Çöp evde bulunan Cem Muhammet'in ilk sözü yürek yaktı! 'İlk kez çok iyi insanlar gördüm'
Bursa'da 1 yıl boyunca çöp evin bir odasında tutulan ve o evden perişan halde çıkarılan 9 yaşındaki Cem’in hastanedeki ilk sözü, “İlk kez çok iyi insanlar gördüm” oldu. Cem Muhammet'in aylarca kilitli odada alıkonulması tüm Türkiye'yi derinden sarstı. Onu eve kapatan teyzesinin 'hasta mı', 'cani mi' olduğu sorusu gündeme geldi. Cem ne kadar zamanda iyileşir? Süreç nasıl devam edecek? Teyzesi ceza alır mı? Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi öğretim üyesi, psikiyatrist Prof. Dr. Fatih Öncü değerlendirdi...
Hürriyet'ten Fulya Soybaş'ın yazısı... Bursa’da teyzesi Kamuran Pınar tarafından 1 yıl boyunca çöp evin bir odasında tutulan ve o evden perişan halde çıkarılan 9 yaşındaki Cem’in hastanedeki ilk sözü, “İlk kez çok iyi insanlar gördüm” oldu. Bu cümle bana öylesine dokundu ki... Sadece 9 yıldır şu hayatta olan bir çocuğun ilk kez mutlu olması çocuğu aramayan devlet kurumlarından tutun, ‘Nerede bu çocuk?’ diye sorgulamayan komşularına kadar hepimize dert olsun! Cem ne kadar zamanda iyileşir? Süreç nasıl devam edecek? Onu eve kapatan teyzesi ‘hasta mı?’ yoksa ‘cani mi?’ Ceza alır mı? Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi öğretim üyesi, psikiyatrist Prof. Dr. Fatih Öncü ile değerlendirdik.
ÇÖP BİRİKTİRMEK BİR HASTALIKTIR
9 yaşındaki Cem, teyzesinin çöp evinde bulundu. Anne Yasemin A.’nın Antalya’daki evi de ‘çöp ev’ çıktı. Bu çöp ev meselesi nedir? Bu bir hastalık mı?
Halk arasında istifçilik-çöp biriktirmek olarak bilinen ‘Hoarding’ bir hastalıktır. Obsesif Kompülsif Bozukluğu (sıkıntı, takıntı, endişe veren düşünceler) denilen hastalığa da komşudur. Bu durumdaki hasta değerli olsun, olmasın herhangi bir eşyasını atamaz, ilişkisini kesemez, ‘Ya lazım olursa’ diyerek biriktirir, bu eşyalara bağlanma hisseder, güvenli ortam ihtiyacını bunlar üzerinden tatmin eder ve eşyaları elden çıkarma düşüncesi bile onu çileden çıkarır. Çöp biriktirme durumu demans, bunama hastaları, psikotik bozukluk yaşayanlar, kronik duygu durum bozukluğu yaşayanlar, alkol-madde bağımlıları, zekâ geriliği (yaygın gelişimsel bozukluk) yaşayanlarda da görülebilir.
Hastalığın sebebi ne? Bu örnekte hem abla hem kardeş aynı durumda. Genetik mi?
Birçok ruh sağlığı sorununun temelinde olduğu gibi bu hastalığın temelinde de genetik faktörler olabilir. Aile büyüklerinde buna benzer rahatsızlıklar bulunan kişilerin kendisi ve çocuklarında da bu ve benzeri hastalıkların görülme ihtimali yüksektir. Travmalar, erken çocukluk dönemlerinde maruz kalınan aile tutumları gibi birçok faktör bunun gibi ruhsal hastalıklara zemin hazırlar. Cem ve ailesi özelinde ise ‘Kesinlikle böyledir’ gibi bir hükme varmak yanlış olur. Çünkü bu hastalığın birden fazla; saydıklarımdan çok daha fazla, sebebi olabilir ve altından bambaşka bir hikâye de çıkabilir.
Tedavisi var mı?
Tedavisi var ama genelde hastalar geç başvururlar. Bu hastalık ergenlik döneminde başlayıp yıllar içinde hızla ilerler. Hastaların bir kısmı bunun bir sorun olduğunu bilecek içgörüye sahip olabilir ve tedaviyi kabul edebilir ama bir kısmı bunu sorun olarak addetmediği için tedaviyi reddedecektir.
