Bakan Özhaseki: Sıfır toleransla önümüze bakacağız
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, depremlerin ardından TOKİ'nin yaptığı konutlarda bir çatlak bile olmadığını belirterek, “Niye, işte sıfır toleransla gittiği için olmadı. Daha önce güya TOKİ beğenilmezdi. ‘TOKİ evleri değil mi canım falan filan’ denirdi. Ne oldu şimdi? En kıymetli evler durumuna geldi. O yüzden kardeşlerim bu işte de bundan sonra asla tolerans olmayacak. Sıfır toleransla önümüze bakacağız” dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, toplu açılış töreni ve birtakım ziyaretler için Elazığ’a geldi. Vali Ömer Toraman’ı makamında ziyaret eden Bakan Özhaseki, basına kapalı görüşme gerçekleştirdi. Bakan Özhaseki’ye AK Parti Milletvekili Ejder Açıkkapı, CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver ve Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları da eşlik etti. Cumhuriyet Meydanı'ndaki toplu açılış töreninde konuşan Bakan Özhaseki, asrın felaketi olarak tarif ettikleri ama bin yıllık Anadolu medeniyetinde başa gelebilecek olan en büyük felaketle karşı karşıya olunan depremin acısının hala geçmediğini belirterek, şunları söyledi:
“İçimiz yanıyor. 50 binden fazla canımızı toprağa verdik. 18 ilimiz, 14 milyon insan bu depremden doğrudan etkilendi. Maddi hasar söylenecek gibi değil. Artık dilimiz dönmüyor rakamlara. 100 milyar doların üzerinde büyük bir beladan bahsediyoruz. Bu afetin olduğu ilk andan itibaren saat 04.17. Sayın Cumhurbaşkanımızı ayakta önce. Valilerimizi arıyor ki valilerimiz şahittir buna. Olayın vahameti anlaşılınca bütün bakan arkadaşlarımızı, ikili üçlü gruplar halinde deprem bölgelerine gönderiyor. Valiler görevlendiriliyor, kaymakamlar görevlendiriliyor. O dönemde ben de AK Parti'de genel başkan yardımcısıydım. Belediyelerden sorumluyum. 809 belediyemiz var. Arkadaşlarımıza hiç kimseden talimat beklemeden deprem bölgelerine gidin, ne gerekiyorsa onu yapın diyerek o dönemde arkadaşlarımızı biz bu şekilde yönlendirdik. Sadece AK Partililer mi? Böyle dersek haksızlık olur. Birçok güç olan belediye başka partiler. Aynı zamanda tüm Türkiye ayaktaydı. Ne yapabilirsek diye herkes bir gayretin içerisindeydi, bir kaygının içerisindeydi. O dönemde herkes gücü neye yetiyorsa onu yaptı. Zannetmiyorum ki hiç kimsenin evinde akşam sıcak çorbasını içerken, millet türküler dinleyerek keyif asla yapmadı. Hep gözyaşı vardı, hep hüzün vardı. Ama büyük bir millet olmanın da hazzını hep birlikte yaşadık.”
‘180 BİNDEN FAZLA KONUTUN İHALESİNİ YAPTIK’
Deprem bölgelerinde karşılaştıkları ve yurt dışından gelen misyon şeflerinin, bakanların kendilerine, ‘Böyle bir deprem bizim ülkemizde olsaydı biz bunun altından asla kalkamazdık’ dediğini söyleyen Bakan Özhaseki, “Çok şükür ciddi adımlar atıyoruz. Gece gündüz demeden uğraşıyoruz. Şu ana kadar 180 binden fazla konutun ihalesini yaptık. Sağlam zeminlerde. İnşallah devamı da geliyor. Bir sene içerisinde bunların büyük bir çoğunluğunu da teslim etmeye devam edeceğiz. Gece gündüz demeden koşmamızın, birçok görevli arkadaşımızın tatil yapmadan bu işlere gönül vermesinin en büyük sebebi şu; şu anda 1 milyon 900 binden fazla vatandaşımız evlerinden uzakta. 80 bin civarında kardeşimiz devlete ait yurtlarda, sosyal tesislerde kalıyor. Konteyner kentlerde 450 binden fazla insanımız var. Çadırlar boşalınca bu sayı 500 bini de geçti, diye tahmin ediyorum. 320 bin aileye de kira yardımında bulunuyoruz. Haliyle insanlar o konteyner kentlerde kalırken memleketlerinden uzakta gurbet elde, hayat mücadelesi verirken bizim rahat etmemiz mümkün değil. Tatil yapmamız mümkün değil. Gece gündüz demeden o insanlarımızı bir an önce güvenli evlerine, sağlıklı şekilde yerleştirip sonra da onların duasını alarak geriye çekilmekten başka çaremiz yok diye düşünüyorum” dedi.
