Bakan Selçuk: Eğitim yapısal bir dönüşüme tabi olmadı
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, ''Türkiye'ye baktığımızda aslında ekonomide bir takım yapısal reformlar yapıldı. Bankacılıkta, iletişim dünyasında, sağlık sisteminde ve birçok yerde yapısal dönüşüm yapıldı ve çokta güzel noktalara geldik. Ancak eğitim bu anlamda yapısal bir dönüşüme tabi olmadı'' dedi.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin (TÜSİAD), Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Toplantısı Ankara CerModern’de yapıldı. Toplantıya Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkan Yardımcısı Arzuhan Doğan Yalçındağ, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç ile iş dünyasından çok sayıda davetli katıldı.
'EĞİTİM, EKONOMİ VE DEMOKRASİ İLE BAŞBAŞA YÜRÜMESİ GEREKEN BİR KURUMDUR'
Toplantıda bir konuşma yapan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Dünya'yı çok büyük bir kırılmanın beklediğini belirterek, “Bu kırılma ekonomileri ve üretimi çok ilgilendiriyor. Ama büyük ölçüde eğitimi de ilgilendiriyor. Çünkü eğitime bakarken muhakkak eğitim, ekonomi ve demokrasi ile baş başa bir üçlü şeklinde yürümesi gereken bir kurumdur. Eğer eğitim kendi bağımsızlığını ilan eder ve iktisadi hayattan kopuk bir şekilde kendi uygulamalarını ortaya koyarsa elbette bu içe kapanık ve üretim kapasitesini yitirmiş bir ölü dokuya dönüşür. Bundan dolayı da eğitim kurumunun iktisadi hayatla muhakkak suretle birebir eşleşmesinde yarar var. Ancak bu eşleşme birebir olmadığında ve ucundan kıyısından eşleşme olduğunda eğitimin üretme potansiyeli ile ekonominin üretme potansiyeli elbette birbiriyle uzlaşmayacaktır” dedi.
'EĞİTİM BU ANLAMDA YAPISAL BİR DÖNÜŞÜME TABİ OLMADI'
“Türkiye'ye baktığımızda aslında ekonomide bir takım yapısal reformlar yapıldı'' diyen Bakan Selçuk konuşmasına şöyle devam etti:
''Bankacılıkta, iletişim dünyasında, sağlık sisteminde ve birçok yerde yapısal dönüşüm yapıldı ve çokta güzel noktalara geldik. Ancak eğitim bu anlamda yapısal bir dönüşüme tabi olmadı. Eğitim herkesin kendi zihninde bir insan modeli olduğu için ve herkes ‘eğitim şart’ derken, eğitimi başkaları için şart görürken, eğitimin eleştirel düşünme yolunu açması elbette mümkün değildir. Eğer biz bazı insanları düşüncelerinden, davranışlarından ve giysilerinden dolayı eleştirirken kendimizi yakalama fırsatı bulursak o zaman aslında eleştirel düşünmenin bir özeleştiri değil başkalarını eleştiri olduğunu fark ederiz. Bizim eğitimle ilgili meselelere bakarken bunu bir ekosistem içerisinde düşünme zorunluluğumuzda öne çıkarmamız gerek. Çünkü bizim eğitimle yapacağımız dönüşümler Türkiye'nin ve Dünyanın bir ekosistemi içerisinde uyumlu olmazsa o zaman bizim eğitimde bir boşa dönem sürecimiz olacaktır.''
