Atalay Filiz kimdir?
Katil zanlısı Atalay Filiz kimdir? Büyük uğraşlar sonucunda yakalanan Atalay Filiz hangi cezaevinde yatıyor? İşte merak edilen soruların yanıtları ve Atalay Filiz'in tüm detayları...
Üç yıl boyunca kaçak olarak yaşayan Atalay Filiz kimdir? Katil zanlısı Atalay Filiz aslen nerelidir? İşte Atalay Filiz hakkında tüm ayrıntılar ve bilinmeyen yönleri haberimizde yer alıyor...
ATALAY FİLİZ KİMDİR?
Atalay Filiz (d. 2 Haziran 1986; Bandırma, Balıkesir), Türk katil zanlısı. 2013 ve 2016 yıllarında en az üç cinayetten sorumlu tutulmaktadır. Üç yıl boyunca kaçak olarak yaşamıştır ve 12 Haziran 2016'da İzmir'in Menderes ilçesinde yakalanmıştır.
İlk yılları ve eğitimi
Atalay Filiz, Türk Hava Kuvvetleri'nde çalışan bir babadan dünyaya geldi. Babası ordudan kurmay albay olarak emekli olduktan sonra Türk Hava Yolları'nda pilotluk yapmaya başlamıştır.
Eğitimini Galatasaray Lisesi'nde tamamlamıştır ve okulu 3. olarak bitirmiştir.Galatasaray Lisesi yıllığında arkadaşları Atalay'ın tuhaf ve normal olmayan hareketleri olduğunu yazmıştır. Cinayetleri işledikten sonra bir öğretmeni "Atalay çok akıllı bir çocuktu. Lisede okuduğu dönemde dahi tek başına çöle bıraksanız, bir yolunu bulup hayatta kalıp ve geri dönebilecek karakterde ve azimde bir çocuktu. Bu tür olaylara nasıl karıştı anlamakta zorlanıyorum." ifadesini kullanmıştır.Öğretmenleri tarafından "O kadar zeki ve yetenekli bir öğrenciydi ki onu ıssız bir ormana bıraksanız bile orada ağaç kabuğu, yiyerek hayata tutunabilindi" şeklinde tanımlanmıştır.
Filiz, ifadesinde 2005 yılında ÖSS'ye girdiğini ancak amacının sınavı kazanmak olmadığını, yurt dışında okumak istediğini, bu nedenle yapabileceği soruları kasıtlı olarak yanlış işaretlediğini söylemiştir. 2006 yılında Paris şehrinde bulunan Paris-Sud. 11 Nolu Üniversite'nin biyoloji bölümüne kayıt yaptırmıştır. Filiz, okulun yurdunda kaldığını, derslere gitmediğini, sınavlara girmediğini ve kredi yetersizliği nedeniyle okulu bitiremediğini söylemiştir. Okulu bitirmeden İstanbul'a dönmüş ve ailesine okulu bitirdiğine dair yalan söylemiştir. Ailesinin diplomasını sorması ve iş bulması konusunda baskı yapması üzerine, ODTÜ Biyoloji Bölümü'nde doktora yapacağı bahanesiyle Ankara'ya gelmiş bir ev kiralamış ve bir de otomobil satın almıştır.
Cinayetleri
Atalay Filiz, 19 Eylül 2013 tarihinde Fransa'da tanıştığı Hava Kuvvetleri Personel Başkanı Hasan Hüseyin Demirarslan'ın TÜBİTAK'ta çalışan fizik mühendisi oğlu Göktuğ Demirarslan'ı ve Rusya doğumlu Elena Radchikova'yı, 27 Mayıs 2016'da öğretmen Fatma Kayıkçı'yı öldürmekle suçlanmıştır.
