Başbakan ile Atatürk arasındaki benzerlik...
Yazarımız Sanem Altan, bugünkü köşe yazısında Başbakan Tayyip Erdoğan ile Atatürk arasında, kullandıkları siyasi taktikler açısından dikkat çekici bir benzerlik kurdu...
Altan'ın, '‘Krallıkları’ zehirleniyor…' başlıklı yazısı şöyle:
Tayyip Erdoğan ile Atatürk arasında uyguladıkları siyasi taktikler açısından büyük bir benzerlik ortaya çıkıyor bence. Bu cümle Atatürkçüler için kabul edilemez, tahammül edilemez hatta affedilemez bir cümle…
Fakat bunun giderek hepimiz için ürkülecek bir gerçek olduğu anlaşılıyor.
Benziyorlar.
Tayyip Erdoğan da tıpkı Atatürk gibi birlikte yola çıktığı herkesi siyasi alandan temizlemek istiyor ve temizliyor.
Atatürk’ün 1920 ile 1930’da yanında kimler vardı diye bakarsak o 10 yılda birlikte yola çıktığı çok insanı siyasetten silmiş olduğunu görürüz. Ve sadece çocuklara öğretilen o cümle geriye kalır ‘Atatürk, bizi kurtaran adam.’
Atatürk bunu tek başına mı yaptı?
Bunu tek başına başarabilir miydi?
Peki kimdi birlikte hareket ettiği insanlar?
Pek çoğunu siyasetten sürdü çıkardı.
Bugün de Tayyip Erdoğan kendisine biat etmeyen, birlikte yola çıktığı herkesi siyaseten yok etmeye uğraşıyor.
Her şeyi tek başına yapan adam olarak kalmaya ve mutlak gücü ele geçirmeye uğraşıyor.
İktidarın cemaatle kavgası da bana bunun uzantısı gibi geliyor.
***
Dün Taraf gazetesinin manşetinde Mehmet Baransu’nun yayınladığı bir belge vardı.
Askerin 2004 yılında Fethullah Gülen’i bitirme operasyonuna, sivil iktidarın da imza atmış olduğunu gösteriyordu.
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek, Vecdi Gönül, Abdülatif Şener… Bugün hükümete darbe yapmaya teşebbüsden yargılanıp hapse atılan Özden Örnek, İbrahim Fırtına, Şener Eruygur ve Aytaç Yalman’la beraber Gülen’i bitirme operasyonunda anlaşmışlar.
Hepsi imza atmış. O gün o belge imzalandığı için bugün kavga çıkmış değil ama o belge de gösteriyor ki iktidar dostlarına ve ilkelerine sadık davranmıyor.
Başbakan sadece kendini güvende hissettiği zaman diklenebiliyor.
Ondan güçlü olan ona istediğini kabul ettirebiliyor. ‘Yoldaşlarını” rahatlıkla feda edebiliyor.
***
Şimdi gelinen noktaya baktığımızda, iktidarın kendini güvende hissettiği çok açık.
Bu güvenin sonucunda uzun zamandır ilk defa ‘yüzde elli’ kendi arasında kavga ediyor… Kavgayı da başbakan çıkarıyor.
Bu kavganın sonucunun ne olacağını bilmiyorum ama başbakanın siyasi alanda tek başına kalmak istediğini görüyorum.
Başarıyı kimseyle paylaşmak istemiyor, tek kalmak, tek başına anılmak istiyor.
Ama bu kavganın akıllı bir kavga olup olmadığı konusunda şüphelerim var…
Çünkü her kavganın sağlam bir aklı olması gerektiğine inananlardanım ben…
Ama sanki bu kavga o aklı taşımıyor.
***
Kardeşi kralın kulağına zehir akıtıp da öldürdüğünde bütün Danimarka’nın zehirlendiği gibi, bu kavga da ‘yüzde elli’yi oluşturan herkesi hem yaralayacak hem zehirleyecek.
Hamlet zehirlenmiş bir ülkenin prensiydi..
Şaşkın ve kararsızdı.
Şimdi bütün muhafazakarlar da sanırım biraz Hamlet gibi…
‘Krallıkları’ zehirleniyor ama sessiz ve şaşkınlar. Bu kavgada hangisi kazanırsa kazansın aslında kendilerinin kaybedeceğini biliyorlar çünkü… Bu kavgadan Tayyip Erdoğan’a istediği tek adamlık çıkmayacak sanırım.
2013’ün 1923’e benzemediğini sonunda AK Parti’lisi CHP’lisi hep birlikte kabul etmek zorunda kalacak.