Cumhurbaşkanı Erdoğan: Müsaade etmeyiz
Cumhurbaşkanı Erdoğan New York'ta düzenlenen Bloomberg Küresel İş Forumu'nda önemli açıklamalarda bulundu.
20.09.2017 - 20:24 | | AA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York Plaza Otel'de, Birleşmiş Milletler (BM) Kentler ve İklim Değişikliği Özel Temsilcisi ve eski New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg tarafından düzenlenen "Bloomberg Küresel İş Forumu"nda soruları yanıtladı.
Dünyanın önde gelen iş forumlarından en prestijlisi olarak bilinen "Bloomberg Küresel İş Forumu"nda bugün, Bloomberg Kanalı'nın sahibi Michael Bloomberg, eski ABD Başkanı Bill Clinton, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Hollanda Başbakanı Mark Rutte ve Apple Ceosu Jimm Cook bir konuşma yapacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sonra da İtalya Başbakanı Paolo Gentiloni söz alacak.
Program moderatörü John Mickletheait'in "Türkiye, Suriye sınırından içeri çok sayıda askerini soktu, askeri bir operasyon gerçekleştirdi. Askerlerinizi geri çekmek için Bir tarih sınırınız var mı?" şeklindeki sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'nin, Türkiye'ye 911 kilometre sınırı olan ve hemen yanı başında Irak'a sınırı bulunan bir ülke olduğunu belirtti.
Erdoğan, yaklaşık 7 yıllık süreç içerisinde Suriye'nin başındaki Esed'in, 1 milyona yakın vatandaşını öldürdüğünü anımsatarak, "Bu bir devlet terörüdür ve bu devlet terörü karşısında dünya sessiz kaldı. Burada Türkiye olarak komşumuz olması sebebiyle hatta akrabalık bağlarının olması hasebiyle Türkiye olarak da biz sessiz kalamazdık. Buna defaatle Esed'e uyarılarımız olduğu halde, dostluğumuzu bu noktada fırsat bilerek bu uyarıları yaptığımız halde, değişen bir şey olmadı." ifadesini kullandı.
"Çok farklı bazı çıkış yollarını da arıyoruz, aramaya devam edeceğiz"
Gerek dost ülkeler gerekse de uluslararası kuruluşların da bunu gündeme getirdiğini ifade eden Erdoğan, çözüm bulmanın önemine değinerek, sonunda Türkiye olarak müdahil durumunda kalındığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika ile Obama döneminde birçok görüşmeler yapıldığını fakat istenilen neticenin alınamadığını vurguladı.
"Rusya ile yaptığımız görüşmelerde şu anda bir neticeye varıyoruz, diyebilirim." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"En azından biz Cerablus, Rai, Dabık orada 12 bin kilometre karelik alanda şu anda bir sükuneti sağladık. Yaklaşık 100 bin orada yaşayan halk, Türkiye'den tekrar topraklarına dönme imkanını buldu. Orada adeta bir güvenlik, güvenliğin yanında okullarda, sağlık kuruluşlarında bazı adımlar atıldı. Ve Suriye'nin o bölgede yaşayan halkı bir huzur bulmuş oldu. Şu ana kadar bizim Suriye'ye verdiğimiz destek 30 milyar doları buldu. Bize Avrupa Birliği (AB) verdiği sözü tutmadı. Şu anda kadar Avrupa Birliği'nin bize verdiği söz 3+3, 6 milyar avroydu. Fakat bize gelen destek yaklaşık 820 milyon avroydu.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliği'nden ciddi bir şey var mı? Maalesef, buradan da gelen 520 milyon dolar civarında bir destek. Biz, buna rağmen Suriye'ye yardım elimizi uzattık, şu anda 3 milyon mülteciye biz ülkemizde 260 bini çadır, konteyner kamplarda olmak üzere bakıyoruz, bakmaya da devam edeceğiz. Çok farklı bazı çıkış yollarını da arıyoruz, aramaya devam edeceğiz."
"Rakka'da da biz bunu rahat rahat yapardık"
Erdoğan, "Ortadoğu'da bir şey yapmak istiyorsanız Rusya ile konuşmalısınız, çünkü 'Amerika etkili değil izlenimi' var. Buna katılıyor musunuz?" şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi:
"Şu anda tabii Sayın Donald Trump döneminde de gündeme geldi fakat burada açık, net bazı şeyleri söylemem lazım ki bunu ekranları başında bizi izleyenler öğrenmeli. Suriye'de bir DEAŞ terör örgütü var fakat Suriye'nin kuzeyinde de bir başka terör örgütü var. Bu terör örgütü de Türkiye'deki malum PKK terör örgütünün yan kuruluşudur. Ve PYD, YPG terör örgütü şu anda Amerika'nın Rakka operasyonunda, DEAŞ terör örgütüne karşı birlikte mücadele verdiği bir terör örgütüdür.
