Cumhurbaşkanı Erdoğan sipariş etti! 85 yıl sonra bir ilk...
İstanbul'un simgelerinden Atatürk Kültür Merkezi, 29 Ekim'de kapılarını sanatseverlere açmaya hazırlanıyor. Yeniden inşa edilen Atatürk Kültür Merkezi'nin açılışı Mimar Sinan Operası'yla olacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siparişiyle bestelenen eser, 85 yıl aradan sonra bir ilk olma özelliği de taşıyor.
İstanbullular yıllar boyunca kentin kültür-sanat hayatının kalbinin attığı Atatürk Kültür Merkezi'ne yeniden kavuşmak için gün sayıyor. 29 Ekim'de Mimar Sinan Operası ile kapılarını sanatseverlere yeniden açacak olan Atatürk Kültür Merkezi, pek çok açıdan aslına uygun biçimde yeniden inşa edildi. Mustafa Kemal Atatürk'ün, İran Şahı Rıza Pehlevi'nin Türkiye ziyareti şerefine, Ahmet Adnan Saygun'a sipariş ettiği Özsoy Operası'ndan tam 85 yıl sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tarihi açılışa özel bir opera siparişi verdi.
Ahmet Adnan Saygun'un öğrencilerinden olan Hasan Uçarsu'ya 2019 yılında sipariş edilen Mimar Sinan Operası'nın librettosu ise Bertan Rona'ya ait. Uzun bir hazırlık sürecinin eseri olan Mimar Sinan Operası'nın ortaya çıkış hikâyesini sürecin en başından beri içinde bulunan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin ile konuştuk.
Bir sanatsever olarak Atatürk Kültür Merkezi'nin yeniden açılacak olması karşısında neler hissettiğine yönelik sorumuza Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin, "Bir sanatsever ve bir İstanbullu olarak, küçüklüğümden itibaren AKM'ye sürekli gelen biri olarak buraya yeniden kavuşacak olmaktan ötürü çocuklar gibi mutluyum. Bu mutluluğum en büyük nedenleri AKM'nin hem dünya çapında bir opera evi olarak açılması hem de bunun çok kendisine yakışır bir şekilde gerçekleşmesi" yanıtını verdi.
Sözlerine devam eden Alptekin, bu tarihi mekânın bir Aida, bir Turandot ya da Tosca ile değil de Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyonunun eseri olan Mimar Sinan gibi bizim tarihimizi yansıtan bir eserle açılışın gerçekleşecek olması karşısında duyduğu mutluluğu ifade etti.
'SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN VİZYONUNUN ESERİ'
Sürecin içindeki bir isim olarak opera eserinin nasıl ortaya çıktığına dair sorumuza Alptekin, "2019 yılının bahar aylarında başlıyor bu yolculuk. Birkaç aya sıkıştırılmış bir hazırlık değil. Çok büyük bir vizyonun eseri bu. Sayın Cumhurbaşkanımız yeni ve bizi anlatan yerli ve milli bir eserle bu açılışın gerçekleşmesini istediği noktada Hasan Uçarsu notaların başına geçiyor. Bertan Rona ise librettonun başına geçiyor ve bu çok önemli eserin ilk adımları atılıyor" sözleriyle yanıt verdi.
Opera eserinin iki buçuk yıllık bir sürecin ürünü olduğunu hatırlatan Fecir Alptekin, Halit Refiğ'in 'Koca Sinan' isimli bir film senaryosu olduğunu ve bunun ne yazık ki filmi çekilmediğini sözlerine ekleyerek, "İnşallah bir gün o da olur. Daha sonrasında bu senaryo kitap olarak yayımlandığında Halit Refiğ, önsözünde günün birinde filmi çekilirse müziklerini Adnan Saygun'un bestelemesini temenni ediyor. Yıllar sonrasına geliyoruz, Adnan Saygun hocanın öğrencisi olan Hasan Uçarsu, Mimar Sinan'ın operasını besteliyor. Bu ayrıntılar insanın tüylerini diken diken ediyor" dedi.
Hasan Uçarsu, Fecir Alptekin, Bertan Rona (Soldan Sağa)
Cumhuriyet dönemi opera tarihi hakkındaki açıklamalarına devam eden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin, "Atatürk dönemine dönecek olursak, İran Şahı'nın Türkiye ziyareti için Atatürk tarafından Adnan Saygun'a bir opera siparişi verilir. Aradan 85 yıl geçiyor ve ilk defa bir Cumhurbaşkanımız opera eseri sipariş ediyor. Üstelik bu sipariş de Adnan Saygun'un yaşayan en önemli öğrencilerinden biri olan Hasan Uçarsu'ya veriliyor" sözleriyle sürecin sembolik anlamını da vurguladı.
