Bizi bırakın, okullara bakın
Erdoğan'ın "dershaneleri kaldıracağız" sözleri Türkiye'de yeni bir tartışma açtı
"Dershaneler ve öğrencilerin kabusu haline dönen sınavlar" Başbakan Erdoğan'ın TBMM Genel Kurulu'n da AKP İstanbul Milletvekili Halide İncakara'nın kızı Ülkü Emre ile sohbeti sırasında küçük kızın derslerinin yoğunluğundan, SBS'ye hazırlandığından ve deshaneye gittiğinden bahsetmesi üzerine Başbakan Erdoğan'ın " Merak etme, zaten öyle bir çalışmamız var, dershaneleri kaldıracağız, sınav sistemini de değiştireceğiz" sözleri ile tekrar Türkiye'nin gündemine geldi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları tarafından zaman zaman dile getirilen ve gündemi meşgul eden "Dershanelerin kapanacağı" açıklamalarına bir yenisi daha eklendi. Başbakan Erdoğan'ın dünkü sohbetinden çıkan dershanelerin kapatılacağı ve SBS'nin kaldırılacağı yönündeki açıklama ile eğitimin sorunları ve dershanecilik yeniden tartışmaya açıldı.
Sistem için somut ve kalıcı bir çözüm önerisi olmadan medya gündemine taşınan ve bir süre sonra unutulan "dershane" olgusu konusunda çok farklı görüşler zaman zaman deklare ediliyor.
Dershaneler konusunda çok farklı görüşlere sahip eğitim bilimcilerin fikir birliği sağladıkları tek konu ise Türkiye'nin eğitim politikasının yeniden yapılandırılması ve eğitim modelinin gelen hükümetlerin görüşleri doğrultusunda değişikliğe uğratılmaması. Bugüne kadar pek çok kez dile getirilmesine rağmen bu konuda somut adımlar atılamadı maalesef.
Eğitime yönelik yapılan yenilikler ise mevcut sistemin iyileştirilmesine yönelik çabalar olmaktan öte gidemedi. Türkiye'nin artan nüfusunun eğitim ihtiyacı ve büyüyen ihtiyaca yönelik uzun soluklu projeler üretilemedi.
Türkiye'nin okul, derslik ve öğretmen ihtiyacı tam olarak çözülemedi. Medya gündemine hala okula gönderilmeyen çocuklar, 60 kişilik sınıflar, öğretmensiz öğrenciler düşüyor. Ya da varolan eğitim sisteminin yetersizliği, öğretmenlerin donanımsızlığı, eğitimin paralı oluşu ve çocuk ve gençleri depresyona götürecek boyutlara varan sınavlar konuşuluyor hala.
Zaman zaman sert tartışmaların yaşandığı eğitim sistemi içinde ayrı bir sektör haline gelen özel öğretim kurumlarını konusunda da görüşler çok farklı va kafalar çok karışık.
Öğretmen ve eğitimcilerin bir kısmı özel öğretim kurumlarının öğrencilerin ve velilerin talepleri doğrultusunda şekillendiğini ve önemli bir ihtiyaca cevap verdiğini düşünürken bir kısmı ise dershanelerin öğrencilerin başarısına katkısı olmadığını ve eğitimin temelinin okullarda atıldığı görüşünde.
gazeteport, Başbakan Erdoğan'ın dershanelerin kapatılacağı ve SBS'nin kaldırılacağı yönündeki açıklaması hakkında konunun muhatapları olan dershane sahipleri ve eğitim uzmanları ile konuştu.
ARIKAN:"EĞİTİMİN ASIL SORUNU DERSHANELER DEĞİL"
ÖZDEBİR Yönetim Kurulu 2. Başkanı ve Fen Bilimleri Dershaneleri Kurucu ve Genel Müdürü Nazmi Arıkan gazeteport'a yaptığı açıklamada aslında eğitim sisteminin "dershaneler" diye bir sorununun olmadığını sorunun Türkiye'nin ciddi bir eğitim politikası olmamasından ve sürekli değiştirilen eğitim modelinden kaynaklandığı söyledi.
Eğitimde öncelikli çabanın ülkenin eğitim sisteminin modellenmesi olduğunu kaydeden Nazmi Arıkan, "eğitim sistemin ülkenin eğitim sisteminin ihtiyaçları ve eksikleri doğrultusunda yeniden modellenmelidir" dedi.
