CHP'den Davutoğlu'na Musul gensorusu
Gensoru önergesinde, “Türkiye’nin bölgesel ve küresel planda itibarını sıfırlayan, dış politikasını çıkmaza sokan; ülkemizi savaş ortamına sürükleyen ve uluslararası terör örgütlerinin neredeyse bütün illerimizde faaliyet gösterir konuma gelmesine olanak sağlayan; IŞİD’in 11 Haziran 2014 tarihinde Musul Başkonsolosluğumuzu basarak Başkonsolos dahil 49 vatandaşımızı rehin alması karşısında TBMM’yi bilgilendirmeyen ve o günden bu yana çelişkili açıklamalar yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında Anayasa’nın 98 ve 99uncu ve TBMM İçtüzüğü’nün 106ncı maddeleri uyarınca gensoru açılması için gereğini arz ve talep ederiz” denildi.
Gensoru önergesinin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Son yıllarda izlenen dış politikanın maliyetini vatandaşlarımız ulusal, bölgesel ve uluslararası ölçeklerde ödemektedirler. Ülkemizin bütün komşularıyla sorunlu hale gelmesinin ve bölgesinde ve uluslararası planda sürekli itibar kaybetmesinin faturası acı ve ağırdır.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Türkiye bir cihan devleti, Orta Doğu’daki değişimin yöneticisi ve öncüsü olacak” söylemlerinin tam aksine Türkiye dünyada, özellikle de Orta Doğu’da yalnızlaşmıştır. Türkiye’nin bölgede giderek itibar ve etkinlik kaybına uğramasının somut sonuçları vardır. Vatandaşlarımız bölge ülkelerine seyahat edememekte, işadamlarımızın işleri sekteye uğramakta, pilotlarımız kaçırılmakta ve sınır bölgelerimiz terör örgütlerinin hedefi olmaktadır.
Bunlara ek olarak, izlenen maceraperest ve beceriksiz dış politikanın son kabul edilemez sonuçlarından birisi de 11 Haziran 2014 tarihinde Musul Başkonsolosluğu’ndaki 49 personelimizin adını daha sonra İslam Devleti olarak değiştiren Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) isimli El Kaide uzantılı terör örgütü tarafından kaçırılmasıdır.
IŞİD tarafından rehin alınanlar arasında başkonsolos dahil diplomatlarımız, konsolosluk binasını korumakla görevli özel harekat timi, konsolosluk çalışanları ve aile üyelerinin olduğu bilinmektedir; buna ek olarak başkonsolosluk binasının teröristler tarafından karargah olarak kullanılıyor olması da ülkemizin onuruna vurulan bir diğer ağır darbedir,
Yaklaşık iki aydır IŞİD’in elindeki rehinelerimiz konusunda Dışişleri Bakanı Davutoğlu TBMM’ye bilgi vereceğini söylediği halde bilgi vermemiş; konuya ilişkin haberlere de yayın yasağı konmuştur. Ayrıca, Savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanı konuyla ilgili olarak çelişkili açıklamalar yapmaktadırlar.
Musul’da geliyorum diyen tehlikeyi umursamayan ve Musul valisi bile bölgeyi terk ettiği halde Başkonsolosluğumuzu zamanında tahliye etmeyen Dışişleri Bakanı, rehine krizini de yönetememekte; IŞİD’in elindeki vatandaşlarımızı adeta kaderlerine terk ettiği izlenimini vermektedir. IŞİD baskınının Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun “Musul başkonsolosluğumuzun güvenliği için gerekli önlemler alındı” mesajından hemen sonra gerçekleşmesi sorguya muhtaçtır.
Bir devletin öncelikli görevi yurttaşlarının can güvenliklerini korumaktır. Anlaşılmaktadır ki, 11 Haziran 2014 tarihinden bu yana Musul’da rehin olan vatandaşlarımız konusunda bu öncelikli görev yerine getirilmemektedir. Bunun siyasi sorumlusu, Bakanlığının personeli iki aydır bir terör örgütünün elinde rehin olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında Anayasa’nın 98 ve 99uncu ve TBMM İçtüzüğü’nün 106ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını saygılarımızla arz ederiz.”