Göktuğ Demirarslan ve Elena Radchikova Cinayeti
Atalay Filiz, Fransa'da, kız arkadaşı Olga Seregina tarafından okulun son senesinde Erasmus Programı ile Fransa'ya gelen Göktuğ Demirarslan ve Elena Radchikova ile tanıştırılmıştır. 2013 yılında Göktuğ Demirarslan ve Elena Radchikova Türkiye'ye döndükten sonra Atalay Filiz'in Ankara'da bu iki kişinin cinayetini işlediği öne sürülmüştür. Filiz, sorgu sırasında "Göktuğ ve Elena, Olga'nın kaybolmasından sürekli beni sorumlu tuttular." dedikleri için öldürdüğünü söylemiştir.
Demirarslan'ın yakın bir arkadaşı tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde, Atalay'ın Elena'ya ilgi duyduğunu ve Göktuğ'dan ayrılmasını sağlayarak Elena ile kendisinin sevgili olmak istediğini açıklamıştır. Atalay, Göktuğ'a Elena ile birlikte olduğu zamanlarda kendisinin de onlarla buluşmak istediğine dair e-postalar atmaya başlamıştır. Cevap gelmeyince küfür ve hakaret içerikli e-postalar göndermiştir. Atalay, Elena'ya Göktuğ Demirarslan'ın başka bir kızla 5 saniye boyunca öpüşürken çekilmiş bir videosunu göndermiş ve kendisini aldattığını, Göktuğ'dan ayrılması gerektiğini ifade etmiştir. Filiz daha sonra Ankara'nın Emek semtindeki bir ankesörlü telefondan Demirarslan'ı arayarak adına bir kargo bulunduğunu, Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği bölümünde kendisini bulamadıklarını, açık ev adresini vermesini istemiş ve adresi almıştır.
Demirarslan, 3 gün boyunca kargonun gelmemesi üzerine şüphelenerek, aynı numarayı aramış ve numaranın Emek'te bir ankesörlü telefona ait olduğunu öğrenmiştir. Atalay Filiz'in Göktuğ'un ev adresini aldıktan sonraki HTS kayıtları (telefon görüşmelerinin dökümü) incelendiğinde aylarca Göktuğ'un oturduğu mahalle ve çevresinde bulunduğuna dair sinyaller gelmiştir. Atalay, Göktuğ'un ev adresini aldıktan sonra belli aralıklarla gece yarısı Göktuğ'u gizli numaradan aramış ancak Göktuğ telefonları açmamıştır. Göktuğ ve arkadaşları bir gece yarısı yine gizli numaradan arandıklarında, Atalay'a ait eski model bir otomobilin apartmanın yanında beklemekte olduğunu görmüştür.
Pompalı tüfek
Filiz, Olga'nın ölümünden kendisini sorumlu tuttukları için Göktuğ Demirarslan ve Elena'nın uygunsuz görüntülerini çekerek onlara karşı kullanmayı düşünmüştür. Bunun için Antalya'ya tatile gittiklerinde onları takip edebilmek için konum bulma uygulaması yüklediği telefonunu Göktuğ'un arabasına yerleştirmiştir. 2 hafta boyunca konumun sürekli olarak aynı yerden geldiğini gördüğünde otobüsle gittiklerini anlamıştır. Bu durumda otelin yan odasını tutarak, Göktuğ ve Elena'nın kaldığı odaya gizli kamera yerleştirme planı işlememiştir. Atalay Filiz av tüfeği almaya karar vermiş ve tüfek ruhsatı alabilmek için akıl sağlığının yerinde olduğunda dair rapor almıştır. Mahkemedeki ifadesinde de silahı almadan önce akıl ve fiziki sağlığının yerinde olduğuna dair rapor aldığını, daha önce herhangi bir ruhi tedavi görmediğini açıklamıştır.Av tezkeresi ve pompalı tüfek aldıktan sonra internetten nasıl kullanılacağını öğrenmiştir.
