Başbakan Yıldırım: Avrupa bizi kıskanıyor
Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye İş Kadınları Derneği toplantısında konuştu
Başbakan Binali Yıldırım, 16 Nisan'ın önemli bir tarih olduğunu belirterek, "16 Nisan'da ne olacak? Sandığa gideceğiz, memleketin geleceğine karar vereceğiz. Biz bir değişiklik getirdik. Bu değişiklik bizim ihdas ettiğimiz bir şey değil, bu değişiklik Cumhuriyetin kuruluşundan beri yönetim sisteminde var olan birtakım anlaşmazlıkların son bulmasını amaçlayan bir değişikliktir." dedi.
Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Yıldırım, başlattıkları cazibe merkezleri programlarına değinerek, "Hanımefendiler, gösterin kendinizi. 100 milyar yatırım teklifi var, 23 il sizi bekliyor. Her türlü destek, her türlü teşvik var. İstanbul'da, Ankara'da, Kocaeli'de, İzmir'de iş yapmak kolay. Vatanseverlik; Türkiye'nin her köşesinde iş yapmaktır, her köşesine gidebilmektir. Biz bunun şartlarını sağladık. Güvenliğiniz bizden, her türlü desteğiniz bizden, yatırım sizden. Bunun için sizleri Nene Hatun'un torunlarını; doğuya, güneydoğuya yatırıma davet ediyorum." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, Türkiye'nin geleceğinin ve aydınlık yarınlarının teminatının kadınlar olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Çünkü siz olmazsanız biz perişanız. İşin bir de bu yönü var. Yani bakan olabilirsiniz ama size de bir bakan olması lazım. Bu işin ilavesi. Ama bunun dışında ne kadar iş yapıyorsunuz? Az önce rakamları verdim. Yani sizin sorumluluğunuz hanımlar olarak erkeklerden daha fazla. Hakikaten bir evin dirliği, düzeni, geleceği hep kadınlarla inşa ediliyor. 'Osmanlı kadını' diye bir tabir vardır. Osmanlı kadını demek 'evi çekip çeviren, bütün bireyleri bir arada tutan, kaynakları birleştiren ve geleceği inşa eden akil bir insan' demektir. Bizim böyle bir özelliğimiz var. Hem evi düzene koyan hem de ailenin geleceğini, vizyonunu çizen bir kadın profilimiz var, kadın bakışımız var. Bununla da gurur duyuyoruz. Doğrusu bizim sizlerin her alanda, hayatın her alanında daha etkin yer almanızdan büyük bir mutluluk duyarız. Hiç zerre kadar kıskançlığımız olmaz. Hakikaten bunu samimiyetle söylüyorum, olmaz. Ama bunun böyle yapay olmaması lazım hanımefendiler. Yani biz size lütfedelim, şurayı buyrun size verelim değil. Mücadele alanlarının açık olması lazım. Kısıtlamaların kaldırılması lazım. Yarışın eşit şartlarda olması lazım. Benim anlayışım bu, yanlış olabilir. Ama benim düşüncem bir şey size lütfedilirse, verilirse onun sürekliliği olmaz, devamlılığı olmaz. Bu mücadeleyi sizlerin yapması lazım. Bizim de gerekli vesileleri oluşturmamız lazım, fırsatı oluşturmamız lazım. Çünkü biz gücümüzün tamamını kullanamıyoruz. Eşitiz, nüfusta eşitiz, seçmede eşitiz. Ama sorumluluk almada henüz eşit değiliz. Bunu birlikte sağlayacağız. Siz bu mücadeleyi vereceksiniz, biz de elimizde ne imkan varsa kullanacağız."
"Yürüyerek değil, koşar adımlarla hedefimize gideceğiz"
Başbakan Yıldırım, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasına değinerek, 16 Nisan'ın önemli bir tarih olduğunu söyledi.
Sandığa gidilerek memleketin geleceğine karar verileceğini anlatan Yıldırım, "Biz bir değişiklik getirdik. Bu değişiklik bizim ihdas ettiğimiz bir şey değil, bu değişiklik Cumhuriyetin kuruluşundan beri yönetim sisteminde var olan birtakım anlaşmazlıkların son bulmasını amaçlayan bir değişikliktir. Bunun aslında ilk adımını 2007'de biz attık. Cumhurbaşkanı seçemediğimiz için Mecliste 'Cumhurbaşkanını artık millet seçsin' diye karar verildi. Millet de bu kararı verdi ve ilk milletin seçtiği Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, şu anda iş başında. İki tane seçilmiş var. İki seçilmişle ülkeyi yönetmek zor, olmaz." diye konuştu.
