'Beni yalancı çıkaran vali ile hesabım var'
BATMAN’da izinsiz nevruz kutlamalarında polisin yumruklu saldırısına uğradığını söyleyen Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, Batman Valisi Ahmet Turhan’a sert tepki gösterdi. Valinin kendisini yalancı çıkardığını söyleyen Türk, "Benim derdim polisle değil. Bugün, gücüm de valiye yetmiyor ama beni yalancı çıkaran, bu olayı örtbas etmek isteyen valiyle benim bundan sonra şahsi meselem var. Allah büyüktür. Bu konuda açıkça isterseniz tehdit deyin. Ya bunu çıkaracak. Ya da şahsi düşmanlığını ortaya koyacak. Açık bir şekilde bu bir şahsi düşmanlıktır. Bu yaştan sonra beni yalancı çıkaran bir vali, benim onunla hesabım vardır, bunu açık söylüyorum" dedi.
Mardin Bağımsız Milletvekili ve DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, Batman’da izinsiz nevruz kutlamaları sırasında çıkan olaylarda bir polis memurunun kendisini yumruklamasının ardından bugün Diyarbakır’da geçmiş olsun dileklerini kabul etti. BDP Milletvekilleri Altan Tan, Aysel Tuğluk, Nursel Aydoğan, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Diyarbakır Barosu Başkanı Emin Aktar ile çok sayıda partili, Ahmet Türk’ü ziyaret ederek geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Batman Valisi Ahmet Turhan’ın olayla ilgili açıklamasına tepki gösteren Ahmet Türk, Batman’da intikam almak isteyen bir yaklaşım ve mantıkla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, "Bütün bu yaşadığımız haksızlığa, zulme rağmen Batman Valisi, sanki hiçbir şey olmamış gibi bizi yalancı çıkarmaya yönelik açıklamalarla topluma mesajlar vermeye başladı. Bu nedenle ben bu olayı önemsiyorum" dedi.
’VALİ DÖNECEĞİNİ SÖYLEDİ AMA ARAMAYINCA ALANA GİTTİK’
Türk, polisin Batman’da cadde ve sokaklarda önlem alarak, nevruz alanına gitmek isteyenlere gazla müdahale ettiğini belirtti. Türk, "Ben de rahatsız olduğum için hem kalbimde pil, hem de akciğerlerimde sorun olduğu için arkadaşlarıma gidin böyle bir gazlı ortamda duramayacağımı ama halkımızın nevruzunu kutlayacağım dedim. Ama öyle müdahaleler yapıldı ki arkadaşlarımız aramak zorunda kaldı ve sıkıntıların büyük olduğunu, ’gelirseniz belki çözebiliriz’ dediler. Gittiğimizde tabi ki bir dakikada 15-20 tane gaz bombası atılıyordu. O gençler gaz bombalarını ellerliyle geri atıyorlardı. Bu arada Nursel arkadaşımız valiyi aramıştı. Telefonu bana verin dedim ona, ’Zaten kitleyi alana sokmuyorsunuz, halk perişan oldu. Burada 2 bin kişilik kitleler var. Hepsi de genç. Dağıtmamız da mümkün değil. Lütfen yardımcı olun. Nevruz alanında 5-10 dakika bir konuşma yapıp dağılacağız’ dedim. Bana, ’değerlendirelim’ dedi vali ve bir daha geri dönmedi" dedi.
’POLİS GÖZÜME, ÜST ÜSTE 3 YUMRUK ATTI
Valinin kendisine dönmemesi üzerine alanaya gitmeye çalıştıklarını anlatan Türk, şöyle dedi:
"Biz de otobüse binerek nevruz alanına gittik. Tarlanın içerisinden geçtik. Alana yakın bir yerde bir polis noktasında, böyle gözü dönmüş bir şekilde taşlarla, gazlarla saldırdılar. Camlar üzerimize dökülmeye başladı. 50’ye yakın polis oradaydı. Gaz bombaları bu arada içeri düşmeye başladı, bizim de içeride kalma şansımız yoktu. 0 sersem ve yarı baygın halde çıktığımda resmi elbiseli bir polis bana yaklaşır yaklaşmaz bu gözüme 3 tane üst üst üste yumruk attı. Orada polis arabaları var. Sivil araba da yok. Hastaneye götürecek kimse de yok. Biz polis arabasına yönelerek içine girdik. Arabanın direksiyonunda oturan polis tereddüt gösterdi. Bizi götürüp götürmeme konusunda tereddüt gösterdi. Ama hemen yanında 3 yıldızlı bir polis duruyordu. Tahmin ediyorum ondan işaret aldıktan sonra hareket etmeye başladı. 100 metre gittikten sonra ambulans gelince oradan hemen ambulansa geçtik." ;
’YUMRUKLAMA OLMASAYDI GÖZÜ DÜNMÜŞ POLİSLER, HERKESİ LİNÇ EDECEKTİ’
Ahmet Türk, bu olayların yaşandığını kendisini götüren polis aracının şoförünün belli olduğunu, üç yıldızlı bir başkomiserin bu olaya tanık olduğunu söyleyip, "Bu vali ve emniyet müdürü olduğu müddetçe o polisin gerçeği söyleme şansı yok. Orada 3 yıldızlı bir polis var belli. Oradaki polisler belli. Eğer o anda polis beni yumruklamasaydı, saldırmasaydı eminim ki o gözü dönmüş polisler arkadaşlarımızın tamamını linç edeceklerdi. Bu olayla bir fren yaptılar, yoksa daha kötü şeyler gelişebilirdi" dedi.