Atalay Filiz, 43 plakalı beyaz renkli Murat 131 marka arabasının bagajından aldığı tüfekle, Eryaman Mahallesi Atakent Vadisi Sitesi'nin C24 kapısının girişinde ağaçların arasına saklanarak pusu kurmuştur. Olay günü Atalay Filiz kadın elbiseleri giymiş ve başörtüsü takmıştır.16 Eylül 2013 günü saat 23:00 'da Göktuğ ve Elena Eryaman'daki evlerine girerken 1 metre kadar yaklaştıklarında ikisine de ateş etmiştir. İlk önce yakın mesafeden 5 el ateş etmiş, Göktuğ ve Elena'nın yere düşmesi sonucu 2 el de başlarına ateş ederek hızla uzaklaşmış ve otomobiline binerek kaçmıştır. Göktuğ'un kafatası parçaları 30 metre uzağa sıçramıştır. Atalay Filiz kaçarken silahını da yanında götürmüş, site sakinlerinin ifadesine göre geride sadece boş bir soda şişesi bırakmıştır. Arabasının 43 plakalı olması sebebiyle fark edilmemek için Kütahya'ya kaçarak arabanın içinde 2 gün kalmıştır. Daha sonra İstanbul'a gitmiştir. Geri döndüğünde arabasını yerinde bulamamıştır.
Avrupa Polis Ofisi Binası
Polis 1 ay sonra kendisinin aracını ele geçirmiş ve Filiz'in aracında saç boyası ve plastik makyaj malzemeleri bulmuştur. Ayrıca kazma, kürek, tahta saplı marangoz testeresi, demir testeresi, yıldız ve düz ağızlı tornavida, iki adet yün battaniye, bir adet yorgan, 2 atlet, yastık, büyük boy naylon, preslenmistrofor, ateş yakmak için jel, cerrahi müdahele malzemeleri, antifiriz, pense, akü şarj kablosu, naylon ipler ve kablolar bulunmuştur.
Göktuğ Demirarslan'ın amcası Ekrem Demirarslan, cinayetten sonra yaptığı açıklamada yeğenin çok gizli ve büyük bir projede çalıştığı gerekçesiyle öldürüldüğü iddialarının doğru olmadığını, yeğeninin TÜBİTAK'ta 2 ay önce işe başlamış fizik mühendisi bir uzman yardımcısı olduğunu söylemiştir. Cinayetin bir aşk cinayeti olduğunu ifade etmiştir.
Cinayetten belli bir süre sonra yakınları, Demirarslan'ın otomobilini periyodik bakım için servise götürmüştür. Servis elemanları, benzin havalandırma borusunda poşet içerisinde bir cismin plastik kelepçeyle takılı olduğunu görmüştür. Poşeti açan elemanlar, içerisinde eski model bir cep telefonu olduğunu fark etmiştir. Demirarslan'ın yakınları, bu durumu Cinayet Bürosu ekiplerine bildirmiştir. Polis, araştırma neticesinde telefondaki SIM kartın Atalay Filiz adına kayıtlı olduğunu ve cinayetin üç ay öncesinden beri kullanıldığını tespit etmiştir.
31 Ekim 2013'te Filiz hakkında yakalama kararı çıkartılmış, 12 Kasım 2013'te ise yurt dışına çıkış yasağı getirilmiştir. Filiz'in uluslararası seviyede aranması için 3 Mart 2014 tarihinde Avrupa Polis Ofisi tarafından hakkında kırmızı bülten çıkarılmıştır. Portekiz İnterpol'ü, Filiz'in 27 Ocak ve 31 Ocak 2014 tarihleri arasında Lizbon'da bir otelde kaldığını belirlemiştir. Filiz'in annesi ve kız kardeşinin de aynı tarihler arasında aynı şehirdeki farklı bir otelde konakladığını belirlemiştir. Yurt dışına çıkış yasağı konulan Filiz'in sahte pasaport ve kimlikle yurt dışına kaçtığı belirlenmiştir.
Olayı araştıran dedektifler, Olga Seregina'nın Atalay Filiz tarafından öldürülme olasılığının yüksek olduğunu belirtmiştir.