ÖZİLHAN: TÜRKİYE DEVLETİNİN GÜÇLÜ OLMASI AVRUPA BİRLİĞİ AÇISINDA DA ÖNEMLİDİR
TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan’da konuşmasında ifade özgürlüğünün sadece demokrasinin asgari unsurlarından birisi olmadığını aynı zamanda teknolojik ilerlemenin de başlangıç noktası olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Şiddet içermedikçe düşünce ifade edilebilmelidir. Görüş farklılıklarını cezalandırmak yerine teşvik edilmelidir. Korku siyasetinden, kimlik siyasetinden, nefret siyasetinden kaçınılmalıdır. Ama ifade özgürlüğünden ve çoğulculuktan da korkulmamalıdır. Gençlerimize beceriler kazandırırken, sosyal yönden gelişmelerini de ihmal etmemelidir. Aynı zamanda kültürlü, vicdanlı, insanlığa hizmet ideallerine sahip bireyler yetiştirmeliyiz. 95 yıl önce Türkiye toplumunun temelleri gayet sağlam atılmıştır. Kendimize güvenelim. Ülkemizi gençlerimize güven içinde emanet edelim. Geleceğe yürürken hesaba katmamız gereken bir faktörde küresel güç dengesindeki hareketliliktir. Bazı analistlere göre eski gücünü yitirmekte olan hegomon bir ülkenin yükselmekte olan başka bir güç tarafından tehdit edildiği bir döneme daha şahit oluyoruz. Dünyada bu tür 16 dönemin 12'sinin savaşla sonuçlandığı söyleyen analistler, Dünyayı olumsuz gelişmelere karşı uyarıyor. Bu karanlık yorumları bir tarafa bıraksak dahi ülkemiz ve ekonomimiz üzerindeki muhtemel etkileri nedeniyle küresel güç dengesindeki gelişmeleri de çok iyi takip etmeliyiz. Batı ülkelerine kıyasla Çin ve Rusya gibi ülkelerle işbirliğine verilen ağırlıkta son dönemde kendisini hissettiren dengelenme sürecinin ilerlemesinin ülkemizin menfaatleri açısından olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyoruz. Küresel güç dengelerinde kaymaların söz konusu olduğu bu ortamda Türkiye bölgedeki dengelerin sağlanmasında kilit rol oynayan bir aktördür. Güney sınırımızın hemen ötesinde Ortadoğu'nun yeniden dizayn edilme çabalarını hepimiz dikkatle izliyoruz. Bu bölge tarih boyunca olduğu gibi bugünde Dünyanın en hassas bölgelerinden birisi. Türkiye bu bölgede uzun vadeli menfaatlerini göz etmek durumundadır. Öte yandan Türkiye Devleti'nin güçlü olması bu bölgenin istikrarı açısından olduğu kadar Avrupa Birliği'nin geleceği açısında da önemlidir.”
BİTECİK: AYNI TRENDE OLMAK HERKESİ AYNI YOLUN YOLCUSU YAPMAZ
Dış ilişkiler ve ekonominin iç içe olduğunu ve birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini söyleyen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ise, ''Uluslararası ilişkilerde güç sahibi olmak ekonomide de söz sahibi olmak demektir. Ve iş dünyası olarak ekonomide gözümüz her daim dış ilişkilerin üzerinde olmuştur. Hepimiz şüphesiz aynı trendeyiz. Ancak aynı trende olmak herkesi aynı yolun yolcusu yapmaz. Biz her zaman demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlük ve sosyal ilerleme yolunun yolcusu olmamız gerektiğini söyleriz. Ve olmamız gerekir. Trenin ancak ve ancak böyle varması gereken yerlere varacağına inanıyoruz. Türkiye'nin başarısı için geçmişte de test edilmiş formül aslında bellidir. Bu demokrasi, hukuk devleti, özgür ve yaratıcı toplum, yüksek nitelikli eğitim, teknolojik eğitim ve Avrupa Birliği (AB) ile entegrasyon sürecinin tamamıyla hızlanması ile olur. Ekonomik atılımlarla eş zamanlı olarak demokratik açılımlar, ifade ve basın özgürlüğünün sağlanması ve özgürlük alanlarının genişletilmesi çok önemlidir'' diye konuştu.
'ATA'MIZ, EĞİTİME BÜYÜK ÖNEM VERDİĞİNİ DE BELİRTMİŞTİR'
“Her ülke şüphesiz kalkınmak ister” diyen Bilecik konuşmasını şöyle tamamladı:
''Bir ülkenin kalkınması o ülke insanının gelişmesiyle de sıkı sıkıya bağlantılıdır. Dünya'da eğitim düzeyi yüksek olup da geri kalmış bir ülke yoktur. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e göre en önemli nokta eğitim meselesidir. Çünkü eğitim ya bir milleti hür, bağımsız, yüce bir toplum halinde yaşatır ya da bir milleti esarete ve sefalete terk eder. Ata'mız bir konuşmasında da 'Cumhurbaşkanı olmasaydım, Milli Eğitim Bakanı olmak isterdim' diyerek eğitime büyük önem verdiğini de belirtmiştir.''