Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bir kadının, evlatlık verdiği kızıyla görüşebilmek için açtığı davayı reddeden yerel mahkeme kararını bozdu. Hakim kararıyla bu ilişkinin yeniden tesis edilebileceğine karar verdi.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bir kadının, boşandığı eşinin evlatlık verdiği kızıyla görüşebilmek için açtığı davayı reddeden yerel mahkeme kararını bozdu. Daire, evlatlığın kendi ailesiyle, ‘menfaatine uygun düştüğü ölçüde’ hakim kararıyla görüştürülmesi gerektiğine hükmetti.
Avukatı Özlem Özdem, başka bir aileye evlatlık verilen kızıyla görüşebilmek için önce kızını kaçıran, daha sonra hukuk mücadelesi başlatan müvekkilinin hikayesini şöyle anlattı:
”Nilüfer Ş.’nin maddi durumu iyi değildi ve eşinden şiddet görüyordu. Kızı doğduktan sonra eşine boşanma davası açtığını söyledi. Ancak çocuk henüz nüfusa geçmediği için mahkemede çocuktan bahsedilmedi. Nilüfer son duruşmada ‘bir çocuğum var ama ailem bana bunu söyletmedi’ dediği zaman mahkemenin çocuktan haberi oldu. Nilüfer eşinden boşandıktan sonra maddi durumu iyi olmadığı için ailesinin yanına gitti. Ailesi çocuğa bakmak istemeyince, çocuğu babasına verdi. Daha sonra ailesinin yanından ayrıldı. Kızını yıllarca aradı. Eski eşi kızını Almanya’ya gönderdiğini söyledi. Bunun üzerine kızını almak için dava açtı. Böylece eski eşinin kızını evlatlık verdiği aileyi buldu. Dava sonunda kız Nilüfere teslim edildi. Bunun üzerine karşı taraf velayet davası açtı. Yıllarca kıza bu aile baktığı için mahkeme kızı aileye verdi. Ama Nilüfer kızını uzun süre aileye geri vermedi. Sonra çocuk kaçırma suçundan hakkında dava açılınca, ceza alırım korkusuyla çocuğu aileye teslim etti.”
Nilüfer Ş. bunun üzerine kızını belirli aralıklarla görebilmek için dava açtı. Ankara 9. Aile Mahkemesi davayı reddetti. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ise bu kararı bozdu. Kararda, davacı Nilüfer Ş.’nin küçük kızın öz annesi olduğunu belirtilerek, evlatlığın kendi ailesiyle soybağı ilişkisinin evlat edinmeyle ortadan kalkmayacağı vurgulandı. Kararda şöyle denildi:
Çocuk için bir haktır
“Ana ve babasından ayrılmasına karar verilmiş çocuğun kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça ana-babasıyla düzenli biçimde kişisel ilişki kurması, çocuk için bir haktır. Çocuklarıyla düzenli şekilde kişisel ilişki kurma hakkına ana ve baba sahiptir. Küçüğün başka aile tarafından evlat edinilmiş olması, gerçek ana ve babanın çocuklarıyla kişisel ilişkisini keser ise de gerçek ailesi ile aralarındaki soybağının bir gereği olarak bu hakkı ilanihaye ortadan kaldırmaz. Koşulların varlığı halinde ve küçüğün menfaatine uygun düştüğü ölçüde hakim kararıyla bu ilişki yeniden tesis edilebilir. Olağanüstü hallerin varlığı halinde çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde kişisel ilişki kurulması isteme hakkı diğer kişilere, özellikle çocuğun hısımlarına da tanınmıştır.
Mahkemenin talebiyle uzmanlarca düzenlenen sosyal inceleme raporunda, çocuğun gerçek annesini bildiği, annesiyle ilişki kurulmasının gelişimine katkı sağlayacağı bildirilmiştir. Çocuğun öz annesiyle kişisel ilişkisinin, yüksek yararına aykırı düşeceğine ilişkin ciddi sebep ve olgu yoktur. Çocuğun annesini bildiğine göre, evlatlıkla ilgili kayıtların gizliliğinden de söz edilemez. Öz anne ile evlatlık verdiği çocuğu arasında uygun sürelerle kişisel ilişki tesis edilmesi gerekir.”
40 günlükken bırakmış
Velayet davası açmadıklarını, sadece annenin çocuğu görmesi için dava açtıklarını belirten avukat Özdem, dava sırasında çocuk uzmanlarının düzenledikleri sosyal inceleme raporunda da çocuğun gerçek annesini bildiğini, annesiyle ilişki kurulmasının gelişimine zarar değil aksine katkı sağlayacaklarını kaydettiklerini söyledi. Özdem uzmanların verdiği rapor sonrasında bu kararı aslında mahkemenin vermesi gerektiğini vurguladı.
Küçük kızı evlatlık alan ailenin avukatı Türkay Asma ise, Yargıtay’ın kararı verirken dosyanın özüne inmediğini belirterek şunları söyledi:
“Kadın, çocuk daha 40 günlükken bırakmış. Eşinden boşanmak için dava açtığında, mahkemede çocuğundan hiç bahsetmemiş. Çocuğu babası şimdiki ailesine vermiş. Biyolojik annesi çocuk 4 yaşındayken aileden çocuğu kaçırdı. Biz dava açtık. Çocuk kaçırma suçundan 3 yıl ceza alacağını duyunca çocuğu geri getirdi. Biz de davayı düşürdük. Dava boyunca bütün bu olanları kararlarıyla beraber mahkemeye sunduk. Biyolojik annenin güvenilir bir anne modeli oluşturmadığını söyledik. Çocuk 10 yaşında ve ailesinin yanında mutlu. Başka bir aile istemediğini söylüyor. Burada çocuğun yararı korunmalı. Çocuk bir düzen tutturdu bu unutulmamalı. Yargıtay’ın verdiği karar karşı çıktık. Buradan ne sonuç çıkar bilmiyoruz ama gerekirse AİHM’e kadar gideceğiz.”
Çocuğun yüksek çıkarına göre karar verilir
- Avukat Cengiz Hortoğlu, Yargıtay’ın bu kararı verirken çocuğun yüksek yararını gözönünde bulundurduğunu belirterek, “Uluslararası sözleşmelerde çocuklarla ilgili değerlendirme yapılırken alınan tek kriter çocuğun yüksek çıkarıdır. Bu her somut olaya göre değişir. Mahkeme değerlendirme yaparken bunun çocuk için uygun ve yararlı olup olmadığına bakar. Muhtemelen burada da çocuğun yararını gözetmiştir. Bu gibi davalarda çocuğun durumu psikolojik olarak incelenir. Öz annesiyle görüşmek onu nasıl etkiler diyerek bakılır. Bunu da bir uzman yapar. Yargıtay mahkemenin verdiği rapor doğrultusunda kararırını verir” dedi.
- Eski Sosyal Hizmetler İl Müdürü Kahraman Eroğlu: Çocuğun öz annesi, babası, birinci derece yakınları varsa ve ileride bu çocuğun tekrar kendi ailesine dönme ihtimali yüksekse bu çocuk evlatlık olarak verilmez. En fazla koruyucu ailenin yanına verilir. Çünkü ileride ortaya çıkıp çocuk hakkında ‘ben o zaman verdim şimdi geri istiyorum, görmek istiyorum’ dememesi gerekiyor. Eğer bir çocuk evlatlık verilmişse biyolojik ailesini ona anne-babalık yapamayacağı için verilmiştir. Bu da çok uzun araştırmalar sonrasında verilen bir karardır. n İSTİHBARAT
Haberin Devamı