Ergenekon davasında tanık sıfatıyla ifadesine başvurulan yazar Ümit Fırat, Abdullah Öcalan ve PKK konularında yaptığı analizlere ilişkin bilgiler aktardı. Öcalan'ın, avukatları aracılığıyla gönderdiği başka bir mesajı dile getiren Fırat, "Bir yetkili, Tansu Çiller'in 1995 yılında öldürüleceğini söylemiş. Bunu da PKK'nın üstlenmesini istemiş. Abdullah Öcalan ise bunu kabul etmemiş." diye konuştu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasının 216. duruşmasında CHP milletvekilli Mustafa Balbay, Doğu Perinçek, İbrahim Şahin ve gazeteci Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 36 tutuklu sanık hazır bulundu.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Mehmet Haberal, Hurşit Tolon, Veli Küçük, Levent Ersöz, Sedat Peker ve Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan'ın da aralarında bulunduğu 29 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. Ergenekon davasının tutuksuz sanığı Yalçın Küçük de Odatv davasından tutuklu bulunduğu için tutuklu sanık bölümünde yer aldı.
Ergenekon davasında tanık sıfatıyla ifade veren Yazar Ümit Fırat, Ergenekon konusu ile ilgili doğrudan tanıklığı olmadığını belirterek "Yaptığım analizler nedeniyle tanık olarak çağrıldım." dedi. 2008 yılında bir gazetede yayınlanan röportajında analiz yaptığını belirten Fırat, "Bu röportajda bana PKK ile Ergenekon arasında bir bağ olup olmadığı soruldu. Karşılıklı el sıkışıp, birlikte hareket ettiklerini sanmadığımı söyledim. Ancak öyle durumlar var ki biri diğerini teşvik eder ve amaç hasıl olur, tıpkı 1993 yılında Bingöl'de 33 askerin öldürülmesi olayı gibi." dedi.
Abdullah Öcalan'ın Beka'da barış ilan ettiğini hatırlatan Fırat, "O dönem MGK toplanacak ve genel af ile ilgili bir takım görüşmeler olacaktı. O gün Malatya'dan Bingöl'e 2 otobüs ile 54 asker gönderiliyor. Ağır giden otobüsler, eskortsuz, korumasız. Askerler de sivil elbiseleri ve asker kimlikleri ile yolculuk yapıyor. Önden giden otobüs PKK militanlarınca durduruluyor. Diğer otobüsün nerede olduğunu soruyorlar. Çok organize ve bilinçli bir eylem olduğu görülüyor. Sonrasında da bu askerlerden 33'ü öldürülüyor. Yaralılar da var. Bu önemli bir kırılma noktası." ifadesini kullandı.
Kendisini sosyalist ve devrimci bir kişi olarak tanımlayan Fırat, "1973 yılında Kitabevi açtım. Kitabevime devrimci ve sosyalist birçok arkadaşım gelip gidiyordu. Ankara Üniversitesi ve ODTÜ'den çok sayıda öğrencinin yanı sıra Abdullah Öcalan da gelenler arasındaydı. Kendini tanımam ama benim de dahil olduğum Kürt çevrelerin referansı ile bilirdim. Özel bir bağım ve ilişkim olmadı." dedi.
Bu sırada Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Abdullah Öcalan'ın bir derneğe üye olup olmadığı konusundaki bilgisini sordu. Fırat ise Öcalan'ın önce 1974 affı zamanında kurulan AYAD isimli bir öğrenci yapılanmasına üye olduğunu, daha sonra da Apocular adlı kendine ait bir grup oluşturduğunu söyledi. Fırat, "Bu grup içinden benim de yakın arkadaşım olan Resul Altınok'un da Apocular tarafından öldürüldüğünü biliyorum. Ayrıca Kemal Burkay'ın da sosyalist, kürtcü bir grubu vardı. Bu gruptan bir genç de aynı şekilde Apocular tarafından öldürüldü. Bunun nedeni ise eski Stalinist gelenekte rakipler arasındaki temizlik anlamına gelirdi. Bu tip olaylar hala zaman zaman yaşanır." diye konuştu.
Ergenekon davası sanıklarından Doğu Perinçek'i de uzun yıllar önce tanıdığını belirten Fırat, aralarında bir ahbaplıklarının olmadığını söyledi. Fırat, "Doğu Perinçek ve arkadaşları, 1987-1988 yıllarında, 2000'e Doğru dergisini çıkardılar. Bu dönem Abdullah Öcalan ile aralarında bir yakınlaşma vardı. 1989 yılında da Perinçek, Abdullah Öcalan ile görüştü. Görüşme dönüşünde de bu görüşmeyi 2000'e Doğru dergisinde yayınladı. 1991 yılında yapılan seçimlerle de Abdullah Öcalan'ın Halkın Emek Partisi (HEP)'i desteklemesi nedeniyle aralarındaki yakınlaşma, zayıflamaya başladı." dedi.
Davanın tutuksuz sanıklarından Yalçın Küçük'ün 1988-1989 yıllarında 'Toplumsal Kurtuluş' adı altında bir dergi çıkardığını belirten Fırat, "Abdullah Öcalan ile görüşmeler yaptı. Bu görüşmeleri de dergide yayınladı. Daha sonra da MED TV'de Pazar günü programa katıldığını biliyorum. Abdullah Öcalan'ın görüşlerini TV'de açıklamaya çalıştığını da biliyorum. Küçük Fransa'dan döndükten sonra kendisiyle bir bağım olmadı. Ancak kitabında benden de bahsettiğini biliyorum." şeklinde konuştu.
