Başbakan'dan sert açıklamalar!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay’ın 146’ncı kuruluş yıldönümü töreninde "Edepsizlik ediyorsun" diyerek tepki gösterdiği Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’na eleştirilerini sürdürdü. Erdoğan, "Bu törenlerin her yıl ihtilalci zihniyet tarafından siyasetçiye ayar verme ayinlerine dönüşmesinden çok rahatsızız. Bundan böyle bunların konuşacağı yere hiçbir zaman katılmam. Ne adli yıl açılışına ne diğerlerine" dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin Afyonkarahisar’da gerçekleştirdiği 22’nci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın kapanış konuşmasına Anneler Günü’nü kutlayarak başladı. Başbakan Erdoğan, "Ülkemizdeki ve dünyadaki tüm annelerin salondaki annelerin Anneler Günü’nü tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını, Allah’tan uzun ömürler kendilerine niyaz ederek kendilerini selamlıyorum" dedi.
AFYON GÜNDEMİ
Başbakan Erdoğan, partisinin Afyonkarahisar’da gerçekleştirdiği toplantının gündeminin Türkiye ekonomisi, çözüm süreci, 30 Mart seçimlerinin sonuçları, AK Parti teşkilatının yapısı, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve ’ulusal güvenliği tehdit’ olarak gösterdiği paralel yapı ve diğer illegal örgütlerle mücadele olduğunu kaydetti. Bu kapsamda genel başkan yardımcılarının, bakanların faaliyet alanlarıyla ilgili sunumlar yaptıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, toplantının ikinci gününde ise 30 kişinin söz alarak bu sunumlarla ilgili sorular sorduklarını kaydetti.
'TUTUNAMAYANLAR'A GÖNDERME
Erdoğan, son 200 yıl boyunca bu toprakların asli unsurları olarak işaret ettiği milletin, yoksulların, okuyamayanların, kendisini ifade edemeyenlerin, çıkış yolları bulamayanların, fırsatları imkanları olamayanların, milli ve manevi değerlerine sıkı sıkıya bağlı olanların sistematik tahrik ve aşağılanma, ötelenmeye maruz kaldığını söyledi. "Yazar Oğuz Atay onları, yani bizi ’Tutunamayanlar’ olarak tarif etmişti" diyen Başbakan Erdoğan, "Elit bir zümre Türk, Kürt, Alevi, Sünni demeden, doğulu- batılı demeden halk yığınlarına karşı sürekli bir kibir sergilemişti" dedi.
’KÜSTAHÇA BİZİ TERBİYE ETMEYE KALKTILAR’
Türkiye’de 77 milyonun ayrımsız şekilde bu toprakların birinci sınıf vatandaşı olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"3 Kasım 2002 seçimleri bu kibir abidelerini milletten ağır bir cevap aldığı tarih olmuştur. O kibir abideleri 12 yıl boyunca defalarca yolumuza çıktılar. Bir mürebbiye edasıyla bizlere ve millete parmaklarını sallayarak, küstahça bizi terbiye etmeye kalktılar. Tepeden baktılar, tepeden konuştular. Kendilerini müstesna konumda gördüler. Ülkede çoğunluğun oyunu alamıyor ya ’Biz azınlıkta kaldık diyorlar’ şimdi de azınlık olarak ’Çoğunluğa biz tahakküm etmeliyiz’ diyorlar. Kendilerini ülkenin asıl sahibi adettiler. Ülkenin asıl sahiplerini hiç fırsat tanımadılar. Kararları onlar vermek istedi, onlar ülkeye istikamet çizmek istedi. Demokrasiye rağmen, seçimlere, sandık sonuçlarına rağmen kendilerini imtiyazlı gören bu kesimler kibirlerinden bir milim geri adım atmadılar."