Açıklamasında seçim dönemi öncesi ya da seçim sözcüğünin anılması ile birlikte her konuda olduğu gibi eğitimde birtakım değişikliklerin gündeme geldiğine dikkat çeken Arıkan, değişen hükümetlerle birlikte o hükümetin görüşleri doğrultusunda eğitim politikaları oluşturulmasının eğitimdeki sorunların kalıcı olarak çözülmesine izin vermediğini vurguladı.Nazmi Arıkan sözlerini şöyle sürdürdü:
" Eğitim politikaları iktidara gelen hükümetler tarafında hatta o hükümetin iktidarda olduğu dönem içinde dahi birkaç kere değiştirilebilmektedir. Örneklerini hep birlikte gördük. ÖSS'den YGS'ye, OKS'den SBS'ye dönüş gibi. Ancak bu değişikliklerin hiçbiri Türkiye'nin eğitim sisteminde büyüyen sorunların çözülmesine yardımcı olmamıştır. Sadece sınav sistemi ya da sınava hazırlık sürecine yönelik değişiklikler yaparak varolan sorunları çözmek mümkün değil. Eğitim sistemi yeniden yapılandırılırken yan unsurlar değil eğitimin asıl unsurları dikkate alınır. Dershane ihtiyacı olan dershaneye gelir, olmayan gelmez. Burada dershane faydalımı dır değil midir tartışması asıl konudan uzaklaşmamıza neden olur. Önemli olan eğitim uygulamalarının ülke insanının başarılı, mutlu, üretken kılmaya yönelik olup olmadığıdır. Eğitim modeli oluştururken ülkenin gencini nasıl daha başarılı, mutlu, üretken ve sorgulayan yapmak gerekir.Asıl bunu tartışmamız gerekir."
Sanılanın aksine dershaneler konusunda velilerin ve öğrencilerin en az eğitimciler kadar bilinçli olduğunu ve ihtiyaçları doğrultusunda dershane tercihi yaptığını dikkat çeken Arıkan, "Zaman zaman veliler ve öğrenciler üzerinden gündeme getiren dershane odaklı tartışmaların sonuç getirmediğini de söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı ile eğitim sisteminin yeniden modellenmesi konusunda gayri resmi görüşmeler yürüttüklerini ifade eden Arıkan, dershane örgütleri olarak konu ile ilgili görüşlerini bakanlık yetkilileri ile paylaştıklarını ancak bugüne kadar sistem değişikliği ile ilgili kendilerinden görüş ve bilgi istenmediğini de sözlerine ekledi.
Mayıs ayında Özdebir, Güvender ve Töder'in Ankara'da oartaklaşa gerçekleştireceği çalıştayda eğitimin modellenmesi ve ölçme değerlendirme konusunun masaya yatırılacağını ve çalıştaya davet edilen eğitim uzmanları ile konunun bütün detayları ile tartışılacağı kaydeden Nazmi Arıkan, çalıştaydan çıkan sonuçları bir rapor halinde Milli Eğitim Bakanlığı'na sunacaklarını ve dershaneler olarak Türk milli eğitimine yönelik her türlü katkıya da hazır oldukları mesajını da verdi.
Başbakan'ın SBS'nin kaldırılacağına ilişkin sözlerine ise Nazmi Arıkan şunları söyledi: " SBS sistemini bir eğitimci olarak bende doğru bulmuyorum. Kaldırımasından yanayım. O yaştaki öğrencilerin 3 ayrı sınavla bir okul tercihi yapmalarına dayalı sistemi adil ve doğru bulmuyorum. Eğitimde ölçme değerlendirmenin bu şekilde uygulanmasının yanlış olduğunu düşünüyorum"
DERSHANELERİN SİSTEMDEN ÇIKMASI KOLAY OLMAZ
TÖDER Üst Danışma Kurulu Üyesi ve Kavram Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Bahattin Durmuş, dershanelerin kaldırılmasına yönelik söylentilerin pek çok kez gündeme geldiğini ancak öğrencilerin dershane ihtiyacını ortadan kaldırılacak sistemin henüz ortaya konmaması nedeniyle bunun kolay olmayacağını söyledi.
Eğitimin ekonomiye ciddi katkıları olan nitelikli bir sektör olduğunu hatırlatan Bahattin Durmuş, mevcut eğitim modelinin yerine daha iyi bir model geliştirilmediği sürece dershane talebinin doğal olarak devam edeceğine dikkat çekti.
