'Asla inanmam'
Subaylar savunma yapınca tahliye edildi
Poyrazköy davasında tanıklık yapan iki eski Deniz Kuvvetleri Komutanı, suikast iddialarına asla inanmadıklarını söyledi. İki emekli amiral, sanık teğmenlere “Sizlerle gurur duydum” dedi.
Amirallere suikast, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi dosyaların birleştiği 8’i tutuklu 85 sanıklı Poyrazköy davasına dün devam edildi.
Davanın 29. duruşmasında ilk olarak eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç tanık olarak dinlendi. Davanın tutuklu sanıklarından Koramiral Deniz Cora, Metin Ataç’a “kendisine yönelik suikast planından haberdar olup olmadığını” sordu. Ataç ise, “Suikast planını asla duymadım. Şahsıma karşı böyle bir şey duymadım” cevabını verdi. Cora’nın “Size karşı bir faaliyette bulunmam mümkün mü?” sorusuna Ataç, “Mümkün değil, buna asla inanmıyorum. Deniz amiral açısından böyle bir şey beklemem mümkün değil” yanıtını verdi.
“İllegalse bilemem”
Emekli Tuğamiral Fatih Ilğar ise, Ataç’a “Karargah içinde sizden habersiz toplantı olur mu?” diye sordu. Ataç, “Karargah 800 kişi. Normal şartlarda karargah içindeki faaliyetlerden haberdar olurum. İllegal bir şey oluyorsa bilmem bunu tabii” dedi.
“Aklını kaçırmadıysa”
Tutuksuz sanık Teğmen Faruk Akın’ın, “Deniz Harp Okulu’ndan yeni mezun olmuş bir subay size karşı bir faaliyette bulunabilir mi?” sorusunu Ataç, “Deniz Harp Okulu’ndan mezun olmuş bir subayın asla ve asla böyle bir faaliyet içinde olmaması gerekir. İmkansız. Tabii aklını kaçırmadıysa. Asla ve asla inanmıyorum” diye cevapladı.
Ali Türkşen ise, Poyrazköy’de mühimmatların bulunmasına neden olan 21 Nisan tarihli ihbar mektubunun daha önceden Metin Ataç’a ulaşıp ulaşmadığını sordu. Ataç ise, 5 Şubat tarihinde bu ihbar mektubunun kendisine ulaştığını, kendisine zaten yüzlerce ihbar mektubu geldiğini söyledi. Ancak Ataç, bu ihbar mektubuyla ilgili bir işlem yapmadığı da sözlerine ekledi.
Üç tahliye...
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanıklar ve avukatların taleplerinin aldıktan sonra duruşmaya ara verdi. Daha sonra kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Koramiral Deniz Cora, Kurmay Albay Ümit Metin ve Binbaşı Kemalettin Yakar’ın, tutuklu kaldıkları süre ve isnat edilen suçların mahiyetini göz önüne alarak tahliyesine karar verdi. Ancak tahliye edilen üç sanık, ‘Balyoz’ davasından da tutuklu oldukları için cezaevinden çıkamayacak. Cora, Metin ve Yakar Mahkeme, sanıklar Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Erme Onat, Eren Günay ve Hüseyin Hançer’i ise kuvvetli suç şüphesini gösteren olgular bulunması nedeniyle tutuklu kalmasını kararlaştırdı. Duruşma 14 Kasım’a ertelendi.
Hiçbir öğrenci suikasti düşünmez
ESKİ Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit de ifade verdi. Yiğit’e de sanıklar suikast iddialarını sordu. Yiğit ise, “Bütün personelim manipülatif dijital belgelerle suçlanıyordu. Ben hiçbir zaman hiçbirinden şüphe duymadım. Hepsine inancım tam ve halen de öyle” dedi. Yiğit, “Kafes eylem planını gördünüz mü?” sorusunu ise, “Gördüm. 15 dakika inceledim ve onlarca maddi hata gördüm. Bunun askeri bir personel tarafından hazırlanamayacağını anladım” diye yanıtladı.
“Sizlerle gurur duydum”
Kendisine suikast düzenleyeceği iddia edilen tutuksuz sanık Teğmen Faruk Akın’ın, “Yeni mezun olmuş bir Teğmenin suikast yapmak için yanınıza yaklaşması kolay mıdır?” sorusu üzerine Yiğit, “Hiçbir subayımın bana suikast için yaklaşmaz. Onlar bana en fazla sevgiyle bakarlar. Benim sizleri şahsen tanıdıktan sonra geleceğe olan güvenim arttı. Sizlerle gurur duydum. Gerek Albaylarım, gerek Teğmenlerimle ve diğer tüm subaylarımla ilgili böyle bir şüphe duymam. Aklımın ucundan bile geçmedi” diye konuştu.
İstifa ettim
Bir sanığın eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve beraberinde diğer kuvvet komutanlarıyla birlikte istifa eden dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit’e, “Neden emekli oldunuz” diye sorunca Yiğit, “Bu soruya cevap vermek istemiyorum. Çünkü bu tek başıma aldığım bir karar değildi. Ancak personelinizin hakkını yasal çerçevede koruyamıyorsanız ben bu mesleği yapmam” dedi.
Aşıklar bile vardı
Üye Hakim Akif Hamzaçebi’nin, Poyrazköy’deki mühimmatları sorlması üzerine Ataç, “Mühimmat bulunduktan sonra ‘acaba bizim mi’ diye merak ettim, sayım yaptırdım. ‘Bunlar bizim değil’ diye rapor edildi. Ama kime ait? Tüm sıkıntı burada zaten” dedi. Poyrazköy’deki alanın sivil olduğunu aktaran Ataç, “O mühimmat askeri alanda çıkarılsaydı, hepsine soruşturmayı ben açardım. Ama orası sivil bir arazi. Afedersiniz ama aşıklar bile vardı” dedi.