Büyükanıt, Gül'e ne sürpriz yaptı?
Gül çifti ilk kez bir tv programına katıldı ve şaşırtıcı açıklamalar yaptı
Gazeteci Güneri Civaoğlu ’Şeffaf Oda’ isimli TV programında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’ü ağırladı. Birlikte ilk kez bir televizyon programına katılan Gül çifti özel hayatlarıyla ilgili merak edilen soruları da yanıtladı. İşte programdan çarpıcı dialoglar:
Hayrünnisa Gül: Bizim özel hayatımızdaki önemli değişikliklerle siyasi hayattaki önemli değişiklikler hep çakıştı.
Abdullah Gül: Evdeki yükün büyük bir kısmını bunu daha önce de söyledim, gerçekten eşim çeker. Bu çocukların eğitiminden tutun da evin idaresine kadar böyledir. Buraya gelmeden önce de öyleydi. Siyasete katıldıktan sonra ister istemez böyle oldu.
Hayrünnisa Gül: Biz siyasete girerken bir anlaşma yaptık, değil mi aramızda... Evin ve çocukların her türlü işiyle ben uğraşacaktım. Abdullah Bey siyasette özgür ve rahat, başarılı olacaktı. Ben görevimi iyi yaptığıma inanıyorum.
Dans eder misiniz?
Abdullah Gül: Ben de doğrusu bir dönem, çocukların gerçekten nasıl büyüdüğünün farkına varmadım.
Güneri Civaoğlu: Recep Tayyip Bey ile öğrencilik yıllarından mı arkadaşsınız?
Abdullah Gül: Öğrencilik yıllarındanız. Daha ben üniversiteye gittiğimde o, lisedeydi.
Güneri Civaoğlu: Dans eder misiniz aranızda?
Abdullah Gül: Hayat zaten bir dans. (Gülümsüyor)
Güneri Civaoğlu: Siz ne diyorsunuz?
Hayrünnisa Gül: Aynı şeyleri.
Güneri Civaoğlu: Aynı şeyleri söylüyorsunuz?
Hayrünnisa Gül: Biraz önce söyledi.
Güneri Civaoğlu: Bazen slow, bazen vals, bazen...
Abdullah Gül: Vallahi hepimiz bir dans içerisindeyiz. Hayat öyle bir hızlı ki...
Abdullah Gül: Adı Barack Hüseyin Obama ve siyah bir kişi...
CLOONEY ÜZÜLECEK BELKİ AMA EŞİM DAHA YAKIŞIKLI
“Abdullah Gül ile ünlü aktör George Clooney arasındaki benzerlik için ne düşünüyorsunuz?”
Cevabı: “George Clooney üzülecek belki ama, eşim tabii ki ondan daha yakışıklı” oluyor ve ekliyor; “Benim eşim bana özel...”
Bunu söylerken gülümseyerek Abdullah Gül’e bakıyor.
Çekim boyunca zaman zaman birbirlerine gülümseyerek birbirlerinin ellerini tuttular.
CUMHURBAŞKANI DOĞULUR MU?
Gül’e “sanatçı doğulur mu, olunur mu” ikileminden esinlenerek bir soru sordum:
“Cumhurbaşkanı doğulur mu, olunur mu?”
Ona göre “cumhurbaşkanı doğmak gibi bir siyasi kariyer başlangıcı olamaz. Sanatçı doğulur. Gerçi sonradan eğitimle ve çalışarak da olunur ama sanatçı doğanlar kadar iz bırakamazlar.”
Ancak... Cumhurbaşkanı Gül’e sorumun bir özel nedeni vardı ve o konuyu konuşmak istemiştim.
Abdullah Gül 29 Ekim’de yani Cumhuriyet Bayramı’nda doğmuş. Göbek adı ise “Cumhur...”
Gerçi nüfus kayıtlarına göbek adı yazılmamış ama ailede ya da arkadaşları arasında çocukken “Cumhur” diye çağrıldığı olurmuş. Ayrıca bazı dergilerde denemeleri de “Cumhur” adıyla yayımlanmış.
O da bunların ilginç işaretler olduğu görüşünde.
Hayrünnisa Gül, “eşimin doğum günü unutulacak gibi değil” diyor. Son 29 Ekim’de de Köşk’teki resepsiyondan sonra pasta keserek doğum gününü aile içinde kutlamışlar.
DANS EDERLER Mİ?
Onlar zaman zaman el ele tutuşup, göz göze bakışınca ve de doğum günü kutlaması konuşulunca bir özel soru daha:
“Dans ediyor musunuz?”