’HERKES BİLSİN BU ÜLKEDE VARIZ’
Son 12 yıldır bu kibri kırmaya ve millete özgüven kazandırmaya çalıştıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Bunu da yaptık. Herkes bilsin ki biz bu ülkede varız, ülkenin sahipleri, bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız" dedi. Türkiye’de artık ihtilaller döneminin, seçkin bir zümrenin parmağını sallayarak kendilerine ve millete kibirle ders verme dönemlerinin artık kapandığını belirten Başbakan Erdoğan, "Birileri kürsülere çıkıp konuşurken kendilerini Yassıada mahkemelerinin savcısı, bizi de Yassıada mahkemelerinde sanık gibi görüyor" dedi.
’YASSIADA GÜNLERİ GEÇTİ’
Artık Yassıada’da olduğu gibi başbakanlara, bakanlara hesap soracak, hukuk katili hukukçulara kimsenin eyvallahı olmadığını söyleyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Herkes haddini, konumunu, sınırını, hududunu bilecek. Siz babalarınızın, dedelerinizin çarpık istikametinde yürümek isteyebilirsiniz. Babalarınız, dedeleriniz gibi siyasete parmak sallamak isteyebilirsiniz. Ama biz ecdadımızın kutlu ve şanlı izinden yürüyoruz. Hiç kusura bakmayın, biz bu istikameti asla değiştirmeyeceğiz. Yassıada günleri geçti. Sizin karşınızda merhum Menderes’in akıbetiyle korkutulan, korkan, sinen, pısırık başbakanlar, bakanlar da yok."
METİN FEYZİOĞLU’NA YÜKLENDİ
Danıştay’ın 146’ncı kuruluş yıldönümü etkinliğinde başkanın 25 dakikalık konuşma yaptığını belirten Başbakan Erdoğan, "Gerçekten herkesin saygı duyacağı bir konuşmayı yapıyor. Gerek yasama, yürütmeyle ilgili gerekse yargıyla ilgili değerlendirmelerini geniş bir açıdan takdim ediyor" diye konuştu. TBB Başkanı Feyzioğlu’na, konuşma hakkı ve yetkisi ne içtüzükte ne de tüzükte bulunmadığı halde bir gelenek olduğu için söz verildiğini aktaran Erdoğan, "Adli yılda, Yargıtay’da da bu konuşmalar yapılır ya. Oralarda yıllar yılı buna benzer şeyler maalesef hep oldu, daha sonra gitmedik. Danıştay’da bundan dolayı söz veriliyor" dedi.
Feyzioğlu’nun Danıştay kürsüsünde konuşması karşısında kimsenin savunma hakkı da bulunmadığını belirten Başbakan Erdoğan, olaya ilişkin şunları anlattı:
"Hukukçusun, orada konuşmanı yapacaksın ama karşına gelen devlet ricaline orada her türlü saygısızlığı yapacaksın, hakareti yapacaksın. Baro Başkanı çıkıyor, sayın Danıştay Başkanı’nın 25 dakika konuşma yaptığı yerde, kendisine de 15 dakika bilemedin 20 dakika konuşması söylenmiş, 1 saat konuşma yapıyor. Devlet protokolünde böyle bir şey olamaz. Sen misafir olarak geliyorsun, orada konuşma hakkın da yok, çıkıyorsun 1 saat zehir zemberek konuşma yapıyorsun. Ve seçilmişlere işte o hücrelerine sinmiş kibirle parmak sallamaya yelteniyor. İnsanda en başta nezaket olur. Devlet protokolünün karşısında nasıl konuşulacağını, ne kadar konuşulacağını, ne konuşulacağı insan bir kendisine dert eder, bunu düşünür. CHP kurultayının kürsüsünden değil Danıştay kürsüsünden konuşuyorsun. Belki haberiniz olmayabilir ama tek parti CHP dönemi kapanalı, Çarşamba itibariyle, 14 Mayıs itibariyle 64 yıl olacak. Danıştay salonunda mıyız yoksa CHP kurultayında mıyız, şaşırdım. Bir yüksek mahkemenin kuruluş yıldönümünde memleketin son 100 yıldaki bütün gündem konularını tek tek hatırlatıyor, her gündem maddesi üzerinden siyasete, siyasetçiye hiza vermeye çalışıyor."
