'Çevik Bir ihbar etmedi'
Gündeme bomba gibi düşen gözaltıyı yazarlar yorumladı!
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü 28 Şubat soruşturması kapsamında eski Genelkurmay Başkanlarından emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın İstanbul’da gözaltına alınması gündeme bomba gibi düştü.
28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklu bulunan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Gazetemiz yazarlarından Güngör Mengi ve Mustafa Mutlu, Türkiye'yi salllayan gözaltıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı.
“ALDIĞI EMRİ YERİNE GETİRDİ”
İşte Güngör Mengi’nin o açıklaması:
“Yargı 28 Şubat olayını el koydu. Bu emir komuta zinciri içerisinde yapılmış, normal bir durumdur. Zincirin en tepesindeki irade Genelkurmay Başkanıdır. Çevik Bir, Karadayı’yı ihbar etmemiştir. Bir, “Aldığım emri yerine getirdim” demişti. Silivri mahkemesinde görülen hukuk ihlallerinin de burada tekrarlanması gerçeğe ulaşmada sıkıntılar yaratır.
“ERBAKAN YAŞASAYDI…”
Erbakan yaşasaydı, kendisinin de tanıklığına başvrulurdu. Erbakan mağdur olduğuna inanıyordu. ‘28 Şubat’ın ABD oyunudur’ denilebilemesi için ortada gerçekten delil olması gerekir. Bu tür senaryolar her zaman oldu, oluyor. Bu durumda Türkiye’nin laik rejimle yönetilmede ABD’den önce Türkiye’yi sorumlu tutar."
"KAYGI YARATIYOR"
Mustafa Mutlu'nun açıklamaları:
"Gerek Ergenekon, gerek Balyoz, şimdi de 28 Şubat'ta, soruşturmanın ucunun açık olması kaygı yaratıyor. Aylar sonra bazı adımlar atılıp, tutuklamalar yapılıyor.
"EĞER SORUMLULUĞU VARSA..."
Tutuklanan kişiler cezaevlerinde akibetlerini beklerken, yeni tutuklamalar geliyor. Karadayı, TSK'nın en üst kademesinde görev yapmış askerdir. Eğer 28 Şubat sorumluluğu varsa bu ilk tutuklamaların yapılmasının üzerinden 6-7 ay geçtikten sonra mı anlaşılıyor?
Özellikle emniyet ve ordu kurumlarını kapsayan bu tip soruşturmalarının ucunun açık olmaması gerekiyor. Çünkü kimin ne zaman tutuklanacağının belli olmaması için bu gibi süreçlerde görev başındakiler görev yapamazlar. Bu da ülkenin iç ve dış güvenliği açısından büyük sakınca yaratır."
"ŞAŞIRACAK BİR ŞEY DEĞİL"
Karadayı'nın gözaltına alınmasıyla ilgili Avni Özgürel, Fikret Bila ve İsmail Küçükkaya da açıklama yaptı.
Avni Özgürel'ni açıklaması:
Bana öyle geliyor ki yakın geçmişte emir komutada görev alan generallerin işaret ettiği bir komutandı. Kendilerinin tutuklanmasına rağmen onun neden çağrılmadığından şikayet ediyorlardı. Kendilerinin emri ile hareket ettiklerini söylüyorlardı. Bu nedenle şaşıracak bir şey değil bence. Sayın Başbakan zaman zaman gözaltılardan şikayet etti "Dalgalarda boğuluyoruz" gibi çıkışlar yaptı. Bu gözaltıların yeniden başlayacağının işareti midir? Zannetmiyorum. Bu düzeyde bir gözaltı soruşturmada sona gelindiğinin işareti. Diğer davalarda hatırlarsınız İlker Başbuğ da son aşamada gözaltına alınmıştı.
Fikret Bila'nın açıklaması:
O dönemin Genelkurmay Başkanıydı. Diğer komutanlar tutuklanmıştı. Çevik Bir'in çağrısı vardı bir nevi suç duyurusuydu. Biz onun emir komutasında görev yaptık, suç işlemedik diyordu. Savcı bugün ifadesini alacak ama sonra kararı ne olacak bilinmiyor. Karadayı'nın gözaltına alınması soruşturmanın uzamasına neden olabilir. Bilgi ve belgeler Genelkurmay Başkanlığı tarafından Ankara Başsavcılığı'na ve TBMM Araştırma komisyonu'na gönderilmişti.
Fenerbahçe Orduevi'ne polislerin gitmesi yerine davet edilebilirdi. Ben kendisi ile yaptığım bir görüşmede gelecek davete uyacağını söylemişti. Karadayı dışında tüm komutanlar tutuklandı, daha fazla gözaltı olacağını zannetmiyorum.
İsmail Küçükkaya'nın açıklaması:
Ben öncelikle sürpriz olmadığını söylemek istiyorum. Özellikle son 3-4 gündür Çevik Bir ve avukatlarının mesajları, başvuru ve talepleri vardı. Bir ve arkadaşları “Biz talimatları o zamanki Birinci Başkan olan Orgeneral Karadayı’dan aldık” diyorlardı. Dolayısıyla dinlenmesi, iddiaların sorulması gerekiyordu, burada bir sürpriz yok. Sürpriz olan şu; o döneme ilişkin işadamları düzeyinde sorgulamanın gelişmesine dair beklenti vardı.
Aylardan beri gündemi meşgul eden soruşturmalar var. Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat… Bunlar kendi içinde farklı olmakla birlikte aslında özünde Türkiye’nin yakın tarihinde siyasete müdahalelerin sorgulanması. Bu kapsamda birleştirilir, süreci uzatır... Yeter ki bunlar söz konusu olurken bazı kişiler mağdur edilmesin, yargı uzamasın. Bu soruşturmayla ilgili yarım kaldığına dair soru işaretleri vardı. 28 Şubat süreci aslında her şeyden önce kuşkusuz demokrasiye müdahaleydi ama 12 Eylül’den bile büyük sermaye hareketlerinin transferiydi. Bunların incelenmediğine dair ciddi kuşkular vardı. Zannediyorum oraya gidecek iş.
Bu işin medyayla ilgili kısmının bittiği kanaatindeyim. Medyanın rolü tartışılmıştı ama benim izlenimim medyayla ilgili uzamayacağı yönünde. 28 Şubat ile ilgili kamuoyunda fazla tartışma da yok. Şundan dolayı, o dönemin demokrasiye müdahale olduğu ve olağanüstü sermaye hareketliği yaşandığı, bazı işadamlarının bankalarına el konulduğu gibi görüş birliğine varılan dönem. Karadayı’ya askeri boyutu sorulacaktır kuşkusuz. Onun da söyleyecekleri kuşkusuz şöyle; “Milli Güvenlik Kurulu kararıyla alınmıştır” diyebilir. Belki MGK kararlarını açıklamasına girebilir. Batı Çalışma Grubu irdelenecektir. Buna ne kadar yanıt verir Karadayı’ya kalmıştır.