Çok sert çıktı 'Militan mazlum polis faşist!'
AKP'nin Kızılcahamam'daki kampı açıldı
Başbakan Erdoğan, "Ortak çıkarlar, ortak rantlar, en sağ uçtaki Devlet Bahçeli ile en sol uçtaki İşçi Partisi'ni bir araya getirdi, birleştirdi, kucaklaştırdı. Bayramınız kutlu olsun. Kim derdi ki yıllarca sağda, merkezde siyaset yapanlarla merhum Adnan Menderes'in mirası üzerine oturanlarla, merhum Menderes'i idama gönderen CHP bir araya gelecek. Ama ortak çıkarlar, işte bu uçları, emekli siyasetçilerle CHP'yi, emekli siyasetçilerle İşçi Partisi'ni aynı safta, bir tespihin taneleri gibi dizilmiş halde buluşturdu, kucaklaştırdı" dedi.
-Erdoğan, "Ellerinde sapan olan, ellerinde demir bilyeler olan, maskeli, üniformalı militanlar, bu medyaya göre 'çiçek çocukları', ama bu medyaya göre, polis, güvenlik kuvvetleri faşist. Gazdan etkilenen militanlar mazlum, kafasına taş isabet ederek yaralanan polis faşist. Belli işçi örgütlerinin, belli medya kuruluşlarının, huzur ve barış ortamını sabote edercesine nasıl çatışmaları körüklediğine defalarca şahit olduk. Şimdi CHP, 1 Mayıs'ın öncesinde ve sonrasında, tüm o marjinal gruplara sürekli gaz verdi, tüm o marjinal gruplara hatırlatıyorum; polis'in gazı sadece göz yaşartır ama CHP'nin gazı, dikkat edin, zehirler" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Ey Devlet Bahçeli, Hükümet ortağı olduğun dönemde İmralı ile görüşmeler yapıldı. Bu ihanet midir? Başbakan Yardımcısı olduğun dönemde İmralı ile müzakereler yapıldı. Bu bölücülük müdür? Bizi pazarlık yapmakla suçlayan Bahçeli'ye soruyorum: Biz hiçbir pazarlığın içinde değiliz. Peki o dönem siz hangi pazarlığı yaptınız?” dedi.
Kızılcahamam'da AK Parti 20. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1999 yılının 16 Şubat tarihinde, terör örgütünün elebaşının, Kenya'da güvenlik güçlerine teslim edildiğini ve Türkiye'ye getirilerek, İmralı'ya cezaevine konulduğunu anımsatarak, “Terör örgütünün elebaşı, İmralı'ya konduktan sonra, bir yandan sorgulama yapılırken, bir yandan da kendisiyle, terörü sona erdirmek hususunda görüşmeler yapılıyor. 28 Mayıs 1999'da, merhum Bülent Ecevit Başbakanlığında, MHP'nin, yani Devlet Bahçeli'nin ve ANAP'ın ortaklığında, 57'nci Hükümet kuruluyor” dedi. İmralı ile, 57'nci Hükümet döneminde de görüşmelerin yapıldığını belirten Erdoğan, bir parantez açması gerektiğini ifade ederek, terörün sona ermesi için, terör örgütünün elebaşlarıyla ilk temasın, merhum Turgut Özal zamanında gerçekleştiğini belirtti. Bu süreçte, Turgut Özal hayatını kaybettiğini anımsatan Erdoğan, Necmettin Erbakan’ın Başbakanlığındaki, 54. Hükümet döneminde aynı şekilde, temas yoluyla terörü sonlandırma çalışmaları yapıldığını, ancak 28 Şubat müdahalesi ile sürecin de akamete uğratıldığını kaydetti. Özal ve Erbakan’ın ardından, 56 ve 57'nci Hükümetler döneminde de terörü sonlandırmak için İmralı ile görüşmeler yapıldığını belirten Erdoğan arşivlerin geçmişte yaşananları muhafaza ettiğini işaret etti.