’KİMSİN SEN YA’
Konuşmasında hiç ismini vermediği Metin Feyzioğlu’nun engellilerden, basın özgürlüğüne, çevre sorunlarına, sokak olaylarına ve Van depremine ilişkin pek çok gündemi konuşmasına sığdırdığını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Orada insan nasıl olacak da buna tahammül edecek. Avrupa Birliği’nden de ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN’dan da bahsediyor. Yav, sen kim ASELSAN kim, kimsin sen ya? HSYK yasasına da değiniyor. Tövbe tövbe" dedi.
Konuşmasında Metin Feyzioğlu’nu, yakın zamanda gösterilerde hayatını kaybedenler üzerinden istismar yapmaya çalışmakla itham eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"İstanbul’daki olayı anlatıyor. İsim vermeme gerek yok. İstanbul’da yatıyorlar kalkıyorlar Berkin Elvan. O da o gün onu zikrediyor. Yüzünde maskesi, sapanı, cebinde patlayıcılar. Ama bakıyorsun malum medyada ekmek almaya giderken. Ekmek almaya maskeyle, sapanla, patlayıcılarla mı gidilir? Bu nasıl bir iştir. Herşey ortada ama aynı olayların olduğu günde kalkıp da terör örgütü Okmeydanı’nda gelip Burakcan’ı orada şehit ederken o Burakcan’ı bu Baro Başkanı zikretmiyor. Burakcan’dan niye bahsetmiyor musun? Çünkü o teröre kılıf bulmamıştı. Çünkü Burak istismara elverişli değildi."
ÜÇ GENCİN İDAM KARARINDA DEDE BABASININ İMZASI VAR
Baro Başkanı Feyzioğlu’nun yine aynı konuşmasında 1960 darbesinden, Nazım Hikmet’ten ve ’üç gencin asılmasından’ bahsettiğini belirten Başbakan Erdoğan, "Yav, Nazım Hikmet’e vatandaşlığını iade eden kim, bizim iktidarımız. Ne zaman kalktınız da bir teşekkür ettiniz?" dedi. Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bütün bu acıları çektiren, bu idam kararları veren kim? Bu konuşanın dede babası da o imzaların içinde. O üç tane idamla ilgili Turan Feyzioğlu’nun orada ismi var. O zamanki heyetin içinde o da var. Sen önce bunun hesabını ver. Türkiye’ye bu büyük acıları yaşatan genel başkanı olmaya heveslendiğin parti yani CHP’dir. 27 Mayıs olurken bunlar zihniyetleriyle oradaydılar. Menderes idam edilirken bunlar zihniyetleriyle, partileriyle, dede babalarıyla oradaydılar."
CHP RUHU HEP İKTİDARDAYDI
Feyzioğlu’nu ’Ne söylersen yanıma kar kalacak’ anlayışla hareket etmekle itham eden Başbakan Erdoğan, "Mekanı boş buldu konuşuyor. Buna bir yere kadar buna tahammül edilir. Bunlar hukuk siyasallaşırken de oradaydılar. Hiç orada değillermiş gibi pişkince sıyrılmaya çalışıyorlar. Hiç kaçamazlar. ’Biz orada değildik’ diyemezler. Dede babalarıyla, zihniyetleriyle, değişmez CHP ruhuyla hep oradaydılar" diye konuştu.
