Çavuşoğlu: Saldırganın kimliği belli oldu
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AA gündem masasının sorularını cevapladı. Çavuşoğlu, Reina saldırganının kimliğinin belirlendiğini söyledi
İşte konuşmasından satır başları:
(Ortaköy saldırısı) Saldırganın kimliği belli oldu, çalışmalar sürüyor.
2016 kolay bir yıl olmadı. 2017'nin çok daha iyi bir yıl olacağını umut ediyoruz. Bu badireleri atlatacağımızı da umut ediyoruz. Kendi içimizde yaşadığımız sorunlara rağmen birçok alanda çözüm üretmek için çaba sarf ettik. 2017'de bu anlayışımız devam edecek. Bugün New York'a gidiyorum, Başbakanımı'z Bağdat'a, oradan Erbil'e gidecek. Çok yönlü dış politikamızı devam ettireceğiz. Terör örgütleriyle dışarıda da mücadele etmek önceliklerimizden biri olacak.FETÖ'ye yönelik mücadelemizi devam ettireceğiz.
Suriye'de artık bir ateşkese doğru gidiyoruz. Bizim Rusya'yla birlikte koordine ettiğimiz Halep'ten insanların kurtarılması, siyasi sürece doğru adımların atılmasıyla bir vizyon koyduk ortaya. 23 Ocak'ta Astana'da müzakereler başlayacak her şey yolunda giderse. 9-10 Ocak'ta dışişleri bakanlığından uzmanlar geliyor Rusya'dan.
Irak'a desteğimiz devam ediyor DEAŞ'tan kurtarılması için.
AB SÜRECİ
AB ile gümrük birliğini güncelleme konusunda anlaştık, komisyona başvurdular, olumsuz bir şey yok.Vize serbestisinin uygulanması için son belgemizi hazırladığımızı söylemiştik. AB'ye kriterlerle ilgili ne yaptığımızı ileteceğiz. Terörle mücadele kanununumuzu değiştirmemizi istiyorlar ama bunun şu aşamada gerçekçi olmadığını anlattık.
Medeniyetler ittifakına daha çok önem vereceğiz. Barış için arabuluculuk inisiyatifimizi güçlendiriyoruz. Bunu canlandırarak çatışmalara dönüşmeden sorunların çözümüne katkı sağlayacağız." "Bizim dış politikamızın temeli insan odaklı. Bunu sürdüreceğiz. 2015 raporunda, 1 yılda 3.2 milyar dolar insani yardım yaptık. Daha önceki yılların yaklaşık iki katı civarında.
Önümüzdeki hafta büyükelçiler konferansımızda 2023 hedefimize doğru hangi adımları atacağımızı da değerlendireceğiz.
15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ SONRASI
15 Temmuz sornasında özellikle batı ülkeleri çok ciddi hatalar yaptılar. Bazıları Türkiye karşıtı duygularla darbenin başarılı olmasını bile istedi. Bazıları üzüntü duydu. Bazıları sabahın 3-4'ünde başarısız olacağını anladıktan sonra darbecileri nasıl yargılayacaksınız diye peşin hükümle yaklaşan oldu. Bazı ülkeler gönülden destek verdiler.
Hiçbir AB ülkesinden dışişleri bakanı gelmedi Jagland gelene kadar. Bir tek İngiltere AB birliği bakanı gelmişti ilk haftada. Sonra hata yaptıklarını anladılar. Arka arkaya gelmeye başladılar. Daha sonraki süreçte de tam istediğimiz desteği göremedik. FETÖ'yü anlatmaya çalışıyoruz ve bize hiçbir zaman inanmadıklarını da daha sonradan itiraf ettiler. Terör saldırılarının ardından artık daha güçlü destek görüyoruz. Birçok dışişleri bakanı beni arıyor. Batılı dostlarımızdan özellikle beklentimiz, somut adım atmaları. Bu terör örgütlerine karşı işbirliği içindeyiz ama istihbarat konusunda somut işbirliğimiz var mı? Daha da önemlisi bu örgütler o ülkelerde özgürce yaşıyorlar, bunlara karşı ne tedbirler alıyorlar? Kuru sözden çok somut adım görmek istiyoruz batılı dostlarımızdan. Teröre karşı mücadele etmezsek o örgüt bugun beni yarın seni vurur.
SURİYE'DE ATEŞKES SÜRECİ
Gerek Halep'ten insanların kurtarılması gerek ateşkesin sağlanması konusunda çok çaba sarf ettik. Esas itibarıyla Rusya'yla Türkiye'nin ortak çalışması oldu. Arazide değişik muhalif gruplar var. Diğer tarafta rejim var, bir de Hizbullah ve Şii milisler var İran'ın desteklediği. Ateşkes anlaşmasından sonra ihlalleri görüyoruz. Bunu özellikle Hizbullah, Şii gruplar ve rejim yapıyor. Ateşkes ihlallerini takip etmek için iki merkez kurduk. Bu anlaşmaya göre herkes olduğu yerde duracak. Toprak elde etmeye çalışmayacak. Ama Hizbullah'ın Doğu Guta'da bu amacının olduğunu görüyoruz. Taciz atışları olabilir. Muhalefet sözünde duruyor, kendine yönelik saldırılara da ölçülü cevap veriyor." "Bu artan ihlalleri durduramazsak o zaman Astana süreci akamete uğrayabilir. Bunu istemeyenler var, kıskananlar var. Biz garantör olduk. İran da bunun gereğini yapmalı, ağırlığını koymalı.
