Başarısının sırrı ailesi
Ahmet Davutoğlu’nun başarıları ve dünya kamuoyundaki etkili konumunun arkasında yatan en önemli faktörlerden birinin mutlu ve güçlü bir aile yapısı. 2011 yılında yapılan bir röportajda büyük kızı Sefure Davutoğlu “Tek üzüntümüz daha sık görememek. Kendisini çok özlüyoruz. Hafta sonları geliyoruz ve ancak öyle görüşebiliyoruz maalesef” diyordu. Aynı röportajda Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu ise hayat arkadaşını şöyle anlatıyordu: “Evlendiğimizde Ahmet Bey yüksek lisans yapıyordu ve ben şuna inanıyordum: Ahmet Bey ne yaparsa doğru yapar. Bugün de bu düşüncem değişmedi. Ahmet Bey nasıl benim seçimlerimin getirdiği zorluklara katlandıysa ve katlanıyorsa ben de onun seçimlerinin getirdiği zorluklara katlanıyorum. Öğretim üyesiyken de, başdanışmanken de, şimdi de ülkemiz için, insanlık için, bizim için ve çocuklarımız için yararlı şeyler yapıyor. Bu açıdan hiçbir fark olmadı.”
‘Lütfen babamı kovun’
Davutoğlu, Başbakan Başdanışmanlığı döneminde günlerinin büyük bölümü yurt dışında geçiyordu. Babasını çok özleyen küçük kızı Hacer, o dönemde Başbakan Erdoğan’a, “Lütfen babamı işten kovun“ diye mektup yazmıştı.AHMET Davutoğlu, 26 Şubat 1959’da Konya’nın daha sonra ilçe olan Türkmen kasabası Taşkent’te doğdu. Çocukluğunun ilk yılları Toroslar’da geçti.
4 yaşında öksüz kaldı
Annesi Memnune Hanım’ı 4 yaşındayken kaybetti. Memnune Hanım, doktora yetiştirilse belki yaşayacaktı. Taşkent’te ticaretle uğraşan baba Mehmet Bey, ikinci evliliğini Sefure Hanım ile yaptı. 5 yaşında iken babası Mehmet Bey, İstanbul’a taşındı. Okula Fatih’te Hacı Süleyman Bey İlkokulu’nda başladı ve Bahçelievler İlkokulu’nda bitirdi.
Marksist kitapları da okudu
Başarılı bir öğrenci olan Davutoğlu, İstanbul Erkek Lisesi’nde Alman ekolüyle yetişti. Lisede iken 68 kuşağının başlattığı rüzgarla ilgi duyduğu Marksist yayınları da okudu. Ancak sosyalizme karşı mesafeli oldu. Dönemin İslamcı yapılanmalarına karşı da belirli bir mesafede durdu. Futbolun dışında sosyal hayatta fazla yer almıyordu.
Boğaziçi’nde ilk ÇAP yaptı
1977’de Amerikan ekolünün hakim olduğu Boğaziçi Üniversitesi’ne giren Davutoğlu, Ekonomi ile Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerini çift ana dal ÇAP’la bitirdi. Ardından Siyaset Bilimi doktorası yaptı.
5 yıllık Malezya deneyimi
1990’da Malezya International Islamic University’de yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. Üniversitede Siyaset Bilimi bölümünü kurdu, 1993’te doçent oldu. Eşi ve iki kızıyla 5 yıl kaldığı Malezya’dan dönünce 1995-1999 arasında Marmara Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı. 1995-1999’da da Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yaptı.
Kurmay subaylara ders verdi
1998-2002 arasında Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Harp Akademileri’nde misafir öğretim üyesi olarak ders verdi.
Temel tezi: Stratejik Derinlik
1999’da Beykent Üniversitesi’ne geçti ve profesör oldu. Kitaplarının içinde en fazla ses getiren eseri “Stratejik Derinlik” kitabını da bu dönem yazdı. Kitabın önsözünde şöyle yazmıştı: Türkiye’nin stratejik derinliğinin yakın kara, yakın deniz ve yakın kıta bağlantılarıyla yeniden tanımlanması gerekmektedir.
Demirel de aradı
Abdullah Gül, Refahyol döneminde Devlet Bakanı olunca danıştığı önemli isimlerden biri de Davutoğlu’ydu. 1999’da dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kendisinden Kıbrıs konusunda uluslararası bir komisyona sunulması için rapor istedi.
Gül, Başdanışman yaptı
Kasım 2002’deki seçimlerden sonra kurulan hükümette Başbakan olan Abdullah Gül, Davutoğlu’nu da Başbakanlık Başdanışmanlığı’na atadı.
Erdoğan bırakmadı
Recep Tayyip Erdoğan da 2003’te Başbakan olunca Davutoğlu ile çalışmayı tercih etti. Üniversiteye dönme düşüncesinde olan Davutoğlu’nun Ankara’dan ayrılmasını Gül ile Erdoğan istemedi. Bu dönemde etkili bir başdanışman oldu. Hamas ile görüşmeler yaptı. ABD’ye giderek Erdoğan’ın gezisini koordine etti.
2009’da bakan
1 Mayıs 2009’da Başbakan Erdoğan tarafından Dışişleri Bakanlığı’na Meclis dışından atandı. 2011 seçimlerinde Konya Milletvekili olarak Meclis’e girdi. Dış politikayı, ‘sıfır sorun’ anlayışı üzerine oturtmaya çalışan politikalar uyguladı.