’ÇOK RAHATSISIZ’
Dün Danıştay’da ’tek bir şahsın değil bir zihniyetin değişmez ruh halinin’ ortaya çıktığını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Her yıldönümlerinde nezaketle, anlayışla, hoşgörüyle kutlamalara katılıyoruz. Ama birileri bunu fırsat olarak görüp, kürsüleri siyasetçiye fırça çekebileceği imkan olarak görüyor. Siz kimsiniz ya, siz kimsiniz, siyasetçiye ayar verme cüretini kendinde görüyorsunuz. Seçilmişlere kibirlerle parmak sallamaya hiçbir zaman hakkınız yok. Bunların dede babalarının alışkanlığıydı. Bitti, o artık mazi oldu. Biz 5 yılda bir milletin huzuruna çıkacağız, hatalarımızın doğrularımızın hesabını millet vereceğiz. Ama bu beyefendiler ömür boyu koltuklarından millete ve milletin temsilcilerine tepeden bakacak. Siyasetin alanının daraltılması özlemi içinde olanlara fırsat tanımayız. Bu törenlerin her yıl ihtilalci zihniyet tarafından siyasetçiye ayar verme ayinlerine dönüşmesinden de çok rahatsızız. Bunu da önümüzdeki günlerde konuşacak ve bir usule bağlayacağız. Bundan böyle bunların konuşacağı yere hiçbir zaman katılmam. Ne adli yıl açılışına ne diğerlerine. Bir baro başkanı CHP’ye genel başkan olma sevdasıyla kürsüyü istismar edemez."
SÜTÜN İÇİNE KARIŞMIŞ PİS SU
Başbakan Erdoğan, partisinin Afyonkarahisar kampının kapanış konuşmasının devamında ’paralel yapı’ olarak nitelendirdiği Fethullah Gülen Cemaati’ne ilişkin de sert mesajlar verdi. 22’nci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın da gündemi içinde yer alan konuyla ilgili Başbakan Erdoğan, 30 Mart’ta milletin kendilerine paralel yapıyla mücadele talimatı verdiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"30 Mart öncesinde biz bu mücadeleyi yeni bir istiklal, istikbal mücadelesi olarak isimlendirmiştik. Gerçekten de paralel yapının lojistik desteğinde ülkemize, birliğimize, bağımsızlığımıza yönelik çok alçakça, çok haince aynı zamanda unutulması, üstünün örtülmesi, affedilmesi mümkün olmayan bir tablo karşımıza çıktı. Arkadaşlar karşımızda mertçe ortaya çıkan, mertçe iddialarını ortaya koyan, silahlarını, araçlarını, hedeflerini sergileyen bir yapı yok. Bu öyle bir yapı ki sütün içine karışmış pis suya benziyor. 35 yıl boyunca o ak sütün içine sızmışlar orada çok rahat şekilde her türlü hileyi kullanarak gizlenmişler."
Dışardan bakıldığında pis suyun anlaşılamadığı gibi bu yapının da dışardan bakmakla anlaşılamadığını, görülmediğini belirten Başbakan Erdoğan, "Çünkü amaçları için her yol bunlara meşru. Yalanla, takiyeyle, kendisini özellikle sinsice gizlemek suretiyle olduğundan farklı görünerek, düşündüğünün tersini söyleyerek, inandığının tersini yaparak bu yapı hücrelere sirayet etmiş. Eğer karşımızda mert bir düşman olsaydı; karşımıza çıkar, hamlesini yapar, sonra da şerefli bir düşman gibi yenilgiyi kabul edip kenara çekilirdi. Ama ne yazık ki en asgari insani vasıflardan en asgari şeref belirtilerinden dahi yoksunlar" diye konuştu.
TÜRKİYE’DEKİ DESTEKÇİLERİ
Bu yapının Türkiye içinden de destek gördüğünü, CHP’nin bütün ilkelerini, bütün tarihini ve bütün söylemlerini ayaklar altına alarak bu yapıyla işbirliğine gittiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, "MHP de aynı şekilde istismar ettiği milliyetçiliğin, vatanseverliğin tüm ilkelerini çiğneyerek bu yapının arkasında vagon oldu. Yargı içinde, emniyet içinde kimi unsurlar vicdanı bir kenara bıraktılar. Bu yapının tahakkümü altına girdiler" diye konuştu. Hiç ummadığı, hiç tahmin etmedikleri makamlar tarafından bu yapının desteklendiğini aktaran Başbakan Erdoğan, "Desteklenmese bile bu yapıya karşı sessiz kalındı, tepkisiz kalındı" dedi.
