'Cami değil okul yaptırın'
Bülent Arınç hayırseverlere seslendi
Cami ve Kur'an kursu yapmayı düşünen hayırseverlere seslenen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, artık Türkiye'nin eğitim kurumlarına ihtiyaç duyduğunu söyledi.
BURSA - Yalova ve Orhangazi’de Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu inşaatı ve körfez geçişinde incelemelerini tamamlayan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’nce İşadamı Hasan Öztimur’a Uludağ Üniversitesi “Onur Doktoru'', Bursa eski Valisi Şahabettin Harput’a da “Fahri Profesörlük'' unvanları verilmesi ve İşadamı Hasan Öztimur adına yaptırılan İnşaat Mühendisliği Bölümü binasının açılış törenlerine katılmak üzere Bursa’ya geldi.
Uludağ Üniversitesi Görükle Kampusu’ndeki tören öncesi 15 kişilik öğrenci grubu törenin yapılacağı binaya girmek istedi. Ancak, inşaat mühendisliği fakültesinde okumadıkları gerekçesiyle özel güvenlik görevlileri tarafından engellendiler.
Zaman zaman sert müdahalelerinde yaşanan olayda, grupta yer alan öğrenciler, son dönemde yaşanan olaylarda yaşamanı yitiren 6 kişiyi Başbakan Yardımcısı Arınç’a soracaklarını ve bunun yanıtını almak istediklerini söylediler.
"Başkaları için gözyaşı dökeceğine bu 6 kişi için gözyaşı dökmesini istiyoruz. Fakülteye Ali İsmail Korkmaz veya Ethem Sarısülük’ün adının verilmesini istiyoruz" diyen öğrencilerle güvenlik görevlileri arasında gerginlik yaşandı.
Görevliler, öğrencilere cop ve kalkanlarla müdahale ettiler. Öğrencilerde üç kez tekrarlanan müdahale sonrası oturma eylemi yaparken, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, farklı bir güzergah kullanarak binaya girdi.
“BUNLAR SİVRİSİNEK ISIRIĞI KADAR BİZİ İLGİLENDİRİR"
Vali Harput ve işadamı Öztimur’a unvanlarının verildiği törende konuşan Arınç, siyasi partilerin birbirlerinin düşmanı değil, rakipleri olduğunu vurgulayarak, “Rakipler de ancak birbirlerini böyle eleştirebilir, hedefe böyle varabilirler. Şimdi dışarıda sayıları 20-25’i geçmeyen gençlerimizin bizi protesto etmek için toplandıklarını biliyorum. Çok şükür biz korkak insanlar değiliz. Ne olduğunu bilsek de gözümüzü kırpmadan gideriz. Bunlar da sadece sivrisinek ısırığı kadar bizi ilgilendirir. Bunların hiçbirisine değer vermiyorum. Ama üzüldüğüm tek şey böyle bir güzelliğin içerisinde yaşarken birilerinin üzerlerine kötü ideolojilerin deli gömleğini giymiş olarak birilerini protesto etmek için sabahtan beri toplanmış olmaları. Sayıları 50 olsa Uludağ Üniversitesi’nin binde biri demektir. Elli bin öğrencisi olan bir üniversitede 50 kişinin bağırıp çağırması sinek ısırığı kadar kimseyi etkilemez" dedi.
''CAMİ DEĞİL OKUL YAPTIRIN''
Burada, iş adamı Hasan Öztimur'a 'fahri doktora' unvanı veren Arınç, Öztimur'un mükemmel bir fakülte ve dekanlık binası yaptırarak üniversiteye bağışladığını söyledi.
Eğitime katkının, geleceğe, gençlere katkı, ülkeye yapılacak en büyük, en hayırlı işler olduğunu vurgulayan Arınç, geçmişte 'hayırseverlik', 'Allah rızası' denildiğinde halkın daha çok cami, Kur'an kursu yapmayı anladığını belirtti.
Bu konuda çok büyük işler yapanlar bulunduğunu ancak artık Türkiye'nin ihtiyacının eğitim kurumları olduğunu dile getiren Arınç, "Ne kadar hayırseverimiz varsa kendi imkanları yetmiyorsa başkalarıyla birleşerek eğitim kurumları yapmalı, fakülteler, liseler, meslek liseleri, ilköğretim kurumları yapmalı" değerlendirmesinde bulundu.
"İHANETİ DE TAKTİRİ DE GÖRDÜM"
Arınç 40 yıllık siyasi hayatında her şeyi gördüğünü belirterek, şöyle devam etti:
''İhaneti de gördüm, taktiri de gördüm. Zenginliği de gördüm, fakirliği de gördüm, yoksulluğu da gördüm. Bundan sonra görebileceğim bir şey kalmadı. Memlekete hizmet eden insanlara en azından saygı duymak gerekirken herkesin huzurunu bozacak bir takım şeyler yapma gayretinde olursa insanlar buna ancak üzünülür. Keşke o gençler beni protesto etmek yerine Hasan Öztimur’un elini öpmek için sıraya girselerdi. Benim yüzümden huzurun bozulduysa hepinizden özür diliyorum. Bunlar olacak şeyler. Biz her yerde varız. Üniversitesi de dahil,. Meydanı da dahil ama her şeyde bir kötülük görmek, insanlara nefretle bakabilmek çok kötü bir şey. Bu üniversite, bu fakülte sizler okuyasınız diye yapılıyor. Mutlu olasınız diye yapılıyor. Daha iyi eğitim alasınız diye yapılıyor. Yoksa bu insan başka bir şey de yapabilirdi. Nasıl mükemmel bir otel yaptı, ikincisini de dikebilirdi. Kazancın en helal tarafını gelmiş size beş yıldızlı değil altı yıldızlı mühendislik fakültesi binası yapmış. Böyle bir günde birilerini protesto etmek için gözlerinden nefret saçan sayıları az bile olsa sizleri üzebilirler."
