Bakan Çavuşoğlu açıkladı: Haddini aştı gerekli cevabı verdim
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu, dün Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın basın toplantısındaki skandal sözleriyle ilgili soruya ilişkin "Biz nezaket içinde, gerginliği azaltma konusundaki düşüncelerimizi de dile getirdik. Ama basın toplantısının belli bir noktasından sonra sayın Dendias gerçek dışı ithamlarla ülkemi suçlamaya başladı. Bu neyi gösteriyor? 'Ben bu kavgayı devam ettirmek istiyorum' demektir. Bu maksimalist anlayışı, sözde Sevilla haritası gibi anlayışlara kendilerini de inandılarsa zaten bir yerer varmamızın anlamı yok. Biz bu Sevilla haritasını paçavraya çevirdik. Bunların geçerli olmadığını gösterdik." ifadelerini kullandı.
Temaslarda bulunmak üzere KKTC'ye giden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu açıklamalarda bulundu. İşte Tatar'ın açıklamalarından satır başları:
Bu, öyle bir günde geliştirilen bir siyaset değildir. Bu siyasetin arkasında yılların mücadelesi vardır. Gelinen noktada ne diyoruz dünyaya? Biz ayrı bir halkız. Egemenlik iki halka devrediliyor.
Kıbrıs'ta hür-bağımsız, kendi geleceğimizi tayin etme hakkı ve serbest bir düşünceyle anlaşmaya gidilecekse Kıbrıs Türk halkı elbette doğal olarak kendi devletiyle bir anlaşmaya girmek isteyecektir.
Eski anlayışta federal de olsa bir tek egemenlik unsuru vardı. Egemence kelimeler kullanıldı, bana göre onlar bir bakıma safsataydı. Önemli olan bağımsızlıktır. Kıbrıs Türk halkı ana vatan Türkiye'nin de desteğiyle bunu hak etmektedir. Yan yana yaşayan egemen ve bağımsız iki devletin işbirliğiyle bir anlaşma olabilir.
Buranın AB'ne alınmış olması buradan Türkiye'nin fedakarlık yapması anlamında değildir. Kıbrıs Türk halkı her zaman ana vatan Türkiye'nin desteğini önemsemiş, takdir etmiştir. Garantörlüğünüz bizim için fevkalade önemlidir. Bizim egemenliğimiz, bağımsızlığımız ve Türkiyemizin garantörlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Bu anlayışla Cenevre'ye gidiyoruz.
Bakan Çavuşoğlu'nun konuşmasından öne çıkan noktalar ise şöyle:
Sayın Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar'ın da söylediği gibi bu ziyaretin amacı gayri resmi 5+1 BM toplantısı öncesi hazırlıklarımızı gözden geçirmekti. Son derece yararlı toplantılar geçirdik.
Elbette bu görüşe bir gecede varmadık. İki bölgeli, toplumlu federal çözüm için Türkiye elinden gelen çabayı tüm platformlarda gösterdi. Rum-Yunan ikilisi bu çözümü istermiş gibi gözükürken günün sonunda Kıbrıs Türkü'nün eşitliğini reddetti. NE iktidarı, ne refahı paylaşmak isterler. Son 4 yılda değişen bir şey yok.
Siyasi süreçte, önümüzdeki süreçte, müzakerelerde, elbette süresi geçmiş ve Kıbrıs Türk halkının iradesinin yansıtmayan BMGK kararlarına işaret ederek federasyon modelini tekrar dayatmak istediklerini görüyoruz. Bir faydası olmayan ve olmayacak olan kararları ve artık statükoya dayanmış parametreleri dayatmanın anlamı yok. İmkansızı dayatmanın sebebi ne?
Crans-Montana'da Rum tarafının masayı devirmesiyle yaptığımız tüm açıklamalarda artık federasyonu müzakere etmeyeceğimizi defaatle söyledik. Biz artık federal çözüm için zaman kaybetmeyeceğimizi, yeni fikirlerin görüşülmesi gerektiğine inanıyoruz. Adadaki gerçekler çerçevesinde adil, kalıcı, sürdürülebilir bir vizyon ortaya koyuyoruz. Bu vizyon, adadaki iki devletin egemen eşitliği temelinde işbirliği yapması ve birbirlerini karşılıklı tanımalarıdır.
Bu sağlandıktan sonra iki devlet egemen eşitlikleri temelinde işbirliği yapabilirler, diğer fırsatları değerlendirebilirler. Biz gerçek, anlamlı, eşit ve sonuç getirecek yeni bir müzakere süreci başlatılmasını istiyoruz.
