Başbakan'dan 'Sabrımız taşarsa' yanıtı
Başbakan Erdoğan, Siyaset Meydanı programında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı
Erdoğan, canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı: “Sendikacılar bana ’İzmir’deki işçiyi Muş’a sürün. Nasılsa gitmez’ diye öneri getirdi”
BAŞBAKAN Erdoğan, dün akşam Show TV’de Ali Kırca’nın sunduğu Siyaset Meydanı’nın konuğu oldu. Siyaset Meydanı’na, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, gazeteci Mehmet Barlas, Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert ve yazar Vahap Munyar da katıldı.
Tekel işçileri sorunu...
Erdoğan, ilk sorulan TEKEL işçilerinin durumu hakkında şunları söyledi:
“Burada şu an yapılan uygulama yasal değildir. Asgari ücreti bekleyen nice aileler var. 900 TL’ye kadar tırmandırdık bu ücreti. Ama çirkin olaylar oldu. Burada yapılan bu. TEKEL üreten yer değil. Biz öyle bir adım attık ki, 230 bin işçiyi kadrolu işçi statüsüne geçirdik. Bu olay kırılma noktasıdır. Belli bir sendika 600 milyarlık (600 bin TL) geliri kaybediyor her ay. Yılda 7.5 trilyon (milyon TL) lira kaynaktan mahrum kalıyor.”
Ben de sendikacılık yaptım
Erdoğan, sendikacılardan gelen ilginç bir teklifi de anlattı: “Sendika temsilcileri görüşmelerde diyor ki, ’Bu işçi İzmir’de çalışıyor. Gönderin Muş’a gönderin Hakkari’ye. Nasılsa gitmez.’ Bunu bana söyleyen sendikacı. ’Gitmez’ diyor. Ama ben diyorum ki, O zaman gitmezse işsiz kalır. Ben İzmir’dekine İzmir’de, yoksa en yakındaki ilde iş bulmaya çalışırım. Ay sonuna kadar bu eylem bu şekilde devam ederse, ay sonunda yasal yetkimiz neyse kullanacağız. Çadırları kaldıracağız. Ayrıca ben sendikacıydım eskiden. Belediye-İş’te. Nasıl zam yaptığımı çok iyi bilirler. Benim TEKEL işçilerinin bulunduğu çadıra gitmem hiç doğru olmaz. Türk-İş’in kendisi bile sahip çıkamıyor bu eyleme. DİSK ve Kamu-Sen geliyor”
Seçim ekomonisi yok!
Soru: Seçime doğru gidiliyor. 18 ay sonra var. Seçim öncesi ekonomiyi etkiler mi bu durum?
“2009 artık geride kaldı. Küresel kriz ekonomik krize dönüştü. Finans sektörümüz batıya açıldığı gibi alımlar yapmaya başladı. Bir işadamı bana Avrupa’da bir yerde şubeler açtığını söyledi. Türkiye sermayesinin AB ülkesinde bir adım atması alkışlanacak bir girişimdir. Bir başkası yeniden bankacılık sistemine giriyor. Ak Parti seçim ekonomisine girmeyecektir.”
Soru: İşsizliğe karşı eylem planınız ne?
“2007 yılında Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 10.3. 2009 yılındaki artış ise yüzde 13. Artış yüzde 26,6. Hizmet sektöründe atacağımız adımlar bu işsizliği azaltacak.”
Soru: İmam Hatip’e neden gidilir?
“Şimdi ben işin içersinden geldiğim için ehliyetim vardır. Bizim dönemde İmam Hatip’ten sonra üniversiteye gitme şansımız yoktu. Sonra liseye gidiyorduk. Lise sonrası üniversiteye girdik. Ağırlık dini eğitim almak için gittim İmam Hatip Lisesi’ne. Düz lisedeki tüm dersler İmam Hatip’te okutuluyor. İmam Hatip’in içeriği tartışılmıyor. İmam Hatip’te 6 yıl değil, 7 yıl okuyoruz.”
Soru: Ergenekon davaları ne kadar sürer?
“Bunun tasarufu Adalet Bakanlığı değil. Bu yargının işi. Adalet Bakanı savcıyla görüştüğü an, ki bunu Sayın Cemil Çiçek Bey’le yaşadık başımıza neler geldi. Biz yürütme olarak yargının talebini yerine getirdik. Yargı bir şey istiyorsa güvenlik güçlerimiz bir an önce adım atıyor. Talimatla adım atan yargı istemiyoruz.”
Soru: Başbuğ “Benim ordumun morali bozuk” dedi. Ordunun üzerine mi gidiliyor?
“Devletin kurumlarının eleştirisi yapılır. Öyle kurumlarımız var ki, bunu hiç kaldırmaz. Hassasiyet elden kaçmış gibi görünüyor. Bakın bir çok şeyler emniyette de oluyor. Bir çoğu açığa alındı. Belden aşağı vurma olayı oluyor. İnternette görüntülerin yayınlanması gibi. En çok hakarete uğrayan bizleriz. Yeri geliyor moralimiz bozuluyor.”