GÖRÜNTÜLER DEVLETİN ELİNDE
Batman Valisi Ahmet Turhan’ın, "Elinde görüntü varsa getirsin" sözlerini hatırlatan Türk, "Batman Valisi diyor ki, ’kimin elinde görüntü varsa getirsin. Bir tek sivil yok, bir kargaşa yok.’ Kitlenin içinde bize saldırılmış değil, 3’ümüz meydandayız, adam geliyor yumruk atıyor. Şimdi tarladan geçerken, geldiğimiz yerden polisin taş attığı noktaya kadar görüntüleri var. Taşlar başladıktan sonra ve dövüldüğüm zamanki görüntüler yok. Peki tarladan geldiğimiz, alana geldiğimiz görüntüler varsa gerisi nerede? Sayın valim, ’kimin elinde varsa getir’ diyor. Devletin elinde var. Kameralar var. Polisin çektiği şeyler var. Bizi götüren arabanın şoförü polis, ben biliyorum tabi ki, kalkıp kendi polis arkadaşlarının aleyhinde ifade veremez. Ama devlet bunu çıkarmaya karar verdiği gün o polis söylemek zorun da kalacak" dedi.
’VALİ İLE ARTIK HESABIM VAR’
Yaşadığı olayı anlatırken duygulandığı gözlenen Ahmet Türk, polisin kendisine attığı yumruğu önemsemediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben bir polisin bana yumruk atmasını önemsemiyorum. Bir ırkçı olabilir, faşist olabilir, cahil olabilir veya öfkesine hakim olamamış olabilir. Çok önemli değil, 6 dönemdir milletvekiliyim, birçok dönemde parlamentoda kaldım. Ne kimseye hakaret ettim, ne kimseye iftara attım. Herkes beni tanır o parlamentoda, benimle çalışan insanlar beni bilir. 70 yaşında bir insanım, yani böyle bir olay yaşasam nasıl bir polis beni döver diyebilirim. Şimdi Batman Valisi’nin bütün gayreti bu zulümden sonra bizi yalancı çıkarmaya yönelik bir şeydir. Ben buradan şunu söylüyorum; Benim derdim polisle değil. Bugün gücüm de valiye yetmiyor ama beni yalancı çıkaran, bu olayı örtbas etmek isteyen valiyle benim bundan sonra şahsi meselem var. Allah büyüktür. Bu konuda açıkça isterseniz tehdit deyin. Ya bunu çıkaracak. Ya da şahsi düşmanlığını ortaya koyacak. Açık bir şekilde bu bir şahsi düşmanlıktır. Bu yaştan sonra beni yalancı çıkaran bir vali benim onunla hesabım vardır, bunu açık söylüyorum."
’HÜKÜMET ÖNCE VALİ MÜDÜRÜ GÖREVDEN ALSIN
Hükümetin olayı açığa çıkarması gerektiğini ve bunun için de vali ile emniyet müdürünü görevden alması gerektiğini savunan Türk, "Hükümet bu olayın açığa çıkmasını istiyorsa ve gerçekten tarafsız bir tahkikat yapmak istiyorsa her şeyden önce valiyi ve emniyet müdürünü görevden alması lazım. Olaydan sonra 2 polis otobüsümüze el koyarak kaçırıyor. Otobüs neden, niçin kaçırılıyor? Neyi saklıyorsunuz? O kırılan camlar mı, niye götürüyorsunuz? Bunun ortaya çıkması gerekir. Eğer gerçekten bir müdahale zorlama yoksa, hukuk içersiden bir görev yapılmışsa, niye otobüsü kaçıyorsunuz? Camları paramparça olmuş otobüsü neden götürdünüz, niye sakladınız? Otobüsü getirin çıkarın ortaya bırakın yumruk atma olayını, orada bir parti genel merkezi sayılan otobüsünü paramparça olmuş halini neden basın ve kamuoyundan saklıyorsunuz?" dedi.
CİZRE’DE YAŞANILANLAR ARAŞTIRILACAK
Şırnak’ın Cizre ilçesi’nde nevruz kutlamaları sırasında yaşananları 90’lı yıllarda kutlanan nevruzlara benzeten Türk, "Oradan ramak dönüldü, az bir şeyle dönüldü. Orada yaşananların ortaya çıkarılması konusunda da bir heyetimiz gidip görüşmeler yapacak tespitler yapacak. tamuoyuyla paylaşacağız" dedi.