Fatma Kayıkçı Cinayeti
Ankara'da işletiği cinayetlerden sonra kendisini Furkan Altın olarak tanıtan Atalay Filiz, İstanbul Tuzla'da bir çay bahçesinde garson arandığını internetteki bir ilandan öğrenmiş ve işe başvurmuştur. Böylece tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı'nın eşi Gani Kayıkçı'nın işlettiği çay bahçesinde çalışmaya başlamıştır. Kayıkçı'ya Ankara'dan geldiğini ve kimsesi olmadığını söylemiştir. İlk 6 ay kendisine Furkan diye seslenilince bakmamıştır, yüksek sesle bağırdıklarında ya da ismini tekrarladıklarında bakmıştır. Çay bahçesinde çalışırken bazı anormal hareketlerine rastlanmıştır. Limon isteyen müşterilere limonu tam halde getirmiş ve limonu nasıl keseceklerini sorduklarında büyük bir döner bıçağı getirerek bununla kesmelerini söylemiştir. İşyerinde kendisiyle tartışan ve "Sen erkek misin ?" diyen kız arkadışını da yere yatırarak boğazını sıkmış ve öldürmekle tehdit etmiştir.
Kayıkçı ailesi kendisine ayda 1250 lira para vermiş ve kaldığı evden yediği yemeklere kadar ihtiyaçlarını karşılamıştır. Filiz, çay bahçesi kapandıktan sonra işssiz kalmış ve evde oturmaya başlamıştır. Bu sırada kaldığı evin bir odasını depo olarak kullanan Fatma Kayıkçı'nın eşyalarını karıştırdığından şüphelenmiştir. 27 Mayıs 2016 tarihinde Fatma Kayıkçı'nın kendisine "Günaydın Atalay, naber?" demesi üzerine Kayıkçı'nın kendisinin gerçek kimliğini öğrendiğini ve Ankara'daki cinayetlerden ötürü kendisini ihbar edeceğini düşünmüştür. Bunun üzerine aynı binada oturduğu Fatma Kayıkçı'yı bıçaklayarak öldürmüş ve cesedini bavula koymuştur. Yakalandıktan sonraki ifadesinde "Bıçaklayarak öldürdüğüm Fatma Kayıkçı'yı evdeki büyük valize sığdırdım, zaten küçük bir insandı. Bavula zorlanmadan sığdı" demiştir. Polisin parmak izi incelemeleri sonucu cinayeti işleyenin, Ankara'da 2 kişiyi öldüren Atalay Filiz'in parmak izi ile uyuştuğu ortaya çıkmıştır.
Filiz, ifadesinde Fatma Kayıkçı'nın eve çok girip çıkmasından rahatsız olduğu için Pendik'te Esenler Mahallesi'nde giriş katta bir ev tuttuğunu, Kayıkçı'yı öldürdükten sonra bu eve gelip kıyafetlerini değiştirip, bavullarını hazırladıktan sonra kaçtığını belirtmiştir.
Kaçışı ve Yakalanması
Filiz cinayetten sonra Kaynarca'ya, daha sonra da Gebze Otogarı'ndan Adapazarı'na gitmiş ve burada bir otelde sahte kimlikle bir gün kalmıştır. Daha sonra Buca'ya sonra da Gümüldür'e gitmiştir. Filiz, Gümüldür Özdere mevkiinde milli parkın içine girerek saklanmaya karar vermiştir. Burada karşılaştığı balıkçılara ailesiyle arasının bozulduğunu, bu nedenle tatile çıktığını anlatmıştır. Ormanlık alanda yaklaşık bir hafta kalmıştır. Ancak her yerini böceklerin sokması ve bir haftadır yıkanamaması sebebiyle Menderes'e giderek bir günlük ev tutarak dinlenmeye karar vermiştir. Menderes'e gitmek üzere minübüse bindiğinde bir kişinin kendisine bakarak telefonla konuşması üzerine şüphelenerek minübüsten inmiş ve ters yönde inen başka bir minübüse binmiştir. Daha sonra polisler minübüsü durdurarak kendisini yakalamıştır. Filiz'in üzerinden biri 17 cm diğeri 15 cm uzunluğunda iki av bıçağı, biber gazı, 4 sahte kimlik 3 sahte ehliyet, 14 kredi kartı, bir fransız vatandaşlık belgesi, 10.000 Türk Lirası ve 3500 euro çıkmıştır.Ayrıca kamp yerlerini ve parkları gösteren kitapçıklar, 8 tane saplı şeker ve porno oyuncularının isimlerinin yazılı olduğu bir liste çıkmıştır.
