu uygulamayla bir yandan bölgede yeni insani dramlar ortaya çıkmasına engel olurken diğer yandan da kendi vatanlarında hayatlarını sürdürmek isteyen o muhacirlere imkan sağlamayı hedefliyoruz. Türkiye'nin bu çabasına destek vermeyen veya engel çıkarmaya çalışan herkes Suriye'de hayatını kaybeden 380 bin masuma eklenecek her yeni canın sorumluluğuna ortak olacaktır. Bizim Suriye halkının güvenli ve istikrarlı bir geleceğe kavuşmasından başka bir gayemiz yoktur. Kendi güvenliğimizin de bundan geçtiğini biliyoruz. Aynı şekilde Avrupa'nın mülteci ve terörizm kıskacından kurtulabilmesinin yolu da Suriye'nin istikrara kavuşmasından geçiyor. İnşallah Suriyeli kardeşlerimiz için aydınlık günler yakındır. Türkmen kardeşlerimize mücadelelerinde başarılar diliyorum. Duamız ve desteğimiz sonuna kadar onların yanında olacaktır."