“BAHÇELİ, BİR ZAHMET İĞNEYİ KENDİSİNE BATIRSIN, ONDAN SONRA ÇUVALDIZI BAŞKASINA YÖNELTSİN”
İstihbarat örgütünün İmralı ile görüşmesinden dolayı AK Parti'yi eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1999 ve sonrasında yapılan görüşmelerde iktidarın ortağı olduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Şu anda, AK Parti'ye, bize, ağza alınmayacak hakaretler sarf eden Devlet Bahçeli ve arkadaşları, 1999'da yapılan görüşmeler nedeniyle, aslında bize değil, kendilerine hakaret etmektedirler. Açık açık soruyorum; ey Devlet Bahçeli, hükümet ortağı olduğun dönemde İmralı ile görüşmeler yapıldı. Bu ihanet midir? Başbakan Yardımcısı olduğun dönemde İmralı ile müzakereler yapıldı. Bu bölücülük müdür? Bizi pazarlık yapmakla suçlayan Bahçeli'ye soruyorum; biz hiç bir pazarlığın içinde değiliz, peki o dönem siz hangi pazarlığı yaptınız? İdamın kaldırılması tartışmasına ya da pazarlığına hiç girmiyorum. Devlet Bahçeli, İmralı görüşmelerinden dolayı birini suçlayacaksa, bir zahmet iğneyi kendisine batırsın, ondan sonra çuvaldızı başkasına yöneltsin. Şimdi çıkıyorlar, biz görüşmedik diyorlar.”
MHP'NİN DE İÇİNDE BULUNDUĞU HÜKÜMET, TERÖR ÖRGÜTÜNE YENİDEN TOPARLANMASI İMKÂNI SAĞLADI
Başbakan Erdoğan, Bahçeli'nin iktidar ortağı olduğu dönemde, İmralı'yla yapılan görüşmelerden habersiz olmasının ise daha vahim bir durum olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Özür, kabahatten bile büyüktür. 'Biz görüşmedik, devletin kurumları görüştü' diyen Bahçeli ve avanesine soruyorum; 1999'da, Genelkurmay mı size bağlıydı, yoksa hükümetiniz mi Genelkurmay'a bağlıydı? 1999'da, jandarma mı size bağlıydı, yoksa siz mi jandarmaya? 1999'da, MİT mi size bağlıydı, yoksa siz mi MİT'e bağlıydınız? 1999'da Adalet Bakanlığı mı size bağlıydı, yoksa hükümetiniz mi Adalet Bakanlığına bağlıydı” değerlendirmesinde bulundu. Devlet Bahçeli'nin sürekli küfür, hakaret ederek tarihten ve sorulardan kaçamayacağını iddia eden Erdoğan, MHP’nin iktidar ortağı, Bahçeli'nin Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde, İmralı ile yapılan görüşmelerin ardından, İmralı'nın örgüte çağrı yaparak, ‘demokratik cumhuriyet sürecinin başladığını’ söylediğini, ‘Türkiye içindeki terörist unsurların derhal ülke dışına çıkması’ çağrısı yaptığını kaydetti. Başbakan Erdoğan, çağrının ardından Türkiye içindeki teröristlerin sınır dışına çıkmaya başladıklarını, birilerinin yurt dışına çıkan teröristlere operasyon düzenleyerek, 500 teröristi etkisiz hale getirdiğini ve çekilme sürecinin tam anlamıyla sabote edildiğini belirtti. Terör örgütünün o dönemdeki çekilmenin ardından Kandil'de yeniden toparlanmaya çalışırken, fırsatların değerlendirilmediğinin, gerekli adımların atılmadığının, tedbirlerin alınmadığının, reformların yapılmadığının altını çizen Erdoğan, MHP'nin de içinde bulunduğu hükümetin, adeta terör örgütüne yeniden toparlanması için imkan sağladığını savundu.