BARZANİ GEÇMİŞ OLSUN DİLEĞİNDE BULUNDU
Ahmet Türk, olayın ardından kendisini bir çok siyasetçinin aradığını belirterek kendilerine teşekkür etti. Türk, Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin yanı sıra TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da kendisini arayarak geçmiş olsun dileklerinde bulunduğunu, hükümetten ise kimsenin kendisini aramadığını söyledi.
Yargıdaki 4. pakette neler var?
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yakında tamamlanacak olan 4. yargı paketinde özel yetkili mahkemelerin yetkilerinin daraltılacağı sinyali de verdi. Ergin, pakette yer alacak bazı konuları şöyle sıraladı:
TUTUKLULUK: Tutuklama ve gözaltına alma kararlarına karşı itiraz edildiğinde, savcılık mütaala veriyor. İtiraz eden, bu mütaalayı görmüyor. Hakim, kararını bu şekilde açıklıyor. AİHM diyor ki; mütaalayı görsünler, görüşlerini açıklasınlar, buna göre hareket ediyoruz.
KADINA SOYADI HAKKI: AİHM, evlenen kadınların, eski soyadlarını tek başına kullanmasına hükmetti. Bu düzenleme pakette olabilir.
ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER: Uygulamada sorun üreten alan varsa, bunlara dönük çalışmalar yapılması düşünülebilir. Genel olarak yargılamayı hızlandırma, ortaya çıkan aksaklıklar, bütün bunları kriter alıp düzenlemeler yapıyoruz. Spesifik konulara dönük çalışmalar dışında ceza usul yasamızda savcılara ve mahkemelere verilen özel yargılama yetkileri üzerinde birtakım düzenlemeler yapılabilir. Bütün bunları beraberce göreceğiz.
ASKERDEKİ İNTİHARLAR: Askerde intiharların önlenmesi için etkin tedbirler alınmasını içeren tedbirler gelebilir. Mayın ya da benzeri malzemelerin patlaması konusunda devletin pozitif yükümlülüğü gereği tedbirler almasına dönük tedbirler gelebilir.
SINIRDIŞI: Sınırdışı işlemlerin AİHM içtihatları doğrultusunda yapılmasını öngören düzenlemeler gelebilir.
ASKERİ YARGI: Sivil mahkemelerde olduğu gibi askeri mahkemelerde de AİHM kararları, yeniden yargılama nedeni sayılacak.
DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ: AİHM’in 2 bin 400 civarındaki kararına paralel düzenleme yapılacak. İhlal kararı olan her konuya ilişkin çalışmamız var. Bunların ne kadarı pakete girecek, Bakanlar Kurulu’ndaki sunumdan sonra belli olacak.
Bağış: İyi espri yakalamışlar, aferin
AB Bakanı Egemen Bağış’a yumurta atan öğrenciye istenen 5 yıl hapis cezasını kapağına taşıyan Penguen Bağış’tan ‘aferin’ aldı. Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’a, geçtiğimiz yıl Ege Üniversitesi’nde yumurta atan İletişim Fakültesi öğrencisi Esin Çalışkan’a ‘kasten yaralama’ suçundan 5 yıla kadar, ‘AKP defol, üniversiteler bizimdir’ sloganı atan Ayberk Demirhan’a ise 2 yıl hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Mizah dergisi Penguen konuyu bu hafta kapağına taşıdı. Egemen Bağış, Twitter’da yaptığı açıklamada “Penguen’cilere kızamadım. Dalga geçmekle beraber, iyi espiri yakalamışlar. Aferin” dedi.
Mevzuat kediye değil kuşa izin veriyor
- Cezaevleri, 5 yıldızlı otel değil. Biz, cezaların insanca infaz edilmesi için mekanlar oluşturuyoruz. Şikayetlerin bir kısmı haklı olabilir ama önemli bir kısmı psikolojik operasyon. Gittik orada kendimiz de yemek yedik. Silivri’de, Adalet Bakanlığı personeline verilenden farklı bir yemek verilmiyor. Ergenekon sanığı Müyesser Yıldız konusunda dezenformasyon var. Personelimiz görüştü, böyle bir talebi olmadığını söylüyor. “Bir kedim bile yok” gibi bir serzeniş var ama talebi yok. Mevzuata göre ancak kuş besleme imkanı oluyor ama talebi olmadı. Hatta başka cezaevine alınma görüşü soruldu, talebi olmadığını söyledi. Kanunların öngördüğü bir prosedür var. Ama vicdanların da kabul etmediği durumlar olabiliyor. Metris’te özel bölüm oluşturduk. Nisan ayı başında açılıyor. Doktor, hemşire, hastabakıcı gözetiminde, bir nevi hastane standartlarını oluşturduğumuz bir bölüm. Bu pozisyondaki tutuklu ve hükümlülerimizi buraya alacağız gönüllülük esasına göre.