Özgecan Aslan'ın katili minibüs şoförü Ahmet Suphi Altındöken ile babası Necmittin Altındöken'in cezaevinde vurulması ile ilgili ayrıntılar, ifadelerin alınması ve güvenlik kameralarının incelenmesi ile tek tek ortaya çıkmaya başladı.
14 ay önce İzmir'den Adana'ya nakledilen ve 'profesyonel tetikçi' olarak bilinen Gültekin Alan'ın havalandırmaya çıkarken tuvalete gidip, olayda kullandığı tabancayı aldığı, kapıdaki bir gardiyanın başına tabanca dayayarak, baba ile oğluna evrak imzalatacağını söyleyip ölüm tehdidiyle koğuşlarının kapısını açtırdığı, ardından ikisine de kurşun yağdırdığı belirlendi. Alan'ın, gardiyanı rehin alıp, kapıyı açtırdıktan sonra Ahmet Suphi ile babası Necmittin Altındöken'i vurmasının sadece 13 saniye sürdüğü belirlendi.
AZMETTİREN VAR MI?
Katil zanlısı Gültekin Alan'ın cinayetten sonra bir süre direnip vakit geçirdiği, sonra da silahı gardiyanlara verip teslim olduğu anlaşılırken, tabancanın cezaevine nasıl ve kim tarafından sokulduğuna ilişkin kesin bir bilgiye henüz ulaşılamadı. Alan'ın cinayeti kendi inisiyatifiyle mi işlediği bir başka kişi tarafından azmettirilmiş olabilme ihtimali de değerlendiriliyor. Bu nedenle, cezaevi personelinin zaman zaman 2. kez ifadelerine başvuruluyor.
KATİLİN GÖMÜLMEK İSTENDİĞİ KÖYÜN MUHTARI DİRENİYOR
Katil Ahmet Suphi Altındöken'in cenazesinin annesi Neciye Tan'ın köyüne gömüleceği bilgisinin ortaya çıkması üzerine, Büyükşehir Yasası ile mahalle olan Tarsus İlçesi'nin Kocaköy Mahallesi muhtarı Rıfat Öcalan, cenazeyi kabul etmeyeceklerini açıkladı. Muhtar Öcalan, "Kabul etmiyorum. Kilitledim mezarlığı, zorla açıp girecek halleri yok. İnsanlık suçu ya, canlı canlı adamın bilekleri kesilir mi? Mezarlığa koymama yetkisine sahibim. Bu köy benim köyüm. Bu köyde ben yaşıyorum. Ailesi tarafından gömülmesi için talep geldi, kabul etmedim. Ahmet Suphi Altındöken'i tanımam, sadece basından gördüm. Annesi bu köylü değil, annesinin büyükannesi bu köylü. Bu köyle yakından uzaktan ilgisi yok" cevabını verdi. Bu sırada kendisine gelen telefona yanıt veren muhtar Öcalan, arayan kişiye, "Kadavra yapsınlar. Devletin üniversitelerinin kadavraya ihtiyacı var. Bari o şekilde insanlığa faydası olsun, değil mi? Ben kabul etsem bile onu geri kepçe ile çıkarırlar" diye tepki gösterdi.
Özgecan'ın dün cezaevinde öldürülen katilinin ailesi tarafından defnedilecek mezarlık bulunamaması, sosyal medya ile okur köşelerinde geniş yankı buldu. "Yatacak yeri yok sözü böyle birşeymiş" diye yazanların yanısıra, annesinin ızdırabı konusunda empati yapılmasını isteyenler de farklı görüşlerini bu kecralarda ifade etti.
KATİL AŞIRI KAN KAYBETTİRMİŞ
Yüksek Güvenlikli cezaevinde Özgecan Aslan’ın katili ile suç ortağı babasının nasıl vurulduğunun aydınlanması kamu oyunda da merakla beklenirken, 10 Eylül’de Osmaniye’den Adana’ya oğlunun yanına nakledilen nakledilen Necmittin Altındöken ile oğlu Ahmet Suphi’nin aynı koğuşta bulundukları; hatta dünkü saldırıyı gerçekleştiren mahkum ile de aynı koğuşta oldukları konuşulmasına rağmen, yetkililerce henüz bir açıklama yapılmadı.