KAN KUSUYORUZ AMA KIZILCIK ŞERBETİ İÇTİK DİYORUZ KAN AKMASIN DİYE
AK Parti'nin reformları ve Doğu ve Güneydoğu'ya yaptığı yatırımlar karşısında, terör örgütünün, 2004 yılında yeniden eylemlere başladığını, yeniden kanlı bir süreci başlattığını belirten Başbakan Erdoğan, kan kustuklarını ama kızılcık şerbeti içtik dediklerini ifade etti. Sırf kan akmasın diye, sırf kardeşliğe halel gelmesin, bu huzur ortamı bozulmasın diye, bazı meseleleri, bazı karanlık noktaları, bazı soru işaretlerini hep şimdilik kaydıyla içlerine attıklarını ifade eden Erdoğan, “İşin içinde iş var, işin içinde, karanlık bir tezgâh var. Yoksul halk çocukları, gariban halk çocukları dağlarda şehit olurken, fidan gibi delikanlıların naaşları gelirken, maalesef, birileri, o kurdukları tezgâhta kan alıp kan sattılar, al gülüm ver gülüm geçinip gittiler” değerlendirmesinde bulundu. Başbakan Erdoğan, Türkiye'de terörün hiçbir zaman sadece terör olmadığını belirterek, terör üzerinden milletin tedip, dizayn edildiğini ve siyasete yön verilmek istendiğini kaydederek, “Bugün, biz de, aziz milletimiz de, artık buna 'dur' diyoruz” dedi. Terörü konuşacaklarını, kanlı yüzünü göstereceklerini ve terörle amansız şekilde mücadele edeceklerine belirten Başbakan, artık terörü doğuran sebeplerin, kara deliklerin de konuşulacağını, soru işaretlerine cevaplar aranacağını ifade etti. Başbakan Erdoğan, “Diyarbakır cezaevini, kanlı baskınları, sabotajları, tahrikleri, müdahaleleri daha yüksek sesle konuşacak, bunların peşine düşeceğiz” dedi.
“İSİMLERİNE VARINCAYA KADAR HEPSİ TESPİTİMİZDİR”
Türkiye'de, terörden büyük paralar kazananların, terörden güç devşirenlerin, terörden siyasi rant devşirenlerin hiç konuşulmadığını, konuşulmasına müsaade edilmediğini kaydeden Erdoğan, “Ya Allah aşkına, kim derdi ki Milliyetçi Hareket Partisi ile İşçi Partisi aynı safta buluşacak, ortak eylem yapacak. İşte görüyorsunuz; ortak çıkarlar, ortak rantlar, en sağ uçtaki Devlet Bahçeli ile en sol uçtaki İşçi Partisi'ni bir araya getirdi, birleştirdi, kucaklaştırdı. Bayramınız kutlu olsun. Kim derdi ki, yıllarca sağda, merkezde siyaset yapanlar ile merhum Adnan Menderes'in mirası üzerine oturanlarla, merhum Menderes'i idama gönderen CHP bir araya gelecek. Ama ortak çıkarlar, işte bu uçları, emekli siyasetçilerle CHP'yi, emekli siyasetçilerle İşçi Partisi'ni aynı safta, bir tespihin taneleri gibi dizilmiş halde buluşturdu, kucaklaştırdı” dedi. MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin, bir taraftan 'biz İşçi Partisi'nin yedeği değiliz' dediğini diğer taraftan da 'İşçi Partisi'nin Genel Başkanını Silivri'den çıkarma' çağrısı yaptığını ifade eden Erdoğan, Akil İnsanlar Heyeti’ne yönelik protestolara dikkat çekti. Erdoğan, “Türkiye genelinde, Akil İnsanlar Heyetine karşı yapılan eylemlerin tamamının fotoğrafları, görüntüleri elimizde. İşçi Partisi ile bir avuç, sözde MHP'linin nasıl yan yana olduğu çok net görülüyor. İsimlerine varıncaya kadar hepsi tespitimizdir. TGB yöneticileriyle MHP il başkanlarının nasıl yan yana fotoğraf karesi içinde yer aldıkları çok net olarak görülüyor. MHP Genel Başkanı, bize hakaret edeceği, bize iftira atacağı yerde gitsin, MHP tabanına bu durumu eğer izah edebiliyorsa izah etsin” dedi.