AYAKTA KALAMAZ
Bu yapıyla mücadelenin zorlukları olacağını aktaran Başbakan Erdoğan, "Ama şundan emin olunuz ki bu yapının ayakta kalması, Türkiye’ye yeni zararlar vermesi artık mümkün değildir. Bu yapının ana damarlara beslendiği ana kaynaklar zaten ciddi şekilde köreltildi, yıpratıldı" dedi.
Anadolu’da ve Trakya’da paralel yapıyı bir hizmet örgütü zannederek destekleyen vatandaşların artık bu yapıyla aralarına mesafe koymaya başladığını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Anneler babalar artık çocuklarını bu yapının okullarından dershanelerinden almaya başladı. Öyle zannediyorum ki önümüzdeki yıl çok farklı bir yıl olacak. Şu anda tabii okullar henüz kapatılmadı ve böyle bir süreç içinde herkes kendi kararını verebilir" dedi.
YÜREKLİ SAVCILAR YÜREKLİ HAKİMLER
Fethullah Gülen’e yönelik ’Türkiye’ye dön’ çağrısını yineleyen Başbakan Erdoğan, "Ama gelemez. Çünkü o suçluluk psikoloji içerisinde orada duruyor. Ama ne olursa olsun takipçisiyiz" dedi. Uluslararası platformlarda bu yapının gerçek yüzünün artık görülmeye başladığını, hukuk içinde, henüz arzu ettikleri derecede olmasa bile, bu yapıya karşı birtakım çıkışlar başladığını belirten Başbakan Erdoğan, "Adana’da, İstanbul’da, Ankara’da yürekli savcılar, yürekli hakimler tüm baskılara, tüm tehditlere göğüs gererek, mesleklerinin gerektirdiği vicdani sorumlulukları yüklendiler ve vatanseverce adımlar attılar, atıyorlar" diye konuştu.
’EVET CADI AVINI YAPACAĞIZ’
Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Paralel yapıyla mücadelenin bir cadı avına dönüşmesini ikide bir konuşuyorlar. Arkadaşlar eğer bu ülkeye ihanet edenlerin bir görevden alınıp bir başka göreve atanması cadı avıysa evet biz bu cadı avını yapacağız. Bunu da bilin. Bakanlıklarımızda oturdukları makamlarda her türlü provokatif eylemleri sinsice yapanları bulup çıkardıkça gereğini yapacağız. Eğer yapmazsak biz bu ülkede ihanet içinde oluruz. Bunu bakan arkadaşlarıma da söyledim. Bunları adım adım takip etmek durumundayız. Çünkü bu işin mücadelesi öyle sıradan bir mücadele değil. Bu konuda nerede, kim nasıl neler yapıyorsa bunları bize bildireceksiniz. Bütün vatandaşlarıma da söylüyorum bildireceksiniz. Bildireceksiniz ki gereğini yapalım. Bir cerrah hassasiyetiyle sütün içine karışmış bu pis suyu gerekirse kaynatarak gerekirse moleküllerine kadar tespit yoluyla temizleyeceğiz."
SERT MESAJLAR
Paralel yapıyla mücadelenin AK Parti’nin sarsılmaz bir misyonu haline geldiğini belirten Başbakan Erdoğan, "İşte son iki Milli Güvenlik Kurulu toplantımızın sonuç bildirilerinde de yayımladık. İlk madde milli güvenliğimizi tehdit eden illegal yapılanmalara karşı devlet her türlü tedbiri alır. Olay budur. Bu mücadelede ihmalkar davranan milletin emanetine haksızlık eder. Bu mücadele geri adım atan, uzlaşmaya niyetlenen, yaşananları unutan milletin emanetini yere düşürür. Bu mücadelede sessiz kalan, tepkisiz kalan, susan, tehdide şantaja boyun eğen fırsat kollayan da biliniz ki milletimizin nazarı dikkatinden kaçmaz ve tarihe de o şekilde kaydolur" sözleriyle konuşmasına devam etti.
