Gazete Vatan Logo

Avrupa basınında bugün

Avrupa basınında bugün; İşçi Partisi saflarından Tony Blair'e yükselen istifa çağrıları, İngiltere'nin demokrasi çıkmazı, Fransa'da yapılacak Avrupa Anayasası referandumu ve Stalin posterlerinde aşırıya kaçılan tören hakkında yorumlar yer alıyor

Daily Telegraph, başyazısında, "insanın havsalası almıyor" diyor ve soruyor: "Daha beş gün önceki seçimlerde İşçi Partisi'ni üst üste üç kez hükümete taşıyan lider olarak tarihe geçen kişi Tony Blair mi, değil mi?"

İşçi Partisi'nin parti liderliğine başkaldıran kanadı, seçim galibiyetine rağmen Tony Blair'den hesap vermesini istiyor. Bir önceki parlamento döneminde, muhalefetle aralarındaki sandalye farkı bir hayli şişkindi. Oysa geçen hafta sandıklarda, yaklaşık 100 sandalye fire verdiler.

Asi milletvekillerine göre Tony Blair, seçimi kazandıran değil, üstünlüklerini söndüren lider. Aralarında bazı eski kabine üyeleri de olmak üzere şimdi İşçi Partisi saflarından Tony Blair'e yükselen istifa çağrıları, Daily Telegraph'a göre açıkça tek bir şeye işaret ediyor; "Başbakanlık makamında ama, iktidarda değil.'"

Tony Blair'in tepkisi mi? Guardian'a göre, dün yeni kabinesine atadığı bakan yardımcılarını ve danışmanları duyuran Başbakan Blair, seçtiği isimlere bakacak olursak, meydan okuyor.

Blair'i eleştiren kesim daha ziyade partinin sol kanadını temsil eden, Tony Blair'in özel sektör ve sermayeye ödünler verdiğini savunan kesim. Ama Guardian'a göre Blair, dün açıkladığı atamalarda, asilerin dümen suyuna girmeyeceğini belli edercesine, bu kesimin çok tartışmalı bulduğu bazı isimleri yakın çevresine almış oldu. Tartışmalı isimlerden biri, üniversitelerde harç sistemini savunan ve şimdi eğitim bakan yardımcılığına getirilmiş olan Andrew Adonis. Oysa üniversite harçları, İşçi Partisi saflarında hayli öfke uyandıran bir politika.

Times, 'kabine kavgası' manşeti altında verdiği haberde, "Başbakan Blair, İşçi Partisi milletvekillerinin öfkesini daha da köpürtmeyi göze aldı" diyor.

İNGİLTERE NE KADAR DEMOKRATİK?
Independent'ın ön sayfasında ise başka bir kavga var. Gazete, İngiltere'nin seçim sisteminden şikayetçi ve iri puntolarla "Artık reform vakti geldi" diyor.

Türkiye'deki sistem, yani nispi seçim sistemi yok İngiltere'de. Bunun yerine dar bölge sistemi denen, yani her seçim bölgesinde bir oy farkla da olsa en çok oy alan adayın o bölgeden parlamentoya milletvekili olarak girdiği bir sistem yerleşik. Dolayısıyla ulusal oyların yüzdesi, parlamentoda sandalye dağılımıyla tamı tamına örtüşmüyor. Birinci gelen partinin lehine, diğerlerinin ise aleyhine işleyebilen bir sistem bu.

Independent, İngiltere'nin üçüncü büyük partisi Liberal Demokratlar'a yakınlığıyla bilinen bir gazete olarak, bir anlamda bu partinin yıllardır bayraktarlığını yaptığı davayı ön sayfasına taşıyor. Şu anki sandalye dağılımı nispi sistemde ne olurdu, alt alta iki büyük grafikte karşılaştırılıyor. Bu son seçimlerde İşçi Partisi'nin bütün ülkede atılan oylardaki payı, yüzde 36'dıydı. Ama parlamentodaki milletvekillerinin yüzde 50'den fazlası İşçi Partisi'nden.

Öte yandan Liberal Demokratlar'a bakacak olursak, halihazırda 62 milletvekili çıkartmış durumdalar. 'Oysa' diyor Independent, "Nispi sistemde elde edecekleri sandalye sayısı 142 olacaktı." Gazete, "Biz diğer ülkelere demokrasi dersi verirken, diğerleri demokrasiyi uygulamaya koyuyor" diye yazıyor. Tabii bununla kastettiği, nispi seçim sistemi.