Milli iradenin bir yerde toplanmasını istediklerini ve buna da sandıkta milletin karar vereceğini ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Ülkeyi 5 yıllığına kim yönetecek? Adını koyun. Daha sonra birtakım sizin olurunuz olmadan, onayınız olmadan oluşumlara fırsat kalmasın. İşte bu sistem onu getiriyor. 2007'de cumhurbaşkanını milletin seçmesi ilk adımdı. İkinci adım da ona göre yönetişim sisteminin anayasaya uyarlanmasıdır. Yaptığımız odur. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık tek makamda toplanıyor. Sandıkta belirleniyor, güven oyunu millet veriyor ve 5 yıl boyunca da ülkeyi yönetme yetkisini veriyoruz, sorumluluğunu veriyoruz. Ama boş bırakmıyoruz. Mecliste denetimini yapıyoruz. Meclis ihtiyacı olan kanunları çıkarıyor. Bütün bunlara rağmen yanlış yönetti, beşinci senede 'teşekkür ederiz' diyoruz, kenara bırakıyoruz. Ama kenara bırakmakla kalmıyoruz, hesabını da soruyoruz. Yani yetki ile sorumluluk dengeli bir şekilde modern demokrasilerde var olan bir yapıyı bu değişiklikte getiriyoruz. 'Efendim, bu başkanlık sistemi Amerika'ya benzemiyor, işte Fransa'ya benzemiyor'. Doğru, bu milli bir sistem, bu yerli bir sistem, bizim ihtiyaçlarımıza göre belirlenmiş bir sistem. Bunun kararını da bizim milletimiz verecek. Amerika vermeyecek, Almanya vermeyecek, her ne kadar onlar taraf oldu... 'Hayır' kampanyasında tam gaz gidiyorlar, terör gruplarıyla kol kola gidiyorlar, ne yaparlarsa yapsınlar onların oy hakkı yok, sadece konuşurlar." Yıldırım, vatandaşların kimin dost, kimin düşman olduğunu çok iyi gördüğünü ve kararını ona göre vereceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getireceği en güzel şeyin zaman ekonomisi olduğunu aktaran Yıldırım, "Şimdi, kamu idarelerinde zamanın anlamı yok. Bir işe gireceksiniz, formül şudur; 'Ne zaman bitecek? Kaça bitecek?' Soru gayet açık ve net. İş kadınısınız. Bunu en iyi siz anlarsınız. Size söylenecek cevap şudur; 'Ne zaman biterse, kaça çıkarsa.' Böyle ülke bir yere varamaz. Zaman paradan daha önemlidir. İşte bu yeni sistemde zamanı etkin kullanacağız. Yürüyerek değil, koşar adımlarla hedefimize gideceğiz. En önemli özelliği budur. Şimdi niye yapmıyorsunuz? Bürokrasi. Evet, bürokrasi ağır işliyor. Şikayet etme konumunda değiliz. Ama yapıdan kaynaklanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yıldırım, "Herkes kendi alanında, uyum içerisinde ülkenin geleceğine yönelik üzerine düşen görevi yapacak. Bu sistemin getireceği şey demokraside bir kademe daha üste çıkmaktır. Demokrasimiz daha güçlenecek, istikrar sürekli olacak." diyerek, şunları kaydetti:
"Efendim hükümet kuruldu, kurulmadı, anlaştılar, anlaşamadılar... Zaman kaybı yok, Yazık günah değil mi? Başbakan Ecevit'e, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer iki laf etti, Türkiye yerle bir oldu. 15 yaşındaki gençlerimiz bunu hatırlamaz. 2001'de ne yaşadığımızı hepiniz biliyorsunuz. Bir gecede Türkiye yerle bir oldu. Faizler yüzde 7 bin 500'lere çıktı. 23 banka battı, 46,5 milyar dolar uçtu, gitti. Ama ne oldu? Bedelini sonraki kuşaklar ödedi. 192 milyar dolar 2001 krizinden borç ödedik. 630 milyarın üzerinde. Toplam yaptığımız kamu yatırımlarının tamamından fazla. Peki bunu ödemek zorunda kalmasaydık, şimdi Türkiye'nin nerede olduğunu düşünün. 11 bin dolarda değildik, şimdi 16-17 bin doları konuşuyorduk. Ama zararın neresinden dönülürse kardır. Türkiye'nin artık bir saniye bile kaybedecek vakti yoktur. Bu 'hayırcı' korosunun Türkiye vizyonuyla ilgili, geleceğin Türkiye'si ile ilgili hiçbir fikirleri yok. Olamaz. Çünkü bunlar hayatında tek bir sorumluluk alıp, bir iş üretmiş değiller. Köprü yaparsın karşı çıkar, havaalanı yaparsın, baraj yaparsın karşı çıkar. Tünel yaparsın karşı çıkar. Ne kadar hayırlı iş varsa, güzel iş varsa bunlar hep karşısında. Ama tecrübeyle sabit, yapıp bitirdikten sonra en önce onlar kullanırlar. Böyle de bir özellikleri var."
