Gazete Vatan Logo

'Başbakan'ın torunları...'

Bakan Dinçer, CHP'li İnce'nin o sorusunu yanıtladı

'Başbakan'ın torunları...'

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, NTV Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç’ın sorularını yanıtladı.

Ömer Dinçer’in açıklamalarından başlıklar şöyle;

"(İtiraz edenlerin PKK ve laikçi olduğu açıklaması) Medyanın ilgi çekmek için farklı ifadeyle ele aldığı kanaatindeyim. İtirazların önemli bir kısmı ideolojik kaynaklı olduğunu söyledim. Bir sendika, - KCK’yla bağlantısı olduğu biliniyor- 'Ya okula göndermeyin ya da rapor alın' dedi. Bu ideolojik bir tavırdır. Endişe taşıyan aileler varsa bunu anlatmaya, endişeleri gidermeye çalışıyoruz. Siyasi ve ideolojik olarak karşı çıkanlara söyledim. Aileleri itham eden bir söz değildir. İtirazlar rasyonelse bize yol gösterici oluyor.

Başbakanın torunları...

Yaklaşık 40 bin öğretmenimizi alacağız. Bu yıl içinde 57 bin öğretmeni atamış olacağız. Örneğin felsefe ve tarih öğretmeniyle kadrolarını doldurunca, diğer alanlar ne olacak. 137 alanımızdaki öğretmenize eşit ve adil davranmalıyız. 40 bin öğretmen alacaksak, yüzde 25 olarak her ile dağıtıyoruz. İhtiyaç oranında açıklama yapıyoruz. Hem talep yüksek hem de kadro düşük. Bir sıkıntı yaşıyoruz. Bunun anlayışla karşılanması gerekiyor.

45 bin öğretmeni ya diğer illere dağıtacaktık ya da onları rahatsız etmeden kendi ilçelerinde alıkoyacaktık. Yüksek talep bu sorunu ortaya çıkardı. Elimizden geldiğince bütün öğretmenlerin arzusunu yerine getirmeye çalışıyoruz.

Genel bir kuralı hatırlatmak istiyoruz. 66 ayı dolduranlar okula gidecek. Başbakan Erdoğan’ın torunu, Cumhurbaşkanı’nın torunu da ayrıcalığa tabi tutulmaz.

SBS'leri çocuklarımızın seçildiği ve sıralandığı imtihan olmaktan çıkaracağız. Çocukların eğitimlerini en yakın lisede almalarını sağlamak için çalışıyoruz. Sınava tabi olmadan eğitim göreceği bir çalışma yapıyoruz.

SBS’yi kaldırmayı planlıyoruz. YGS’yi de yılda birkaç kez yapacağız. Öğrenciler hazır hissettiğinde sınav yapacağız.

Öğretmen olmak şimdi de zor. 300 binden fazla öğretmen adayımız, kadro açılamadığı ve atama yapamadığımız için yarış içerisindeler. Süreçleri zorlaştıran tasarım olduğunu düşünmek yerine öğretmenliğin niteliğini ve şartlarını iyileştirmeye yönelik iyileştirme olarak düşünmek gerekiyor.

(Gaziantep saldırısında bir öğretmenin tutuklanması) Hangi yollarda öğretmen alımı yapıyorsak buna devam edeceğiz. Bizim içimizde çürük elmalar varsa onu ayırıyoruz. Gözden kaçanlar için kamuoyuna mahcup olduk.

Öğretmen bulamadığımız için ders açamıyorsak maruz görülmeliyiz. Hangi derslerin ne kadar tercih edileceğini net görülemiyor. Kamuoyunun değişim yılı olduğu için hoşgörüyle bakması lazım.

Bizim Kur’an-ı Kerim dersi sadece Kur’an okumayı içermiyor. Hiç bilmeyen birisinin bu dersi alması durumunda musaf getirmesi gerekiyor. Mushaf yoksa abdest alma zorunluluğu yok. Mushaf getirmesi gerekiyorsa abdest alması gerekiyor. Abdest almak istiyorsa da alabilir. Mushaf getirmemişse başörtüsü takmasına gerek yok. Ama derste başörtüsü takmak istiyorsa takabilir. Sonrasında ise hukuk kuralları geçerli olacak.

Sınıfta farklı dinde tek bir öğrenci olursa ona fırsatı veremiyoruz. En az 12 öğrenci olması gerekiyor. Bir öğrenci için ders verme imkanımız yok.

Geçen yıl 60-72 ay arasındaki çocukların yüzde 69’unu okullarda eğittik. Bu çocuklar için altyapımız vardı. Her şeye sıfırdan başlanılmıyor. Sanki bu sistemle her şey yeniden kurgulandı ve her şeye yeniden başlandı sanılıyor. Bu öyle değil. Sadece ilköğretimin birinci, ortaöğretimin birinci sınıfında değişiklik yaptık."

Haberin Devamı