Özel eğitim kurumlarının binaları, çalışanları ve eğitim kadrosu ile geniş bir ekonomik yelpazeyi içinde barındırdığını dile getiren Durmuş, "özel eğitim kurumlarının geleceği ile pek çok açıklama yapıldı ancak şu ana kadar ciddi bir açılım yapılmadı. Dershanelerin okulla dönüştüreceleceği konusu gündeme getirildi . Onun da arkası gelmedi. Dershaneler kaldırılacak sözü sürekli gündeme getiriliyor. Ancak, bu ekonomik gücün, yetişmiş insan gücünün bundan sonraki geleceği ile ilgili bir açıklama yapılmıyor. Dershanelerin kapatıldığını düşünelim. Bu kurumlarda çalışan yüzbinlerce kişi var. Bir o kadar yeterli kadro olmadığın için devlete geçememiş alanında yetişmiş öğretmen var. Binlerce dershane binası var. Bunlara yönelik bir çalışma olmadığı sürece öğrencilerin öğretim ihtiyacını karşılayan dershanalerin bir çırpıda kapatılabileceğini düşünmüyorum" şeklinde konuştu.
Ancak bakanlığın kalıcı bir eğitim modeli oluşturması ya da dershenecilik ile ilgili her türlü çalışmasına dershaneler olarak katkıda bulunmaya hazır olduklarını belirten Bahattin Durmuş, dershaneciliğin basına yansıtıldığı kadar kâlı bir iş alanı olmadığına da dikat çekti.
Sürekli artan dershane sayısının sadece fiyattaki rekabeti körüklediğini ancak seköre giren kurumların düşük fiyat politikalarının dershanecilikte öğretim kalitesinin düşmesine neden olduğunu ve kamuoyunada dershanelerin imajının yıpratıldığını dile getiren Durmuş, son olarak sistemin doğal seleksiyonundan doğan dershanelerin seçici ve eleyici sınav sistemlerin devam etmesi durumda ihtiyaç olarak kalacağına da sözlerine ekledi.
AÇIKLAMANIN ALTINI DOLDURMASI LAZIM
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dershanelerin ve SBS’nin kaldırılmasına yönelik açıklamalarını gazeteport’a değerlendiren İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Talim Terbiye Kurulu eski başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan, başbakanın açıklamasındaki hedefin doğru olduğunu ancak bu açıklamanın altının doldurulması gerektiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine ve eğitim bilimcilere bu konuda önemli görevler düştüğünü ifade eden Erdoğan, öncelikle ortaöğretime geçiş sistemi olan SBS’in iki temel amacı gerçekleştirmek için geliştirdiğinin anlaşılması gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. İrfan Erdoğan SBS’nin birinci amacının ilköğretimdeki performansın çok boyutlu olarak belirlenmesi ikinci amacının ise Anadolu ve Fen Liselerine girecek öğrencilerin seçilmesi olduğu hatırlatarak ikinci amaç çerçevesinde bir problem yaşandığını dile getirdi.
SBS ile ilgili yapılması düşünülen düzenlemede ikinci amaca yönelik olarak farklı adımlar atılmasının sistemin iyileştirilmesi ve yaşanan sıkıntıların giderilmesini sağlayacağını savunan Prof. Dr. İrfanErdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Anadolu ve Fen Liselerine geçişte yeni bir yöntem geliştirilebilir.Ancak, ilköğretim birinci kademesindeki eğitim ve öğretimin adeta röntgenini çeken SBS’nin toptan kaldırılmasını asla doğru bulmuyorum. SBS sisteme ayna tutuğu için her sınıf , her ders, il, ilçe ve bölge düzeyinde eğitimin performansını ölçebildiği için kesinlikle devam etmelidir.Çünkü eğitim sisteminin SBS uygulamasına kadar ne ölçüde başarılı olduğunu ortaya koyan herhangi bir mekanizma henüz gerçekleştirilemedi.
Eğitim sistemi ilk defa SBS ile iilk defa ilköğretimde ne olup bittiğini çok yakından anlama fırsatı bulduk.Mevcut SBS verileinden hareketle sistemi geliştirmek için birçok proje geliştirilebilir. SBS’nin bu şekliyle uygulanmasında bir sakınca görmüyorum.Bakanlık yetkililerine eğitim adına yapacaklarda bu uygulam yol gösterici olacaktır.”
