Bakan Kurum'dan Karadeniz için iklim eylem planı açıklaması
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Karadeniz Bölgesi'ndeki 6 ili kapsayan, 15 maddelik 'İklim Değişikliği Eylem Planı'nı açıkladı.
Bölgede dere yatağında bulunan, iklim değişikliği nedeniyle risk altında olan, acil ve öncelikli taşınması gereken 1950 bina tespit edildiğini belirten Kurum, "Riskli bölgelerde yaşayan 2000 aileyi, kentsel dönüşüm kapsamında yapacağımız konutlara taşıyacağız" dedi. Kurum, Karadenizdeki iklim değişikliğine bağlı afetleri azaltmak için hazırlanan eylem planının, Türkiye'nin tamamı için de uygulanacağını söyledi.
Trabzon'da, otelde 'Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı Toplantısı' düzenlendi. Toplantıya Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un yanı sıra Trabzon, Rize, Samsun, Giresun, Ordu, Artvin'in vali ve belediye başkanları ile kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Bakan Kurum, Karadenizlileri, ülkeyi ve tüm dünyayı yakından ilgilendiren önemli meseleyle ilgili toplandıklarını belirterek, iklim değişikliğinin son yıllarda uluslararası gündemi meşgul eden en önemli konulardan biri haline geldiğini söyledi.
'NÜFUSUN 3'TE 1'İ KÜRESEL ISINMADAN ETKİLENECEK'
Dünya liderlerinin bir araya geldiği, G20 ve G7 zirvelerinde ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu gibi toplantılarda terör, göç ve iklim değişikliğinin öne çıkan başlıca konular olduğunu belirten Kurum, şöyle konuştu:
"Önleyici tedbirler almak ve aynı zamanda uyum sağlamak için ülkeler birbirine yardımcı olmak zorunda. Çünkü iklim değişikliği maalesef sınır tanımıyor. İklim değişikliği ve dünyada etkilerine bakacak olursak, sanayi devriminden bu yana dünyanın ortalama sıcaklığı 1,1 derece arttı. Eğer tedbir alınmazsa bu yüzyılın sonunda ortalama sıcaklıklar yaklaşık 4- 6 derece artacak. Deniz suyu seviyesi 19 santim yükseldi. 2100 yılında denizlerimizde su seviyesinin 5 metre yükselmesi bekleniyor. Bu kötü senaryo gerçekleşirse birçok adanın sular altında kalması, pek çok yerel kültürün yok olması ve buna bağlı olarak İklim göçü meydana gelmesi öngörülüyor. Yani dünyada yaşayan insan nüfusunun 3'te 1'i küresel ısınmadan etkilenecek gibi gözüküyor. Önümüzdeki 100 yılın sonunda tarım için uygun alanların miktarı azalacak, kıtlık ve kuraklık baş gösterecek. Sel, fırtına, tayfun gibi doğal afetlerin sayısı, şiddeti ve yeri de artacak. Tatlı su kaynaklarıyla ilgili sıkıntılar meydana gelecek. Sadece insanlar için değil, tüm canlılar için dünya, yaşanması zor bir yer olacak. Yine dünyamızda birçok canlı türünün yok olacağına, ekosistemin bozulacağına dair öngörüler bulunuyor."
