AYM gerekçeli kararı açıkladı
ÖSYM Başkanlığınca uygulanan sınavlara ait soru ve cevapların, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı dışında bırakılmasını öngören kanun hükmünün iptal gerekçesi Resmi Gazete'de yayımlandı.
CHP, kamuoyunda Torba Yasa olarak bilinen, 6495 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Başvuruyu esastan görüşen Yüksek Mahkeme, Kanun'un ÖSYM Başkanlığı tarafından uygulanan sınavlara ait soru ve cevapların, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı dışında bırakılmasını öngören hükmünü Anayasa'ya aykırı bulmuştu.
Kararın gerekçesinde, bilgi edinme hakkının Anayasa'nın 74. maddesinde güvence altına alındığı belirtildi.
Bilgi edinme hakkının, devletin demokratik niteliğinin geliştirilmesi, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması hususlarında önemli bir rol oynadığı vurgulanan gerekçede, demokratik hukuk devletinde vazgeçilmez bir hak niteliği taşıdığı ifade edildi.
Gerekçede, bu hakkın sınırlanmasını öngören düzenlemelerin Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen güvencelere ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerektiği aktarıldı.
İptali istenen kuralla, ÖSYM'nin sınavlarına ait soru ve cevaplara ilişkin bilgi edinme hakkının ortadan kalktığı ifade edilen gerekçede, ÖSYM'nin bu uygulamayı soru havuzu oluşturma ve daha önceki soruların yeniden sorulabilmesi amacıyla yürüttüğü anlatıldı.
Gerekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Konular değişmediği halde sürekli yeni sorular oluşturmanın zor olduğu, bu yönüyle soruların ölçme kalitesini düşürmemek amacıyla yeniden sorulmasını sağlamakta kamu yararı bulunduğu açıktır. Ancak yapılan sınavlara ilişkin olarak kişilerin bilgi sahibi olması da son derece önemli olup kişilerin bu soru ve cevapların doğru olarak tespit edilip edilmediğini öğrenme ve buna göre yanlış olarak belirlenen soru ve cevaplara karşı hak arama özgürlüğünü kullanabilmesinde de ciddi bir kamu yararı bulunmaktadır. Zira kişilerin eğitim veya iş hayatı bakımından geleceklerini belirleyen bu sınavların, doğru olarak uygulanıp uygulanmadığını denetleyebilmeleri ve buna ilişkin hak arama özgürlüklerini kullanabilmeleri için anılan soru ve cevaplara erişebilmeleri gerekmektedir."
Soruların ölçme kalitesini düşürmemek için çeşitli tedbirler alınabileceği, soruların bir kısmının veya benzerlerinin yıllar içinde yeniden sorulabileceği ifade edilen gerekçede, bu yöntemler yerine bilgi edinme hakkına sınırlama getirilmesinin demokratik hukuk devletinde alınması gerekli zorunlu tedbirler kapsamında değerlendirilemeyeceği kaydedildi.
Dava konusu kuralda ulaşılmak istenen kamu yararı ile bilgi edinme hakkı ve hak arama özgürlüğü arasındaki makul dengenin kurulamadığı vurgulanan gerekçede, "Kurala konu sınırlayıcı önlemin zorunlu bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanmadığı, dolayısıyla kuralın bilgi edinme hakkının ve hak arama özgürlüğünün ölçüsüzce sınırlandırılmasına neden olduğu anlaşılmaktadır" denildi.
Kanuna ilişkin diğer iptal kararları
Torba Yasa ile getirilen, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşların, bütün kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarından sağlık hizmeti alanların, bu kuruluşlara vermek zorunda oldukları kişisel bilgilerle bu kimselere verilen hizmete ilişkin bilgileri, diğer kuruluşlardan istemesi, toplaması, işlemesi ve paylaşmasını öngören düzenleme de iptal edilmişti.
İptal gerekçesinde, özel hayatın gizliliğinin Anayasa'nın 20. maddesinde güvenceye alındığı belirtildi.
Kişisel bilgilerin "her türlü vasıtayla" toplanmasına, işlenmesine ve paylaşılmasına izin verilmesinin, kişisel bilgilerin gizliliğinin keyfi şekilde ihlal edilmesi sonucunu doğurabileceği ifade edilen gerekçede, "Bakanlık ve bağlı kuruluşlarına verilen görevler çok geniş bir alanı kapsamakta olup bu görevlerin tamamının kişilerin özel hayatlarına müdahale edilmesini gerektirecek bir toplumsal zorunluluğu bünyesinde barındırdığı söylenemez" değerlendirmesinde bulunuldu.
Sayıştay denetimi
Öte yandan, Sayıştayın, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarını, mahalli idareleri, sermayesindeki kamu payı doğrudan veya dolaylı olarak yüzde 50'den fazla olan özel kanunlar ile kurulmuş anonim ortaklıkları, diğer kamu idarelerini denetlemesini düzenleyen hükümdeki "yüzde 50'den fazla olan" ibaresi Anayasa'ya aykırı bulunmuştu.
Sayıştayın, kamu payı yüzde 50'den az olmamak kaydıyla ilgili yasada sayılan idarelere bağlı veya bu idarelerin kurdukları veya doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak ortak oldukları her çeşit idare, kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketleri denetlemesine yönelik düzenlemenin de "yüzde 50'den az olmamak kaydıyla" ibaresi iptal edilmişti.
Kararın gerekçesinde, kuralla Sayıştayın anılan kamu kaynaklarının kullanımına ilişkin denetim yetkisinin ortadan kaldırıldığı ifade edildi.
Kuralın, yasama organının yürütmenin bütçeyle ilgili işlemlerini kanunlara uygun şekilde yürütüp yürütmediğini denetleme imkanını sınırladığı belirtilen gerekçede, bu durumun demokratik devlet ilkesine zarar verdiği anlatıldı.
Bu hükme ilişkin iptal kararı 6 ay sonra yürürlüğe girecek.
"Sicil affı kanun koyucunun takdirinde"
Anayasa Mahkemesi ayrıca, kamuoyunda "28 Şubat mağdurlarına sicil affı" olarak bilinen düzenlemeye ilişkin iptal istemini reddetmişti.
Kararın gerekçesinde, kanun koyucunun kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla çözümlenmesi gereken bir sorun olarak gördüğü konuları bir tarih belirleyerek çözüme kavuşturmasının takdir yetkisi kapsamında kaldığı belirtildi.
Gerekçede, "Bu çerçevede belli bir tarihten sonra işlenmiş disiplin cezaları nedeniyle memuriyetlerine son verilen memurlar ile kılık kıyafet hükümlerine aykırı davranma fiili nedeniyle görevine son verilen aday memurların yeniden memuriyete dönüşlerini düzenleyen kurallar belirlemesinde, hukuk devleti ilkesine aykırı düşen bir yön bulunmamaktadır" denildi.