Demokrasiye inanmış bir ülkenin, bir terör örgütüyle iş birliği yaparak, bir başka terör örgütünü yok etmesini ben anlayamıyorum. Çünkü biz bir demokratik hukuk devleti olarak Amerika ile şunu konuştuk, gelin, bu işi beraber yapalım. Ve biz iki tugayımızı bu iş için tahsis etmeye hazır olduğumuzu söylediğimiz gibi Özgür Suriye Ordusu ile bir Rakka operasyonu yapar, DEAŞ'ı temizleriz. Cerablus, Rai, Dabık 2 bin kilometrekarelik alanda 3 bin DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik, diğerleri kaçıp gittiler, demek ki olabiliyor, bu yapılabiliyor, kimseden de destek almadan bunu yaptık. Rakka'da da biz bunu rahat rahat yapardık. Niçin, bir terör örgütüyle iş birliği yaparak, bir başka terör örgütüne karşı mücadele versin demokrasiye inanmış bir ülke?"
"Donald Trump'a inandıklarımı söyledim"
Obama ile Trump'ın karşılaştırıldığında, Trump'ın daha ilgili olduğunun söylendiği belirtilerek, kendisinin bu konudaki düşüncesinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Doğrusu onu tartma gibi bir gayretin içerisine girmem, ben sadece inandığım doğruyu burada söylüyorum. Bu inandığım doğru üzerinden ekranları başında bizi izleyenler, kim kimdir, kim burada daha etkindir, bunu onlar tercih etmeli. Fakat ben Sayın Donald Trump'a, tüm heyetine inandıklarımı söyledim. Yarın yine beraber olacağız, bunları yine beraber değerlendireceğiz. Temenni ederim ki ortak doğrularda birleşir, ortak doğrularda birleşmek suretiyle adım atarız." değerlendirmesinde bulundu.
Bu arada çok ilginç bir şeye değineceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle sürdürdü:
"Mesela Irak'tan, Suriye'deki bu terör örgütlerine gelen destek 3 bin tırı aşmıştır. Burada tanklar var, toplar var, ağır zırhlı araçlar var, mühimmat var, 3 bin tırın üzerinde. Ben, Türkiye olarak düşünüyorum, Kuzey Suriye'ye gelen bütün bu ağır silahlar, yarın bana karşı kullanılmayacağını kim garanti edebilir?
Bize şu söyleniyor, 'biz bunların seri numaralarını alıyoruz, bu seri numaraları almak suretiyle DEAŞ'ı temizledikten sonra biz bu silahları alacağız.' Şimdi, ben burada bir gerçeği söylemek durumundayım o da şudur, Sayın Bush döneminde aynı durumu yaşadım. O zaman da yine aynı şeyler söylendi bize. Dendi ki 'Kuzey Irak yerel yönetiminin şu andaki, o zamanki ekiplerine verilen desteklerin, silahların seri numaraları elimizdedir. Biz buradaki mücadeleyi bitirdikten sonra çekileceğiz ve bu silahları da alacağız.' Daha sonra öyle oldu ki bu mücadeleler esnasında biz, şu andaki Kuzey Irak yerel yönetiminin elinde Amerika ve koalisyon güçlerinin silahlarını bulunduruyor. Almanların da silahları vardır, Fransızların da silahları vardır. Aynı yanlış burada işleniyor, bu endişeyi taşıyorum. Dolayısıyla bunu gidermek lazım. Kaldı ki bizim Amerika ile stratejik ittifakımız var. NATO'da Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa bütün hepsiyle beraberiz. Bizim dayanışmamızın ötesine bu terör örgütleriyle yapılacak dayanışmalar geçemez. Bunun kararlılığı içerisinde olmamız gerekir diye düşünüyorum."
"Batı'ya karşı bir hayal kırıklığından bahsettiniz. Avrupa Birliği'nden Jean-Claude Juncker, 'Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden uzaklaştığını ve aradaki köprüyü attığını' söyledi. Bazı açıklamalarınızla siz de biraz tahrik ediyorsunuz. Bu konuda ne söylemek istersiniz?" şeklinde bir soru üzerine Erdoğan, tüm dünyaya seslenmek istediğini belirtti.
Erdoğan, Türkiye'nin 1959'da gayri resmi olarak Avrupa Birliği'ne müracaat ettiğini hatırlatarak, "Sene 1963 ve Türkiye resmi olarak müracaatını yaptı. 54 yıldır Türkiye, Avrupa Birliği'nin kapısında bekletiliyor. Acaba bana şunu söyleyebilir mi Juncker, 'Senden daha geç veya daha erken buraya gelip girenler oldu' diyebilir mi? Türkiye uygulanan aslında siyasi bir ambargodur bu ve Türkiye'nin kişiliğine, şahsiyetine yönelik bir saygısızlıktır bu. Avrupa Birliği müktesebatına ters bir yaklaşımdır bu. Bugün git, yarın gel. Bize yalan söylediler, bize doğru konuşmadılar." değerlendirmesinde bulundu.