"İster batıya, ister doğuya, geçeceğiniz yer İstanbul'dur, bu topraklardır"
Başbakan Yıldırım, iş yapmanın risk almak, Türkiye için elini değil, başını taşın altına koymak olduğunu vurgulayarak, "Biz bu işleri yaptık. Avrasya Tüneli'ni yaptık. Birçoğu açıldığı zaman farkına vardı. Avrasya Tüneli dünyanın en önemli projesidir. Denizin 106 metre altından geçen başka bir tünel yok dünyada. En derini Amerika'de 44 metre. Bir mühendislik harikasıdır. Kullanmayanların mutlaka kullanmasını öneriyorum." ifadelerini kullandı.
İki kıtayı üç dakikada birleştiren bir eserden bahsedildiğini dile getiren Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ama bunların tadını yaşayamıyoruz maalesef. Dünyanın en güzel, en büyük eserlerini hayata geçiyoruz, bunların keyfini doya doya yaşayamıyoruz. Gündem tamamen başka bir tarafa gidiyor. Yazık, günah değil mi bu ülkeye? Yani Türkiye'ye bu kadar yüklenilmesinin arkasında kıskançlık var. Bunu bilin. Dışarıdakilerin Türkiye'nin üzerine gelmesi, 'Ya Türkiye kim?' diyor. Dünyanın en büyük havalimanını niye Türkiye yapıyor? Kıskanıyorlar, açık konuşuyorum. En büyüğü 90 milyon Atlanta'da. Biz 200 milyonluk yapıyoruz. Bize yakışan bu. Çünkü dünyanın geleceğini gördük biz. Dünyada zenginlik batıdan doğuya doğru dönmeye başladı. İster batıya, ister doğuya, geçeceğiniz yer İstanbul'dur, bu topraklardır. Asırlar boyunca da böyle olmuştur. Onun için bizim kimsenin varlığında, malında, mülkünde, zenginliğinde gözümüz yok. Ama hiç kimsenin de bizim geleceğimizi şekillendirmek gibi bir pozisyonda olmasını kabul etmeyiz. Bu bizim kırmızı çizgimizdir. Geleceğimizin kararını biz vereceğiz. Geçti o günler. 'Biz gidiyoruz, üç adım arkamdan gel.' O Türkiye yok artık. Türkiye, bölgede karar veren ülkedir. Bölgenin geleceği hakkında 'Benim de söyleyeceğim sözüm vardır.' diyen ülkedir. Bunun yolu da birliğimiz, beraberliğimiz, iç sorunlarımızı çözmemizden geçiyor. 50 senedir bunu tartışmanın anlamı yok. Artık noktayı koyalım."
"Türkiye'nin bu hayalini de gerçeğe dönüştüreceğiz" Merhum Başbakan Adnan Menderes'in de tek başına iktidar olmasına rağmen bu durumdan şikayet ettiğini, hatıralarında "Bazen canımdan bezdiriyor beni" yazdığını anlatan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Rahmetli Türkeş bunun hayaliyle yaşamış, rahmetli Erbakan aynı, Muhsin Yazıcıoğlu, Özal aynı... İşte biz AK Parti olarak hayalleri gerçeğe dönüştüren partinin adıyız. Onun için de Türkiye'nin bu hayalini de gerçeğe dönüştüreceğiz ama sizinle dönüştüreceğiz. Kadınlarımızla dönüştüreceğiz. Tek başımıza biz yarımız. Diğer yarısı burada. Bir olacağız, beraber olacağız, birlikte Türkiye olacağız ve yavrularımız, çocuklarımız için, torunlarımız için daha güzel bir Türkiye'yi birlikte inşa edeceğiz."
Başbakan Yıldırım, iş kadınlarına bugüne kadar ortaya koyduğu gayretlerden dolayı ülkesi, milleti adına teşekkür ettiğini dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Her zaman iyinin daha iyisini yapma imkanımız, fırsatımız var. Sivil toplum kuruluşlarının önemini hükümet olarak kavrayan ve bunu demokrasinin bir gereği olarak gören bir iktidar olduk. Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere biz çok önem veriyoruz. Küçük olsun, benim olsun anlayışında asla olmadık. Bu ülkenin imkanları, kaynakları hepimize yeter. Yeter ki bir olalım, beraber olalım, ayrılıklarımızı bizi uzaklaştıran değil, bizi zenginleştiren varlığımız olarak görelim ve inşallah büyük Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine emin adımlarla ilerleyelim. Buna imkanımız var. Hiç tereddüdünüz olmasın. Türkiye bu değişiklikten sonra 10 yıl içinde iki elin parmakları arasında gösterilen ülkeler arasında olacak. Buna adım kadar inanıyorum." -
Notlar Başbakan Binali Yıldırım'a TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut tarafından hediye takdimi yapıldı. Ardından Başbakan Yıldırım ile TİKAD üyeleri aile fotoğrafı çektirdi.
Genel Kurul'a Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, İstanbul Valisi Vasip Şahin, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin de aralarında olduğu çok sayıda davetli katıldı.