Başbuğ, Fidan, Ala itirafları
‘Balyoz Planı’ davasının savcısı Hüseyin Kaplan önce FETÖ üyesi olduğunu, ardından MİT Müsteşarı Fidan hakkındaki yakalama kararının, Başbuğ’un gözaltına alınması ve Ala’nın tasfiyesinin istenmesinin örgütün işi olduğunu itiraf etti
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakim ve savcılara yönelik yürüttüğü FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan ve FETÖ üyesi olduğunu itiraf eden “Balyoz Planı Davası” savcısı Hüseyin Kaplan hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Kaplan’ın 30 yıl boyunca FETÖ yapılanmasının içinde olduğu belirtilen iddianamede ‘Balyoz Planı Davası’nın duruşma savcılarından olan Kaplan’ın, örgütün amacı doğrultusunda usulsüz ve hukuka aykırı yargılama yaptığı belirtildi.
Sivil imamın görevi
İddianamede Kaplan’ın örgütle bağlantıları tüm detaylarıyla anlatılırken, adliye-yargı yapılanmasına ilişkin de ifadelerine yer verildi. İstanbul Adliyesi’nde sivil bir yargı imamı olduğunu söyleyen Kaplan, “Bu imamın görevi İstanbul genelindedir. Çağlayan Adliyesindeki hakim savcıları ele alacak olduğunda, bunların 3-4 kişilik sohbet grupları var. Bazen sivil abiler de sohbete katılır. Bu abi bazı haberler getirir. Bu Türkiye içinden veya Amerika’dan olabilir, Sivil abi, adliyede yürütülmekte olan davalardan çok önemli olan olup olmadığını sorar, dosya hakkında bilgi alır, gerektiğinde gazetede haber yaptırırdı. İmamlar genelde kod adı kullanır, meslekten olmaz. İrtibatı sadece sohbetle sağlanır’’ diye anlattı.
Kaplan ifadesinde MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasına ilişkin olaylardan da bahsetti. Soruşturmayı yürüten savcı Sadrettin Sarıkaya’nın kendisine sadece Hakan Fidan ve arkadaşlarının ifadesini almak için adliyeye çağırdığını söylediğini belirtti.
‘Savcı ile abi konuştu’
Bu konuyu FETÖ davalarından yargılanan meslekten ihraç edilen emniyet müdürü Yurt Atayün’ün, yine FETÖ’yle bağlantı olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen Fikret Seçen’e açtıklarında Seçen’in ‘’Bu hassas konu, görevinizden olabilirsiniz’’ dediğini duyduğunu da belirtti. Kaplan, bu kadar önemli bir konunun muhtemeldir ki ‘’cemaat abisiyle’’ görüşüldüğünü tahmin ettiğini, ancak gizli bir konu olduğu için ancak birebir konuşulmuş olabileceğini söyledi. Kaplan, “Örneğin; İlker Başbuğ’un alınması olayını ilgili savcı ile abinin konuşmuş olabileceğini, kendilerinin ise alındıktan sonra duyduğunu’’ söyledi.
‘Cemaatle uğraştılar’
Kaplan, 2011 yılında cemaatle hükümet arasında gerginlik çıktığında gerek özel toplantılarda gerekse adliyedeki çay sohbetlerinde eski İçişleri Bakanı Efkan Ala ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın birkaç kişilik grupla “cemaati” hedef aldıklarını ve tasfiye etmek için çalışmalar yaptıklarını duyduklarını anlattı. Özellikle emniyette tasfiye çalışmaları yapıldığı haberleri gelince kendilerinde rahatsızlık oluştuğunu ve Tayyip Erdoğan düşmanlığı gelişmeye başladığını belirtti.