Cumhurbaşkanı Gül, siyasetçinin de ötesinde diplomat yanı ağır basan yanıt veriyor:
“Hayat zaten bir dans işte. Hepimiz bir dans içerisindeyiz. Yani hayat artık o kadar hızlı ki, her şey var içinde.”
ULAŞILMAZ FIRST LADY OLMAK İSTEMEM
Hayrünnisa Gül, tüm dünyada cumhurbaşkanı eşleri için kullanılan küresel söylemle “First Lady...”
Peki... Ajandası nasıl oluşuyor?
En yoğun günü hafta başında, pazartesi...
Ajandası her hafta o gün güncelleşiyor.
Günlük çalışmaları, ziyaretleri, kabulleri, haftalık-aylık hatta daha öteye uzanan programları yenileniyor ve saptanıyor.
Sosyal sorumluluk projeleri, zamanının ağırlıklı bölümü.
Ayrıca... “Ulaşılmaz First Lady olmak istemem” diyor.
Kendisine gelen bütün mesajları asistanları inceliyor ve ona sunuyor.
Gelecek yabancı ziyaretçiler ve gidilecek ülkelerde temas edilecek kişiler için bilgiler toplanıyor, kitapları varsa okunuyor, seyahat notları yazılıyor.
Hatta bunlardan bazı özetleri eşine de veriyor.
Deneyimlerini daha sonraki kuşaklara da sunmak için tüm bu çalışmalarını kitap haline getirme projesi var.
GİYSİLERİ EŞİ SEÇİYOR
Cumhurbaşkanı Gül, kahverengi ve bej tonlarında ekose bir ceket ve kahverengi balıkçı yaka süveter giymiş. Dokunmakla anladığım kadarı kaşmir...
Kahverengi yünlü kumaş pantalon, kahverengi çorap ve kahverengi papuç.
Yani iyi bir seçim.
Rahmi Koç giyimden iyi anlar.
Bir söyleşimizde “kahverengi papuç sadece süet olursa giyilmeli” dediğini hatırlıyorum. Cumhurbaşkanı Gül’ün kahverengi papuçları da süetti. Eşinin giysilerini Hayrünnisa Gül seçiyor. Bu da siyasete girerken yaptıkları anlaşmanın bir maddesi...
Diğer maddeleri bir genellemeyle ortaya koymak gerekirse, Cumhurun başında Abdullah Gül, evdeki ve ailedeki işlevlerin başında Hayrünnisa Gül.
GÜL ÇİFTİNİN KİTAP REKABETİ
Abdullah Gül ve Hayrünnisa Gül arasında ciddi bir kitap rekabeti var.
Ancak... Uzunca bir süredir Cumhurbaşkanı Gül, roman okuyamıyor. Zamanı az.
Devlet adamlarının biyografilerini ve otobiyografilerini okuyor.
Bu bağlamda son olarak Barack Obama’nın son iki kitabını söyleyebilirim.
Hayrünnisa Gül’ün başucunda kendi okumadığı kitapları görünce araya hafif bir kıskançlık da giriyormuş.
SEÇİLECEĞİMİ BİLSEYDİM SEÇİME GİRMEZDİM
Gül’lerin yaşamında düğünler birer kilometre taşı... Hayrünnisa Gül’ü, Abdullah Gül’ün annesi Adviye Hanım bir düğünde görmüş. Beğenmiş.
Abdullah Gül, İslam Kalkınma Bankası’nda çalışırken Kayseri’ye oğlunun sünnet düğününü yapmaya gelmiş ve orada Refah Partisi’nden milletvekili adayı olması için teklif almış.
Arkadaşları, başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ısrarlı olmuşlar.
O zaman yurt genelinde yüzde 10, kentlerde yüzde 25 baraj var.
Abdullah Gül’ün bu barajların RP tarafından aşılacağına hiç aklı yatmıyor.
Arkadaşlarını kırmamak için “peki” diyor.
“RP’nin bu yüksek barajı geçeceğini ve seçileceğimi bilseydim aday olmazdım” itirafını da belirteyim.
BAŞBAKANA ‘SİZ OLUN’ DEDİM
Civaoğlu’nun Erdoğan’ın daha sonra milletvekili seçilerek meclise geldiğini ve Gül’ün de hemen Başbakanlığı Erdoğan’a devrettiğini anımsatarak, “Aranızda daha evvel bir sözleşme falan var mıydı?” sorusuna, “Yoktu, asla böyle bir şey söz konusu değil” diye yanıtladı. Gül, birçok spekülasyon yapıldığını belirterek, Türkiye’nin istikrarı açısından Başbakanlığı Erdoğan’a devrettiğini söyledi.
