Ayasofya şiiri | Nazım Hikmet, Arif Nihat Asyalı, Cengiz Numanoğlu, Mehmet Akif Ersoy’un Ayasofya şiirleri…
Ayasofya 86 yılın ardından bugün yeniden ibadete açılıyor. Ayasofya, tarihi gün için hazır. Ayasofya Cami'nin bugün Cuma namazı ile ibadete açılacak. Geceden gelerek cemaat oluşturmaya başlayan vatandaşlar, namazını Ayasofya'da kılmak isterken, bu kutlu günü eda ederken bir yandan da Ayasofya için yazılmış şiirleri araştırıyor. Nazım Hikmet, Arif Nihat Asyalı, Cengiz Numanoğlu, Mehmet Akif Ersoy’un Ayasofya şiirleri…
Vatandaşlar 86 yıl aradan sonra bugün kılınacak cuma namazı ile ibadete açılacak olan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ne akın ediyor. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ne gelerek, cuma namazı kılmak için arasta pazarı tarafındaki güvenlik kontrol noktasında ellerinde seccadelerle beklemeye başladı. Bugünü namazlarla eda edecek vatandaşlar, Ayasofya için yazılmış şiirleri de araştırıyor. İşte Ayasofya şiiri…
SEKİZ YÜZ ELLİ YEDİ
"İslam'ın beklediği en şerefli gündür bu
Rum Konstantiniyye'si oldu Türk İstanbul'u
Cihana karşı koyan bir ordunun sahibi
Türk'ün genç padişahı, bir gök yarılır gibi
Girdi Eğrikapı'dan kır atının üstünde
Fethetti İstanbul'u sekiz hafta üç günde
O ne mutlu, mübarek bir kuluymuş Allah’ın!
Belde-i Tayyibe’yi fetheden padişahın,
Hak yerine getirdi en büyük niyazını
Kıldı Ayasofya’da ikindi namazını!
İşte o günden beri Türkün malı İstanbul,
Başkasının olursa, yıkılmalı İstanbul!
N. Hikmet
AYASOFYA
Ey İslam'ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya!
Şerefelerinde fethin, Fatih'in şerefi,
Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!...
Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?
Hani minarelerinden göklere yükselen,
Ta maveradan gelen ezanlar?...
Hani o ilahi devir, ilahi nizamlar?...
Ayasofya ses vermiyor,
Ayasofya bir hoş,
Ayasofya bomboş!...
Hani nerede?
Şu muhteşem minberde,
Binlerce erin baş koyduğu şu temiz yerde,
Şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?...
Ayasofya! Ayasofya!...Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?!...
Hani nerede?
Gönüllerden kubbelere,
Kubbelerden gönüllere
Gürül gürül akan Kur'an sesleri?...
Kur'an sesleri dindirilmiş,
Müslümanlar sindirilmiş!...
Allah-Muhammed-Hülafa-i raşidinin
İsimleri kubbelerden yerlere indirilmiş!...
Fethin, Fatih'in mabedinden kitab-ı mübini,
Bu ulu dini kaldıran kim?
Dinimize, imanımıza saldıran kim?
Mabedimin göğsüne uzanan namahrem eli,
Kimin elidir?!...
Söyle Ayasofya, söyle.
Seni puthane yapan hangi delidir?!...
Elleri kurusun, dilleri kurusun!
Ayasofya! Ayasofya! Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?!...
Ayasofya,
Ey muhteşem mabet;
Gel etme,
Bizi terketme!...
Bizler, Fatih'in torunları, yakında putları devirip,
Yine seni camiye çevireceğiz...
Dindaşlarımızla,
Kanlı göz yaşlarımızla,
Abdest alarak secdelere kapanacağız,
Tekbir ve tehlil sadalarıboş kubbelerini yeniden dolduracak
İkinci bir fetih olacak,
Ezanlar bu fethin ilanını,
Ozanlar destanını yazacaklar...
Putperest Roma'ya yeni bir mezar kazacaklar, sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen ezan sesleri fezaları yeniden inletecek! Şerefelerin yine Allah'ın ve O'nun sevgili peygamberi Hz. Muhammed'in aşkına, şerefine ışıl ışıl yanacak; bütün cihan Fatih Sultan Mehmed Han dirildi sanacak!...
Bu olacak Ayasofya,
Bu muhakkak olacak...
İkinci bir fetih, yine bir ba'sü ba'delmevt...
Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır,
Ayasofya, belki yarından da yakın!...