Abdullah Öcalan'ın 13 Eylül 2000 tarihinde avukatlarıyla yaptığı görüşmenin ardından silahsızlanma kararı aldığının açıklandığını hatırlatan Fırat, "Silahsızlanma beklentisi içerisinde militanlarını yurt dışına çıkarmaya çalıştığını biliyorum. Ancak Öcalan, avukatları aracılığıyla yaptığı bir açıklamada Genelkurmay yetkilisi bir Orgeneralin, tüm militanları yurt dışına çıkarmamasını söylediğini açıkladı. Çünkü Öcalan'ın bütün militanlarının yurt dışına çıkması durumunda tanımadıkları ve kontrolünü sağlayamadıkları başka bir gücün bunların yerine alacağını söylediğini aktardı. 2002'den sonra askeri operasyonlar başladı. Bizler, 'Hani bunlar yurt dışına çıkmışlardı?' düşüncesi içerisindeydik. Aynı süreçte PKK içinde savaşın başlamasını istemeyenler vardı. Bu niyette olan kişiler tasfiye edildi. Savaş isteyen grup iş başına getirildi. Bu süreçte 1700-1800 insan örgütten tasfiye edildi." dedi.ırat
Öcalan'ın, avukatları aracılığıyla gönderdiği başka bir mesajı da aktaran Fırat, "Bir yetkili, Tansu Çiller'in 1995 yılında öldürüleceğini söylemiş. Bunu da PKK'nın üstlenmesini istemiş. Abdullah Öcalan ise bunu kabul etmemiş. Bunların, Türkiye'nin aydınlanmasını ve ileri gitmesini istemeyen odakların işi olduğunu düşünüyorum." bilgisini verdi.
ERGENEKON DAVASI’NDA TANIK ÜMİT FIRAT’IN İFADESİ TAMAMLANDI
Ergenekon Davası’nda tanık olarak dinlenen yazar Ümit Fırat, "Yalçın Küçük, Abdullah Öcalan’a düzenlenecek suikastı kontakları sayesinde haber alarak, Öcalan’a söylüyor. Suikast bu şekilde engelleniyor. Yalçın Küçük’e de Mesut Yılmaz söylemiş olabilir. Belki de dolaylı yollardan öğrenmiştir. Yalçın Küçük, ideolojik ve siyasi olarak Abdullah Öcalan’ı çok etkilemiş insanlardan biridir" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’de görülen Ergenekon Davası’nda tanık yazar Ümit Fırat ifade verdikten sonra mahkeme heyetinin, avukatların ve sanıkların sorularını yanıtladı. Duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Odatv Davası’ndan tutuklu bulunan Ergenekon’da tutuksuz yargılanan Prof.Dr. Yalçın Küçük’ün, Medtv ve Rojtv’deki katıldığı programların duruşmada izleterek, tanık Ümit Fırat’a sorular sordu.
"ÖCALAN’I KURTARAN YALÇIN KÜÇÜK’TÜR"
Pekgüzel, "Yalçın Küçük’ün, Abdullah Öcalan üzerinde etkisi var mıydı?" şeklindeki sorusuna Ümit Fırat şu cevabı verdi: "Yalçın Küçük, ideolojik ve siyasi olarak Abdullah Öcalan’ı çok etkilemiş insanlardan biridir. Abdullah Öcalan oldukça otoriterdir. Kadrosunda yer alan kişiler senli benli konuşamazlar. Yanyana oturup, bacak bacak üstüne atıp soru sormak herkesin harcı değil. Yalçın Küçük, Abdullah Öcalan ile bu şekilde konuşabilen az sayıda kişiden biriydi."
"ÖCALAN’A DÜZENLENECEK SUİKAST ENGELLENİYOR"
Savcı Pekgüzel, "Yalçın Küçük’ün arkasında başka bir güç olup olmadığını sorması üzerine tanık Fırat şu ifadeleri kullandı:
"Yalçın Küçük’ün arkasında bir desteği yoktu. PKK’ya yanaşarak orada bir kitlenin destediğini aldı. Kendi başına davranan ancak bazı kontakları olan bir kişi. 1996 yılında Abdullah Öcalan’a düzenlenecek suikastı da bu kontakları sayesinde haber alarak, Öcalan’a söylüyor. Suikast bu şekilde engelleniyor. Yalçın Küçük’e de Mesut Yılmaz söylemiş olabilir. Belki de dolaylı yollardan öğrenmiştir."
MİT MÜSTEŞARLARI DA TANIK OLSUN
Öte yandan Ergenekon Davası’nda tutuklu yargılanan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski MİT müsteşarları Sönmez Köksal, Emre Taner, Şenkal Atasagun, eski MİT yöneticileri Nuri Gündeş ve Miktad Alpay ile yazar Gün Zileli’nin ’tanık’ olarak dinlenilmesini talep etti.
EYMÜR HAKKINDA SUÇ DUYURUSU TALEBİ
Perinçek’in avukatı tarafından mahkemeye verilen bir başka dilekçede ise 26 Temmuz günü tanık olarak dinlenen Alaattin Çakıcı’nın ifadelerinden yola çıkılarak eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulması talep edildi. Dilekçede Çakıcı’nın "Eymür, Perinçek’i öldürtüp üstüme yıkacaktı" şeklinde ifade verdiği, bu iddiaların da kamu adına takibi gerektiren ağır cezalık bir suç olduğu belirtildi. Eymür hakkında adam öldürmeye teşebbüs ve azmettirme suçlarından işlem yapılması talep edildi. Duruşmaya ara verildi.
Haberin Devamı