“CHP’NİN VE MHP’NİN TUTUNACAKLARI TEK DAL TERÖRDÜR”
Kendilerine karşı kurulan tezgâhın, Çorum, Maraz, Gaziosmanpaşa ve Taksim Meydanı’ndaki tezgâhla aynı olduğunu ifade eden Erdoğan, tezgâhın sahiplerinin terör üzerinden kan ticareti yapılan tezgâhın sahipleri ile aynı kişiler olduğunu ifade etti. Statükonunun elinde kalan tek sığınağın terör olduğunu savunan Erdoğan, CHP’nin ve MHP’nin tutunacakları tek dalın terör olduğunu iddia ederek, “Biz bu tezgâhı, bu oyunu bozarız” dedi.
Erdoğan, Akil İnsanlar Heyetini Kurtuluş Savaşı mücadelesini anlatmak için görev yapan “İrşad Encümeni”ne benzeterek, “Akil İnsanlar Heyeti teşekkül ederken, bazı densizler, bazı kendini bilmezler, bu heyeti, Kurtuluş Savaşımız sırasında oluşturulan Heyeti Nasiha'ya benzetme gafletinde bulundular. Heyeti Nasiha'yı hatırlayanlar ve hatırlatanlar, yine Kurtuluş Savaşı sırasında teşekkül eden İrşad Encümeni'ni ya hatırlamadılar ya da hatırladılar ama işlerine gelmedi” değerlendirmesinde bulundu.
“76 MİLYON İÇİNDE SADECE 4 BİN 980 KİŞİ EYLEM YAPIYOR”
Bir aydır sahada faaliyet gösteren Akil İnsanlar Heyetine karşı, Türkiye'nin tamamında yapılan eylemlere katılan kişi sayısının 4 bin 980 kişi olduğunu bildiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Ağırlıkla MHP'lilerden ve İşçi Partililerden oluşan, çoğu eylemde de aynı kişilerin sahnede yer aldığını görüyoruz. Türkiye'nin tamamında yapılan eylemlere katılan kişi sayısı ne biliyor musunuz? Rakam veriyorum size; 4 bin 980 kişi. 76 milyon içinde sadece 4 bin 980 kişi eylem yapıyor. Ama bizde öyle bir medya var ki olayları öyle aktarıyorlar ki haberlere baktığınızda, bütün şehir ayakta. Öyle gösteriyorlar. Bir araya gelip konuştuğumuzda, 'bize ne görev düşüyorsa biz de varız' diyorlar. Bunu söyleyeme gerek yok ki. Bu zaten bilinen bir şey. Üzerinize düzen görevi siz, yapmalısınız. Biraz önce bahsettiğim o tezgâhta, malum medya kuruluşları da var. Onlar da bu tezgâha karınca kararınca nifak suyu taşıyorlar. Onların da safları belli. Akil İnsanlar Heyeti bir şehre gidiyor, 30 kişi, 40 kişi eylem yapıyor, olayı, sanki tüm şehir bunların karşısına dikilmiş gibi lanse ediyorlar. Kamera oyunlarını biliriz, kamera şakalarını da biliriz. Oynanan oyun bu.”
Akil İnsanlar Heyeti’nin CHP’den randevu istediğini ancak verilmediğini kaydeden Erdoğan, “Süreci bilmiyoruz anlamıyoruz diyen sen değil misin bilmemek değil öğrenmemek ayıptır. Ayağına ilmi gönderiyoruz ama sen reddediyorsun. Bilmek insana sorumluluk yükler Sayın Kılıçdaroğlu bu sorumluluğu üstlenecek durumda değil” dedi. Erdoğan, çözüm sürecine desteğim yüzde 58’den 70’e tırmandığını ifade ederek, CHP ile MHP’ye oy vereceğini söyleyenlerden yüzde 40’ının da sürece destek verdiğini söylediğini aktardı.