Independent, "İngiltere'de geçerli olan seçim sisteminin anormallikleri açıkça ortada" diyor. "Tam iki kez -1951 yılında İşçi Partisi, 1974'te ise Muhafazakarlar- ulusal oylardan en çok payı alan parti olmalarına karşın, seçimin galibi olamıyorlar." Gazeteye göre, bu sistemin neden değiştirilemediği de ortada. Independent, "Tam bir çıkmaz" diyor ve ekliyor; "Seçim sistemini değiştirebilecek çoğunluğu parlamentoda hangi parti yakalarsa yakalasın, elde ettiği bu çoğunluğa karşı bir hamlede bulunmayı canı elbette hiç istemiyor."

"YOKLUĞUYLA FAYDALI BİR LİDER"
Fransız basını da şu sıralarda bir oylamayla meşgul; tam 19 gün sonra yapılacak olan ve yalnız Fransa'nın değil, bütün Avrupa Birliği'nin geleceğini ilgilendiren halkoylaması.

Fransızlar, yeni Avrupa Anayasası'na ya 'evet' diyecek, ya da 'hayır'. 29 Mayıs'a doğru günler sayılırken, referandumdan hangi sonucun çıkacağı anketlerde belirsiz görünüyor; ama 'hayır' cephesinin yakın zaman öncesine kadar önde gittiğini hatırlatalım.

Liberation, esprili bir dilde Başbakan Jean-Pierre Raffarin'i tiye alıyor. Gazete, "Safra kesesinden daha yeni ameliyat olan Raffarin'in sağlık problemleri, acaba Fransız liderlerin bir yazgısı mı?" diye soruyor ve hatırlatıyor; "Avrupa Birliği'nin Maastricht Anlaşması Fransa'da referanduma sunulduğu yıl da zamanın Cumhurbaşkanı Mitterand prostat problemleriyle boğuşuyordu." "Referandumların üzerine" diye yazıyor Liberation ve devam ediyor; "Sigaralarda olduğu gibi uyarı notu düşmeli; dikkat sağlığa zararlıdır." Fransız gazetesi ayrıca, "Başbakan'ın yatağa düşmesi, 'evet' cephesindekilerin kalbine biraz olsun su serpecektir' diyor. Liberation'a göre, kamuoyunun hiç tutmadığı bir liderin ortalarda görünmemesi, hükümetin 'evet' kampanyasını olsa olsa güçlendirecektir.

Çek basınından Lidove Noviny, Fransa'daki referandum tartışmasını değerlendirirken, Çekler'in 'hayretlere düştüğünü' yazıyor. Fransa'da yeni anayasaya karşı çıkanların, liberal ekonomiye fazla ağırlık verilmesinin sosyal devlet anlayışını zedelemesinden ve genişleyen bir Avrupa Birliği'nin zayıf bir birlik olmasından korku duyduklarını yazan Çek gazetesi, "Halbuki" diyor, "Bizim ülkenin Avrupa kurumlarına şüpheyle bakanları ise bunun tam tersinin olacağını iddia ederek isyan ediyor."

STALİN POSTERLERİNDE AŞIRIYA MI KAÇILDI?
2. Dünya Savaşı'nın Avrupa'da sona erişinin 60. yıldönümü için 50'yi aşkın lider Moskova'da biraraya gelirken, Alman basınından Die Welt, Nazilerin yenilgisinin kutlandığı bu büyük buluşmanın 'karışık' duygular uyandırdığını söylüyor.

Die Welt, savaşı ve Berlin Duvarı'nı geride bırakan Rusya ve Almanya'nın şu anki dostluğunun insanı duygulandırdığını söylüyor ama, 'dün Moskova'da dört bir yana asılıydı' diye yazdığı Stalin posterleri için 'nereden baksanız garip' diye ekliyor.

Die Welt'e göre, Stalin posterleri ile verilmeye çalışılan yüce bir geçmiş mesajı, Rus elitinin ve nüfusun büyük bir bölümünün halen boğuşmakta olduğu 'zihinsel krizin' bir göstergesi. Gazete, 'Putin geçmişi onurlandırmaya çalışırken gerçeklere sırt çeviriyor' diye düşünüyor.

Bir başka Alman gazetesi, Die Tageszeitung ise, 'dün Moskova'daki törenlerde Çeçenistan konusu da gündeme getirilmeliydi' yorumunu yapıyor.
"Avrupa'nın unuttuğu bir savaş Çeçenistan'da halen sürerken" diyor Tageszeitung, "Başkomutan Vladimir Putin'e bu savaş hakkında sorular sorulmalıydı. Tarihi anarken, tarihten dersler çıkarmasını da bilmek gerek."

Haberin Devamı