Cumhurbaşkanı Erdoğan: Keşke Özal zamanı geçseydik
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Elazığ'da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada "Keşke cumhurbaşkanlığı sistemine 1990'lı yılların başında geçseydik" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Elazığ İstasyon meydanında düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’de rejimin değişmediğini, sadece yönetim sisteminin değiştiğini söyledi. Erdoğan, “Keşke cumhurbaşkanlığı sistemine rahmetli Özal’ın bu meseleyi gündeme getirdiği, bizlerin gençliği dönemine denk gelen 1990’lı yılların başında geçseydik. O zaman Türkiye, belki 1990’lar boyunca yaşadığı sıkıntılara, krizlere, acılara maruz kalmayacaktı” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
‘İlelebet yaşayacak’
“Değişen sadece yönetim sistemidir. 1923’te ilan edilen cumhuriyetimizi inşallah ilelebet yaşatacağız. Yönetim sistemi tartışmalarımızın tarihi, cumhuriyetimizden eskidir. Meclis, Başbakan, Bakanlar Kurulu ve daha pek çok kurumumuz farklı isimlerle, Cumhuriyet öncesinde de mevcuttu. Birileri doğruyla yanlışı birbirine katarak, sapla samanı karıştırarak, milletimizin kafasını bulandırmaya çalışıyor. Çünkü onların kafaları da karışık. Şu anda yapılan iş; yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri yeniden düzenlemekten ibarettir. Bu organların hiçbiri ortadan kalkmıyor. Parlamento yine yerinde. Hiçbiri, diğerine bağlanmıyor. Sadece görev tanımları yeniden yapılıyor.”
‘Münasip sistem’
“Türkiye, yıllardır aradığı münasip yönetim sistemine şimdi, nihayet kavuşuyor. Bu sistemin adı, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Yeni sistemde yürütme doğrudan millet tarafından seçilen, sorumluluğu da millete karşı olan cumhurbaşkanına veriliyor. Cumhurbaşkanı’nı getirir, Cumhurbaşkanı’nı götürür. Seçimlerde 5 yıl süreyle görev verilen Cumhurbaşkanı, milletten başka kimseye hesap vermeden anayasa çerçevesinde vazifesini yerine getirecektir. Bu, ülkenin istikrar ve güven ortamının 5 yıl süreyle garanti altına alınması anlamına geliyor. Sürekli seçimlerin yapıldığı veya konuşulduğu dönem sona erecek.”
DEAŞ’ı destekleyen ülkeler var
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan’ın El-Arabiya kanalına mülakat verdi. Suriye’de Menbic’in Araplara ait olduğunu ve PYD’nin ordan çıkması gerektiğini belirten Erdoğan, DEAŞ’ı destekleyen ülkeler olduğunu da söyleyerek şunları kaydetti: “Şimdi burada tek tek isim vermeye kalkmayalım. Ama uluslararası camia içerisinde bunların çok ciddi destekler aldığı belli; çok ciddi sermaye çevrelerinin bunlara destek verdiği belli. Bunları bir defa bilmemiz lazım. Yani bu sadece DEAŞ için geçerli değil, Boko Haram için de geçerli, El Şebab için de geçerli, El Kaide için de geçerli; hepsinin arkasında bu noktada ciddi destekler var, yoksa bu parasal kaynakları nereden buluyorlar? Yani isim şeyine girersek yanlış olur. Onlar zaten kendilerini gayet iyi biliyorlar. Ama bu bölge içerisinde, aynı zamanda batıda, İslam dünyasını parçalama amacıyla elbette bunların arkasında olanlar var. Bu sadece İslam ülkelerinden kaynaklanmıyor, İslam ülkelerinin dışındaki ülkelerden de bunlara verilen destekler var.
Hilafet meselesi yok
Programda yöneltilen, “Hilafetin geri getirilmesi gibi bir hayaliniz ya da isteğiniz var mı” sorusu üzerine Erdoğan, şöyle dedi: Az önce bir şey söyledim, artık dünya bir değişim-dönüşümün içerisinde. Bu değişim-dönüşüm içerisinde bizler zaten hangi sistemi getirmek istediğimizi, hangi şu anda nasıl bir dönüşümün olması gerektiğini bugüne kadar anlattık. Şu anda mesela Türkiye bir referanduma gidiyor. Bu, Cumhurbaşkanlığı sistemi referandumu. Bu Cumhurbaşkanlığı sistemi seçiminde, sorduğunuz sorudaki türden bir şey kesinlikle yer almıyor. Yani şu anda Türkiye’nin öyle bir hilafet derdi, bir hilafet meselesi ya da benzeri bir şey söz konusu değil.
Ayda bir özel ders
“Siyaset dışında kendinize vakit ayırabiliyor musunuz, kitap okuyabiliyor musunuz” sorusuna Erdoğan, şöyle yanıt verdi: “Bu konuda ekibim sağ olsun kitap özetleri yaparlar, bu özetleri bana sunarlar, ben bu özetlerden istifade ederim. Bizim tabii bir şu anda başlattığımız adet de var, Osmanlı’da vardı. Ayda bir biz herhangi bir konuda bir ilim adamına biz bir huzur ders verdiririz.”
‘İki yönetici olursa biri vitrin süsüdür’
Cumhurbaşkanlığı sistemi konusunun basit bir tercih veya şahsi bir ihtirasın ürünü olmadığını söyleyen Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: Dünyanın hiçbir yerinde her ikisi de gücünü milletten alan ve yürütme üzerinde geniş yetkilere sahip iki yönetici aynı anda olmaz. Ya başbakan yetki sahibidir ya cumhurbaşkanı veya birisi vitrin süsüdür, öbürü icracıdır. Yetki hangisindeyse diğeri semboliktir. Türkiye’yi zaten geri götüren bu olmuştur. Hatta başkanlık sistemlerinin bir kısmında başbakan hiç yoktur. Diyeceksiniz ki ‘Ülke 2,5 yıldır böyle yönetiliyor; ama hiçbir sorun çıkmadı’. Yok, işin aslına bakarken, biz Sayın Gül ile beraber de bu işi beraber yürüttük. Fakat o bizim insani vasıflarımızdı. Peki, bizden önce niçin anayasa kitapçığı başbakanın suratına fırlatıldı. Dünyada böyle çirkinlik olur mu? Bunu bile yaşattılar bize. Şimdi biz bunu da kaldırıyoruz. Tek kişide bu gücü topluyoruz. Böylece, ’Kitapçıkları fırlat’ böyle bir şey olmayacak. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı, vatana ihanet dışında hiçbir şeyle suçlanamıyor, yargılanamıyor. Yeni sistemde bu sıkıntıyı da aşıyoruz.