Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ile Filistin'i görüştü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştü. Görüşmede, İsrail ve Filistin arasındaki şiddeti tırmanan çatışmalı sürecin seyrini ve bölgede yaşanan insani krizi ele alındı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Filistin diplomasisi sürüyor. Bu kapsamda birçok dünya lideriyle görüşen Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile de bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Görüşmede iki lider, İsrail ve Filistin arasındaki şiddeti tırmanan çatışmalı sürecin seyrini ve bölgede yaşanan insani krizi ele aldı.
Filistin topraklarına yönelen vahşetin giderek derinleştiğine, sivil ölümlerin her geçen dakika arttığına dikkati çeken Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Batılı devletlerin sessizliğinin de Gazze'deki insani krizi önlenemez boyuta taşıdığını ifade etti.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Türkiye'nin bölgede sükûnetin sağlanması için her türlü gayreti göstermeye devam edeceğini de vurguladı.
BM'ye Gazze mesajı: Uluslararası toplum iyi sınav vermiyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Ekim BM Günü ve BM Teşkilatı'nın kuruluşunun 78. yıl dönümü dolayısıyla mesaj yayımladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mesajında şunları kaydetti;
Kurucu üyesi olduğumuz Birleşmiş Milletler (BM) Teşkilatı’nın 78’inci kuruluş yıl dönümünü tebrik ediyor, dünyamızda barış, refah, adalet ve huzurun tesisi için BM çatısı altında çalışan herkese ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.
İnsanlık olarak Filistin ve Ukrayna başta olmak üzere sıcak çatışmalardan iklim değişikliğine, açlıktan ve yoksulluktan İslam düşmanlığına uzanan geniş bir yelpazede çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Özellikle 7 Ekim’den bu yana Gazze’de sivil yerleşim yerlerini, ibadethaneleri, hastaneleri, okulları hedef alan ve soykırım derecesine varan katliamlar yaşanıyor. İsrail yönetiminin sivillere yönelik hukuk ve sınır tanımaz saldırıları karşısında maalesef uluslararası toplum iyi bir sınav veremiyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin akan kanı durdurmak, ateşkesi bir an önce sağlamak, sivil kayıpların önüne geçecek adımlar atmak yerine tek taraflı tavrıyla krizi daha da derinleştirdiğini görüyoruz. Gazze halkının topyekûn cezalandırılmasını seyreden bir yapının insanlığa umut olması, küresel barış ve istikrarı sağlaması elbette mümkün değildir. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) başta olmak üzere BM’ye bağlı kurumlar, bizzat BM Güvenlik Konseyi tarafından işlevsizleştirilmektedir. BM’nin itibarına en büyük zararı, yine bir başka BM kurumu vermektedir.
Bununla birlikte, kurallara dayalı küresel sistemin merkezinde bulunan BM’nin temsil ettiği değerlerin ve çok taraflılık ilkesinin güçlü bir destekçisi ve savunucusu olmaya devam ediyoruz. BM genel bütçesine en fazla katkı sağlayan ilk 20 ülke arasında yer alırken, İstanbul’un bir BM merkezi olması yolunda da önemli adımlar atıyor, çeşitli BM kuruluş ve ajansının bölgesel merkezlerine İstanbul’da ev sahipliği yapıyoruz.
BM çatısı altında yürütülen Barış için Arabuluculuk ve Medeniyetler İttifakı girişimlerinde liderliğimizi sürdürüyor, barışı koruma operasyonlarına katkı sunuyor, Gebze’de kurulan BM Teknoloji Bankası’na ev sahipliğimiz başta olmak üzere çeşitli faaliyetlerimizle BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Gündeminin hayata geçirilmesine destek oluyoruz.
Bu doğrultuda Sıfır Atık Hareketi’ni, Birleşmiş Milletler’de 105 ülkenin ortak sunuculuğunda kabul edilen kararla küresel boyuta taşıdık. Birleşmiş Milletler’le birlikte başlattığımız Karadeniz Girişimi sayesinde dünya piyasalarına 33 milyon ton tahıl ürününün sevk edilmesini sağlayarak, küresel açlık krizi tehlikesinin önüne geçilmesini temin ettik. Yabancı karşıtlığı, kültürel ırkçılık ve İslam düşmanlığıyla mücadelede küresel farkındalığın artırılması için BM Genel Kurulu’nda 15 Mart’ın “Uluslararası İslamofobi’yle Mücadele Günü” ilan edilmesini sağladık. BM’nin küresel rolünü güçlendiren, barış ve istikrara katkı sunan daha pek çok adım attık.
Ancak son dönemde karşılaştığımız gelişmeler bize Birleşmiş Milletler’in reform ihtiyacını bir kez daha hatırlamıştır. BM Güvenlik Konseyi’nin sınırlı sayıda ülkenin tasallutundan kurtarılarak daha temsili, demokratik ve etkin hale getirilmesi, uluslararası toplumun ortak ve haklı beklentisidir. Türkiye “Dünya Beşten Büyüktür” anlayışıyla, daha adil bir dünya düzeninin tesisi doğrultusunda yapılacak çalışmalara katkıda bulunmaya devam edecektir.
Bu düşüncelerle 24 Ekim Birleşmiş Milletler Günü’nü en kalbi duygularımla kutluyor, Teşkilatın 78’inci kuruluş yıl dönümünün hayırlara vesile olmasını diliyorum.