Bu şahıs bana yalan söyledi başıma çok büyük bela açtı
Komisyonun sorusu üzerine "Alaattin Çakıcı'yı sizin kadar tanırım" diyen Mesut Yılmaz, Korkmaz Yiğit'in hakkındaki ifadelerine de kızarak yanıt verdi
* Mesut Yılmaz: Bizim bankacılık sektöründe şanssızlığımız şuradadır: Maalesef, bizden önce, yeni kurulan bankaların veya devredilen bankaların devir onaylarında gerekli hassasiyet gösterilmemiştir. Türkbank olayında bugün yargılanan Bankekspres'in aktifinin yarısını zimmetine geçirdiği açık olan bir şahsa, bizden önceki hükümet zamanında, Bankekspres'in sahipliği onaylanmıştır.
Yine, bizim, Petrol Ofisi'ni, en yüksek fiyat teklif ettiği halde vermediğimiz şahıs, bizden önceki, hükümet döneminde, Sümerbank'ı devralmış ve bu devir onaylanmıştır Hazine tarafından. Yani, o kişi, muteber kişi addedilmiştir. O kişi hakkında Petrol Ofisi ihalesinin yapıldığı akşam MİT'ten bana gelen dosyada öyle bilgiler vardı ki, o bilgilerin ait olduğu şahsın banka sahibi olma-sımümkün değildi. Ama, maalesef, verilmiş. Yani ahlaki suçlar da vardı, sahtekarlık da vardı vesaire vardı. Biz, böyle bir bankacılık sektörü devraldık. Yani, biz eğer devletin kayıtlarına baksaydık, bizim için Korkmaz Yiğit de muteber kişiydi, Hay-yam Gariboğlu da muteber kişiydi. Ama bize ulaşan özel bilgilere baktığımız zaman bu kayıtların doğru olmadığını gördük.
* Yüksel Çorbacıoğlu: Hangi kaynaklar o özel bilgiler?
* Yılmaz: MİT ve Emniyet.
* Yüksel Çorbacıoğlu (Artvin): Şimdi, bu kişilerden biri Korkmaz Yiğit. Korkmaz Yiğit'i tanıyor musunuz? İlk olarak sizinle, kim, ne zaman tanıştırdı?
* Yılmaz: Hafızam beni yanıltmasın diye olay sıcakken "Arena"da her şeyi anlattım. Meclis'te bu konuda bir soruşturma komisyonu kuruldu benim hakkımda. Geldim, orada bir daha anlattım, şimdi üçüncü defa size anlatacağım. Ama, eğer, o raporları okuduysanız olayı hikaye edip sizi sıkmak yerine, sorularınızı cevaplamayı tercih ederim.
* Yüksel Çorbacıoğlu: O zaman şöyle sorayım: ilgili kişi, bu bankanın alınması noktasında mevcut siyasi otoriteden yardım talep etmiş. Güneş Taner'in, bu kişi hakkında sizi aradığı ve Türkbank ihalesine girmek isteğini bildirdiği söyleniyor.
* Yılmaz: Ben bu konuyla gönüllü olarak müdahil olmadım. Zannediyorum mayıs ayında oluyor, mart veya mayıs, emin değilim; ama 1997'de. Emniyet ve MİT'ten bana sürekli bilgi geliyor. Bu bilgiler içerisinde bir çete reisinin, ismi sizce malumdur, Türkiye'de belli kişilerle telefon konuşmalarının dökümü var ve bu telefon konuşmalarında da...
* Yüksel Çorbacıoğlu: Bu dökümler de size geliyor mu?
* Yılmaz: Geliyor. Bu istihbarat notlarında da, bu kişinin, Türkbank ihalesini belli bir yönde yönlendirmek istediği, ihaleye katılanlardan biri olan Korkmaz Yiğit lehine müdahil olmak istediği konusunda net bulgular var. Güneş Taner, o meseleyi bana getirdiğinde, "Bu şahsın böyle böyle bir ilişkisi var, hiçbir şekilde bunu sokmayın ihaleye" diyorum. Beni, belki 10 defa telefonla arıyor, randevu istiyor filan, ben görüşmüyorum. Sonra, Cefi Kamhi bana getirmek istiyor ben kabul etmiyorum. Sonra, Hüsamettin Cindoruk Bey beni arıyor "Biliyorum bu konudaki rahatsızlığını; ama, senin bilmen gereken bazı bilgiler var, onun için, 5 dakikanı ayırsan..." Hay hay diyorum, gelsin.. Aynı gün geliyor. Bana söylediği şu: "Benim hakkım yeniyor. Benim çok param var. Ben bu bankaya değerini vereceğim. Ama bana karşı bir oyun oynanıyor; o çete reisi, benim lehime müdahil olduğu zaman benim saf dışı edilmem sağlanacak."