“DERSHANELERE OLAN BAĞIMLILIK AZALTILMALIDIR”
İrfan Erdoğan “Dershaneler kapatılmalı mıdır” sorusuna ise, “ Dershanelerin varlığı arz-talep ile ilgilidir. Yükseköğretim kurumlarının kapasitesinin artması doğrultusunda dershanelere olan ilginin azalacağını düşünüyoruz” şeklinde cavapladı.
Talim Terbiye Kurulu Başkanı olduğu dönemde ilk defa Anadolu ve Fen Liseleri’nin sayısının azaltılması konusunda görüş bildiren İrfan Erdoğan, her yıl 150-200 bin öğrencinin Anadolu ve Fen Liseleri’ne yerleştiğini ve milyonlarca öğrencinin ise bu sayının içinde yeralmak istemesinin öğrencileri okul dışı kurumlara yönlendirdiğini dikkat çekti.
OKULLAR ARASI FARKLILIKLAR GİDERİLMELİ
“Dershanelere olan bağımlılığın azalması mümkün" diyerek konuşmasını sürdüren Erdoğan,dershaneye olan bağımlılığın azaltılmasındaki temel yolun yaklaşık 20 yıldır kemikleşen “iddialı okul-iddiasız okul” tasnifinin kaldırılması olduğunu vurguladı.
Mevcut yapının değişmesi ile birlikte okul dışı kurumlara ihtiyacın düşeceğini dersheneciliğin eğitim sistemi içinde yer almasından doğan sıkıntılarında son bulacağına işaret eden İran Erdoğan, “milyonların yüzbinler arasına girme yarışı devam ettiği müddetçe okul dışı kurumlar varlığını sürdürecektir .Ortaöğretimde Anadolu-Fen Lisesi ve diğer liseler ayrışması bu yapının devamını sağlamaktadır“ dedi.
“Sayıları hızla yükselen Anadolu ve Fen Liseleri’nin “iddialı okul” , lise ve meslek liselerinin ise “ iddiasız okul” lar haline getirilmiştir “ diyen Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
“Yapıyı değiştirmek çok zor değil. Sayısı bini aşan Anadolu ve Fen Liselerinin sayısının azaltılması sorunun çözümüne katkıda bulunacaktır. Bu liselerin sayısının azaltılması hem bu okullardaki kaliteyi artıracak hem de ortaöğretimde yaşanan sınav stresine son verecektir.
Başbakan Erdoğan’ın dershaneler ve sınavlar ile ilgili hassasiyetini doğru bulduğunu ancak bu konunun dünden bugüne alınacak bir karar olmadığını kaydeden İrfan Erdoğan , alınacak karar öncesi bu adımın altının doldurulması gerektiğini belitti.
ELİTİST OKULLARA DA İHTİYAÇ VAR
Anadolu ve Fen liselerinin seçkinci bir yönü bulunduğunu ve dünyanın pek çok ülkesinde bu tür elitist okullar bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, ancak bu okulların sayısının binlerle değil onlarla ifade edilecek kadar az olduğunu Türkiye için eğitim ve öğretim kalitesi yükseltilmiş 50 anadolu ve fen lisenin yeterli olacağını söyledi.
Erdoğan, böylelikle diğer liselerde de iddialı-iddiasız ayrımının kalkacağını bir sonraki basamakta okul dışı kurumlara olan bağımlılığında önünün alınacağının da altını çizdi.
DERSHANELERİ KALDIRMAK MÜMKÜN DEĞİL
Dershanelerin kapatılmasının mümkün olmadığını ancak öğrencilerin dershaneye olan bağımlılığının azaltılmasının mümkün olduğu konusundaki görüşlerini yineleyen Erdoğan, dershanelerin birçok sistemde olduğu gibi okulların paralelinde oluşmuş destekleyici eğitim kurumları olarak algılanması gerektiğini bildirdi ve şunları söyledi:” Dershanelerin bağımlılık tarafını problem olarak kabul etmekle birlikte dershaneler Türk eğitim sisteminde okulların eksiğini tamamlayan kurumlar olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor.Dershaneleri tek başına eğitim sistemi içinde sorun olarak görmek gerçeğe sırtımızı dönmek olur. Sorun sitemin yarattığı unsurlardan çok sistemin ne kadar doğru işlediği ve işletildiği olmalıdır. Eğitim sistemin asıl sorunlarını çözümlemeden artçıl sorunlarla uğraşmak sadece günü kurtarmak olacaktır” .(gazeteport)