Artık sadece silahlar konuşacak
Zor bir döneme girdik.. Güneydoğu’daki şehir savaşı kısa sürede bitmez, bitmeyecek..
Silahlar patladı bir kere, susmaz..
Artık sadece silahlar konuşacak.. Çünkü masa devrildi.. Sorun konuşularak halledilemedi.. Adı çözüm süreciydi ama çözüm üretemedi..
Çözümün adı vardı, kendisi yoktu.. Çünkü çözümün masadan çıkacağına inanç yoktu..
Olsaydı; savaş patlamazdı..
Geçmişte çatışmayla ateşkes atbaşı gitmişti..
Askeri konvoya pusu, bombalı tuzak, karakola saldırı, askerin operasyonu, hava bombardımanı sürekli olmadı.. Şiddeti kâh yükseldi, kâh düştü..
Zaman zaman sustu..
Uzun molalar verildi..
Ama suskunluğun hedefi başkaydı.. Mola değildi.. Finaldi, barışla, çözümle bitecek final..
Tam bitecek derken savaş çıktı..
Savaşla birlikte Ankara da bugüne dek izlediği politikayı değiştirdi galiba!.
İngiltere modelinden..
Sri Lanka modeline geçtik galiba!.
Yani, müzakereyle, iknayla silahların bırakılmasından..
Terör örgütü yok edilene kadar silahlı mücadele yöntemine geçtik galiba!.
Cumhur-başkanı bu değişikliğin sinyalini verdi.. ‘Teröristlerin tamamını da eninde sonunda Allah’ın izniyle bu ülkede imha edeceğiz’ dedi..
Bu yaklaşım yeni stratejinin ana çerçevesi galiba!.
Güneydoğu’ya bakarsak, Cumhurbaşkanı’nın sözlerini yerli yerine oturtmak daha kolay..
Şırnak’ta 500 terörist siperde..
Tanklar, zırhlı araçlar, kırmızı bereliler, özel harekâtçılar, askerler polisler çevresinde..
Nusaybin aynı.. Yüksekova daha da beter.. 1200 PKK’lı savaşmak için bekliyormuş..
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi patlamak üzere..
Masanın yeniden kurulması da, sürece dönülmesi de hayal..
Uzun süre sadece silahlar konuşacak..
Çünkü dudaklar sussun, kalemler dursun diye yasal düzenlemeler de kapıda!.
TERÖRÜN TANIMI DEĞİŞİRSE NE OLUR?
Yasal düzenlemeler kapıda dedik..
Silahsız terör yaklaşımıyla başımıza gelecekleri dün anlatmaya çalıştım..
Yeni Şafak’tan Ali Bayramoğlu da benim gibi kaygılı olanlardan..
Bakın o ne diyor..
“Terör ve terörist tanımı genişletilsin” diyor cumhurbaşkanı. Siyasi alanın resmi görüşe göre daraltılarak yeniden yapılandırılmasının, “terörle mücadelenin etkin bir aracı” olduğunu düşünüyor. Bu görüşe destek ve teşvik çok...
O zaman şu yol açık: Siyaset istemek, beklemek de suç... Bir sorunun, bu sorunun çözülmesi için “müzakere, mutabakat, uzlaşma” talebi ve önerisi de suç...
Bunları dile getiren bir köşe yazmak, bir bildiri imzalamak, bir konuşma yapmak sizi bir savcının terörist olarak görmesine, hakimin terör örgütü propagandası yapma suçuyla tutuklamasına yol açacak, öyle mi?
Açtı bile!
Üç öğretim üyesi “malum bildiri”nin imzacısı oldukları, imza yoluyla “terör örgütü propagandası” yaptıkları iddiasıyla tutuklandı.” (Yeni Şafak, 17 Mart)
KAYNAK: MEHMET TEZKAN / MİLLİYET