Arınç'tan tepki: Manisa'ya oy verin diyeceğim, bana demezler mi...
Arınç'tan baskınlara tepki: Manisa'ya oy verin diyeceğim, bana demezler mi...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Manisa'daki bazı sivil toplum örgütlerine 'paralel yapı' iddiasıyla yapılan baskın ve aramalara tepki göstererek, "Ben şimdi Manisa'ya oy verin diyeceğim. Bana demezler mi, 'Biz seni tanıyoruz, seviyoruz. Ama sen de bizim sevdiğimiz adamları basıyorsun. O zaman ben ne diyeceğim" dedi.
NTV canlı yayınında gündemle ilgili soruları yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, özellikle Manisa’daki bazı sivil toplum örgütlerine ‘paralel yapı’ iddiasıyla yapılan baskın ve aramalara tepki göstererek, “Ben şimdi Manisa’ya oy verin diyeceğim, dedim de zaten. Bana demezler mi, ‘Biz seni tanıyoruz, seviyoruz. Ama sen de bizim sevdiğimiz adamları basıyorsun. Örgütçü gibi emniyet müdürü şöyle yapıyor, böyle yapıyor’. O zaman ben ne diyeceğim" dedi.
Arınç’ın “Paralel yapıyla mücadelesinin neresindesiniz” sorusuna verdiği yanıt şöyle:
Hükümetlere devlete karşı mücadele eden bir grup bir cemaat bir oluşum bir paralel devlet yapılanması varsa, bununla her hükümet mücadele eder. Varlık sebebi buna bağlıdır. Bu sadece Ak Parti meselesi değildir. Geçmişte bu insanlara güven duymam, bazı hizmetlere katılmış olmam, benim bu düşüncemi değiştirmez. Her cemaatin bir dini topluluk olarak hayırdan başka bir şey düşünmeyen insanların bir araya geldiği bir topluluk olarak, devlete talip olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bu devleti ben yöneteceğim dedikleri anda bunu her hükümetin karşı çıkması lazım. bugün yapılan mücadele bundan sonraki iktidarların da mücadelesidir. Ama onlar AK Parti’nin hedef alındığı bir işte onlarla iş birliği yapmayı da arzu edebilirler. Bir mücadele yürüyor. Bu mücadelenin hukuka ve vicdana uygun olması lazım. Bu ara kurunun yanında yaş da yanabiliyor. Bunları bizzat görmek de mümkün.
Fakat böylesine eşeledikçe derinleştikçe altından daha kirli ve zor ilişkilerin çıktığını gördüğümüz meselede bunlara sabretmemiz lazım. Bugüne kadar ne yaptıklarını delillerle getirmemiz gerekir. Ama sırf mücadele ediyorum diye masum insanlara da zarar verecek noktaya gelmemeliyiz.
Bu güzel hizmetler devam etmiş diyerek sempati duymuş olabilir. Suçlu kabul ederseniz eski yanlışa düşersiniz.
Kürt kardeşlerimizle PKK’lı kardeşlerimizi bir araya getirmemeniz lazım. Bu topraklarda bin yıldır kardeş olarak yaşadığımız Kürt kardeşlerimizi bağrımıza basmalıyız. Terörizmle meşgul elindeki silahlı insanlara da hasım olmalıyız.
Aynı mücadeleyi de burada yapmamız lazım. Okullarına gitmiş olabilir, vaazları kitapları hoşlarına gitmiş olabilir. O, bu insanların aynı zamanda bu kötülükleri bildiği anlamına gelmez. Onları ayırmamız lazım. Derler ki, bir gemide 10 kişi olsa 9’u cani olsa, birisi masum olsa, o masum için gemiyi batıramazsınız.
Manisa’da son günlerde bir şeyler oluyor. STK örgütlerine baskın yapılıyor. İş adamları örgütü var… Aktif Öğretmen Derneği’ydi galiba, eğitimciler derneği var… Giriyorlar dosyalarına bakacaklar ama polisler geliyor güpegündüz. Acaba bunlar ne arıyorlar? Bunlar masum STK’lar. Bunların bir terör evi gibi basılıp deşifre edilmesi, o insanlar için çok hayati önemde. Bugün de ayrıca 5 tane derneğe baskın yapılmış. Bunlar kurban derisi topladı mı, bağış öbür tarafa mı gitti? Bunların yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunlar bir hükümete karşı komplo yapılmış olabilir.
Ben şimdi Manisa’ya oy verin diyeceğim, dedim de zaten. Bana demezler mi, “Biz seni tanıyoruz, seviyoruz. Ama sen de bizim sevdiğimiz adamları basıyorsun. Örgütçü gibi emniyet müdürü şöyle yapıyor böyle yapıyor dese ben ne diyeceğim? Ayıptır günahtır. Haklarında yeterli delil bulunmadıkça, makul şüphe bunların ötesine geçmek lazım.
Bunların hepsi mimar, öğretmen, esnaf… Manisa’nın eşrafı hakkında; ‘Makul şüphe var basayım’, ‘derileri nereye vermişler’… Bütün bunlar bu mücadeleyi de yolundan saptıracak şeylerdir. Emniyet müdürünü çağırıp soramadım; ama akıllı bir mücadele, hukuk içinde bir mücadele, yargı kararına bağlanmadıkça herkesi masum sayan bir mücadele yapmamız lazım.