"Biz hiçbir zaman minderden kaçmadık"
Son olarak da mülteciler meselesinde 2016'nın temmuz ayında "Size 3 milyar avro vereceğiz' şeklinde açıklama yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunu bize vermiyorlar. Kime verecek bunu? Mültecilere verecek. Kendi belirledikleri kuruluşlar vasıtasıyla verecek. Ondan sonra 'yıl sonuna kadar da 3 milyar avro daha vereceğiz' dediler. Gelen rakam ne? Gelen rakam şu an itibariyle 820 milyon avrodur. Şimdi, dürüstlük nerede? Yok.
Türkiye, şu anda müzakere masasında. Bakınız, çok ilginçtir. Sarkozy, Fransa'nın başında, Merkel Almanya'nın başına geldi. Geldikleri ana kadar, ben Liderler Zirvesi'ne katılıyordum. O zaman Chirac vardı Fransa'da, Almanya'da Schröder vardı ve üçlü olarak bizim çok yapmış olduğumuz toplantılar vardı. Onlar, bizi adeta hazırlıyorlardı ama ne zaman Sarkozy geldi, ne zaman ki Merkel geldi... Bir defa müzakereci diye düşünülen bu ülkelerin Liderler Zirvesi'ne katılmasını yasakladılar, kaldırdılar. Fasıllar aç-kapa olarak yapılıyordu o zaman. Peki, bunların gelişiyle ne oldu? Bir defa 'aç-kapa'yı kaldırdılar, sadece 'aç' fasılda yapılıyor, 'kapama' yok. Fasılların adedi neydi? 15 fasıl vardı. Bu da ne yaptılar, 35 fasla çıkardılar. Bunlar kime karşı yapıldı? Bunlar, sadece Türkiye'ye karşı alınan önlemlerdir. Juncker, önce bana bunu izah etsin? Juncker ile ben iyi tanışırım."
"Türkiye, neden hala ısrar ediyor ve bunları çekiyor?" şeklindeki soru üzerine de Erdoğan, "Çok güzel bir soru. Ben diyorum ki karar merciinde olan onlar. Onlar, bize kapıyı kapatsın biz kararı rahat veririz. Çok da meraklı değiliz, bunu da söyleyeyim ama onlar istiyorlar ki Türkiye buradan kaçsın, yok, biz hiçbir zaman minderden kaçmadık. Minderden kaçan olmayız. Minderden kaçan onlar olsun. Kararlarını versinler, bizim kararımız kolay." yanıtını verdi.
"Hapiste dediklerinizin çoğu gazeteci değil, çoğu terörist"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyanın diğer yerleriyle kıyasla çok fazla gazeteci sizde hapishanede, suçlardan veya ihanetlerden orada olduğunu söylüyorsunuz. ABD'de de esasında birçok gazete veya dergiyi görüyorsunuz. Trump eleştiriliyor. Gerçekten çok da ağır eleştiriliyor ama onlara karşı bir şey yapılmıyor. Siz gazetecilerin, gazetecilik dışında suçlardan içeride olduğunda hala ısrarcı mısınız?" şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
"Burada yanlış bir iletişiminiz var, önce onu düzeltelim. Bu, hapiste dediklerinizin çoğu gazeteci falan değil, bunların çoğu terörist. Bunların çoğu, birçok bombalama olaylarına adı karışmış, birçok kısmı bunların hırsızlığa karışmış, hatta hatta bankamatikleri soyarak yakalanan bunların içinde birçokları var. Yani 'gazeteciyim' demekle gazeteci olunmuyor. Bunların birçoğu böyle fakat ne yazık ki dışarıdakiler 'Ben gazeteciyim' dediği zaman bunları gazeteci sayıyor. Şu anda her yerde yargı makamı var. Bizde de yargı makamı var. Yargı makamı bunlarla ilgili kararını veriyor ve çıkması gerekenler varsa çıkar ama bunların birçoğu ajanlık görevi yapıyorsa, onlar da bunun hesabını verir. İşte, Türkiye'deki olay da bu.
