'Böyle bir lüksümüz yok!'
Ahmet Davutoğlu ABD ziyareti öncesi FP'ye Ortadoğu'yu değerlendirdi
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye ve ABD'nin uzun süredir yakın müttefikler olduğunu ve ileride de ortak kalmayı sürdüreceğini belirterek, "Bugünün her zamankinden karmaşık ve değişken uluslararası ortamında, Suriye krizde ve Ortadoğu'nun büyük bölümü değişim halindeyken, ABD-Türkiye ilişkileri sürdürülebilir bir bölgesel ve küresel düzen için hayati önem taşımaya devam ediyor" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, yarın ABD'nin başkenti Washington'da yapacağı temaslar öncesinde Foreign Policy dergisi için makale kaleme aldı.
Makalesinde, "Washington'ı ziyaret etmeye hazırlanırken, ABD ile Ortadoğulu müttefiklerinin birbirlerinden giderek daha fazla ayrı düştüğü algısına katılmıyorum" değerlendirmesinde bulunan Davutoğlu, yazısına şöyle devam etti:
"Türkiye'nin durumuna gelince, gerçek şu ki ülkelerimiz (Türkiye ve ABD) uzun süredir yakın müttefik ve ileride de ortak kalmayı sürdürecek. Bugünün her zamankinden karmaşık ve değişken uluslararası ortamında, Suriye krizde ve Ortadoğu'nun büyük bölümü değişim halindeyken, ABD-Türkiye ilişkileri sürdürülebilir bir bölgesel ve küresel düzen için hayati önem taşımaya devam ediyor.
Türkiye ve ABD arasındaki ortaklık, temel haklar ve demokratik normlara dair evrensel ilkeler üzerinde inşa edilmiş, değerler temelinde bir ortaklık. Türkiye, yakın çevresinde bu değerleri teşvik ediyor ve Batılı ortaklarına da bunları desteklemeleri çağrısında bulunuyor. Arap Baharı gibi kriz zamanlarında Batı ile uyumluluk, dış politikamızın oluşumunda bu tür ortak değerlerin ne kadar derin yer kapladığının bir göstergesi. Bu nedenle Türkiye ve ABD'nin birbirine karşı soğuk ya da mesafeli kalma lüksü yok. Ortak çalışmamızın, bölgesel güvenlik ve istikrar için bir zorunluluk olduğu kanıtlanmış durumda. Bunun sonucunda, ABD ile işbirliğimizi, terörle mücadele ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesinden savunma işbirliği, enerji güvenliği, bilgi transferi ve daha fazlasına kadar uzanan alanlarda çeşitlendirdik."
"NATO, TÜRKİYE'NİN GÜVENLİK POLİTİKASININ TEMEL TAŞI"
Davutoğlu, Türkiye'nin transatlantik kurumlardaki öncü rolünün, dış politikasının birincil sütunu olduğunu vurgulayarak, avro krizinin toparlanma ve sağlamlaşmaya açıldığı bir sırada, Türkiye'nin Avrupa'nın geleceğini şekillendirmede daha yapıcı bir rol oynayabileceğine inandıklarını belirtti.
Son dönemde Türkiye'nin AB üyelik sürecinin, bir müzakere faslının açılması ve diğer bazı gelişmelerle yeniden enerji kazandığına değinen Davutoğlu, AB ülkelerine seyahat eden Türk vatandaşlarına yönelik vize rejiminin serbestleştirilmesi yolunda da ilerleme işaretlerinin bulunduğunu kaydetti.
