'Başbakan bu konuda haklıdır ancak... '
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, "Bir ülkenin başbakanının, belki cumhurbaşkanının, bakanlarının dinlenmesi bir mahkeme kararı olmadığı taktirde suçtur. Başbakan bu konuda haklıdır" dedi, ancak bu dinlemelerin yıllardır gündemde olduğunu, iktidarın ise bugün gördüğü tehlikeleri o gün görmezlikten geldiğini ve harekete geçmediğini de savundu.
"Uyanık olalım"
Loğoğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Toplumcu Düşünce Enstitüsü'nün geçen hafta İstanbul'da düzenlediği Kıbrıs konulu toplantıya katıldıklarını aktaran ve Kıbrıs'ta müzakerelerin sürdüğünü hatırlatan Loğoğlu, CHP olarak Kıbrıs'ta tarafların siyasi eşitliğine dayalı, Türkiye'nin ve Kıbrıs Türk toplumunun çıkarlarını koruyan bir çözümden yana olduklarını vurguladı. Loğoğlu, AK Parti iktidarının yerel seçimlerin ardından "Kıbrıs meselesini çözdük" diyerek bir oldu bitti yaratmasından endişe ettiklerini belirterek, "Kaygılıyız, Kıbrıs müzakerelerine ilişkin soru işaretleri taşıyoruz. Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını yeterince koruyup korumadıklarından dolayı endişelerimiz var. Uyanık olalım. Satabilecekleri tek bir cephe kaldı dış ilişkiler bakımından, Kıbrıs. Onu da diğer tüm dış politika konularında olduğu gibi Türkiye'nin kalıcı çıkarlarına ters düşecek şekilde 'çözüme kavuşturduk' iddiasıyla yanlış bir şey yaparlarsa ne tarih ne halkımız bunları affeder" diye konuştu.
Kırım'daki gelişmeler konusunda da Loğoğlu, CHP olarak Kırım'da nereden gelirse gelsin herhangi bir askeri müdahaleyi gerektirecek yaklaşımlara karşı olduklarını, sorunların diyalog yöntemiyle çözülmesini istediklerini söyledi.
AB Bakanlığı'nda AB fonlarının kullanımı ve personel alımı konusunda usulsüzlük yapıldığı iddialarına da değinen Loğoğlu, şöyle devam etti:
"Bundan daha yüz kızartıcı bir gelişme olabilir mi? Yolsuzluk ve rüşvetin ayyuka çıktığı bir dönemde AB fonlarının da usulsüz olarak kullanıldığı iddiaları işin tuzu biberi mi oluyor? Türkiye'nin bu noktalara getirilmiş olması ayıptır. Utanç vericidir. Bunu yapanlar utanmıyor, mitinglerde geziyor akıllarına geleni söylüyorlar.
Bunlardan en acısını, rüşvet iddialarıyla suçlanan bir eski bakan söyledi. Diyor ki bu bakan 'Nasıl bir zihniyetle mücadele ettiğimizi bu millet çok iyi görüyor. Bu bize yapılanları bir Yahudi, ateist, zerdüşt yapsa anlarım. Ama bunları yapan Müslümanım diye geçiniyorsa yazıklar olsun' diyor. Bu sözlerin hepimizin kanını dondurması lazım. Bunlar ırkçı söylemlerdir, yasalarımıza göre bile suç. Hangi zihniyet, hangi kafayla böyle ifadeler kullanılabilir?"
-"İnönü'yü ağzına dolamaya çalışmasına, Başbakan'ın gücü yetmez"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın miting konuşmalarında sık sık İsmet İnönü ve onun döneminden bahsettiğine işaret eden Loğoğlu, buna ilişkin de "İsmet İnönü nerede, Başbakan Erdoğan nerede?" ifadesini kullandı. İnönü'nün Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında ve sonraki yıllarda çök önemli katkılarda bulunmuş bir devlet adamı olduğunu belirten Loğoğlu, "Kusursuz bir insan mı? Hayır değil. Ama bu kadar bu ülkeye her planda hizmet vermiş bir insanı ağzına dolamaya çalışmasına Sayın Başbakan'ın gücü yetmez" dedi.
Loğoğlu, 17 Aralık soruşturması ve sonrasındaki konulara da değinerek, iktidarın bu konuya yaklaşımını eleştirdi.