Başbuğ ile özel hattan konuşuruz
BAŞBAKAN Erdoğan “Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un açıklalarını nasıl değerlendirdiniz” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Tabii şimdi ben basın üzerinden Sayın Genelkurmay Başkanı ile konuşmam. Fakat her hafta yaptığım rutin görüşmede “Nedir bu” diye sorabilirim. Telefonda da konuşurum. Hatta özel hattan konuşuruz. Aramızda özel hatlı bir telefon var Genelkurmay Başkanımızla.”
“Aramızda özel telefon var dediniz. Hem sizin hem Genelkurmay Başkanı’nın, telefonun dinlenmesi konusunda korkusu var mı?” sorusu üzerine de Erdoğan, “Bu telefonun dinlenmediği söyleniyor” dedi.
"BİZ IMF İLE SİYASİ GÖRÜŞME YAPMIYORUZ. IMF İLE SADECE
EKONOMİK GÖRÜŞME YAPIYORUZ"
Ekonomi ve IMF'ye ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, IMF ile ilgili görüşmelerde 2 yılı doldurmak üzere olduklarına işaret ederek, "Bu 2 yıl içerisinde biz IMF ile olan görüşmelerimizi kararlılık içerisinde sürdürdük. Hiçbir zaman kendi ilkelerimizden herhangi bir taviz vermedik" diye konuştu. Dünyada finans krizi baş gösterince IMF'nin genele yönelik borçlarda erteleme kararı aldığını, Türkiye'nin de mevcut borcuna erteleme imkanı doğduğunu ve 1 yıl kadar bir erteleme olduğunu anımsatan Erdoğan, göreve geldiklerinde 23,5 milyar dolar olan IMF'ye borcu 7 küsur milyar dolara indirdiklerini ve onun da erteleme vesilesiyle durduğunu anlattı. IMF ile olan görüşmelerde iyi bir konumda olduklarını da dile getiren Erdoğan, bazılarının "IMF'ye hiç borçlanmasak ne olur?" dediğini, bunun da olabileceğini, ancak IMF'nin bir akredite kuruluş olduğunu ifade etti. Erdoğan, eğer IMF ile ilişkilerini sağlıklı bir şekilde yürütecek olursa Türkiye'ye, dünyada ilişkilerinin yoğun olduğu ülkelerin bakışının çok daha farklı, ikili ilişkilerin de çok daha güçlü hale geleceğini vurgulayarak, bunun devamı noktasında Türkiye ile IMF ilişkilerinin önemli olduğunu söyledi. Türkiye'nin IMF'nin ortağı olduğunu da hatırlatan Erdoğan, ayrıca "parayı nerede daha ucuza bulurum" konusuna da dikkat ettiklerini kaydetti.Başbakan Erdoğan, eğer IMF'den para daha ucuza bulunuyorsa onu satın alacaklarını da belirterek, iç borçlanmada eğer parayı daha pahalıya almak söz konusuysa, IMF'den daha ucuza para geliyorsa onu satın alacaklarını dilegetirdi. Bazı çevrelerin IMF ile anlaşmayı bağımsızlığın elden gitmesi olarak nitelendirdiğini de kaydeden Erdoğan, "Adam gibi durursan bağımsızlık eldengitmez, ama sen karşılarında adam gibi durmaz da her şeyiyle teslim olursan ozaman o dediğiniz sıkıntılar olabilir. Ancak biz IMF ile siyasi görüşme yapmıyoruz. IMF ile sadece ekonomik görüşme yapıyoruz. Bunu böyle sürdürüyoruz" diye konuştu.