Davutoğlu, NATO'nun da Türkiye'nin güvenlik politikasının temel taşı olarak durduğunu belirterek, "Balkanlar'dan Orta Asya'ya, güvenlik işbirliğimiz, daha geniş bölgedeki istikrarsızlığa karşı bir siper oluşturmaya devam ediyor" ifadesini kullandı. Bakan Davutoğlu, ABD ile AB arasında müzakereleri süren Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP) sürecine değinerek, bu girişimin Türkiye'nin dahil edilmesi halinde çok büyük zenginlik kazanacağını vurguladı.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da hem Türkiye hem ABD'nin, giderek daha kaotik hale gelen bir jeopolitik ortamla yüz yüze olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bu bölgede tanık olduğumuz, büyük oranda insani acılar, siyasi ve mezhepsel ihtilaflar ve küresel düzene yönelik tehditlerle tanımlanan gerilimler, ilk başlarda, haysiyet, meşruiyet ve refah için halk ayaklanmalarından kaynaklandı. Sonuç itibarıyla kaçınılmaz bir normalleşmenin doğum sancıları olarak da görülmeliler. Sokaklardaki insanlar, kuvvetli bir dönüşüm sürecini harekete geçirdi. Eski bölgesel düzene herhangi bir geri dönüş artık hayal edilemez ve değişime direnmeye çalışanlar kendilerini tarihin yanlış tarafında bulacaklar."
Bölgenin geleceğinin diktatör görünüşüne sahip güçlü adamlar tarafından şekillenmeyeceğinin altını çizen Davutoğlu, meşru ve vizyon sahibi liderlerin bölgenin istikbalini belirleyeceğini belirtti. Davutoğlu, Ankara ve Washington'ın Ortadoğu'yla ilgili aynı hedefleri paylaştığına işaret etti.
ABD'NİN İRAN'LA ANGAJMANINA ÖVGÜ
Davutoğlu, ABD Başkanı Barack Obama'nın çok taraflı diplomasi yaklaşımının kuvvetli destekçisi olan Türkiye'nin, Obama'nın İran'la son dönemdeki angajmanını da memnuniyetle karşıladığını ifade etti. Davutoğlu, İran'ın nükleer programıyla ilgili meselede diplomatik çözüm olasılığının, bölgede huzur ve istikrar ümitlerini artırdığını belirterek, Ankara'nın bu önemli inisiyatifi desteklemeye devam edeceğini kaydetti.
Bakan Davutoğlu, ayrıca Filistin-İsrail barış müzakerelerinde yeniden görülen canlanmanın da bölgede istikrarın hakim olmasına yardımcı olabileceğine işaret etti.
"PSİKOLOJİK SAVAŞIN MAĞDURU OLMAYACAĞIZ"
Suriye'deki savaşa da değinen Davutoğlu, şunları ifade etti:
"Suriye'de, Beşar Esad'ın kimyasal silahlarının imhası doğru istikamette atılmış bir adım ama daha yapılması gereken çok şey var. Türkiye, politik bir geçişe erişilinceye ve zalim diktatörlüğün hakimiyeti sona erinceye kadar Suriye halkına tam destek vermeye devam edecek. Suriye halkının meşru direnişini terörizmin karanlık güçleriyle tanımlama noktasında sürdürülen nafile çabalara dayalı devam eden psikolojik savaşın mağduru olmayacağız."
Davutoğlu, Suriye muhalefetinin radikalleşmesi konusunda da Türkiye'nin erken ve birçok uyarılarına rağmen, uluslararası toplumun şu ana kadar doğru ve kesin çözüm getirmede başarısız olduğuna vurgu yaptı.
Bakan Davutoğlu, komşu ülkelerde siyasi dönüşümün yaşandığına işaret ederek, istikrarlı bir bölge düzeninin kurulmasının gelecek yıllardaki asıl zorluk olduğuna dikkati çekti. Davutoğlu, "Türkiye ve ABD geçmişte kritik dönemeçlerde birlikte çalıştı. Soğuk Savaş'ın bitimini takip eden yıllarda, Bosna-Hersek, Somali, Kosova, Afganistan, Irak ve Lübnan gibi sıcak bölgelerin istikrarına katkı sağladık. Bugün , dünyanın bize ait bölümünde, iyi yönetim ve demokratik hesap verebilirlik için yeni bir ortak bilinci paylaşıyoruz. Bu farkındalık, küresel dönüşüm çağının aciliyet gerektiren zorluklarıyla mücadele ederken, güçlü bir Amerikan-Türk ortaklığının temelini oluşturmalı" ifadesini kullandı.