"Bir ülkenin başbakanının, belki cumhurbaşkanının, bakanlarının dinlenmesi bir mahkeme kararı olmadığı taktirde suçtur. Başbakan bu konuda haklıdır" diyen Loğoğlu, ancak bu dinlemelerin yıllardır gündemde olduğunu, iktidarın ise bugün gördüğü tehlikeleri o gün görmezlikten geldiğini ve harekete geçmediğini savundu.
Loğoğlu, "Demek ki bu Türkiye'nin güvenliği, yasalara göre bir suç işlenip işlenmediği şeklinde bir algıdan kaynaklanan bir söylem değil. Bu doğrudan doğruya siyasi, kavganın, kaygıların ürettiği bir tablo. Belli bir noktaya kadar doğru olan bir söylem, saptırılan amacı ve niyetleri itibariyle ciddiye alınmaktan çıkan bir söylem haline geliyor. Yasalara göre suç olan bir şey varsa, paralel bir devlet varsa, neyse bu, bunun ortaya çıkarılması şart. Bunun arkasındayız. Ama bunu hangi maksatla yapıyor?" diye konuştu.
Dinlemelerin yasa dışı yapılmasının rüşvet ve yolsuzluk iddialarını ortadan kaldırmadığına işaret eden Loğoğlu, "Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları hangi yöntemle ortaya çıkarılmış olursa olsun suçtur. Niteliği değişmez. Bunun üzerine gidilmelidir. Halkımız bu gerçeği görecektir. Ve bunun faturası mutlaka kesilecektir" dedi.
-"Fethullah Hocanın pozitif özelliklerini anlatan bir belgeydi"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Loğoğlu, Türkiye'nin ABD Büyükelçisi olduğu dönemde o dönem Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan Abdullah Gül'ün Fethullah Gülen ile ilgili bir mesajını ABD'li yetkililere götürdüğü yönündeki habere ilişkin soru üzerine şunları söyledi:
"O tarihlerde Fethullah Hocanın Amerikan makamlarına yeşil kart başvurusu vardı. Alabilmek için ABD'de uzun süre kalmanız, belli koşulları yerine getirmeniz, belli referanslar almanız gerekiyor. O dönemde, yanlış hatırlamıyorsam, Fethullah Hocanın avukatları tarafından hazırlanan bir belgeyi Amerikan Dışişleri Bakanlığı'na iletmemiz istendi. Bunun değişik açılardan bir yazışma konusu olma gereği doğdu. Benim kanaatim bu Amerikan Dışişleri'ne gayri resmi olarak iletilen belgenin, Amerikan yönetiminin yeşil kart konusunda kararını birebir etkileyen belge olduğunu düşünmüyorum. Zaten bu yeşil kartı Amerikan makamları başvuru sahibine vereceklerdi. O belgede neler vardı? Fethullah Hocanın pozitif özelliklerini anlatan, iyi bir din adamı olduğu, toplumsal hizmetlerinin çok geniş olduğu, eğitim alanında çok geniş faaliyetlerinin olduğu şeklinde. Niçin ABD'de yeşil kartı hak ettiğini anlatan bir belgeydi."
Bir gazetecinin soruyu yanıtlarken "Fethullah Hocanın avukatları tarafından hazırlanan bir belgeyi Amerikan Dışişleri Bakanlığı'na iletmemiz istendi" ifadesini kullandığını belirterek, "Kim istedi?" diye sorması üzerine Loğoğlu, "Dışişleri Bakanlığı" karşılığını verdi. "Yani Abdullah Gül mü istedi?" denilmesi üzerine ise "O dönem Dışişleri Bakanıydı Sayın Gül" dedi.
-"Keşke duman olsa. Türkiye en azından rahat bir nefes alır, doğru bir iş yapılmış olur"
Loğoğlu, Balyoz davasındaki tahliyelere ilişkin soru üzerine ise "Bu tahliyelerin çok daha önce gelmesi gerekirdi. Biz tahliyelerin devam etmesini istiyoruz" dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili ile Başbakanlık Özel Kalem Müdürü arasında geçtiği iddia edilen Sayıştay Raporlarının TBMM'ye gelmemesine ilişkin bir ses kaydından bahsedilmesi ve orada geçen bir ifadenin kullanılması üzerine ise Loğoğlu, "Keşke duman olsa. Türkiye en azından rahat bir nefes alır, doğru bir iş yapılmış olur. O dumanın altından Türk halkı kalkar, AKP bile kalkar. Yeter ki doğruyu yapsınlar. Ama hep yalanla dolanla bu ülkeyi götürebileceklerini sanıyorlar. Ama böyle olmayacak" dedi.