NÜFUSUN YÜZDE ÜÇÜ İSTİFÇİ
Türkiye ve dünyada bu hastalığın görülme sıklığı ne?
Bu hastalığın görülme sıklığı hem Türkiye hem dünyada küçümsenmeyecek bir oranda. Türkiye’de nüfusun yüzde 3’ü dünya genelinde ise yüzde 2-6’sı arasında seyrediyor. Tabii bunların ağır, orta, hafif diye dereceleri var. Önemli olan tanı koyabilmek ve kişiye uygun tedavi imkânı sağlamak.
BURNUNUZA ‘KÖTÜ KOKULAR’ GELİYORSA BEKLEMEYİN
Teyze ‘kirayı ödemediği için’ o kapı kırıldı. O ana kadar yapacak hiçbir şey yok muydu?
Kişilerin kendi istekleri dışında tedaviye zorlanmaları ancak belirli koşullarda mümkündür. Biriken çöplerin halk ve kişinin kendi sağlığını tehdit edecek boyuta gelmesi durumunda beklemeden sosyal hizmetler, belediyeler ya da sağlık kurumlarına başvurmak gerekiyor. Eğer bunlardan sonuç alınamamış ise sulh hukuk mahkemelerine; kişinin kendi ve çevresi için zararlı bir ortamda yaşadığı belirtilerek, başvurulabilir. Bu noktada kişi tedaviye ‘zorlanabilir’. Bu hastalığa sahip kişiye sevgi ve şefkat gösterilmesi elbette önemlidir ancak sadece sevgi ve şefkat ile iyileşeceğini düşünmek yanlıştır. ‘Bu ruhsal bir hastalıktır.’
ANNE VE TEYZE CEZA ALACAK MI
Eğer bu bir hastalık ise teyze ceza alır mı?
Etik olarak bu konuda net konuşmam doğru olmaz ama genel olarak böyle durumlarda; ihmal olduğu ve çocuk bedensel-ruhsal zarar gördüğü için muhakkak bir yargılama söz konusu olur. Bu yargılama sırasında mahkemece kişide ruhsal hastalık olduğu şüphesi oluşursa psikiyatri kliniğine gönderilerek, rapor istenir. Varsa hangi hastalığı var, teşhisin ağırlığı-ciddiyeti ne, hastalığın işlenen suça yönelik cezai yükümlülüğü var mı yok mu? 3-4 haftalık klinik gözlem ile bunlara bakılır ve hazırlanan rapor adli makamlara gönderilir. Ciddi ruhsal bir hastalık saptanması halinde kişi ceza almaz, tedavi altına alınır. Kısmi etkili bir rahatsızlık varsa indirimli ceza verilir ama yine koruma ve tedavi alır. Eğer hasta değilse de ceza yükümlülüğü tamdır.
Tüm bu süreçlerde çocuğun anneye verilme olasılığı var mı?
Çocuğun üstün yararı düşünülür. Sosyal hizmetler bu gibi durumlarda çocuk ve anne özelinde çok kapsamlı sosyal inceleme raporları düzenler. Bu raporlar doğrultusunda çocuk sosyal hizmetlerde mi yoksa annede mi kalacak karar verilir. ‘Madem senin çocuğun, al!’ gibi bir durum olmaz.
YARALARINI SARMAK KOLAY OLMAYACAK
Cem 9 yaşında ve 17 kilo, yaşıtlarının yarısı kadar. Bedenen iyileşme belki yakın zamanda görülecektir ama ‘İlk kez iyi insanlar gördüm’ diyen bir çocuğun ruhsal iyileşmesi nasıl olur?
Ruhsal iyileşme için maalesef bir süre vermek çok zor. Bedensel ve ruhsal bir örselenme, ihmal söz konusu. Bir odaya uzun süre kapatılmak, hijyen ve gıdadan uzak olmak... Bunlar önemli travmalar. İlgili birimler çocuğun etkilenme boyutuna göre bir tedavi programı çıkarmışlardır zaten. Takip altında tutulacaktır. Ancak yaralarının sarılması kolay olmayacaktır, muhakkak zaman alacaktır.