'Bahçeli'nin tavrından korkuyoruz!'
Yazı dizisinin sonuna geldik… Güney Doğu Bölgesi ile başladığımız kısa serüvene İç Anadolu Bölgesi ile son veriyoruz.
Akil İnsanlar heyetinin oluşması ile birlikte eleştiriler, hakarete varan haberler; toplantıların başlamasıyla birlikte de tepkiler, protestolar ve kavga haberleri ajanslara düşmeye başladı.
Gazetevatan.com olarak en doğru bilgiye steril bir biçimde ulaşabilmek adına Akil İnsanlara ulaştık.
Son durağımız İç Anadolu Bölgesi’nden akademisyen Beril Dedeoğlu!
Süreç nasıl işliyor?
Kast edilen Akil insanlar heyetinin çalışma süreciyse, sanırım öngörüldüğü biçimde işliyor. Her bölgede, heyetler olabildiğince farklı kesimlerle görüşüp hem PKK'ya silah bıraktırma hem de ardından Kürt sorununa yönelik çözüm sürecine ilişkin yaklaşımları, önerileri alıyor.
STKlar içinde yer almayan, hele siyasi partilere dahil olmayan kişilerin çok daha içten, samimi ve gerçek duygularını paylaştıklarını, önerilerini sunduklarını ve seslerini yukarı duyurma arzularını ayrıca belirtmek gerek.
Herkesin merak ettiği konu bölünecek miyiz tedirginliği sizin bölgenizde de mevcut mudur?
Son derece yaygın bir tedirginlik. Ne yazık ki bu sendromun diri tutulduğuna da tanık olduk. Kimsenin aklına çatışmaların bölünme ihtimalini artıracağı gelmiyor; bu sosyolojik bir araştırma konusu olabilir. Kimileri bizler üzerinden hükümeti bu konuda suçluyor, kimi de bölüneceğimizden gayet emin ve sorumluların da emperyalist güçler olduğunu bildiriyor.
Sizi bu süreçte en çok ne yoruyor?
Politize olmuş kesimlerin en büyük süistimali bayrak ve şehitler üzerinden yaptıkları söylenebilir. Bizleri sürekli bayrakla sınıyorlar ve en acı yanı bizlerin bayrağımızla sınanmak zorunda bırakılması.
Bu tavrın özellikle heyetteki Kürt arkadaşlara yönelik olması daha da üzücü.
Politize olmamış kesimler ise daha çok Türk kimliğinin erozyona uğrayıp uğramayacağını merak ediyor ve Kürt-Türk ayrımını vurgulayacak gelişmelerin olmamasını istediklerini ifade ediyorlar.
Süreç başladı ama Devlet bunun karşılığında ne verdi sorusu size de soruluyor mu? Gerçekten de merak edildiği gibi Devlet bir şey verdi mi?
Bu da sorular arasında. Politize olmuş kesimler bu soruyu Öcalan'ın geleceği ve toprak üzerinden soruyorlar. Bizim kanaatimiz bir şey verilmediği için bizler bu tür bir görev alabildik.
Ayrıca Türkiye'nin bir şey vermesini gerektirecek durumu, zorunluluğu bulunmuyor. PKK'nın mücadele biçimini sürdürmesine izin vermeyen bir konjonktür söz konusu ve Türkiye pazarlık yapmayı imkansız hale getirecek bir yol izleyerek örgütü dar bir alana soktu, çevreledi.
İnsan hak ve özgürlüklerine yönelik düzenlemeler yapılacaksa da bunları 'vermek' olarak değerlendirmek mümkün değil.
İç Anadolu insanının yapısını özetlemenizi istesek?
Muhafazakar, vatanseverler ve siyasi pozisyonlarını Ankara'ya göre belirleme alışkanlığını sürdürüyorlar. Bununla birlikte esas dertlerinin aş-iş olduğunu ve iller arasında da ekonomik farkların fazla olduğunu söyleyebiliriz. Farklı etnik, dini ve kültürel grupların söylendiği kadar 'kardeşçe' yaşamadıklarını da belirtmek gerekiyor.
Sürecin sonundaki resmi tasvirleyebilir misiniz?
Radikal kesimler hariç, tüm kesimlerin kaygılarını giderebilecek yeni siyasal, hukuksal ve sosyal projelerin yaşama geçeceğini umuyorum. Eş anlı olarak atılacak adımların toplumda rahatlama yaratacağını düşünüyorum, zira hemen her kesim daha gelişmiş, daha güçlü ve daha sorunsuz bir Türkiye istiyor.
Başbakan Dolmabahçe'de sizi ağırladı. Bu süreçte nasıl bir rol almanızı istedi?
Çözümün silahla aranmasının sonuç vermediğini, artık başka yolların denenmesi gerektiğini vurgulayarak farklı kesimlerin silahsız alandaki çözüm önerilerini, tepkilerini ve kaygılarını anlamamıza yardım eder misiniz; barış arayışının önemini anlatır mısınız dedi, biz de olur dedik.
Türkiye'yi 10 yıl sonra nerede görüyorsunuz?
Bu tür kronikleşmiş sorunlarımızı çözebilirsek, önümüzdeki on yılda son 20 yılda daha ileriye gidebiliriz. Bu hem demokrasimizin kalitesi hem de ekonomik istikrarımız anlamına geliyor.
Devlet Bahçeli'nin Akil İnsanlar heyetini hedef alan sözleri ve tehditkar üslubu sizi ve ekipteki diğer arkadaşlarınızı nasıl etkiliyor?
Korkuyoruz ve çok üzülüyoruz. Barış, çözüm, kardeşlik, empati, kan akmasın diyen biz bağımsız bireylerin terörize olmasına uğraşıldığını düşünüyor ve 'nefret' söyleminin Türkiye'ye zarar verdiğini gözlemliyoruz.