'2100 YILI UZAK GELMESİN'
İklimi değiştirenin, insanın kendisi olduğunu vurgulayan Bakan Kurum, "Şehirlerimizde nüfus yoğunluğunun artması, trafik sorunu, aşırı tüketim gibi faktörlerle iklim değişikliğine sebep olduk. İklim değişikliğinin etkilerini önleyecek olan da yine bizleriz. Sadece devletlerin, ilgili kuruluşların değil tüm bireylerin çevre için duyarlı olması gerekiyor. 2100 yılı bize uzak gelmesin. Çocuklarımıza, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimizin görevi. Ani bastıran sağanaklarda metrekare başına düşen yağış miktarı, altyapısı düzgün olan ülkelerde de sel felaketlerine yol açıyor. Örneğin; Avrupa'da Berlin'de, Roma'da ayrıca Madrid ve Münih gibi şehirlerde aşırı yağışlar hayatı felç ediyor. Caddelerde insanlar yüzüyor, köprüler yıkılıyor, araçlar sürükleniyor. Daha 2 gün önce Washington'u sel aldı. Bölgede bulunan pek çok nehrin suyu yarım saat içinde 22 santimetre yükseldi. Hatta Beyaz Saray bu durumdan etkilendi. Dolayısıyla iklim değişikliği yeni bir parametre olduğu için altyapınız ne kadar düzgün olursa olsun bu etkileri yaşıyorsunuz" diye konuştu.
'TÜRKİYE CİDDİ TEHDİT ALTINDA'
Türkiye'nin, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler arasındaki Akdeniz Havzası'nda yer aldığını ve ciddi tehdit altında olduğunu kaydeden Bakan Kurum, şunları söyledi:
"Son yıllarda bu iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarını hep birlikte yaşamaya başladık. Kıyılarımızdaki ölçümler, deniz seviyesinin yıllık 6 mm civarında yükseldiğini gösteriyor. Deniz suyu sıcaklığımız da arttı, bu artışa bağlı olarak şiddetli ve sık yağışlar meydana geldi. İnsanlar için önemli oksijen kaynaklarından olan deniz çayırları yok oluyor. Akdeniz çölleşiyor. Bu süreçte, Tropikal canlı türleri Kızıldeniz üzerinden kıyılarımıza geliyor. Daha önce ülkemizin sahillerinde bulunmayan, görselde de görmüş olduğumuz balon balığı, aslan balığı gibi istilacı tür balıklara rastlar olduk. Bu tür balıklar, denizlerimizdeki balık çeşitliliğini de tehdit etmeye başladı. Yine ülkemizin akciğerleri olan ormanlarımızda küresel ısınmaya bağlı olarak yangın riski artıyor. İklim değişikliği ekonomiye de zarar veriyor ve tedarik zincirini bozuyor. Akdeniz normalde kapalı havza olduğu için, hortum ihtimali düşüktür. Ama son dönemde ne yazık ki sıkça hortumlara şahit oluyoruz. Aynı zamanda şiddetli dolu yağışını da yaşıyoruz. Antalya'da ceviz büyüklüğünde dolu yağdı. Sel suları, seraları yerle bir etti. Tüm bunlar yüzünden mahsullerimiz zarar görüyor, bu da fiyatlara yansıyor. Geçen Ağustos ayında hepimizin bildiği gibi İstanbulda meydana gelen dolu yağışı; arabalarda, evlerde, iş yerlerinde, yollarda çok ciddi hasara yol açtı. Sadece 15 dakikalık dolu yağışı 3 milyar liralık zarara neden oldu. Bu maliyetle 12 bin konut inşa edebilir, hastaneler ve okullar yapabilir, istihdam sahaları oluşturabilirdik."
'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLEYECEK'
İklim değişikliğinin herkesi ve her yeri etkileyeceğini belirten Kurum, "Sadece kıyı kesimlerimiz değil, iç bölgelerimizde de iklim değişikliğini hissedeceğiz. İç Anadolu bölgemizde 2100 yılına kadar gereken önlemler alınmazsa kuraklık artacak ve tarım ürünü çeşitliliği azalacaktır. Şimdi size çok yakından bildiğim bir örneği anlatmak istiyorum. Konya Karapınarlıyım. Dünyanın nazar boncuğu olarak adlandırılan Meke Gölü Karapınar'da. Bakanlık olarak ülkemizin diğer doğal güzellikleri gibi burayı da koruma altına aldık. Bu göl kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bölgede obruklar meydana geliyor ve çökmeler yaşanıyor. Konya gibi tarımın başkenti bir ilimizde seller yaşanmaya başladı. Bunun tabi ki başka etmenleri de var ama en belirgin nedeni iklim değişikliği. En bereketli ovalarımız, ülkemizin gıda deposu bölgelerimiz küresel ısınmanın tehdidi altında" dedi.
