Bloomberg'den analiz: 'Erdoğan vazgeçilmez, ABD elini çabuk tutmalı!'
'Türkiye Gazze krizinin çözümünün anahtarıdır' başlıklı yazıda ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın Ankara seyahatinde azarlandığı ve küçümsendiği belirtildi, "Washington'ın Erdoğan'ı masaya getirmek için yoğun çaba harcayarak kaybedilen zamanı telafi etmesi gerekiyor" denildi.
Amerikan Bloomberg haber ajansında yayımlanan bir analiz, ABD'nin Orta Doğu'yu ateşe atan savaşın dinmesinde Türkiye'nin rolünü görmezden gelerek hata yaptığını vurguladı, çatışmanın iki tarafıyla da resmi ilişkileri olan tek lider Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın krize çözüm bulmak için vazgeçilmez olduğunu yazdı.
"ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Antony Blinken'ın Türk mevkidaşı ile Pazartesi günü Ankara'da yaptığı görüşmeye dair kısa açıklaması, iki buçuk saatlik buluşmada ortaya çıkan soğukluğu gizlemeye yetmedi" cümlesiyle başlayan analiz, ABD Dışişleri Bakanı'nın savaşı yatıştırmak için Orta Doğu turu sırasında fazlasıyla parmak sallamak zorunda kaldığını ancak Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'dan özellikle güçlü bir mesaj aldığını kaydetti.
Bobby Ghosh imzasıyla yayımlanan analiz, "Blinken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daha da savaşçı kabulünden ise kurtuldu. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika'nın en üst düzey diplomatıyla görüşmeyi reddetti" derken, şöyle devam etti:
"Fidan'ın azarlaması ve Erdoğan'ın küçümsemesi fazlasıyla hak edilmiş bir durum. Biden yönetimi, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği saldırı ve İsrail'in yıkıcı misillemesiyle ortaya çıkan krize çözüm bulma mücadelesinde Türkiye'yi ihmal etme hatasına düştü. Oysa özellikle bölgede, Türkiye’nin ciddi yardımını gerektirmeyen hiçbir çözüm kalıcı olamaz ve ABD’nin Erdoğan'ı masaya getirmek için yoğun çaba harcayarak kaybedilen zamanı telafi etmesi gerekiyor. Eğer bu, ABD Başkanı Joe Biden’ın doğrudan Erdoğan'a başvurmasını gerektiriyorsa, bu, aralarında Amerikalıların da bulunduğu on binlerce hayatı ve çok sayıda rehineyi kurtarma şansı için ödenmesi gereken küçük bir bedel olarak kabul edilmeli."
Biden yönetiminin Erdoğan yönetimiyle ilişki kurmakta isteksiz olduğu yorumunu yapan Bobby Ghosh, "Erdoğan gerçekten de gurur verici bir şekilde zor biri ve bu durum özellikle de ABD’ye karşı geçerli. Erdoğan'ın kendisine büyük bir dünya liderine gösterilmesi gereken saygıyı göstermediğine inandığı ABD açısından ise bu iki kat daha zor bir durum" ifadesini kullandı.
Ankara'nın İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğindeki tutumunu hatırlatan analiz, "Ancak Erdoğan ne kadar zor biri olsa da Ortadoğu meselelerinde önemli bir oyuncu" deyip ekledi:
"Mevcut krize çözüm bulmak için vazgeçilmez biri ve bölgede, savaşan her iki tarafla da resmi ilişkileri olan tek lider konumunda: Türkiye yakın zamanda İsrail ile yıpranmış diplomatik ilişkilerini onardı ve Hamas'ın siyasi kanadıyla görüşebiliyor. Bunu, ABD'nin dayandığı diğer iki önemli oyuncunun pozisyonlarıyla karşılaştırmak yerinde olabilir: Hamas'ın en üst düzey liderliğine ev sahipliği yapan Katar'ın İsrail ile resmi bir ilişkisi yok; Mısır'ın ise İsrail'le diplomatik bağları var ama Hamas'a karşı temkinli davranıyor."
'İKİSİ DE ERDOĞAN'I ARAMALIYDI'
"ABD lideri Joe Biden'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştükten hemen sonra Erdoğan'a ulaşmaması diplomatik bir hataydı" cümlesini kuran Bobby Ghosh, benzer şekilde Netanyahu'nun da Biden'la konuştuktan hemen sonra Erdoğan’ı araması gerektiğini yazdı:
"Beyaz Saray’ın, Erdoğan'ın en azından Amerikalılar başta olmak üzere Hamas tarafından alınan rehinelerin serbest bırakılmasında faydalı olabileceğini bilmesi gerekirdi. Bunun yerine ABD Mısır'dan, Katar'dan ve diğer Arap ülkelerinden yardım isterken Türkiye'ye mesafeli davrandı. Biden Erdoğan'ı aramadı ve Blinken'in Ankara'ya ilk seyahat programı bariz bir şekilde yetersiz kaldı. Biden yönetimi, Erdoğan'ın bunu küçümseme olarak algılayacağını biliyor olmalıydı. Ve Türk liderin kariyerinden haberdar olan herkesin bundan sonra olacakları bilmesi gerekirdi."
'ÇOK MU GEÇ? PEK SAYILMAZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail'e gösterdiği sert tepkiyi ve Hamas değerlendirmesini hatırlatan analiz, "Blinken gecikmiş Ankara gezisini hayata geçirdiğinde, Erdoğan artık Netanyahu ile görüşmeyeceğini açıklamıştı. İki isim ilk kez Eylül ayında New York'taki BM Genel Kurulu’nda bir araya gelmişti. İsrail, diplomatlarını Türkiye'den çekmiş ve Ankara, İsrail büyükelçisini geri çağırmıştı" deyip şöyle devam etti:
"Peki Biden'ın Türk lideri, Gazze’de krizin çözümü amacıyla tekrardan devreye sokması için çok mu geç? Pek sayılmaz. Erdoğan, krizin çözümlerine ilişkin tartışmalara dahil olmak istiyor. 1960 yılında Kıbrıs'taki iç savaşı sona erdirmek için uygulanan formüle atıfta bulunan Erdoğan, Türkiye'nin İsrail ile Filistinliler arasındaki herhangi bir barış anlaşmasının garantörü olmasını önerdi ve şöyle dedi: 'Yunanistan ve İngiltere garantör ülke olabiliyorsa, Türkiye de olabilir. Kıbrıs’taki garantör ülke mekanizmasının bir benzeri neden Gazze'de de uygulanmasın?' Bu fikir uygulanabilir olsa da olmasa da Biden’ın, Erdoğan'ın rehinelerin serbest bırakılması ve uzun vadede savaşın sona erdirilmesine yönelik müzakerelerde önemli bir rol oynayabileceğini kabul etmesi gerekiyor."
Savaş bitttiğinde Gazze Şeridi'nin yeniden inşasında Türkiye'nin büyük katkısının gerekli olduğunu belirten Bloomberg yazarı, yazını şu cümlelerle bitirdi:
"Erdoğan'a hak ettiği saygıyı göstermek, Biden için başka alanlarda de potansiyel getiriler anlamına geliyor: ABD, Ukrayna'nın tahıl ihracatına yönelik Karadeniz hattını yeniden açmak için Türkiye'nin Rusya ile çalışmasına ihtiyaç duyuyor ve Erdoğan'ın onayı, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki olası herhangi bir barış anlaşması için de kritik derecede önemli. Biden Ankara'ya bu çağrıyı ne kadar erken yaparsa o kadar iyi."