Osman Yüksel Serdengeçti
İSTANBUL’DAN
İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul'dasın
Havada kaçan bulutların hışırtısı
Karaköy çarşısından geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor
Yenicami Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler
Hiç kımıldamıyorlar
Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor
İlhan Berk
AYASOFYA DİOYR Kİ
Ayasofya diyor ki; yolları gözlüyorum,
Allah’a secde eden, kulları özlüyorum.
Kaç asırdır yastayım, Fatih’in hasretinden,
Gör ki; mihrâb ağlıyor, hicrânın kasvetinden.
Bülbülleri bekliyor, boynu bükük rahleler,
Canlanıyor gözümde, fetihteki sahneler;
Bir yanda zikre dalan, âşıkların nefesi,
Bir yanda Fâtihâlar, bir yanda ezan sesi.
Çınlamıyor kubbede, artık Allah Kelâm’ı,
Duymaz oldu melekler, o salât-u selâmı.
Açılmayı bekliyor, kapılarım nicedir;
Büyük vuslata kadar, gündüzlerim gecedir.
Duysun beni Ravza’da, gözyaşları dökenler,
Beytullah’a el sürüp, önünde diz çökenler.
Duysun beni kıyamda, el bağlayıp duranlar,
Kurtulsun bu vebâlden, bana kilit vuranlar.
Ben ki; özgürlüklerin yaşayan belgesiyim,
İslam’daki izzetin, adâletin sesiyim.
Ben ki; eski çağlarda, ne zulümler görmüşüm;
Yeni çağda irfânı, secde secde örmüşüm.
Peygamber, Medîne’den sesleniyor ümmete;
Diyor ki; sahip çıkın, o mânevî zimmete.
Susturmayın, rahlede şakıyan bülbülleri,
Soldurmayın, bahçede zikre dalan gülleri.
Ey İslâm âlimleri ! Maskelere kanmayın;
Batı’nın makyajını, medeniyyet sanmayın.
Zannetmeyin ki biter, haçlının seferleri;
Her zaman pusudadır, küffârın neferleri.
Şimdi sözün özünü, bütün dünya dinlesin;
Hak her zaman gâliptir, Allah’ın hükmü kesin.
Fâtihlerde oldukça, bu yürek, bu cesâret;
Andolsun ki; yakında, BİTECEK BU ESÂRET.
Cengiz Numanoğlu
MAHZUN AYASOFYA
Ulu mabed, neye hicrana büründün böyle,
Fatih'in devrini bir nebzecik olsun söyle!
Beş vakit loşluğunda saf saftık,
Davetin vardı dün ezanlarda,
Seni ey mabedim utansınlar ,
Kapayanlar da, açmayanlar da!
Arif Nihat Asya
NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN AYASOFYA SÖZLERİ…
Ayasofya açılmalıdır..
Türk'ün kapanış bahtıyla beraber açılmalıdır
Yalnız manayı anlasak yalnız onu yerine getirebilsek
Ayasofya'nın kapıları sabır taşı gibi çatlar kendi kendisine açılır.
Kendi öz evimizde ruh ve mukaddesat odamız Ayasofya budur!
Üstün hükümdar Başbuğ ve aksiyon adamı Fatih İstanbul'u fethedip onun kalbi Ayasofya'da namazını eda ettiği zaman taarruz kıskacının mihver çivisini ele geçirmişti
Yalnız Fathi'tedir ki, kendi zaman ve mekanına göre dava hedefi muhteşem ve muazzam bir tamamlık içinde göze çarpıyor.
İşte bütün bunları sembolize eden remzlendiren de Doğu ve Batı dünyalarının kavşak noktası cihanın en güzel beldesi İstanbul ve onun kalbi Ayasofya.
Hilalin kanatlarıyla kendisine gök kubbe yolu açılan böylece 20. Asır dünyasına gerçek medeniyet ve ebediyet mimarisinin ne olduğu kendisi ile gösterilen Batı aklı ve Doğu ruhunu birleştirici eski Bizans eseri ve yeni tekbir yuvası tarihi kubbe.
Ayasofya ne taş ne çizgi ne renk ne hacim ne de bunların madde senfonisi sadece mana yalnız mana…
Ayasofya bir mananın zıt manaya taarruz ve onun zebun edişinin bütün dünyada eşi olmayan abidesidir.
Yeryüzünde çok kilise camiye ve nice cami kiliseye çevrilmiştir ama böylesi tarihi şartları bakımından tektir.
Fatih Sultan Mehmed bu hikmeti sezdi ve Ayasofya'yı İstanbul gibi misilsiz bir mahfazanın içinde güneş çapında bir pırlanta gibi zapt ve fethetti.
Ayasofya açılacak!
Aziz bir kitap gibi açılacak!