'SIFIR ATIK PROJESİ'Nİ YAYGINLAŞTIRACAĞIZ''
Bakanlık olarak iklim değişikliğine karşı mücadele yürüttüklerini dile getiren Bakan Kurum, Türkiye'nin, çevreyi en az kirleten ülkelerden biri olduğunu söyledi. Uluslararası platformda iklim değişikliğiyle mücadele noktasında çaba sarf eden ülkelerden olduklarını kaydeden Kurum, şunları söyledi:
"Daha geçtiğimiz ay Japonya'da düzenlenen G20 Zirvesi'nde, üye ülkelerin bakanlarıyla yapmış olduğumuz toplantılarda, iklim değişikliğiyle ilgili uluslararası kamuoyuna çağrıda bulunduk. Ülkemizde bu kapsamda yapmış olduğumuz çalışmaları anlattık. Aynı şekilde G20 Zirvesi'nde Sayın Cumhurbaşkanı'mız da iklim değişikliğinin önemiyle ilgili dünya liderleriyle bir araya geldi. 2004 yılındaysa Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne ve 2009 yılında Kyoto Protokolü'ne taraf olduk. 2016'da da Paris Anlaşması'nı imzaladık. Paris Anlaşması'na taraf olmamıza yönelik müzakerelerimizi de sürdürüyoruz. 2030 yılında, sera gazı emisyonlarında yüzde 21'e kadar artıştan azaltım hedefimiz bulunuyor. Bunun için de projeler gerçekleştiriyoruz. Başta 'Sıfır Atık' projesi olmak üzere deniz çöpleriyle mücadele için başlattığımız 'Sıfır Atık Mavi Hareketi', bisiklet yolları, millet bahçeleri gibi çevreci hareketlerle İklim Değişikliğinin etkilerini azaltmaya çalışıyoruz. 2017 yılında Sayın Emine Erdoğan hanımefendi öncülüğünde başlattığımız 'Sıfır Atık' projemizle çöpleri kaynağında ayrıştırarak, metan gazının engellenmesini hedefliyor; aynı zamanda israfın önüne geçiyoruz. Bu projeyle 2023 yılına geldiğimizde, yıllık 4 milyar dolar tasarruf edeceğiz, 100 bin kişiye de istihdam sağlamış olacağız. Önümüzdeki günlerde Sıfır Atık Yönetmenliği'ni yayımlayarak, tüm ülkede sıfır atık projesini yaygınlaştıracağız."
'YEŞİL ALANLARI ARTIRIYORUZ'
Alınan 2 nefesten 1'inin denizlerden 1'inin ise ormanlardan geldiğini aktaran Bakan Kurum, "Denizlerimizi korumak için geçtiğimiz ay 'Sıfır Atık Mavi Hareketi'ni başlattık. Temiz denizlerimizin bir göstergesi olarak mavi bayrak alan plaj sayımızı 463'e çıkardık. Yine plastik poşetlerin oluşturduğu kirlilikle mücadele için bir karar aldık. 2019 yılı itibarıyla ülkemizde plastik poşetleri ücretli hale getirdik. Çok şükür, önemli bir yol da katettik. Burada çok önemli bir güncel veriyi sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye'deki 5 büyük market zincirinin verilerine göre, geçtiğimiz yılın ilk 6 ayında 2 milyar 54 milyon olan poşet sarfiyatını bu yıl 464 milyona düşürdük. Buna göre, plastik poşet kullanımında yüzde 78 azalma görüldü. Buradan plastik poşet düzenlememize destek veren tüm vatandaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. İklim değişikliğiyle mücadelede havamızı, denizimizi, kaynaklarımızı koruduğumuz gibi şehirlerimizdeki yeşil alan miktarlarını da artırıyoruz. İllerimizde ve hatta ilçelerimizde millet bahçeleri yapıyoruz. 2023 yılına kadar 81 ilde 81 milyon metre karelik alanda millet bahçeleri inşa edeceğiz. Böylece, kişi başına düşen yeşil alan miktarını 15 metre kareye çıkarmış olacağız. Millet bahçelerimizin içinde ve diğer alanlarda sera gazı emisyonunu azaltmak için bisiklet yolları da inşa ediyoruz" diye konuştu.