"Cumhurbaşkanlığına da mı birlikte karar verdiniz?" sorusuna da Gül, “Tabii, muhakkak ki.” yanıtını verdi. Gül, partinin Cumhurbaşkanlığı konusunda Erdoğan’a yetki verdiğini anımsatarak, “Ama kendisi, kendi iradesiyle arzu etmedi” dedi.
Civaoğlu’nun Irak’ın kuzeyindeki Kürdistan Özer Bölgesine gidip gitmeyeceğini sorması üzerine Gül, “Daha Bağdat’a gitmedim” dedi. Gül, “Gidecek misiniz?” sorusuna da “Henüz yapılmış bir plan yok” diye yanıtladı.
-“KÜRTÇE YAYINI DOĞRU BULUYORUM”-
TRT’nin Kürtçe yayına başlamasıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Gül, “Yapılan şey aslında Türkiye’nin demokratik standartlarını topyekün yukarı çıkartmaktır. Bu çerçevede birçok problemli konular da cevabını buluyor. TRT’nin böyle bir yayın faaliyetine girmesi aslında bu konuları istismar edenlerin elinden istismar edeceği konuyu almaktır. Ben faydalı olduğu kanaatindeyim. Bu aynı zamanda bütün nüfusumuzu, Kürt vatandaşlarımızın devletine olan bağlılığını aidiyet duygusunu daha çok pekiştirmiş olacaktır. O açıdan ben doğru buluyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül, İsrail’in Gazze’ye yönelik sürdürdüğü operasyonları da değerlendirerek, Hamas’ın İsrail’e fırlattığı füzelerin aslında çok ilkel füzeler olduğunu söyledi. “Füze deyince insanın aklına füze geliyor. Bunların attığı şeyler bin yılın başında bir tane adam öldürüyor belki. Ama tabi halkı tedirgin de ediyor. Bunlar çok gereksiz lüzumsuz olan şeyler” diyen Gül, şöyle konuştu:
"Onlara da söyledim. Ama İsrail’in yaptığı bu büyük bir acımasızlıktır. Göz göre göre bütün ağır silahlarıyla saldırması, asker polis neyse ne olursa olsun insan öldürmesi çok acı. İşin üzücü yanı bu olayların olacağı da çok açık belliydi ama yeteri kadar tüm dünya ilgi gösterip bu işin tedbirini alma konusunda.” Gül, konuyla ilgili olarak İsrail Cumhurbaşkanı Shimon Peres ile de konuştuğunu belirterek, kendisine İsrail’in yaptığının büyük bir sorumsuzluk olduğunu söylediğini aktardı.
ABD’nin yeni seçilen Başkanı Obama ile görüşüp görüşmeyeceği sorusu üzerine Gül, Obama ile Nisan ayında yapılacak NATO zirvesinde bir araya geleceğini belirtti. Gül, Obama ile daha önce telefonda görüştüğünü belirterek, “Güzel bir telefon konuşmasıydı. Belli ki yakın çalışma arkadaşları Türkiye’yle ilgili kendisini çok geniş detaylı bir şekilde bilgilendirmişler” dedi.
-REKTÖR ATAMALARI-
Civaoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ndeki rektör atamasıyla ilgili sorduğu soru üzerine Gül şöyle konuştu:
“Üniversitelerin Türkiye’de yeni bir döneme girmelerini arzu ediyorum. O dönem, Türkiye’nin gelişmesi, kalkınması, araştırma geliştirme, bilişim, teknoloji tüm bu konularda büyük bir atılım yapması, lokomotiflik görevi yapması. Bunu yapıyordur muhakkak ki ama bunu çok daha fazla yapmasını ve lüzumsuz günlük konjonktürel siyasetin dışına çıkmaları lazımdır. Bundan asla şunu söylemiyorum; ülke meseleleri, Türkiye meseleleri bunlarla uğraşmasınlar değil. Üniversiteler bunlarla uğraşacaktır, fikirlerini söyleyecek, tavsiyelerini yapacaktır. Siyasete de girmeleri serbesttir üniversite hocalarının. Bunların hepsini destekliyorum ama günlük kavganın içinde olmalarını çok doğru bulmuyorum. Türkiye’ye bunun zararı var. Onun için ben üniversitelerde köklü bir reformun yapılmasını çok arzu ediyorum. Ve ümit ederim bununla ilgili anayasa değişiklikleri yapılır. Bu çerçevede rektör seçimleri de farklı bir şekilde yapılmalı. Cumhurbaşkanının görevi olmamalı bu iş. Onun için cesur bir şekilde bu görevlerimi bırakabilirim dedim. Burada tekrar ediyorum. Son mevcut sisteme göre cumhurbaşkanın mutlak bir yetkisi var. Rektör seçimleri, üniversitelerdeki seçimler nasıl olursa olsun cumhurbaşkanlarının mutlak takdirlerine bırakılmış bir konu. Daha önceki durumlarda da, seçimlerde de böyle olmuş. Öyle olmuş ki üniversitede bir iki oy almış bir kişi bil veya En son sıraya gelmiş bir kişi bile cumhurbaşkanları tarafından rektör olarak atanmış. Ben bu sistemin doğru olduğuna pek inanmıyorum. Bu çerçeve içerisinde mevcut sistem devam ettiği için de benim önüme gelen isimlere baktığımda hangisi üniversite için daha faydalı olur, hangisi üniversiteyi daha güçlü hale getirir ona bakıyorum açıkçası ve bu şekilde tayinler yapıyorum. İstanbul Üniversitesiyle ilgili de kararımı verirken sadece bu noktadan hareket ettim.”