Benden, kendi hakkının korunmasını istiyor. Gözden geçirdim, hakikaten, Korkmaz Yiğitle Alaattin Çakıcı arasında herhangi bir irtibat yok, hep üçüncü şahıslar var. Bu arada bana yemin ediyor, kefiller gösteriyor, benim danışmanım var o zaman, bir amiral, onu gösteriyor falan. Ben bir an için, doğru söyleyebileceğini düşündüm. Güneş Taner'le tekrar konuştum, dedim ki; "Bak bu adam böyle böyle diyor. Ola ki hakikaten buna karşı bir oyun oynanıyor. Biz bu adamı, bir yandan ihaleye sokarsak; ama sonra bu bankayı edinmesini engellenmesi gereken bilgiler ortaya çıkarsa engelleyebilir miyiz" dedim. "Hiç sorun yok, her safhada yaparız" dedi. "O zaman bırakın versin teklifini" dedim. Kendisi de burada bekledi beni. Kapıdan çıkarken sordu; "Tamam, git Güneş Bey'e" dedim. Maalesef bana ilk defa olarak, Korkmaz Yiğit'in Çakıcı'yla ilişkide olduğuna dair bilgi, içişleri Bakanımız'dan geldi.
* Yüksel Çorbacıoğlu: Tantan?
* Yılmaz: Hayır Kutlu Aktaş. Aktaş bir gün makamımda beni ziyarete geldi, Alaattin Çakıcı'yla irtibat halinde olduğunu, onu bunu tehdit ettiğini, ondan çekindiğini çocukları için filan endişesi olduğunu açıkça ifade ediyor. Hatta, laf arasında da, bakanımıza daire teklif ediyor. O, deşifre ettiği metni bize verdi. Sayın Ecevit, Sayın Özkan, Kutlu Ak-taş'la beraber bir araya geldik. Bu ihaleyi feshetme kararı aldık. Bu söylediğim, daha, Fikri Sağlar'ın yayınlattığı kaset ortaya çıkmadan bir veya iki gün önce oluyor. Aynı gün, ben Milliyet Gazetesi'nin sahibi Aydın Doğan'ı aradım Başbakanlık makamından. Dedim ki; "Biz böyle böyle bir bilgiye ulaştık, o yüzden Türkbank ihalesini iptal ediyoruz. Özellikle Sayın Ecevit çok duyarlılık gösterdi o konuda. Siz de Milliyet'in satışını bir daha gözden geçirin" dedim. Ondan sonra, ertesi gün, bu kaset olayı ortaya çıktı.
* Ali Küçükaydın: Alaattin Çakıcı'yı tanıyor muydunuz?
* Yılmaz: Çakıcı'yı sizin kadar tanıyorum; ama hiç görmedim.
* Ali Küçükaydın: Yavuz Ataç'ı tanıyor musunuz?
* Yılmaz: Yavuz Ataç'ı hayatımda bir kere gördüm. Bana geldi... Bursalı bir milletvekili arkadaşımızla beraber...
* Ali Küçükaydın: İstihbaratla ilgili birisi değil mi?
* Yılmaz: Tabii, MİT'te çalışan birisi. MİT'te çalışırken bana geldi, ben o sırada Ana Muhalefet lideriydim. Bana geldi, birtakım şeyler anlattı, niye geldiğini de anlamadım, ne anlattığını da anlamadım. Azerbaycan filan bir şey... Bursalı bir milletvekilimizle geldiler.
* Ali Küçükaydın: İbrahim Yazıcı'yla beraber gelmiş.
* Yılmaz: Olabilir. Bir defa o zaman gördüm ama dediğim gibi niye geldiğini de anlamadım.
* Nimet Çubukçu: Korkmaz Yiğit komisyonumuzda ifade verirken o dönemin siyasileri tarafından Çakıcı'nın MİT'in kadrolu elemanı olduğunu ve kontrol altında olduğunu ifade ettiklerini söyledi ve artık ihaleye girmekten bu anlamıyla çekinmediğini ifade etti. Yani, Çakıcı'nın MİT'in elemanı olduğunu tevsik ediyor. Bu konuda bir bilginiz var mı?
* Yılmaz: Tam tersine, Alaattin Çakıcı'yla hiç tanışmadığını, bir tarihte bir hanımın gelip kendisinden bir daire aldığını, bu dairenin Alaattin Çakıcı adına alındığını öğrendiğini, değerinden biraz düşük verdiğini ama Çakıcı olsaydı hiç de para almayabileceğini, çünkü bu işlerle ilgisi olmadığını filan falan söyledi. Bana bu ilişkisini inkar etti. Kendisiyle iki defa görüştüm, birisi Meclis'teki bu görüşmedir, ikincisi Başbakanlık Ko-nutu'ndaki görüşmemizdir. Bana çok önemli bilgiler vereceğini söyledi; geldi, İçişleri Bakanımız'a da anlattı. Malki cinayetiyle ilgili bir şeyler anlattı; ama anladım ki, asıl gelmesinin sebebi bu değildi. Bana medyada çok büyük bir patron olduğunu, televizyonlar aldığını, gazete alacağını, Milliyet'i de alacağını falan anlattı. Kendisini medya patronu olarak lanse ederek, "Medyadaki en büyük patron olacağım, birinci adam olacağım" filan ifadeleri vardı.