‘YERİNDE DÖNÜŞÜM FORMÜLÜNÜ BAŞLATTIK’
‘Yerinde Dönüşüm’ formülünü başlattıklarını kaydeden Bakan Özhaseki, şöyle konuştu:
“’Yerinde Dönüşüm’. Bu bir mecburiyetti. Neden bir mecburiyetti? Çünkü istediğimiz kadar rezerv alan bulamıyoruz. Antakya için düşünün neredeyse yüzde 90 yok olmuş. Hatay'ın merkezi Antakya demek zaten. Siz oradan alıp o yüzde 90 olan konutu ki; toplamda Hatay'da 250 bin civarında yıkılan konut var. Nereye koyacaksınız? Öyle bir rezerv alan bulamıyorsunuz ki. Bir de insanlar hatıraları olan yaşadıkları yerlerden uzaklaşmak istemiyorlar. Eski mahalledeki komşuluklarını devam ettirmek istiyorlar. Oradaki insan ilişkisini sürdürmek istiyorlar. Hatıralarından da asla kopmak istemiyorlar. Bundan dolayıdır ki biz ‘Yerinde Dönüşüm’ formülünü başlattık. Burada eğer vatandaşlarımız derlerse ki; ‘Evet, köyümdeki konutumu yaparım.’ Onlara bir taraftan hibe, bir taraftan da kredi vererek evlerini yapmalarını sağlayacağız. Tip projeler de vereceğiz. Bizim kontrolümüzde devam edecek. Ama sağlıklı bir şekilde yaptığı takdirde sonuna kadar destekleyip parayı vereceğiz. Sonunda tapuyu verirken de bir kısmını iki sene vadesiz ödemesiz. 10 sene faizsiz bir şekilde yarısını verdiğimiz kredinin geriye dönüşünü isteyeceğiz. Bundan büyük bir avantaj olmaz. Yani ortalama köyde bir ev 1 milyon liraya mal oluyorsa, biz devlet olarak 1 milyon lirayı veriyoruz. O iş yaptıkça parayı vereceğiz. Ev bitti, sonra yarısının iki sene sonra başlamak üzere 10 yıl boyunca senedini isteyeceğiz sadece. O günlerde 3 bin lira civarında olacak aylık taksinin de kimseye dokunmayacağını herhalde herkes de tahmin eder diye düşünüyorum. Şehir merkezlerinde de binalarda bulunan kardeşlerimiz en az yarısı anlaşıp bir araya geldiği takdirde aynı krediden istifade edecekler. Eğer evleri biraz daha büyükse 1 milyon 300 bin liraya kadar biz para vermeye devam edeceğiz. Vatandaş kendisi evi yapacak. İstediği müteahhitle anlaşarak devam edecek. Biz para vereceğiz. Bittikten sonra da dediğim gibi 2 sene içerisinde hiçbir şey istemeyeceğiz. Bunun içindir ki zaten vatandaşlarımız durmadan müracaat ediyorlar. Ben bugün gelirken baktım 180 bine yakın vatandaş ‘evet biz yerinde dönüştürürüz. Siz bir an önce yeter ki bizi destekleyin. İşimizi biz yapalım’ diyen vatandaşlarımız var. Bunun çok büyük faydaları var. Şimdi şöyle düşünün. Bir yerde biz devlet olarak merkezden, TOKİ olarak 3 bin konut, 5 bin konut verdiğimizde bunu alan büyük müteahhitlik grubu önce gidiyor, 5 bin kapı siparişi veriyor. 5 bin lavabo siparişi veriyor fabrikaya. 