-İSTİKRAR VE GÜVENİN ÖNEMİ-
Seçimlerin 18 ay sonra yapılacak olması ve ekonomik duruma ilişkin birsoru üzerine de Erdoğan, "AK Parti iktidarı asla bir seçim ekonomisi içerisine girmeyecektir. Bizim hükümetimizin bir özelliği var ki ekonomide bu çok önemli"dedi. İstikrar ve güvenin önemine de işaret eden Erdoğan, bu iki kavramı adeta "sigorta" kavramlar olarak gördüklerini ve bunun için de mali disiplinden taviz vermeyeceklerini vurguladı. "Süresi içinde seçim yapmayı Türkiye bizim iktidarımızla öğrendi ve öğrenecek" diyen Erdoğan, şu ana kadar kurulan 60 hükümetin ortalamasına bakıldığında 16 ayda bir hükümet değiştiğini, böyle bir ülkede de istikrarın vegüvenin konuşulamayacağını söyledi. Başbakan Erdoğan, bu yılki ekonomik gelişmelere bakıldığında ciddi bir toparlanmanın yaşanacağını ifade etti. IMF ile anlaşma konusunda bir süre verip veremeyeceğine ilişkin soruüzerine de Erdoğan, IMF ile pazarlıkların çok ciddi derecede devam ettiğini,Türkiye'nin de onların istediği yere gelmek istemediğini anlattı. Erdoğan, IMF'nin müdahaleleri olup olmadığına yönelik soruya ilişkin,emeklilere yönelik açıklanan zam paketinin onları rahatsız ettiğini, ancak bunun Türkiye'nin iç meselesi olduğunu ve buna müdahale edemeyeceklerinin söylendiğini kaydetti. Gelir idaresinde reforma gittiklerini, bunu daha çok vergi toplamak için yaptıklarını anlatan Erdoğan, "Vergi kaçaklarının üzerine çok yoğun bir şekilde gidiyoruz ve gideceğiz. Türkiye şu anda hala yüzde 50'yi toplayabilmiş değil. Kayıt dışı ekonomi hala devam ediyor. Bu kayıt dışı ekonomiyle biz nereye varacağız?" dedi. Başbakan Erdoğan, geçen yılın son çeyreğinde vergide çok önemli bir sıçrama olduğunu ve bu yılda bunun devam edeceğini belirtti. Bazı sektörlerin yapılanlardan şikayetlerinin bulunduğu yönündeki bir hatırlatma üzerine de Erdoğan, çalışmaların sektör gruplarıyla görüşülerek yapıldığını ve sıkıntıların da dinlendiğini söyledi. Erdoğan, sektörlerin kendi menfaatlerini düşündükleri kadar ülkenin menfaatlerini de düşünmeleri gerektiğini kaydetti.
-İŞSİZLİK ORANLARI-
İşsizlik konusuna ilişkin bir soru üzerine de Erdoğan, işsizliğin sadece Türkiye'nin sorunu olmadığını ifade ederek, işsizlik oranının ABD'de 2007'deyüzde 4,6 iken 2009 sonu itibariyle yüzde 9,2'ye yükseldiğini ve artışın yüzde108 olduğunu belirtti. Bazı Avrupa ülkelerinden de örnekler veren Erdoğan, Türkiye'de ise2007'de 10,3 iken 2009'da 13 olduğunu ve artışın yüzde 26 olarak gerçekleştiğini söyledi. Erdoğan, bu konuda da yoğun bir çalışmanın içerisinde olduklarını veişsizlik oranını aşağılara düşürmek istediklerini vurgulayarak, Türkiye'nin emek yoğun çalışan bir ülkeden teknoloji yoğun bir ülke haline geldiğini anlattı. Hizmet sektörünü ikame etmenin gayreti içerisinde olduklarını bildiren Erdoğan, Türkiye'nin işsizlik sorunu az olan ülkelerden biri olsun diye çalıştıklarını vurguladı. Erdoğan, Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip olmasının işlerini zorlaştırdığını da belirterek, Türk insanını eğitimli nüfus haline getirmenin avantajlarını yaşadıklarını kaydetti.
-KÜRESEL FİNANS KRİZİ VE TÜRKİYE-
Ekonomik duruma ilişkin bir başka soru üzerine de Erdoğan, 2009 yılının artık geride kaldığını, krizin bir küresel finans kriz olarak başladığını vesonra bir ekonomik krize dönüştüğünü anımsattı. Türkiye'de ise finans sektörünün en karlı sektör konumunda olduğuna işaret eden Erdoğan, finans sektörünün çok çok iyi bir konuma geldiğini söyledi. Erdoğan, finans sektörünün batıya açıldığını ve alımlar yapmaya başladığını da ifade ederek, bugün finans sektöründe önemli bir patronla konuştuğunu ve şu anda Avrupa'da bir ülkede 100 şube açacaklarını dile getirdiğini ifade etti. Türk bankasının Avrupa'da böyle bir adımı atmasının bir kriz alametideğil, tam aksine bir güç alameti olduğunu vurgulayan Erdoğan, bir başkasının iseyeniden bankacılık sektörüne girdiğini de kaydetti.
-YUNANİSTAN'IN DURUMU-
Yunanistan'da yaşanan kriz ve Türk sermayesinin bu ülkeye yönelik birçalışmasının olup olmayacağına ilişkin soruya yönelik de Erdoğan, oraya Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısının bu noktada yardımcı olacağını, ayrıca ortaklaşabazı çalışmalarda bulunulacağını anlattı.Erdoğan, Yunanistan'ın AB'den ciddi bir yardı m alacak gibi göründüğünü vebu yardımla kendini toparlayabileceğini, bütçe açıklarını da aşağı çekmesinin sözkonusu olacağını belirtti. Yunanistan'da sendikaların da baskısının söz konusu olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin de bu hale gelmemesi gerektiğini söyledi.