Şimdi Amerika ile bunu mukayese etmeye kalkarsanız o zaman durum çok daha farklı olur. Şimdi, 'Sayın Trump'a hakaret edenler içeride değil' diyorsunuz. Tayyip Erdoğan'a hakaret edenlerin sayısını biliyor musunuz? Tüm ailemi, bu hakarette muhatap alarak bana her türlü hakareti yapanların siz acaba sayısını biliyor musunuz? Ben bunları sayamıyorum bile ama her zaman sabretmişimdir ve böyle bir şey benim şahsımdan, kişiliğimden kaynaklanan değildir. Bunlar, teröre karışmışlardır ve PKK terör örgütünün hepsi içindedir, yandaşlarıdır ve bir kısmı da FETÖ mensuplarıdır, yandaşlarıdır, içindedir. Yargı da bunlarla ilgili kararını vermiştir. Dolayısıyla yargı bağımsızdır, yargıya müdahale edemeyiz. Böyle bir şey söz konusu değil.
16 Mayıs'taki ABD ziyaretini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Beyaz Saray'a girerken, PKK'lı göstericiler siz onlara 'aktivistler' diyorsunuz; orada her türlü gösteriyi yapıyorlar. Polisin, onlara müdahale etmediğini gördüm. Daha sonra büyükelçilik rezidansına geçtik. Büyükelçilik rezidansına geçtiğimiz zaman orada da yine aynı şekilde, yakın mesafede gösteri yapıyorlar ve polisin onlara ne yazık ki müdahale etmediğini gördüm. Bu defa, yakın mesafedeler. Benim kendi korumalarım, beni korumakla görevli olanlar ister istemez duruma müdahale etmek durumunda kaldı. Haklı. Oradaki Türkiye'nin vatansever evlatlarından bazılarına megafonla vurdular ve başı gözü kan revan içinde kaldı. Çok ilginç, onlardan kimseyi almadılar içeri. Benim korumalarım hakkında soruşturma açtılar. Çok ilginçtir, bunların içinde 4 tanesi olay mahallinde yok, hatta 2 tanesi Amerika'ya hiç gelmiş değil. Neredesin sen Amerikan yargısı?"
Bu konuyu ABD Başkanı Donald Trump ile görüştüğünü belirten Erdoğan, Trump'ın konunun takipçisi olduğunu ifade ettiğini söyledi. Erdoğan, "Tamamen siyasi bir tavır söz konusu. Çünkü, bu kararı veren savcının kimliğini gayet iyi biliyoruz. Kimliğini gayet iyi bildiğimiz için de buradaki bu alınan kararın ne denli yanlış olduğu, tabii ben Sayın Başkan'a da söyledim. Kendileri de 'takipçisi konumunda olduğunu, federal devletten kaynaklanmadığını, eyaletten kaynaklanan bir durum olduğunu' söylediler. Temenni ederim ki bu yanlış düzelir." diye konuştu.
"Yargılama sürecinde olmadığı halde bunlar bize verilmiyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye ile alakalı konuların hep insan hakları ve diğer şekillerde geliyor. Bu tabloyu değiştirmek ister miydiniz? Türkiye, nasıl algılanmak istiyor Batı'ya karşı?" sorusu üzerine de şu yanıtı verdi:
"Eğer insan haklarındaki pozitif gelişmeyi öğrenmek istiyorsanız, Türkiye'ye gelin. Batıda öyle insan hakları noktasında adalet aramayın.
Terör örgütü mensupları Türkiye'den kaçıyor, sığındıkları yer neresi biliyor musunuz? Almanya. Şu anda ben Almanya'ya 4 bin 500 dosya verdim terör örgütleriyle ve teröristlerle ilgili. Geri dönüş yok. FETÖ ile ilgili aynı şekilde. Amerika'ya 85 koli gönderdim FETÖ'nün başıyla ilgili olarak. Bunlar yargılama sürecinde değil. Bizimkiler, yargılama sürecinde. Yargılama sürecinde olmadığı halde bunlar bize verilmiyor. Şimdi, burada adalet nerede acaba? Ülkemde darbe girişiminde bulunacaklar, devletimizi yıkmaya yönelecekler. Devletimizi yıkmaya yönelenleri savunanların yaklaşım tarzı adil midir? Her şeyden önce bir defa hukuk içerisinde hareket etmek asıl olandır ama bunlar hukuk içerisinde değil ne yazık ki siyasi manevralarla kararlar verip, böyle bir yaklaşım tarzı içerisinde oluyorlar. Bu da bizleri ciddi manada üzüyor."
Haberin Devamı
IKBY'NİN REFERANDUM KARARI
Haberin Devamı
Cuma günü MGK'yı toplayıp ne gibi yaptırımlar uygulanacağını ve,bunun kararını vereceklerini belirten Erdoğan, "Kesinlikle Irak'ta bağımsız bir devlet olması taraftarı değiliz. Kesinlikle böyle bir şeye müsaade etmeyiz. "Barzani kendini yalnızlığa doğru itti. Şu anda yanında İsrail'den başka kimse yok. Umarız bu karardan vazgeçerler." dedi.
Haberin Devamı