Gazete Vatan Logo

Biz aynı adamız değişmedik hakkımda ayrı karar verdiler

Ağırlaştırılmış müebbete çaptırılan Sarp Kuray soruyor: Memleketimin hapishaneleri daha iyidir dedim, döndüm. Ben aynıyım, olaylar aynı, kararlar niye farklı?

Kurucusu olduğu 16 Haziran Örgütü adına gerçekleştirilen eylemleri nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen Sarp Kuray, hakkında söylenen 'mafya' ve 'itirafçı' suçlamalarına şöyle cevap veriyor: "1969'da devletten atılacaksınız, sonra gelip 60 yaşında devletle anlaşacaksınız. Yok öyle şey." 1968 kuşağının temsilcisi, 1969 yılında 69 deniz subayının hazırladığı bildirinin mimarlarından Sarp Kuray, daha önce de hakkında verilen üç kararın Yargıtay tarafından bozulduğunu hatırlatarak Türkiye'ye 1993'te döndüğünü söylüyor. Kuray, gerisini şöyle anlatıyor:

Biz aynı adamız. Türkiye'ye geldik 3 ayrı karar verdiler. Birincisinde beraat, ikincisinde 15 yıl hapis, üçüncüsünde ağırlaştırılmış mübbet. Karşılarındaki adam aynı, olay aynı, bu değişiklik neden?

Türkiye'ye geldikten sonra prensip olarak illegal işlerin içinde olmayacağımı açıkladım. Bu ilkeme sadık kaldım. Demek ki değişiklik bende değil, karşı tarafta. Bunu siyasi baskıyla verilmiş bir karar olarak görüyoruz. Beraati veren de kendileri müebbeti de.

Benim babam mülkiye mezunu, namuslu bir adamdı. Biz makam arabasına hayatımız boyunca binemedik. Babam hapishanedeyken ziyarete geldiğinde sordu, 'Oğlum ne işin var burda' dedi. Ben de 'Senin öğrettiklerinin yolu, buraya çıkıyor' dedim.

1963'de Celal Bayar'ın Kayseri Cezaevi'nden çıkışını protesto ettim, AP binasına giren 4 kişiden biriydim. Memleket meselelerinin içine girmek için Deniz Harp Okulu'na girdim. 1968'de Mehmet Şevki Eygi'nin bize yönelik yazdıklarına karşı bütün Harp Okulu Subay Taburu bir bildiri yayınladık. Bunu da Ali Kırca kaleme almıştı. 'Biz halk ordusuyuz ve gerekiyorsa her şeyimizi kaybederiz. Ama bu ülkeyi gericileri bırakmayız' bildirisini yayınladık.

Dev-Genç'e girdim, 4 yıl hapis yattım. Sonra İsviçre'ye kaçtım. Paris'e geçtim. Avrupa'nın renkli başkentlerinden benim memleketimin hapishaneleri daha iyidir diyerek döndüm.

1988'den sonra silahlı eylem dönemi kapandı. İllegal zeminde yapılan politikanın da pek verimli olmadığını anladım. Gençliğe sivil insiyatifi biz öğrettik ama sonra silaha bulaştık. Sonra bu silahlanma stratejik olaymış gibi gözüktü.

Benden haraç istiyor adam. Birinde şirket basıldı, birinde beni yoldan kaçırmaya çalıştılar. İkisinde de silahım olmadığı için bir şey yapamadım. Olsaydı gözümü kırpmaz, vururdum çakalları.

Bu adamlar tutuklanmıyor. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü 'sakın silahlı olarak bir şey yapmasın' diyor benim için ama onları yakalamayı bilmiyor. Adalet bana keskin ama baklava çalan çocuğa. Bunları bulamıyorlar.

Haberin Devamı