Atina yangın yapıyor
Mesut Yılmaz’ın “Yunanistan’a yangın misillemesi” sözleri Atina’da kıyamet kopardı
Mesut Yılmaz’ın “Yunanistan’a yangın misillemesi” sözleri Atina’da kıyamet kopardı. Hükümet ve muhalefet Türkiye’den açıklama ve tazminat talep etti. Yılmaz, “Türkiye’deki yangınları kastettim” dese de Yunan basını Susurluk raporu, Abdullah Çatlı‘nın telefon kaydı ve Sedat Bucak’ın itiraflarını delil gösteriyor.
Eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın Birgün gazetesine verdiği mülakatta Susurluk raporuyla ilgili soruya, “Devlet sırrı olan Azerbaycan’da darbe girişimi, Yunanistan’a orman misillemesi gibi konular dışında tüm bilgiler raporda” demesinin ardından Atina’da kopan fırtına dün daha da büyüdü.
Yunan gazetelerinin “90’ların ortasında Ege adalarını kasıp kavuran orman yangınlarının arkasında MİT varmış” manşetleri atmasının ardından Yunan hükümeti “Türkiye bu karanlık olayla ilgili tüm bilgileri ortaya çıkarsın. Bu kirli operasyonla oluşan zarar tazmin edilsin” dedi. Yunan medyası olayı dün de birinci sayfalarına taşımayı sürdürdü. Ethnos gazetesi 1996 yılında yaptığı “Türkler yakmış” haberini hatırlatırken Yunan medyasına konuşan dönemin Tarım Bakanı Stephanos Tzoumakas da, “Yunan istihbaratının elinde bu yönde bilgiler vardı ancak somut kanıt yoktu” dedi.
5 ‘kanıt’ gösteriyorlar
Ta Nea gazetesi 1995-97 yılları arasında Pentali, Sue, İkaria Adaları’nda çıkan yangınlardan Türk ajanları sorumlu tutarken. Yunan Sahil Güvenliği’nden bir yetkili de 1999’da adalarda çıkan yangının ardından yangının başladığı bölgede bir şişme bot bulduklarını, bunun yangını çıkaran kişiler tarafından kullanıldığını düşündüklerini söyledi. Ankara’da görev yapan Savvas Kalenteridis de, “95 ve 97’deki yangınlarla ilgili bu bilgiler sürekli elimize geliyordu” ifadesini kullandı. Yunan medyası 1992’de Rodos’ta çıkan ve 32 bin 400 hektarlık ormanlık alanı kül eden yangını da MİT ajanlarına bağladı. Gazeteler bu yangınlara 5 farklı kanıt gösterdi ve Yılmaz’ın sözlerinin de bu kanıtların doğrulanması olduğunu belirtti.
1) Susurluk raporundaki ifadeler.
2) 1996 Kasım’ında HBB televizyonunda yayınlanan Abdullah Çatlı’nın telefon konuşmasında komşu ülkelerde orman yakıldığını itiraf etmesi.
3) Emin Çölaşan tarafından yazılan kitapta Yunanistan’da orman yangınlarını planlayan MİT ajanının isminin verilmesi.
4) Sedat Bucak’ın Susurluk kazasından sonra yangın iddialarını televizyonda doğrulaması.
5) Yeni Şafak gazetesinin 1994 yılında yaptığı manşette “Rodos’u yaktık” ifadesini kullanması ve basılan gazetelerin gizemli bir şekilde depoda ateşe verilmesi.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği nezdinde girişimde bulunarak konuyla ilgili soruşturma açılmasını istedi.
3 maddelik talep listesi
Yangın iddialarına en şiddetli tepkiyi Yunanistan eski Dışişleri Bakanı ve muhalefet lideri Dora Bakoyanni verdi. Bakoyanni, hükümetin derhal harekete geçmesi gerektiğini belirterek Ankara’nın önüne 3 maddelik talep listesi konulması gerektiğini söyledi. Bakoyanni, Türkiye’nin Avrupa Birliği ve uluslararası kurumlarda yangınların hesabını vermesi gerektiğini, Ankara’nın tazminat ödemesini istediğini ve zarar gören arazilerdeki ağaçlandırma faaliyetinin de bizzat Türkiye tarafından karşılanması gerektiğini açıkladı.
‘Türkiye’deki yangınları kastettim’
Mesut Yılmaz, “Yunanistan’a yangın misillemesi yaptık” sözlerini düzeltti. Yılmaz, AA’ya yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti: “Sayın Enver Aysever ile yaptığım bir telefon görüşmesinde devlet sırrı kavramının hangi hallerde geçerli olduğu sorusu üzerine bunun münhasıran dış politika konularıyla ilgili olduğu, örneğin 90’li yıllarda Ege sahillerimizde meydana gelen orman yangınlarının Yunan gizli servisiyle ilişkili olduğuna ilişkin değerlendirmelerin, bu bilgiler kanıtlanmadıkça yayınlanmasının dış politikamız açısından sakıncalı olacağı ifade edilmiştir. Anlaşılacağı gibi olay Yunanistan’daki değil Türkiye’deki orman yangınlarıyla ilgilidir. Bu kapsamda örtülü ödenek konusu hiç söz konusu olmamıştır. Esasen haberin başlığıyla içeriği karşılaştırıldığında da bu açıkça görülmektedir. Yanlış değerlendirmelere mahal vermemek için bu hususu kamuoyunun bilgisine sunarım.”
HUKUKÇULAR NE DEDİ?
‘Tazminat hakkı doğabilir’
- Barış Kaşka - İzmir Ekonomi Üniversitesi: “Çok talihsiz ve Türkiye’nin başını derde sokacak bir açıklama. Bu sözler uluslararası alanda açık şekilde haksız fiil anlamına gelir. Eski bir başbakan olarak itiraftır. Bu itirafın muhatabı hangi devlet ise sorumluluk ve tazminat talep edilir.”
Türkiye’yi doğrudan bağlar
- Prof.Dr.Yaşar Gürbüz - Yeditepe Üniversitesi: “Hukuki olarak Türkiye’yi sıkıntıya sokacak sözler. Eski bir başbakan olarak doğrudan Türkiye’yi bağlar. Ancak Türkiye hükümeti bu iddiaları kabul etmediği sürece konu LAHEY’e taşınamaz. Yunanistan’ın Lahey’e gitmesi için öncelikle Türkiye ile anlaşması gerekir. Aksi halde bir sonuç elde edemezler.”(Mert İNAN HABER MERKEZİ)