CIA Başkanı'ndan ilginç teklif!
Yeni Şafak yazarı Abdulkadir Selvi, Başbakan Erdoğan ile CIA Başkanı arasında geçen diyaloğu köşesine taşıdı.
Selvi'nin iddiasına göre; CIA Başkanı Petraeus, Başbakan Erdoğan'a 'Siz İsrail'in özrünü kabul edin, biz de sizin Cemaat'le ilişkilerinizi düzenleyelim' dedi.
İşte Selvi'nin o yazısı:
17 Aralık darbe girişimi yaşandığında paralel yapıya, 'Bu ihaleyi kimden aldınız, ne zaman aldınız ve neye karşılık aldınız?' diye sormuştuk.
Tabii önüne ve arkasına bazı değerlendirmeleri de ekleyerek.
Bazı soruların cevabı zaman içinde alınıyor, bazı soruların cevabını da zamanın bizzat kendisi veriyor.
Gazetecilikte fikri takibin önemine inanan biri olarak, bu soruların cevabını zamana bırakmak istemedim.
Başbakan, 'Bu kadar mı içli dışlılar' demekten kendini alamıyor ama CIA Başkanı'na olumlu ya da olumsuz hiçbir yanıt vermiyor.
Bizzat takip ettim.
Geçen hafta, bu ihaleyi kimin verdiğine dair sorunun bir ayağını paylaşmıştık.
CIA Başkanı Petraeus'un Başbakan Erdoğan'la görüşmesindeki bir anekdotu paylaşmak suretiyle.
O bölümü olduğu gibi aktarıyorum: 'CIA Başkanı Petraeus, 'Siz İsrail'in özrünü kabul edin, biz de sizin Cemaat'le ilişkilerinizi düzenleyelim' diye teklifte bulunuyor.
Başbakan, 'Bu kadar mı içli dışlılar' demekten kendini alamıyor ama CIA Başkanı'na olumlu ya da olumsuz hiçbir yanıt vermiyor'
Bu diyalog paralel yapı operasyonunun perde arkasında kimlerin olduğu sorusuna ışık tutuyor ve bir fikir veriyor ama bu ihalenin ne zaman verildiği sorusunu cevaplamaya yetmiyor.
AK Parti ile uyumlu çalışan, iktidar nimetlerinden en fazla yararlanan Cemaat'in, Başbakan Erdoğan'ı tasfiye etmeye yönelik operasyonun düğmesine basmasının bir nedeni bir de bu operasyonun başlangıç tarihinin olması hazım.
Ya da bu soruyu başka bir şekilde sorayım.
Çünkü şu satırları okurken, 'Operasyonunun düğmesine Cemaat mi bastı yoksa birileri düğmeye bastı' diye sorulduğunun farkındayım.
Hatta, 'Recep Tayyip Erdoğan'ı tasfiye etmek isteyen birileri düğmeye bastı. Bu ihalenin bir parçası da paralel yapıya verildi' yorumlarına da saygı duyarım.
Benim aydınlatmaya çalıştığım nokta ise, bu operasyonun düğmesine ne zaman basıldığı konusu.
Dinlemeler, tapeler, şantaj kasetleri araştırıldığında, Başbakan'ın çalışma ofisine konulan böceğin peşine düşüldüğünde, TİB'deki kayıtların kapağı aralandığında karşımıza çok enteresan bir tarih çıkıyor.
Bence bu tarih, aynı zamanda operasyonun düğmesine basan parmaklardan birini de ele veriyor.
Başbakan Erdoğan'ı devirmeye yönelik dinlemeler diye buraya bir kayıt düşmek istiyorum. Yoksa paralel yapının vereceğim tarihten önceye uzanan dinlemeleri de var.
Dinlemeler, şantaj kasetleri geriye doğru araştırıldığında karşımıza çıkan tarih; 29 Ocak 2009.
Belki ilk anda sıradan bir tarih olarak gelebilir size. Hatta hafızanızı yoklayıp, o tarihte ne olmuştu diye düşünebilirsiniz.
İsterseniz bir ipucu vereyim size.
Hani Sami Selçuk, STV'de, Filistinli çocukların katili İsrail'in Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in entelektüel yanını övüp, Başbakan'ı cahillikle suçladığı olay var ya.
Sami Selçuk, STV'de ne demişti? 'Erdoğan'ın o konuşmayı niçin yaptığını biliyorum. Karşısındaki adam çok dolu bir adam. Onunla başa çıkamadığı için 'one minute' deyip hırçınlaştı. Şimon Peres çok deneyimli, kültürlü bir adam. Usta, kibar bir adam. Başbakan ona karşı direnemediği için böyle bir hamle yaptı'
Anlaşılan o ki Yahudi Cemaati Sami Selçuk gibi düşünmemiş.
Recep Tayyip Erdoğan'ın kendilerine çektiği, 'Onu minute'in Arap mahallelerinde nasıl bir heyecana ve umuda yol açtığını görmüşler.
Uluslararası zeminde Erdoğan'dan yedikleri, 'One minute' şamarının başka liderler tarafından tekrarlanmasından ürkmüşler.
Ve dünyanın gözü önünde hadlerini bildiren adama haddini bildirmeye kalkışmışlar.
Paralel yapının dinlemeleri geriye doğru incelendiğinde karşımıza bu tarih çıkıyor.
Başbakan Erdoğan'ın, Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e, 'One minute' çektiği 29 Ocak 2009 tarihi.
Veriler dikkatli bir şekilde incelendiğinde Erdoğan'ı tasfiye operasyonunun düğmesine 'One minute' olayından sonra basıldığı ortaya çıkıyor.
Başbakan, dünyanın gözü önünde İsrail'e, 'One minute' çekerken, Türkiye'de yayınlara bağlanan birileri, 'Türkiye'yi bilmeyiz ama Erdoğan ve AK Parti bitti' diye yorum yapmışlardı. Biz o sıralarda bu tür yayınları ciddiye almamıştık.
Hatta, 'One minute'in İslam dünyasında estirdiği rüzgarı görüp, ne denli kısır görüşte olduklarına hükmetmiştik.
Ama şimdi daha iyi anlıyoruz ki, uluslar arası sistem, 'One minute'den sonra Erdoğan'ı tasfiye etmek için harekete geçmiş. Birilerinin de düğmesine o zaman basılmış.