5 bin cam siparişi veriyor. Fayans siparişi veriyor. Sonra TIR’lara dolduruyor. Deprem bölgesine getiriyor. Bunları monte ediyor, geçip gidiyor. Yereldeki tüccara, sanayiciye, imalat yapan insana, esnafa ne faydası var? Fazla bir faydası olmuyor. Ama ‘Yerinde Dönüşüm’ projesiyle birlikte inşaat sektörüne, malzeme temin eden 140 alt sektör burada istifade etmiş olacak. Yereldeki mimarlarımız, mühendislerimiz projeler yaparak burada iş güç sahibi olacaklar. Yereldeki müteahhit kardeşlerimiz işlerini yapacaklar. İstihdam doğacak burada. Ticaret canlanacak ve bir an önce şehirler merkezlerde ayağa kalkınca o şehre geri dönüşler de başlayacak. Bunun içindir ki bir taraftan elbette biz rezerv alanlar yapacağız. Gücü olmayan, evini yerinde yapamayacak insanlara o evlerden vereceğiz. Ama bir taraftan da vatandaşın yapmasını sağlayacağız. Bunu yaparken destek sonuna kadar da devam edecek. Elazığ da geçerli. Şu ana kadar 2 bin civarında Elazığlı hemşerilerimizle biz yerinde dönüştürmek istiyoruz. Siz bize izin verin diye müracaatları var. O kardeşlerimiz için, eğer isterlerse müteahhitler de katlı yapacakları zaman anlaşma için tip sözleşmeler vereceğiz. Eğer istiyorlarsa hazır çözümlenmiş, projeler de vereceğiz. 100 metrelik, 120 metrelik, 150 metrelik statiği, betonarmesi, makinesi, elektriği çözümlenmiş bir projeler de vereceğiz. Harç, pul, damga vergisi falan da istemiyoruz. Yapı denetim firmalarına giderek ayrıca masraf etmesinler. O işi de biz üstleniyoruz. Yapı denetim firmalarının parasını biz ödeyeceğiz. Biz denetlettireceğiz”
‘FAY HATLARININ GEÇTİĞİ YERLERDE TEK BİR YAPI YAPILMAYACAK’
Projeler gerçekleşirken vazgeçilmezleri olduğunu belirten Bakan Özhaseki, “Birincisi artık fay hatlarının geçtiği yerlerde, fay kırıklarının olduğu yerlerde asla bir tek yapı yapılmayacak. Bunda tavizimiz yok. İmar planlarına işliyoruz. Bu konuda eş, dost devreye girse de hatırlı, eşraftan insanlar devreye girseler de ağalar, paşalar devreye girseler de taviz yok. Yapılmayacak. İkincisi zeminde sıvılaşma olan yerlerde de yapı yapılmayacak. Sonra zemin etütleri yapılmadan buna uygun statik çözümlemeler ortaya konmadan da yapı yapılamayacak ve bir sıfır tolerans dediğimiz bir döneme geçiyoruz. Şu binaların her birisinde 50-100 kişi yaşıyor. Sevdiklerimiz var. Canlarımız içinde. Nasıl oluyor da bunu yapanlar, ‘Bir şey olmaz canım, sulamasan da olur. Geç bugün ne yapalım? Unuttuk. Demir ne olacak? İki çubuk eksik koy ya. Aşağıdaki dükkanın kolonunu kes, müşteri rahatça girsin kardeşim” dendiği için bu felaketler başımıza geliyor. Değerli kardeşlerim, eğer Japonya'da deprem oluyor, herkes yerlerinde rahatça uyuyorsa ve burada deprem olduğunda da bizler kendimizi camdan dışarıya atıyorsak. Kara kara düşünmemiz lazım” dedi.
‘DAHA ÖNCE TOKİ BEĞENİLMEZDİ’
TOKİ'nin yaptığı konutlarda bir çatlak bile olmadığına dikkat çeken Bakan Özhaseki, “Niye? İşte sıfır toleransla gittiği için olmadı. Daha önce güya TOKİ beğenilmezdi. TOKİ evleri değil mi canım falan filan denirdi. Ne oldu şimdi? En kıymetli evler durumuna geldi. O yüzden kardeşlerim bu işte de bundan sonra asla tolerans olmayacak. Sıfır toleransla önümüze bakacağız” diye konuştu.
