Baydemir'den tartışılacak açıklamalar!
Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili çok konuşulacak açıklamalar yapan Baydemir: Ben Şafiyim, Aleviyim ve de Museviyim..
1915 olaylarını "soykırım" olarak değerlendiren BDP'li Baydemir, Ermeni tehciri ile "KCK" operasyonlarının benzeştiğini iddia etti.
Hrant Dink Vakfı Diyarbakır'da "Diyarbakır ve çevresi toplumsal ve ekonomik tarihi" konulu bir panel düzenledi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası ile Diyarbakır Siyasal ile Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nün desteklediği panelin kapanış konuşmasını yapan BDP'li Osman Baydemir, çok tartışılacak ifadeler kullandı..
"TÜRKİYE HIRİSTİYANLIĞI YOK ETMEK İSTEDİ"
Toplantı nedeniyle haklarında 301'den dava açılabileceğini ifade eden Baydemir, Türkiye'nin 50 yıl öncesinde Hıristiyanlığı yok etme politikalarının Ermeni, Süryani, Keldani, Yahudi ve Rumlara yönelik inanç kırımları ile "soykırımın" gerçekleştiğini savundu.
Baydemir, "Halkımızın tarihinde karanlık sayfalar varsa, iğrençlikler, alçaklıklar varsa onu reddetmek, o günaha ortak olmamak bizim ahlaki, vicdani ve siyasi görevimizdir. Bu toplantıdan çıkarttığımız bir sonuç da onu reddetmektir ve o günaha ortak olmamaktır" dedi.
"ŞAFİYİM AMA AYNI ZAMANDA ALEVİYİM, MUSEVİYİM"
Baydemir, şöyle konuştu: "Sadece Ermeniler, Süryaniler değil, Aleviler, Keldaniler ve Ezidiler değil geçmişte kim vardıysa hepsiyle barışmak ve bir arada yaşamanın zeminini oluşturmak mensubu olduğum siyaset adına boynumuzun borcudur. Ben Osman Baydemir olarak İslam inancına mensubum, Şafiyim ama Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olarak aynı zamanda Aleviyim adım Ali Osman'dır, aynı zamanda İseviyim, Museviyim, Davudiyim. Ne kadar inanç varsa hepsinin hizmetkarıyım. Eğer siyasetim ve halkım benim arkamda olmazsa bunları söyleyemem. Dolayısıyla onlardan aldığım güçle böyle konuşuyorum."
BDP'li Başkan ayrıca, katılımcıları 7 Aralık'ta yapılacak olan Cemevi açılışına ve aşure yemeye davet etti.
MÜFTÜLER 'KATLİ VACİP' DEDİ
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı BDP'li Baydemir, 1915 olaylarıyla ilgili olarak, dönemin müftülerinin bir araya gelerek, Ermenilerin katlinin vacip olduğunu, katli vacip olup gereğini yapmayanların da katlinin vacip olduğunu söylediklerini ileri sürdü.