“KİM BAĞIRDIYSA KAMERA O TARAFA DÖNDÜRÜLÜYOR"
“Üzüldüğüm ikinci bir taraf da medyanın bunlara daha çok ilgi göstermesi" diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kim bağırdıysa kamera o tarafa döndürülüyor. Burada beş yüz kişi var. Dışarıda beş kişi bağırsa buradaki bütün kameralar onların arkasından koşacak. Türkiye’deki habercilik anlayışı da bu. Terörle mücadelede yıllardan beri kafa yoruyoruz. Herkesi dinliyoruz. Bütün ülkelerdeki örneklere bakıyoruz. Bir örnek söyleyeyim. Bir ülkede sadece iki yıl o örgütün ismini anmadan haberler yapılmış. İsmi anılmadığı için çatlamışlar ve örgüt dağılmış. İsmini andığınız zaman propagandasını yapıyorsunuz. Kamerayı çevirdiğiniz zaman propagandasını yapıyorsunuz. Üç kişi koşarken arkasından sen de koşarsan o amacına ulaşıyor.
2 SENE PKK DEMESEK PKK KENDİLİĞİNDEN ÇÖKERDİ"
O yüzden elindeki lav silahıyla hedef aldığı binalara ateş edenler ne kadar kötüyse bu güzellikleri görmemek veya göstermemek için bir takım provakatif eylemeleri yapan da aynı hataya düşüyor. İki sene PKK demesek bu ülkede, PKK kendiliğinden çökerdi. Ama bizim televizyonlarımızın bir kısmı kanlı kanlı, canlı canlı reality programı yapar gibi propagandayı kendiliğinden üstlendiği için bu örgütler yaşayabiliyor. Mesela bu örgütlerin liderlerinden her gün isimlerinden bahsedilmesi bana şimdi diyorlar ki filan kişi şöyle demiş, benim muhatabım değil diyorum. Ben Türkiye Cumhuriyet hükümetinin başbakan yardımcısıyım. O bahsettiğiniz adam kimse, o bahsettiğiniz adam neyse onun sıfatını siz biliyorsunuz, isminden bahsetmediğim için çarpıyor adamları. Siz de böyle yapıyorsunuz ey Bursa’nın güzel basını. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı da burada beni dikkatle dinliyor. Tasvip etmeseniz bile bu sözlerim kulağınızda kalsın. Dışarıda beş kişi bağıracak diye tetikte olmayalım. Siz buraya bakın. Hasan Öztimur’a bakın, Şahabettin Harput’a bakın, rektöre bakın, dekanlara, profesörlere bakın. İlim okumak için bu üniversitelere yıllarını vermiş tertemiz şerefli insanların katkılarına bakın."
ARINÇ’TAN TÜSİAD’A YANIT
Ekonomik büyüme ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Arınç, 10 yıl içinde büyüme hızının iki defa düştüğünü söyledi. Son olarak büyüme hızının yüzde 4.4 olduğuna işaret eden Arınç, Avrupa’nın büyümede ekside yer aldığını kaydetti.
Yüzde 5’lik büyümenin altında kalmayacaklarını düşündüğünü dile getiren Arınç, konuşmasında Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Erkut Yücaoğlu’nun ‘Geldiğimizi noktada Türkiye’nin siyaset, ekonomi ve dış politika alanlarında anlatacak hikayesi kalmadı’ sözlerini eleştirip, "Kriz dönemlerinde bile yatırımlara devam ettik. İşçi de çıkarmayacağız ve öz kaynaklara yöneleceğiz. IMF ile irtibatı kesecek noktaya geldik. Çok akıllı olduğunu söyleyenler, bize hep ‘Aman IMF ile anlaşın. Stand by yapın. Oradaki sıcak parayı ekonomiye pompalayın’ dediler. Şöyle bir sayfayı çevirirseniz bunun tercümesi şu: ‘IMF’den parayı alın, bize verin. O çok akıllılar bir sürü isimleri var. Geçenlerde bir tanesi ‘Türkiye’nin hikayeleri bitti galiba’ demiş. Onlar çok akıllıydı. Bize verin diyorlardı parayı. ‘Biz IMF ile ilişkimizi keseceğiz. Geçmişten kalan bir para var. Bunun son kuruşuna kadar ödeyeceğiz’ dedik. Ülkeyi IMF ile yönetmekten vazgeçtik. İftihar etmemiz lazım. Kitabın öbür tarafında da alacaklıyız. IMF’ye 5 milyar dolar borç verecek durumdayız. Bunlar ülke ekonomisinin iyi olduğunu gösterir. Ama dünya ölçeğinde kırılgan bir ekonomi var. Akıllıyız her alanı ve gelişmeyi yakından takip ediyoruz” dedi.