'7 BÖLGEDE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI HAZIRLANACAK'
İklim değişikliğinin aynı zamanda kalkınma meselesi olduğunu da vurgulayan Bakan Kurum, 11'inci Kalkınma Planı'nda iklim değişikliği ile ilgili mücadeleye yer verildiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Devlet olarak iklim değişikliğinin ülkemizdeki olumsuz etkilerini en aza indirgemek için tüm kurum ve kuruluşlarımız, Bakanlıklarımız, sivil toplum örgütlerimiz, üniversitelerimiz bu konuda çok daha etkin rol alacaktır. Biz de bakanlık olarak 7 bölgemiz için ayrı ayrı İklim Değişikliği Eylem Planı hazırlayacağız. Deniz suyu sıcaklığının son 40 yılın en yüksek seviyesinde gözlenmesi; Buna bağlı olarak yağışların artması, Bölgenin engebeli yapısı nedeniyle afet riskinin artması, can ve mal kaybı yaşanmasından dolayı önceliği Karadeniz bölgemize verdik. Bugün Karadeniz İklim Değişikliği Eylem Planı'nı açıklıyoruz. Diğer bölgelerimizle ilgili çalışmalarımıza süratle devam ediyoruz. İnşallah önümüzdeki 6 ay içerisinde de hazırlıklarımızı tamamlayarak, her bölge için eylem planlarımızı kamuoyuyla ve ilgili bakanlıklarımızla, kamu kurumlarımızla paylaşacağız. İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ile birlikte İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini önlemek ve bir dizi tedbirler almak amacıyla yürüttüğümüz çalışmalar devam ediyor. Bu noktada en son Trabzon'da yaşadığımız sel felaketinden sonra bölgede çok hızlı bir şekilde, derelerin ve o dere yataklarında bulunan binaların taşınması sürecini başlattık"
6 İL İÇİN 15 MADDELİK EYLEM PLANI HAZIR
Rize, Trabzon, Ordu, Samsun, Giresun ve Artvin'i kapsayan 15 maddelik 'Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı' hazırladıklarını açıklayan Bakan Kurum, maddeleri şöyle sıraladı:
“1. Mekânsal strateji planı ve bütün ölçeklerdeki mekânsal planlar iklim değişikliği parametreleri dikkate alınarak hazırlanacaktır.
'EYLEM PLANI TÜRKİYE İÇİN UYGULANACAK'
Karadeniz'deki iklim değişikliğine bağlı afetleri azaltmak için yaptıkları eylem planını Türkiye'nin tamamı için de uygulayacaklarını duyuran Bakan Kurum, "Eylem planlarımızı gerçekleştirirken, vatandaşlarımızla beraber hareket edeceğiz. Amacımız hem ülkemizin geleceğini korumak hem de vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Gerekli tedbirleri alırken mağduriyet yaşanmaması konusunda da hassas davranacağız. İklim değişikliğiyle mücadele, üzerinde düşünülmesi gereken, etraflıca çalışılması gereken bir meseledir. Biz bakanlık olarak konunun uluslararası, akademik ve teknik taraflarıyla birlikte, bütün bakanlıklarımızla ortak çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Vatandaşlarımıza da buradan iklim değişikliğine karşı duyarlı olmaları çağrısında bulunuyorum. Bu dünya hepimizin, bu ülke hepimizin" diye konuştu.