GARDİYANI DA REHİN ALMIŞ
Tuvalete giden hükümlü Gültekin Alan’ın burada bulduğunu söylediği tabancayla baba ile oğlunu vurduğu, olayı müdahale eden infaz koruma memurunu 2.5 saat rehin aldığı, ağır yaralanan baba ile oğlunun hastaneye sevkinin ise saldırganın tehditleri nedeniyle geciktiği ileri sürüldü. Ahmet Suphi Altındöken’in zamanında hastaneye sevkinin yapılması halinde kurtulabileceği, ancak aşırı kan kaybettiği de konuşulan iddialar arasında yer alıyor.
2 MAHKUM SORGULANIYOR
50 yıla hükümlü ve 10 yıldır Adana Cezaevi’nde bulunan ’suç makinası’ olarak tanınan Gültekin Alan dünkü cinayetin şüphelisi olarak sorgulanıyor. A.G. adlı bir mahkumun da tabancanın sağlanmasıyla ilgisi bulunduğu ileri sürülüyor. Sorgulanan şüphelilerin tabancayı tuvalette buldukları iddiasını inandırıcı bulmayan soruşturma ekibi, mahkumların yanısıra cezaevi görevlilerinin tümünün de sabaha kadar ifadesini aldı, dışarı çıkmalarına izin verilmedi.
Cinayetin havalandırma sırasında işlenmiş olması nedeniyle, 2 ve 3 kişilik hücrelerde kalan mahkumların, ayrıca baba ve oğlunun saldırı sırasındaki havalandırmada kurallara uyulup uyulmadığı da bu soruşturma ile ortaya çıkmış olacak. Saldırıda vurulan baba Necmittin Altındöken’in tedavisinin sürdüğü hastanede, linç girişimine karşı da geniş güvenlik önlemleri alındı.
7 SAVCI 2 MÜFETTİŞ SORUŞTURUYOR
Yüksek güvenlikli F Tipi Adana Kürkçüler Cezaevi'nde dünkü cinayetle ilgili 7 Cumhuriyet Savcısı ve 2 bakanlık müfettişi hiç uyumadan soruşturmayı sürdürürken, gün içindeki tüm ziyaretçiler mercek altına alındı, güvenlik kameraları da titiz şekilde incelendi. Cezaevindeki cinayetin esrar perdesi aralanmaya ve tabancanın içeri nasıl sokulduğu araştırılırken; 50 yıl hapse hükümlü 'suç makinesi' olarak tanınan ve 10 yıldır Adana cezaevinde bulunan Gültekin Alan dünkü cinayetin şüphelisi olarak sorgulanıyor. A.G. adlı bir mahkumun da tabancanın temini ile ilgisi bulunduğu bildiriliyor. Sorgulanan şüphelilerin tabancayı tuvalette buldukları iddiasını inandırıcı bulmayan soruşturma ekibi, mahkumların yanısıra cezaevi görevlilerinin tümünün de sabaha kadar ifadesini aldı, dışarı çıkmalarına izin verilmedi. Cinayetin havalandırma sırasında işlenmiş olması nedeniyle, 2 ve 3 kişilik hücrelerde kalan mahkumların, ayrıca baba ve oğlunun saldırı sırasındaki havalandırmada kurallara uyulup uyulmadığı da bu soruşturma ile ortaya çıkmış olacak. Saldırıda vurulan baba Necmittin Altındöken'in tedavisinin sürdüğü hastanede, linç girişimine karşı da geniş güvenlik önlemleri alındı.
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Ahmet Suphi Altındöken’in cezaevinde öldürülmesi ve olayın gizemini koruması, beraberinde birçok soruyu da gündeme getirdi. Olayın cezaevinin neresinde olduğu, failinin/faillerinin belirlenip belirlenmediği, belirlendi ise bu failin suçları arasında tecavüz gibi fillerinin olup olmadığı, aydınlandı ise cinayet silahının cezaevine nasıl sokulduğu, cezaevinde yakınları bulunanların bu yakınlarının can güvenliğinin nasıl sağlandığı ve cezaevindeki yüksek güvenlik sisteminin neler olduğu konuları hakkında yapılacak açıklamalar bekleniyor.