30 Mart öncesinde bu yapının kendisine, ailesine, çocuklarına saldırdığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bana, aileme arkadaşlarıma, davamıza saldırıldığında susanlar olabilir. Ama onlara diyorum ki vatanımıza saldırıldı, bayrağımıza saldırıldı, yani şerefenize taarruz edildi en azından bunun için susmayın diyorum. Susanı tarih affetmeyecek. Sessiz tepkisiz kalanı inanın tarih affetmeyecek" diye konuştu.
NEFES ALDIĞIM SÜRECE UNUTMAYACAK VE AFFETMEYECEĞİM
Paralel yapıyla mücadele makamlar ve görevler değişse de AK Parti var olduğu sürece kesintisiz devam edeceğini kaydeden Başbakan Erdoğan, "Bu alçakça saldırıları nefes aldığım sürece unutmayacak ve affetmeyeceğim. Bunu şahsım için değil, neferi olmaktan gurur duyduğum davam için unutmayacağım. Davam için bunu affetmeyeceğim" dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, toplantıda Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de öncesi ve sonrasıyla değerlendirdiklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, seçimlerle ilgili şunları söyledi:
"Adayımız kim olursa olsun, aramızdan kim Cumhurbaşkanı seçilirse seçilsin ilkelerimizde, istikametimizde, davamızın seyrinde en küçük bir sapma olmayacaktır. Gerek Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde, gerek sonrasında partimiz içine nifak tohumları serpmek, partimiz içinde fitne çıkartmak isteyenler mutlaka olacaktır. Allah’a şükür biz bunlara karşı şerbetliyiz. Bugüne kadar bunlardan çok gördük. Hepsini boşa çıkardık. Partimizden ayrılıp, parti kuranlar olmadı mı? Şimdi neredeler? Hatırlıyor musunuz? Şöyle isimleri sayın desem belki bir iki tanesini hatırlarsanız, ya hatırlamazsınız. Şimdi bu dönemde de yine tuzluklar çıktı. Şimdi bu tuzlukların markasını da unutacaksınız. Niye, çünkü ihanet edenleri hiç bir zaman tarih tutup da böyle anıtlaştırmaz, onları gömer."
PENSİLVANYA’DAKİ ZAT TARİFE UYUYOR
AK Parti’nin çok sağlam bir çatısı olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, muhalefetin çatı formülünü eleştirdi, şöyle konuştu:
"Şimdi birileri de çıkmış ’Çatı aday bulacağız’ diyor. 30 Mart’ta milletin estirdiği rüzgar bunların çatılarını uçurdu. Şimdi bunların üstünde çatı falan yok. Şimdi yeni çatı kurmaya çalışıyorlar. CHP Genel Müdürü ne diyor, ’Adayımız MHP’nin desteğini alacak, aynı zamanda Kürtlerin desteğini alacak, aynı zamanda sosyalistlerin desteğini alacak’ diyor. E, haliyle hem ulusalcı olacak, hem milliyetçi, hem kapitalist, hem sosyalist, hem kucaklayıcı, hem de faşist olacak. Gerektiğinde bozkurt işareti yapacak, gerektiğinde zafer işareti yapacak. Aslında Pensilvanya’daki akıl hocaları bu tarife uyuyor, ama onun da üniversite mezuniyeti yok. Sıkıntı burada. CHP’nin, MHP’nin üstüne çatı kuracak adayı doğrusu merakla bekliyoruz. Ödünç oyla, taşıma suyla çatı kurulmaz. İnşallah 10 Ağustos’ta millet bunu bir kez daha onlara öğretecek."