Civaoğlu’nun atanan rektörün Başbakan Erdoğan’ın ailesinin doktoru olduğu eleştirilerini anımsatması üzerine Gül, “Bunlar günlük politika meselesi. Kendisi çocuk doktoru, başbakanın çocukları yetişmiş evlenmiş insanlar” dedi.
-YAŞAR PAŞA’DAN SÜRPRİZ-
Programda babasıyla ilgili de konuşan Gül, Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın emekliye ayrılmadan önce kendisini ziyaret ettiğinde “Bir sürprizim var” dediğini belirterek, babasının çalıştığı dönemdeki fotoğrafları, sicili ve takdirnamelerinden oluşan bir dosya verdiğini söyledi. Babasının fotoğraflarını ve evraklarını gösteren Gül, babasının Yaşar Kemal’le de tanışık olduğunu söyledi. İstanbul’da bir etkinlik sırasında Kemal’in gelerek “Hamdi Usta’ya selam söyle” dediğini belirten Gül, Yaşar Kemal’in yanı sıra Türkiye İşçi Partisi’nin eski Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar’ın da babasıyla Kayseri’de askerlik yapmasından dolayı tanıştıklarını belirtti.
-“KRALİÇE AFİYETLE YEDİ”-
Programda Hayrünnisa Gül de yabancı konuklar geldiği zaman konukların zevkleriyle ilgili araştırma yaptığını söyleyerek bir anısını da şöyle anlattı:
“Kraliçe geldiğinde aile yakınımız ziyaret etmiş gibi oldu. Akraba gelmiş gibiydi. Protokol kuralları aşılıyor. Neyi sever, sevmezler araştırıyoruz. Charles yoğurt sevmezmiş. Mantı vardı. Protokol ekibi ‘Aman yoğurt koymayın’ dedi. Ben de servis yapılmamasını istedim. Masada kendisine verilmediğini görünce, ’Neden’ diye sordu. Anlattım. ’Siz onları boşverin, onlar ne bilir’ dedi ve afiyetle yedi.”
Civaoğlu’nun, Gül çiftine “Dans eder misiniz?" sorusunu da Cumhurbaşkanı Gül, “Hayat zaten bir dans” diyerek yanıt verirken aynı soruya Hayrünnisa Gül de “aynı şeyler” diye yanıtladı. Civaoğlu’nun “Bazen slow bazen vals, bazen...” sözlerine üzerine de Cumhurbaşkanı Gül devreye girerek “Vallahi hepimiz bir dans içindeyiz, hayat öyle hızlı ki” dedi.
Programın en ilgi çekici yerlerinden biri de Civaoğlu’nun Hayrünnisa Gül’e “Eşinizle George Clooney arasındaki benzerliğine ne diyeceksiniz?” sorusu oldu. Hayrünnisa Gül bu soruya; “George Clooney üzülecek ama eşim daha yakışıklı. Benzetenler var mı bilemiyorum ama benim eşim bana özel” diye yanıt verdi.
Şarkılar Gül çifti için
Gül çiftinin ilk kez bir televizyon kanalına çıkarken program boyunca Cumhurbaşkanı Gül’ün sevdiği parçalar olan “Gesi bağları", "Burası Muş’tur" ve "Anlamazdın Anlamazdın" ile Hayrunnisa Gül’ün sevdiği “Kalp Kalbe Karşı Derler" ve "Cemalim Cemalim" parçaları çalındı.