Öte yandan da Hasan Uçarsu'nun Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde profesör olduğunu da hatırlatan Alptekin, projenin arkasında çok güçlü bir devlet geleneği bulunduğunu belirtti.
'BELKİ DE BİR FETİH OPERASI GELECEK'
Bundan sonraki sürece dair işaretler de veren Fecir Alptekin, "Yıllardır Alman ve İtalyan operaları sahneleniyor. Ancak şimdi Mimar Sinan'ın hikâyesiyle muhteşem bir giriş söz konusu. Bu aslında Sayın Cumhurbaşkanımızın ulusal operamızı da sahiplenmesidir. Bu muhteşem eserden sonra ben eminim ki devamı da gelecektir. Bir besteci çıkıp Fatih operası besteleyecek. Bir Fetih operası gelecek belki de" diye konuştu.
Eserin konusu da merak ediliyor. Bahsi geçen dönem Osmanlı'nın en görkemli yılları. Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan, Sokollu Mehmet Paşa, Rüstem Paşa, Mihrimah Sultan ve daha pek çok önemli isim... İzleyiciyi nasıl bir atmosferin beklediği yönündeki sorumuza ise Fecir Alptekin, şu şekilde cevap verdi:
"1538-1557 yılları arasında geçen bir hikâye. 19 yıllık bir dönem. Konu, Kanuni Sultan Süleyman ve Mimar Sinan'ın tanışmasıyla başlıyor. Kanuni, Prut Nehri üzerinde yeniçerilerin geçebilmesi için bir köprü inşa edilmesi emrini verir. Köprüden binlerce yeniçerinin sorunsuz bir biçimde geçmesi üzerine Kanuni Sultan Süleyman, bu eseri kimin yaptığını merak ediyor ve Mimar Sinan ile tanışmaları böyle başlıyor."
Alptekin, sonrasında da İstanbul'daki büyük bir kalkınma dönemi olduğunu ve bu süreçte de külliyeler ve su kanalları inşa edilip önemli camilerin kente kazandırıldığını hatırlattı.
Alptekin, "Daha ortada müzik yokken sadece metni okurken bile çok duygulandım. Bir sanatsever olarak ortaya bir başyapıt çıktığı kanaatindeyim. Hocamızın olağanüstü bir iş yaptığını düşünüyorum. Sizin de saydığınız gibi tarihe damgasını vurmuş pek çok isim bu operada yer alıyor" dedi.
'SİNAN OPERASI'YLA ŞAHLANIŞA GEÇECEK'
"Verdi'nin Nabucco, Aida veyahut tarihi bir hikâye olmayan La Traviata operalarındaki çeşitliliği görüyoruz. Şimdi baktığımızda tarihimizle alakalı bir olayın yanı sıra örneğin 19. yüzyılın sonunda İstanbul'da geçen bir dram dahi konu edinilebilir. Bu açıdan Mimar Sinan Operası'nı yeni bir başlangıç olarak görebilir miyiz?" yönündeki sorumuza ise Fecir Alptekin, "Sadece operada da değil, tiyatro, roman, sinema, müzikal... Zaten bu, Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu. Yerli ve milli olmanın sanattaki yansıması da bu olacak. Bu sadece bizim insanımızın yazmasıyla sınırlı değil; bizim insanımızın bizden hikâyeler yazarak anlatmasıyla olur. Sayısız konumuz var. Bunları anlatmamış olmamız çok yazık" sözleriyle yanıt verdi.
Sinemanın kitlesel gücüyle de olaya bakmaya başlamamız gerektiğini vurgulayan Alptekin, başlamak için de böylesi bir heyecana ihtiyaç duyduklarını ifade etti. "Türkiye, Yunus Emre’den Mevlâna’ya kadar tüm değerleriyle kültürel bir süper güçtür. Tüm bu değerlerimizi sanatın her disiplininde anlatacak bir ruh gerekiyordu. Bu da Sinan Operası’nın rüzgârıyla artık şahlanışa geçecek. Buna inanıyorum" diyerek de sözlerini sonlandırdı. Milliyet.com.tr/İhsan Dindar