‘ŞEHİRLERİN MERKEZLERİ BAKANLIK TARAFINDAN YAPILACAK’
“Hatay'ın da, Kahramanmaraş'ın da Adıyaman'ın da, Malatya'nın da şehir merkezlerini bakanlık olarak girip biz yapacağız" diyen Bakan Haseki, "Çünkü o merkezler herkesin belki de iftihar edeceği kartpostallara konu olan veya insanların buluşma yeri olarak ortaya çıkacak olan bir manzara arz ediyor. Oralardaki yapılar istiyoruz ki düzgün çıksın. Kimlikli binalar ortaya çıksın. Sonra da çeperlerde yapılacak olan diğer binalar onları örnek alarak yapsınlar. Bunun için de burada da biz elimizden geleni inşallah o şehirlerimiz için kullanmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Bugün Marmara depreminin 24’üncü yıl dönümü olduğunu belirten Özhaseki, “Değerli kardeşlerim şunu hiç kimse unutmasın. Türkiye bir deprem ülkesidir. Geçtiğimiz yüzyıl içerisinde, gerek denizlerimizde gerekse ana karada meydana gelen deprem sayısı tam 226. Bu 3-4 şiddetinde depremlerden bahsetmiyorum. 6 ve üzerinde yıkıcı şiddette depremden bahsediyorum. Ana karamızda meydana gelen yıkıcı deprem sayısı ise son yüz yılda tam 60. Can kaybımız 130 bin. Peki, maddi kayıp söylenecek gibi değil. Yüz milyarlarca dolar. Eğer biz tedbirli olursak bugünden doğru adımlar atarsak ve bu erken uyarı sistemiyle şehirlerimizi depreme dayanıklı hale getirirsek depremden sonra karşımıza çıkacak büyük bir felaketi önlemiş oluruz” ifadelerini kullandı.
‘BİLİM ADAMLARININ SÖYLEDİKLERİYLE KAVGA EDECEK HALİMİZ YOK’
Herkesin olası İstanbul depreminden bahsettiğini hatırlatan Bakan Özhaseki, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bilim adamlarının söyledikleriyle kavga edecek halimiz yok. Onlara uyarak ve doğadaki kendine has gelişmeleri takip ederek biz önlem almak durumundayız. İnşallah bir taraftan da bakanlık olarak İstanbul'umuzu depreme hazırlayacağız. Böyle olursa geleceğe güvenle bakabileceğiz. Yoksa her bir iki senede bir dizlerimize vuracağız. Canlarımızı toprağa vereceğiz ve ağlamaya devam edeceğiz. Bunun üç tarafı var. Hiç kimse unutmasın. Bir tarafı elbette ki devlet. Bakanlık. Kanun çıkaracak. Destek verecek. Elinden geleni yapacak. Ama bir tarafta da belediye başkanları gayret edecekler. Çöküntü alanı haline gelmiş vatandaşların bulunduğu mahallelerde hesaplar yapacaklar. Onlarla görüşecekler. Hazır hale getirecekler. Sonra dönüp bakanlığa diyecekler ki, biz burada bir yer hazırladık. Hadi gelin bizi destekleyin. Elinizde ne imkan varsa bize verin, kira paralarını ödeyin. Rezerv alanlar verin. Para desteğinde bulunun. Biz burayı dönüştürelim, diyecekler. Sonra üçüncü tarafında da bu işin vatandaşımız var. Değerli kardeşlerim, eğer vatandaş istemezse bu memlekete hiçbir şey yapılmaz. Dönüşüm bile yapılamaz. Eğer diyorsa ki vatandaş ben bu evden çıkmam. İçinde ölürüm sana ne? Ben zaten nereden size destek olayım? Nereye gideceğim? Ben bu yaştan sonra nereye gideyim falan demeye başlarsa yapılamaz ki dönüşüm. Orada da vatandaşımızın yardımcı olması lazım. Biraz anlayışlı davranması lazım. Elbette onları incitmek istemeyiz. Üzmek istemeyiz. Onların üzerine bir yük binsin. Biz aynı gemideyiz. Allah korusun bu gemi su alırsa hepimize zarar gelir. O yüzdendir ki bu işin siyaseti olmaz. Deprem işi el birliğiyle çözülebilecek bir iştir.”
Törenin ardından Bakan Özhaseki, Elazığ Belediyesi tarafından organize edilen muhtarlar, dernek başkanları ve STK’lar ile toplantıya katıldı. Toplantı basına kapalı yapıldı.
DHA-Genel - Türkiye-Elazığ - Burak EMEK, Tekin YALÇINKAYA