Cenevre'de 5+1 formatındaki toplantı gayri resmi bir toplantıdır. Burada yeni bir müzakere başlamıyor. Kesinlikle Crans-Montana'da kaldığımız yerden devam etmeyeceğiz, bu söz konusu bile olamaz. Bunu da bir kez daha vurgulamak isterim.
Biz Türkiye olarak her zaman KKTC ve Kıbrıs Türk halkının yanında olacağız. Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve refahı Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk halkının refahıdır.
SORU-CEVAP
BAKAN ÇAVUŞOĞLU'NUN YUNAN BAKAN DENDİAS'LA BASIN TOPLANTISI
Tatar: Sayın Çavuşoğlu'nun dünkü cevabı çok yerindeydi. Biz Doğu Akdeniz'de ne Kıbrıs Türk halkının ne Türkiye'nin haklarını yedirtmeyiz. Yunan Dışişleri Bakanı'na verilen cevapta, Kıbrıs Türk halkı olarak sizi izlerken "Bravo sayın bakanımız" dedik. Çünkü çizgiyi aşmıştı, cevabını aldı. Onların iddia ettikleri alan çok daha azdır. DOğu Akdeniz bağlamında söylenen cevap çok yerindeydi diye düşünüyorum.
Çavuşoğlu: Yunanistan'la son 1.5 yıldır gerginlikler yaşadık ve diyalog yoluyla bu farklılıklarımız görüşerek bir çözüm bulma anlayışı istedik. İstikşafi görüşmeleri tekrar başlattık. Sayın Dendias'ın Ankara ziyaretini de önemli bir yumuşatma fırsatı olarak görmüştük. Buradaki görüşme son derece güzel, samimiydi. Dostane bir ortamdaydı. Farklılıklarımızı ortaya koyduk. Bir toplantıda bu kadar farklılığın giderilmesi tabii ki mümkün değil ama istikşafi görüşmelerin başlamasının amacı bu görüşmelerin devam etmesiydi. Daha sonra basın toplantısı kısmına gelirken, sayın Dendias ve ekibinden bize şöyle bir talep geldi: 'Biz basın toplantısında tartışma yaratacak konulara değinmeyeceğiz, sizden de aynı yaklaşımı bekliyoruz.' Biz nezaket içinde, gerginliği azaltma konusundaki düşüncelerimizi de dile getirdik. Ama basın toplantısının belli bir noktasından sonra sayın Dendias gerçek dışı ithamlarla ülkemi suçlamaya başladı.
Bu neyi gösteriyor? 'Ben bu kavgayı devam ettirmek istiyorum' demektir. Bu maksimalist anlayışı, sözde Sevilla haritası gibi anlayışlara kendilerini de inandılarsa zaten bir yerer varmamızın anlamı yok. Biz bu Sevilla haritasını paçavraya çevirdik. Bunların geçerli olmadığını gösterdik.
Biz gerçekten ev sahibi olarak gereken nezaketi de gösterdik, içeride her şeyi konuşabiliriz. Basın toplantımızda söylediklerimizin hepsi yapıcıydı ama maalesef sayın Dendias haddini aştı. Kıbrıs'la da ilgili ithamları olduğu için gereken cevabı Kıbrıs Türk halkı adına vermek zorundaydım.
Biz bundan sonra da aynı yapıcı yaklaşımımızı devam ettireceğiz. Bu konuları çözersek biz çözeriz. Sık sık 'AB arkamda' diyerek bir yere varmanız mümkün değil. Sahada da gördünüz ki ne AB'nin ne bazı ülkelerin retorikten öte bir destek vermez. Onlar anca silah satar. İki komşu ülke olarak bizim çözüm yollarını beraber bulmamız gerekiyor. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın bugünkü daha yapıcı açıklamasını da not ettik.
ANNAN PLANI
Tatar: Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti bu konularda cesaretle adımlar atmaktadır. Şimdiye kadar iyi çocuktuk, şimdi kötü çocuk olursak bizi suçlayacaklar. Ama iyi çocuk olduk da ne oldu? Hep aldılar, hep aldılar. İyi çocuk olduğumuzda verdikleri bir şey yok. Esas itibarıyla Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi veto hakkı ve bize yaptığı dayatmalarla Kıbrıs Cumhuriyeti'nin otoritesini kuzeye yaymaya çalışıyor.
Çavuşoğlu: Hem KKTC'ye, hem Kıbrıs Türk halkına hem de Türkiye'ye verilen sözlerin nasıl tutulmadığını söylediniz. Sözler tutulmayınca güven kalmıyor. AB KKTC'yi ve Kıbrıs Türk halkını tamamen yok sayıyor ve yüzde yüz hatalı da olsa Rum Yönetimi'ni destekliyor. Böyle olunca KKTC'nin AB'ye güvenmemesini anlamanız lazım.