“BELKİ TAKSİM MEYDANI MİTİNG ALANI OLMAKTAN ÇIKARILACAK”
1 Mayıs Emekçi ve Dayanışma Günü nedeniyle İstanbul’da meydana gelen olaylara da dikkat çeken Erdoğan, “Ellerinde sapan olan, ellerinde demir bilyeler olan, maskeli, üniformalı militanlar, bu medyaya göre 'çiçek çocukları' böyle takdim ediliyorlar. Ama bu medyaya göre, polis, güvenlik kuvvetleri faşist. Elinde sapanlarda bilyalarla polisime karşı terörist bir eylem gerçekleştirenleri savunursan tabii ki bundan yaralanan bir insan olarak ben bağırırım. Gazdan etkilenen militanlar mazlum, kafasına taş isabet ederek yaralanan polis faşist. Biz bu tezgâhı da çok gördük. Belli işçi örgütlerinin, belli medya kuruluşlarının, huzur ve barış ortamını sabote edercesine nasıl çatışmaları körüklediğine defalarca şahit olduk. Şimdi CHP, 1 Mayıs'ın öncesinde ve sonrasında, tüm o marjinal gruplara sürekli gaz verdi, tüm o marjinal gruplara hatırlatıyorum, polis'in gazı sadece göz yaşartır ama CHP'nin gazı, dikkat edin, zehirler” diye konuştu. 1 Mayıs öncesinde Türk-İş, DİSK, KESK ve Hak-İş temsilcileri ile görüştüğünü ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Kendilerinden rica ettim; ‘Taksim Anıtına çelenginizi koyun, Kazancı Yokuşuna çiçeğinizi koyun, ondan sonra Kazılıçeşme’de mitinginizi yapın, burada ben bu riski alamam’ dedim. Bana, ‘77’de olay olduğu için bizim izin burası anlamlı, burada mitingi yapmak durumundayız, burada yapacağız’ dediler böyle bir şey yok. Bunu yapamazsınız, buna müsaade edemeyiz Sizin derdiniz üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi bu imkânları hazırlayan biziz ama illa burada yapacağız diyorsunuz. ‘22.5 milyon oya sahip bir parti olarak ben mitingimi Kazlıçeşme’de yapıyorum da sen niye gidip orada yapmıyorsun arkadaş’ dedim Ama işte buranın anlamı var. Ben de geçmişte Taksim, Sultanahmet, Beyazıt Meydanı’nda mitingler yaptım. Bu alanlar miting alanı olmaktan çıkarıldı. Beyazıt ve Sultanahmet Meydanı’nda miting var mı yok. Yarın belki Taksim Meydanı’nda da miting olmayacak. Sen şimdi Taksim Meydanı miting alanı olmaktan çıkarılırsa illa ben gidip orada miting yapacağım diyemezsin burası bir hukuk devletidir. Sana miting alanı neresi gösterilirse gidip mitingini orada yapmak zorundasın.”
İstanbul Yenikapı’da devası miting alanı yapıldığını belirten Erdoğan, buralar yapıldığı zaman icabında Kadıköy’de de mitinge müsaade edilmeyeceğini açıkladı. En ufak bir savrulmada esnafın camının, çerçevesinin kırıldığını, hayatın durduğunu ifade eden Erdoğan, “Dert bağcıyı dövmek, bağcı tabii ki AK Parti onların ideallerine, ideolojilerine ters. O ideolojiye ters olduğu içinde AK Partiyi nasıl döveriz derdi var ama dövemeyeceksiniz kusura bakmayın” diye konuştu.
“BİR KAPIDAN GİRİP ÖBÜR KAPIDAN ÇIKARLARSA TERÖRLE MÜCADELE ZORLAŞIR”
Yargının sapan taşlarını kullananları rahatlıkla bıraktığını belirten Erdoğan, “Sen, bu sapan taşları denilen demir bilyeleri kullananları ki, suç olduğuna dair yasal düzenlemeler yapıldı, molotof kokteylini kullananları, bu kadar rahat bırakırsanız, bunlar bir kapıdan girip öbür kapıdan çıkarlarsa bu ülkede terörle mücadele zorlaşır. Şu andaki sıkıntımızın altında bu yatıyor. Aslında çözüm sürecini de zora sokuyor. Birileri terör eylemlerine yönelik attıkları adımın bedelini ödemezlerse bu işte zorlanırız. Nitekim zaman zaman da bunu yaşayarak görüyoruz” dedi.