Yargılanması
Atalay Filiz yakalandıktan sonra İstanbul'a getirilerek savcı tarafından sorgulanmıştır. Sorgulandıktan sonra tasarlayarak adam öldürme ve nitelikli yağma suçlarından tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilmiştir. Anadolu 8. Sulh Ceza Mahkemesi'nde hakim tarafından ifadesi alınmış, işlediği cinayetleri kabul etmiş ancak nitelikli yağma suçunu kabul etmemiştir. Fatma Kayıkçı'nın çantasında para olmadığını, olsa da almayacağını, aylık gelirinin 1800 lira olduğunu ve paraya ihtiyacı olmadığını açıklamıştır. Hakim sadece tasarlayarak adam öldürme suçundan tutuklanmasına, yeterli delil olmadığı içinse nitelikli yağma suçundan tutuklanmasına gerek olmadığına karar vermiştir. Tutuklandıktan sonra Silivri Cezaevi'ne gönderilmiştir.
Silivri Cezaevi
Filiz, İzmir'den İstanbul'a nakledilirken öldürülme korkusu taşıdığını, koğuşa değil tek kişilik hücreye konulmasını istemiş, bu talebi de olumlu karşılanmış ve Silivri Cezaevi'nde karantina koğuşuna konulmuştur. Sabah uyandıktan sonra okuması için kendisine kitap ve gazete verilmesini istemiştir.
Filiz, Ankara'da işlediği iki cinayet nedeniyle video konferans yöntemiyle Silivri Cezaevi'ndeki hücresinden Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yargılanmıştır. Filiz Ankara Barosu'nun kendisine atadığı avukatı reddederek İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat Vildan Yirmibeşoğlu kendisinin avukatlığını kabul etmezse ifade vermeyeceğini açıklamıştır. İfadesinin alınamaması üzerine hakim Yirmibeşoğlu'nu arayarak Filiz'in yanına gitmesi için ikna etmiştir. Filiz verdiği ifadesinde gazetelerden kendisine şifreli mesajlar geldiğini ve bu mesajlar doğrultusunda cinayetleri işlediğini ifade etmiştir. Daha sonra Adli Tıp'tan akıl sağlığının yerinde olup olmadığına ilişkin rapor alınmasına ve duruşmanın ertelenmesine karar verilmiştir. Filiz'in akıl sağlığının yerinde olmadığına karar verilmesi halinde herhangi bir ceza almaksızın serbest kalacaktır.
Toplumsal Etkisi
Atalay Filiz, işlediği cinayetlerden sonra Müge Anlı'nın programına konu olmuştur. Müge Anlı'nın programında Atalay Filiz'in odası gösterilmiştir. Bu sırada Filiz'in odasında kendi kedisinin tasmasını gören genç bir kız da programa telefonla bağlanmış ve Filiz'in kedisini yok ettiğini ifade etmiştir. Filiz'in apartmanında oturanların ve çay bahçesinde çalışanların ifadesi alındığı zaman, Filiz'in günde 3 liralık ciğer alarak 12 kediyi beslediğini daha sonra kedilerin hepsinin bir günde yok olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca twitter ve facebook gibi çok sayıda sosyal paylaşım sitesinde Filiz adına açılmış sahte hesaplar bulunmaktadır.
Filiz, Uykusuz adlı karikatür dergisinin 16 Haziran 2016 tarihli sayısına kapak olmuş ve mizahi bir dille bugüne kadar böyle sevgi görmediği anlatılmıştır.