Ateşkesi ihlal eden gruplara yönelik hangi yaptırımların uygulanacağı konusunda çalışıyoruz. Bunun detaylarını şuan Rusya'yla çalışıyoruz. Yaptırım olmalı, herkes imzayı attı. Muhalefetin garantisi Rusya ve Türkiye.
ABD bu süreçten dışlanmış değil. Rusya'yla ortak anlayışımız mevcut. BM'nin çatısı altında sonuca bağlanması lazım. Astana'ya katkı sağlayacak herkesi dahil etmemiz lazım. Sadece aile fotoğrafında olmak için orada olmanın bir anlamı yok. Kim hangi desteği sağlayacak? Bugüne kadar ABD'nin önayak olduğu anlaşmalar uygulanmadı." "Ruslarla oturduk, anlaştık, uyguladık. Şimdi herkesin destek vermesi gerekiyor. Çözüm üretmek için uygulanabilir bir anlaşma sağlamak için bu süreci başlattık.
"SURİYE NASIL BİR SİSTEMLE YÖNETİLECEK, SURİYE HALKI KARAR VERMELİ"
Önemli olan Suriye'nin sınır bütünlüğünü, toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Türkiye olarak bunu destekliyoruz. Şu andaki operasyonumuzun amacı da bu bölgeden DAEŞ'i temizlemektir. Suriye'nin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü tüm mutabakatlarda yer almıştır. Moskova ortak açıklamasının birinci maddesinde bu vardır. Bizim sınırımızın öbür tarafında oluşacak bir terör koridoruna da izin vermeyiz. Birinci sebep bize yönelik tehdit, bunu ortadan kaldırmalıyız. DAEŞ'le bu yüzden mücadele ediyoruz. İstanbul, Kayseri ve Ankara'daki saldırılara baktığımızda o teröristler YPG kamplarından geliyor. Suriye nasıl bir sistemle yönetilecek, Suriye halkı karar vermeli. Biz dışarıdan bir şey empoze edemeyiz. Herkesi kapsayacak bir yönetim olmalı, kimse dışlanmamalı. Irak bunun bedelini ödüyor şuan. Muhalefet Suriye'nin siyasi geleceğiyle ilgili vizyonunu paylaştı, son derece mantıklı yapıcı bir vizyon.
"PYD, YPG konusunda tutumumuzu Rusya çok iyi biliyor. Moskova'da da gördük ki burada YPG, PKK veya başka bir grubun Suriye'nin topraklarını bölmesine herkes karşı. İran da, Türkiye de, Rusya da karşı. YPG'nin de Astana'da müzakerelerde yer almaması gerektiğini de Ruslarla önceden konuştuk. Bir terör örgütü müzakere masasında olamaz.
MÜNBİÇ'TEKİ PKK VARLIĞI
Ortak bir heyet gönderdik ABD'yle ama bu bizi tatmin etmedik. Tek faydası oldu, Münbiç'teki herkes Münbiç'in Münbiçlilerin olduğunu söylemesi. YPG, PKK etnik temizlik yapıyor.
YPG'li unsurların hala Münbiç'te olduğunu biliyoruz. Dün akşam Sayın Cumhurbaşkanı'mız da söyledi Obama'ya. Obama da bu unsurların Fırat'ın doğusuna kesinlikle gitmesi konusunda hem fikir olduğunu söyledi. Başından beri hem fikir. Obama operasyon başlamadan önce söz vermişti. Biter bitmez, YPG'li unsurların hepsi Fırat'ın doğusuna geri dönecek. Şu ana kadar ABD sözünü tutamadı ya da tutmak istemedi. Tutamıyorsan da çok vahim. Silah verdiğin YPG'lileri kontrol bile edemiyorsun seni takmıyor. Ama söz verip de bir müttefiğine tutmuyorsan o da çok vahim ama biz bunun peşini bırakmayacağız. Söz verdiğiniz gibi bunları bu tarafa gönderin ya da biz gerekli müdahaleyi yapacağız.
"Biz gidip Kandilde PKK'yı niye vuruyoruz? Şimdi Sincar'da, oradan geliyor diye. Suriye'den de geldiği zaman o teröristleri gidip bizim etkisiz hale getirmek en asli görevimizdir.
FETÖ
Terörist başı özgürce oradan Türkiye'yi tehdit ediyor. Bu konuda yönetimin hiçbir desteğini görmedik. FETÖ konusunda yeni yönetimin nasıl düşündüğünü biliyoruz. ABD bizim için çok önemli bir müttefik. Her alanda işbirliğimiz var. Ama bir gerçek var şu anda; güven bunalımı.
RUS ELÇİ KARLOV'A SUİKAST
(Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Karlov'a suikast düzenleyen saldırgan) Bizim elimizdeki bilgi ve belgelere göre bu şahıs, FETÖ terör örgütüne bağlı.