20 BİN METREKARELİK CEZAEVİ
Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi, E tipi ve açıkcezaevinin bulunduğu kente 18 kilometre uzaktaki kompleksin 34 dönümlük bölgesinde yer alıyor. F Tipi 20 bin metrekare alana sahip ve 3 bloktan oluşuyor. Mahkumlar 103 adet 3, 59 adet tek kişilik hücre ve koğuşlarda kalıyor. Mahkumların aileleri ile görüşleri kırılmaz şeffaf camlı kabinlerde telefonla yapılıyor. Cezaevinin çevresi 4 metre yükseklikte duvarlarla çevrili. Hastalanan mahkumların dışarıya sevkinde yaşanabilecek kaçma girişimleri nedeniyle, cezaevi içinde tıp doktoru ve diş hekimi bulunan sağlık merkezi var.
BABASININ ÖLDÜĞÜ DOKTOR KONTROLÜNDE SÖYLENECEK
Ahmet Suphi Altındöken’in boşandığı eşi Neslihan’ın avukatı Ebru Çatıkkaş, 6 yaşındaki erkek çocuğun soyisminin değiştirilmesi için açtıkları davanın devam ettiğini belirterek, "Müvekkilim gazetecilerle görüşmek istemiyor. O da olayı basından öğrenmiş. Çocuklarının durumdan şu an için haberi yok. Neslihan, doktor kontrolünde çocuğa babasının öldüğünü söyleyecek" dedi.
ASLAN AİLESİ, ÖZGECAN’IN MEZARINI ZİYARET ETTİ
Adana’da öldürülen Ahmet Suphi Altındöken’in katlettiği üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın ailesi, kızlarının mezarını ziyaret etti. Mersin Şehir Mezarlığı’ndaki Özgecan’ın mezarına giden baba Mehmet, anne Songül ve abla Beste Aslan dua etti. Anne Songül Aslan kızının mezarını temizleyip dua okurken, baba Mehmet ise kızının anıt mezarını öptü. Abla Beste de ziyaret boyunca gözyaşı dökerek dualar okudu. Acılı anne baba, yanlarında getirdikleri çiçekleri de kızlarının anıt mezarına bıraktı.
"ADALETİN BU ŞEKİLDE TECELLİ ETMİŞ OLMASI DA MANİDAR"
Haberi internette görünce her zamanki gibi asparagas olduğunu düşündüğünü ifade eden baba Mehmet Aslan, şunları söyledi:
"Acaba doğru mu diye hiçbir yere sormadım. Cani de olsa, katil de olsa, Allah rahmet eylesin. Katilleri bile savunuyormuşum gibi görünmesin. Sonrasında yüzlerce olay tekrarlandı. Binlerce, dünyada milyonlarca böyle insan var. Adaletin bu şekilde tecelli etmiş olması da manidar. Hukukun üstünlüğünün olduğu, herkesin can güvenliğinin sağlandığı bir devlet kurumunda böyle bir şeyin olmasına çok sevinmiyorum. Onların ömür boyu ceza almaları ile zaten adalet tecelli etmişti. Özgem edebiyata uğurlandığında herkes bu bir milat oldu demişti. Demek ki olmamış. Milat olabilmesi için bütün insanların topyekun bir sevgi ve barışın tesisi edilmesi, sevgi seferberliğine girilmesi gerekiyor. Bütün Özgecanların ruhlarının şad olması, cennetin en güzel köşelerinde olduklarına inanıyorum."
"NE ÜZÜLDÜM, NE SEVİNDİM"
Anne Songül Aslan ise, "Allah herkesin yardımcısı olsun. Ben öldüğünü öğrenince ne üzüldüm ne sevindim. Çünkü benim kızım gelmeyecek, bunun bilincindeyim. Benim kızım bir melek. Allah onun da yardımcısı olsun. Hem bu dünyasını hem öbür dünyasını mahvetti. O da bir insan ama bir şey diyemiyorum. Allah yardımcısı olsun diyorum sadece. O da bir canlı sonuçta. Onun da bir canı var. Sevindim de diyemem üzüldüm de diyemem. Toplumumuzda bu tür insanlar çok fazla" diye konuştu.