“SİLAH, ŞİDDET, YERİNİ SİYASETE BIRAKIYOR”
Son 4 aydır, terör nedeniyle gençlerin ölmüdiğini, 30 yıllık terör gölgesinin, Türkiye'nin üzerinden kalktığını ifade eden Erdoğan, “Silah, şiddet, yerini siyasete bırakıyor. Sorunlarımızı medeni bir şekilde konuşarak çözmemizin önündeki engeller kalkıyor. Milli bütünlüğümüz güçleniyor, demokrasimiz güçleniyor. Türkiye, uluslararası etkin bir güç olarak bölgede yerini daha da sağlamlaştırıyor. Kardeşler arasında hesaplaşma olmaz, kardeşler arasında helalleşme olur. Bu topraklar üzerinde acıyı hep birlikte yaşadık, şimdi o acıyı hep birlikte bala dönüştüreceğiz. 'Efendim ben helalleşmiyorum' o senin tasarrufundur ama ben özdeyişi ortaya koyuyorum. Bu özdeyişle kardeşler arasında hesaplaşmaktan öte helalleşmenin büyüklük olduğunu ortaya koyuyorum” diye konuştu.
Türkiye’de Kürt vatandaşına 'kardeşim' diyebilen bir Başbakan olduğunu belirten Erdoğan, siyasi Kürtçülüğü, siyasi Türkçülüğü siyasi Lazcılığı, siyasi Gürcülüğü, Abazacılığı da reddettiklerini kaydetti. Erdoğan, “Biz 81 vilayette varız ama ne MHP ne CHP, Sivas'ın ötesine geçemiyor. Çok enterasan CHP Hakkâri’ye gidiyor, izinle. Orada bir tane Türk bayrağı dalgalandıramıyor. Sayın Kılıçdaroğlu sen neden bahsediyorsun? Sen önce bu ülkede bugüne kadar 'tek millet' diyemedin, 'tek bayrak' diyemedin, 'tek vatan' diyemedin, 'tek devlet' diyemedin. Biz, bunu her yerde dedik. Hamdolsun Bahçeli demeye başladı, güzel gelişmeler oluyor, ona sevindim” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜM DİNİ GRUPLAR BİZİM GÜVENCEMİZ ALTINDADIR”
Çözüm süreciyle milletin bütünlüğünü, birliğini güçlendirdiklerini, iç kavgalarla enerji tüketmeye son verdiklerini anlatan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
“Etnik milliyetçiliği, bölgesel milliyetçiliği, dinsel milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık. Bütün bunlardan uzak herkesi kardeş edindik. 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarını herkes için ayağa kaldırmanın altyapısıyla, üst yapısıyla mücadelesi içinde olduk. Tüm dini gruplar bizim güvencemiz altındadır. Hepsi ibadetini güvencemiz altında yapar, hepsine eşit mesafedeyiz. Büyük bir devlet, büyük bir millet olmanın gereğini yerine getiriyoruz. Bugün, 2023 hedeflerimize, 2071 hedeflerimize, her zamankinden çok daha yakınız. Biz acıların içinde büyüdük ama bugün çocuklarımıza huzuru kalple miras bırakacağımız bir Türkiye inşa etmenin gururu içindeyiz. Bu yeni sürecin, bu yeni dönemin, özüne dönen, normalleşen, kökleriyle kucaklaşan Türkiye'nin milletimize hayırlı olmasını diliyorum.”
