Gazete Vatan Logo

Atatürk'ün en acı günü... Annesinin mezarı başında ant içti

Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, 98 yıl önce bugün İzmir’de yaşama veda etti. Annesinin kabri başında yaşadıkları ızdıraplı günleri anlatan Atatürk millî egemenlik uğrunda canını vermenin vicdan ve namus borcu olduğuna ant içti...

Atatürk'ün en acı günü... Annesinin mezarı başında ant içti

Gazi Mustafa Kemal, sonsuz bir sevgi ile bağlı olduğu annesi Zübeyde Hanım’ın kabri başında, yaşadıkları ızdıraplı günleri anlatır ve millî egemenlik uğrunda canını vermenin vicdan ve namus borcu olduğuna ant içer.

Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, 98 yıl önce 14 Ocak 1923’te vefat ettiğinde, oğlu Mustafa Kemal Paşa, Batı Anadolu’da önemli ve uzun bir geziye çıkmıştı. Gazi Paşa, Büyük Zafer’den dört buçuk ay sonra başlattığı ve 20 Şubat’a kadar sürecek gezisiyle sıcak cephelerden çıkıldıktan sonra, ordunun ve halkın durumunu görmeyi; savaş alanlarındaki zaferi ekonomiyle taçlandırmanın yollarını aramayı ve “şimdi ne olacak” diye kafalarda beliren soruları yanıtlamayı amaçlamıştı. Mustafa Kemal, gezisinin ilk günü Eskişehir’deyken, Başyaveri Salih Bozok’tan, annesi Zübeyde Hanım’ın İzmir’de vefat ettiğini bildiren telgraf alır. Mahmut Soydan’ın aktardığına göre, annesine sonsuz bir sevgiyle bağlı olan Gazi, bu acı habere çok üzülür, gözlerinden yaşlar akar; içinin kan ağladığı bellidir. Mustafa Kemal, “cenaze törenine hazır bulunmak için hemen İzmir’e mi hareket mi etmeli?” diye bir süre düşünür. Ancak, ordu teftiş hazırlığındadır; verilen emir ve kararlardan vazgeçmek gerekmektedir. Başkumandan Paşa, “Vatan vazifesinin yanında hiçbir hissin hükmü yoktur” diyerek, programını değiştirmez. Salih Bozok’a, “Verdiğiniz elim haber beni çok müteessir etti. Merhumenin uygun bir şekilde cenaze törenini yaptırınız. Cenabı Hak, millete hayat ve selamet versin” diye telgraf çekerek, gezisine devam eder.

Haberin Devamı

Annesinin kabri başında

Gazi Paşa, 27 Ocak 1923 günü sabahı İzmir’e gelir gelmez, Karşıyaka İstasyonu’nda trenden inerek annesinin defnedildiği Ferik Osman Paşa Camisi’ne gider; o sıra bir müezzin tarafından minareden salâ verilir. İzmir gezisinin 1923 yılında kitap olarak basılan “İzmir Yollarında”da yer alan bilgiye göre, Mustafa Kemal Paşa, annesinin kabri önünde “büyük bir dinî huşu ile” bir süre sessiz durur, “merhumenin ruhuna Fatiha hediye eyledikten sonra”, orada bulunanlara anılarını canlandıran konuşmasında, annesiyle birlikte yaşadıkları ızdıraplı günleri, ülkenin içinde bulunduğu o zor zamanlara işaret ederek anlatır. “Zavallı validem” diye başladığı konuşmasında annesinin, millet için bir ülkü olan İzmir’in kutsal topraklarına verildiğini belirtir. “Burada yatan annem, zulmün, zorun bütün milleti felaket uçurumuna götüren bir keyfi idarenin kurbanı olmuştur” diye devam eden Mustafa Kemal, sürgünde yaşadığı tehlikelerin annesinin hayatını ızdırap ve gözyaşları içinde geçirmesine neden olduğunu anlatır. Mütareke zamanında Anadolu’ya geçtiğinde annesini acı çeker bir halde İstanbul’da bırakmak zorunda kaldığından üzüntüyle söz eden Gazi, kısa süre önce İstanbul’dan kurtarabildiğinde annesine hasta bir haldeyken kavuştuğunu söyler.

Haberin Devamı

Millî egemenlik andı

Büyük üzüntü duyduğunu belirten Mustafa Kemal, “anamız vatanı mahv ve harabiye (yok olmaya) götüren idarenin artık bir daha avdet etmemek (geri gelmemek) üzere mezarı ademe (yok oluşa) götürülmüş olduğunu görmek”ten teselli bulduğunu dile getirir. Millî egemenliğin sonsuza dek devam edeceğini, bundan güç aldığını kaydeden Mustafa Kemal, annesinin ve bütün ataların ruhuna, söz verdiği vicdan yeminini tekrar eder: “Validemin medfeni (kabri) önünde ve Allah’ın huzurunda aht ve peyman ediyorum (ant içiyorum); bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği egemenliğin korunması ve savunulması için gerekirse validemin yanına gitmekten asla tereddüt etmeyeceğim. Millî egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.”

Haberin Devamı

Atatürkün en acı günü... Annesinin mezarı başında ant içti

ZÜBEYDE HANIM

Zorluklara direnen güçlü bir kadındı

Zübeyde Hanım, 1857 yılında doğdu. Çocukluğu Langaza’da geçti. Ailesi, soy olarak yıllar önce Anadolu’dan Rumeli’ye geçmiş Yörüklerdendi ve Varyemezoğulları olarak tanınıyordu. Zübeyde Hanım, 14 yaşında iken 1871 yılında Selanik’te Gümrük Muhafaza’da görevli Ali Rıza Efendi ile evlendi. Bu evlilikten Atatürk’ten önce doğan Fatma, Ahmet ve Ömer, çok küçük yaşta hastalık nedeniyle öldü. Atatürk’ün en küçük kardeşi Naciye de genç kızken ölmüştü. Ali Rıza Bey, 1888 yılında ölünce, çocukları yedi yaşındaki Mustafa, bir yaşındaki Makbule ve 40 günlük Naciye ile yalnız kaldı. Zorlu bir hayata göğüs geren Zübeyde Hanım, daha sonra Rapla çiftliğinde subaşılık yapan kardeşi Hüseyin Efendi’nin yanına yerleşti. Ölümün ve hayatın binbir türlü zorluğuna karşı yaşadığı acıları içine gömen Zübeyde Hanım, Milli Mücadele sürecinde oğlunun en büyük destekçilerinden biri oldu ve onunla hep gurur duydu.

Haberin Devamı