‘Çalışkan casuslar’ın tahliye umudu AYM’de
İzmir ve İstanbul’da görülen Askeri Casusluk davalarında da hak ihlali yapıldığını belirten sanık avukatları Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Avukatlar Genelkurmay Başkanlığı’nın,”Gizli belge değil ders notları” diye mahkemeye gönderdiği resmi yazıları da yüksek mahkemeye sundu.
Anayasa Mahkemesi’nin önce Ergenekon ardından Balyoz davasında sanıkların haklarının ihlal edildiğine kararı vermesiyle tahliye rüzgarı eserken, İzmir ve İstanbul’da görülen Asker Casusluk davalarında da nefesler tutuldu. Yargılanan askerler için AYM’ye bireysel başvuruda bulunan sanık avukatları, gelecek müjdeli haberi bekliyor.
‘Sanıklar bırakılsın’
AYM’ye başvuran avukatlar hak ihlali olduğunu belirtip davalardaki çelişkilerin göz önünde bulundurulmasını istedi. Tutuklu sanıkların da serbest bırakılmasını talep eden avukatlar, Genelkurmay Başkanlığı’nın, sanıklarda ele geçirildiği belirtilen delillerle ilgili “Bunlar gizli belge değil, ders notları” diye mahkemeye gönderdiği resmi yazıları da AYM’ye sundu.
İzmir’de 357 sanık var
Sanık avukatlarından Hüseyin Ersöz şu bilgileri verdi: “İzmir’deki ‘askeri gizli bilgi ve belge bulundurma’ ana davasında 10’u tutuklu 357 sanık yargılanıyor. Bunlardan 10’u muvazzaf. Geçtiğimiz günlerde ise yeni bir ek iddianame kabul edildi. O davada da 149 kişi hakkında iddianame hazırlandı. Bir de İstanbul’da devam eden Poyrazköy’de bulunan mühimmatlarla ilgili Poyrazköy davası var. Bunlar hala devam eden davalar. İstanbul’da 20 Nisan 2011’de açılan ‘Askeri casusluk, fuhuş ve şantaj’ davası ise 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlandı. Fuhuş suçlarından tüm sanıkların beraatine karar veren mahkeme, casusluk suçlamasıyla sanıkların örgüt üyeliğinden ve yöneticiliğinden cezalandırılmasına karar verdi. Dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Yargıtay 9. Ceza sanıklar hakkında verilen beraat ve mahkumiyetlere ilişkin hükümleri oybirliğiyle onadı. Geçtiğimiz hafta da AYM, Balyoz bavası ile ilgili hak ihlal kararı verip yeniden yargılamaya hükmedip ardından sanıklar tahliye edilince bu davalar içinde umutlandık.”
Gizli belge dedikleri ders notları çıkmıştı
357 sanıklı gizli belge-bilgi bulundurma davasına bakan Özel Yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesi, geçtiğimiz aylarda ikinci bir askeri casusluk iddianamesi hazırladı. ÖYM’lerin kaldırılmasına günler kala hazırlanan iddianamede, 149 kişi şüpheli olarak yer alırken bu kişilerin birçoğunun ilk iddianamede de sanık olarak yer alması dikkat çekti. Şüphelilere bu iddianamede TSK’ya ait gizli belgeleri bulundurma suçlaması yöneltildi. Bu iddianame kabul edilmeden bir süre önce de özel yetkili mahkeme, sanıkların ev aramalarında çıkan, savcı tarafından da ‘gizli belge’ olarak nitelendirilen dokümanların incelenip rapor hazırlanması için Genelkurmay Başkanlığı ile iletişim kurdu. Genelkurmay gönderdiği raporda ise şöyle dedi: “Her ne kadar hukuki olmasa da subay ve astsubayların ev ve iş yerlerinde çıkan notların yüzde 90’ı 1995-2012 yıllarında akademi için hazırlanmış ve daha önce sınavlarda çıkmış soru ve cevaplardır. Gizli belge olarak üzerinde durulan talimname ve yönergeler, savaşta uygulanan türlü manevraları, araç ve gereçlerin nasıl kullanılacağını, her sınıfın görev ve davranışını belirten kuralların toplandığı Genelkurmay Başkanlığı’nın hazırladığı kitapçıklardır.”
TÜBİTAK: Delillerde sorun yok
İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden ’Gizli bilgi ve belge bulundurma’ davasında dün duruşma yapıldı. Mahkeme başkanı, delil sayılan dijital verilerle ilgili TÜBİTAK raporunun geldiğini belirtti. 69 sayfa ve 17 ek klasörden oluşan ve 9 Haziran günü tamamlanan rapor, bilirkişiler Yalçın Çalak Süheyl Mustafa Keskin ve Burak Akoğuz tarafından hazırlandı. Raporda özetle şöyle denildi: “Delillerin şu an aynı hash (özetleme fonksiyonu) değerlerine sahip olmaları, bu delillere el konulduktan sonra herhangi bir müdahale edilmediğini göstermektedir. Delillerde sahtecilik olarak değerlendirilebilecek herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Birçok dosyanın birden fazla delilde ve Pandora veri tabanında aynı hash değerlerine sahip olduğu tespit edilmiştir. Tüm sorulara ilişkin yapılan adli analiz incelemeleri bütüncül olarak değerlendirildiğinde normal kullanıcı davranışlarıyla açıklanamayacak bir uyumsuzluğa rastlanmamıştır.”
Davanın 1 numaralı sanığı Bilgin Özkaynak’ın avukatı Muzaffer Sevgi Sakarya, kanıtların İTÜ, ODTÜ gibi üniversiteler tarafından incelenmesini istediklerini, TÜBİTAK’a güvenmediklerini ifade etti. Avukat Murat Ergün de “İkinci idianamenin 141’inci sayfasında ’Pandora’ veri tabanının şifresinin kırılarak tamamının açıldığı belirtilirken, 143. sayfasında ise ’dosya çözme çalışmaları devam ediyor’ denilmekdir” diye konuştu. Avukat Ergün, Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz davasında dijital veriler konusunda hak ihlali kararı verdiğini hatırlatarak, “Özkaynak’ın evinde o hard disk çıkmamıştır. ’Çıktı’ diyen, bu iddiasını ispatlamalı” dedi.
‘O tarihte cezaevindeydim’
Dün görülen duruşmada Sanık Onur Süer’in avukatı Nevzat Güleşen, davanın 1 numaralı sanığı Bilgin Özkaynak’a “İddianamede evinizden ele geçirildiği iddia edilen ki bir belgenin oluşturulma tarihi 12 Eylül 2012. O tarihte neredeydiniz?” diye sordu. Özkaynak da, “O tarihte cezaevinde tutukluydum” dedi.