14 MAYIS'DA IMF BORCUNUN SON DİLİMİ 400 MİLYON DOLARI ÖDEYEREK BORCU SIFIRLIYORUZ
Türkiye'nin, 14 Mayıs Salı günü Uluslararası Para Fonu'na (IMF) borcunun son dilimi olan 400 milyon doları ödeyerek borcunun sıfırlayacağını hatırlatan Başbakan Erdoğan, bunun ülke için dönüm noktası olacağını belirtti. Bir iki hafta içerisinde İstanbul Boğaz Köprüsü'nün temelinin atılacağını ifade eden Erdoğan, sondaj çalışmalarının devam ettiğini en geç Haziran ayında temelinin atılabileceğini ifade etti. Erdoğan, 29 Ekim'de Marmaray'ın açılışıyla bir farklılığı ortaya koyacaklarını, bunun da Londra-Pekin hattını birleştiren bir yüksek hızlı teren olduğunu belirterek, “Hedefimizi 3. köprünün temelini atmayı 29 Mayıs'a yetiştirmek. Çünkü bizim için, İstanbul için anlamlı gün. Biliyorsunuz fetih aynı zamanda açılıştır ve İstanbul'u yeni bir ufka açalım istiyoruz. Bunun adımını atıyoruz” dedi. İstanbul-Ankara arasındaki mesafenin yüksek hızlı trenle kısalacağını, Ankara-Sivas hızlı tren hattı ihalesini de en kısa zamanda yapmayı planladıklarını dile getiren Erdoğan, “Artık, akşamı düşünen, yarını düşünen, gelecek haftayı düşünen bir Türkiye değil, 2023'ü düşünen, 2071'i hedefleyen bir Türkiye var" diye konuştu. Türkiye’nin-Japonya ile Japanya’nın da Fransa ile birleşerek yapacağı nükleer enerji santrali için 22 milyar dolarlık yatırımın ilk adımının atıldığını söyledi. Nükleer enerji santrali ile tüketimdeki maliyetlerin düşeceğini ifade eden Erdoğan, “Aslında şu anda enerjide fazlamız var, eksiğimiz yok, böyle bir konumdayız. Yavaş yavaş da doğalgazdan, hidroelektrik, termik ve rüzgâr santrallerden elde ettiğimiz enerjilerle enerjide çok ciddi bir çeşitlendirmeyi yaşıyoruz böylece artık doğalgaz çevrim santralleriyle kilitli bir halde değiliz” dedi. Japonya ile yapılan anlaşmanın 4 bin 500 megawatlık bir anlaşma olduğunu belirten Erdoğan, 2023 yılına çok farklı girileceğini kaydetti. Kurulacak Japonya-Türkiye teknik üniversiteyle bir adım daha atılacağını, bu üniversitede nükler enerji ve bilişim teknolojisi alanlarında gençlerin eğitileceğini belirten Erdoğan, “Nükler enerji santralini kendi beyin gücümüzle inşa edelim istiyoruz. Rusya’ya gidip gelen eğitim alan gençlerimizin sayısı 500’e yaklaşıyor. Akkuyu çalışmalarında yer alıyorlar” dedi. İstanbul’a iki havalimanın yetmediğini, inmek isteyen uçakların havada 30 dakika tur attığını anımsatan Erdoğan, dünyanın ilk 7 uçak firması arasına giren THY’yi ilk 5’in içine sokmayı istediklerini, gelecek olan geniş gövdeli uçaklarla birlikte 300 uçağa varan bir filo olacağını, bununla dünyanın en ücra köşesine varabilen bir THY olacağını ifade etti. Japonya’ya bir gün içindeki uçuşun üçe çıkarılması konusunda teklif verdiklerini onlarında bunu kabul ettiğini belirten Erdoğan, İstanbul’da zaman zaman helikopterle uçuş yaptıklarını rüzgar esiş alanlarının haritalarının çıkarıldığını, çalışmaları tamamladıklarını ve ihalesi yapılan alana üçüncü havalimanı için karar verildiğini kaydetti. Dün gerçekleştirilen ihale ile yılda 100 milyon yolcunun üçüncü havalimanında taşınabileceğini anımsatan Erdoğan, en yüksek rezerv miktarının ve iki dev yatırımın ihalesi ve anlaşmasının sadece 1 günde gerçekleştiğini belirtti.