Arınç'tan flaş açıklama!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Suriye ile ilgili çıkan ses kaydıyla ilgili gazetecilerle yaptığı kahvaltı sonrası önemli açıklamalar yaptı.
İşte Arınç'ın o açıklaması:
*Devlete ihanet var. Açıkça bir casusluk var. En gizli kalması gereken bir konu. Kimdir, neresidir, hangi istihbarattır, hangi alçaktır şu anada adres verecek durumda değilim. Bu nedenle Youtube erişim engellendi. Ben de yetkimi kullandım. RTÜK Kanununa göre milli güvenliği doğrudan ihlal eden bir durum karşısında geçici yayın yasağı getirilebiliyor. Ben de imzaladım yürürlüğe girdi. Buradaki konuşma eğer gerçekse ki büyük ölçüde gerçek, bundan, bunun erişime sokulmasından, bunun yayına verilmesinden sadece Suriye istifade eder, rejim istifade eder, El Kaide istifade eder, IŞİD istifade eder
*30 Mart akşamından sonra bugün yaşadığımız tartışmaların yüzde 70'inin artık unutulduğunu göreceğiz. Bu olaylar, konjonktürel olaylar. Konjonktürel olayların tek amacı da 30 Martta seçmen oylarını etkilemek. Seçmen de bu konular karşısında alim değil ama ariftir. Tarifi çok güzel. Yani bizim halkımız eğitim görmemiş, üniversiteye gitmemiş olabilir ama 'feraset', 'irfan' denen bir şey var. O kalbinden hisseder bunu.
*Bence normal ve geçerli usullerle yapılmış bir toplantı ne kadar samimi ise veya doğru ise bunu bir şekilde dinlemek, kendi haklarına istifade etmek o kadar büyük alçaklıktır, o kadar büyük hainliktir. Dolayısıyla 'Hırsızın hiç mi kabahati yok' sözünü de burada hatırlatayım.
*Bütün bunların bir amacı mutlaka vardır. Bu amacın ortak hedefi; AK Parti hükümetini düşürmektir, Başbakan'ı itibarsızlaştırmaktır. Hodri meydan, onlar ellerinden gelen kötülüğü yapacak, biz de halkımıza güveneceğiz, halkımızla birlikte bu oyunları bozacağız
*Önümüzdeki süreçte bu yapının ne yapmak istediği, neyi, nasıl yapmak istediği, çok da teknik çalışmışlar, bazılarına da hala yeni akıl sır erdirilmeye çalışılıyor. Bütün bunların bir illiyet bağı içinde ne amaçla yapıldığını, seçim sonrası nisan, mayıs, haziran; vurmadan, kırmadan, dökmeden, hukuk içinde, biz hukuk devletiyiz, eğer hukukumuza göre suç sayılan fiiller varsa bunların elbette yargılaması yapılır, idari yönden de tedbir alınır
17 Aralık ve 25 aralık operasyonlarının ardından Emniyet ve yargıda yer değiştirmeler yaşandı. Dışişleri’nde hala ortam dinlemelerinin olduğu görülüyor? Seçimden sonra nasıl mücadele edeceksiniz?
Olaylar ortaya çıktıktan sonra şebekenin varlığı tespit edildi. Devlet içinde kadrolaşmış… Bir kısmı tanıdığımız ama bu yönünü bilmediğimiz şekilde bazı işlerin içinde olmuşlar. Keşke 17 ve 25 Aralık’la karşılaşmamış olsaydık. Yolsuzluk iddiası kötü bir eşy mi? Hayır. Yolsuzluk iddiası Türkiye’de her zaman oldu. Bu iddiaları saf ve temiz olarak ortaya koymak yerine, bu iddialar üzerinden siyasi operasyon yapmak isteyenler varsa o zaman durum ikiye ayrılır. Önce bunu yapanların hangi plan içinde olduğunu ortaya çıkartıp adaletin önüne çıkarmak lazım. Yolsuzlukla ilgili olarak da adli sürecin işlemesi lazım. Bunlarda birinci baskın çıktı. Yargının görevini yapmasına engel olmamak lazım. İddianameler hazırlandı. Soruşturma gizli. Bunu beklemeden, Bakanlar hakkında Meclis soruşturması vermeden bunlar illa fezleke okunsun dediler. Bunlar işin laf kısmında. Soruşturma önergesi ver diyorum. ‘Yok biz onu vermiyoruz. Seçimlerde malzeme yapacağız. Bağırıp çağırıp hakaret edeceğiz’ diyorlar. Sonunda biz verdik soruşturma önergesini. Emniyet ve yargının içinde kısmen TİB, TÜBİTAK’ın içinde bu Başbakan’ın paralel yapı diye nitelendirdiği bir organizasyonun varlığı ortaya çıktı. Bu devam edecek. Yapının ne yapmak istediği, neyi nasıl yapmak istyediği.. Çok da teknik çalışmıoşlar. Bazılarına hala akıl sır erdirlmeye çalışıyorlar. Seçim sonrası Nisan, Mayıs, Haziran vurup dökmeden tedbir alınır.
"KAFAYI BULMUŞ İNSANLARI DEĞİL..."
Ortam dinlemelerini bazı yerlerde yaptıklarını biliyorduk da, buraya kadar sızmış bir yapının, MGK toplantılarını da dinlediği varsayılabilecekse, veya başka yerlerde tamamen ülkenin güvenliğine ilişkin meseleyi 'ben öyle bir zamanda ortaya çıkarırım ki, ortalık toz duman olur. Türkiye dünyada yalnızlaşır ve Türkiye komşularıyla ilişkilerinde zorlanır' diye düşünen varsa ortam dinlemesini mutlaka onlar yapmıştır.
Yoksa bir balıkçı lokantasında balık yerken, kafayı da biraz bulmuş insanların konuşmasını dinlemiyorlar. Devletin üst güvenliğinin gerektirdiği bir yerde yapılan bir konuşmayı dinliyorlar. Şüphesiz bunlar araştırılacaktır, hangi kaynaktan, ne amaçla yapıldığı da ortaya çıkacaktır.
"BİLSEM BİLE SÖYLEMEM DOĞRU DEĞİL"
Şu anda size adres vermem bunu isimlendirmem mümkün değil, bilsem bile bunu söylemem doğru değil. Ama doğrusu bilinmiyor. Çünkü dün akşam saatlerinde haberdar olabildik. Bütün bunların bir amacı mutlaka vardır. Ortak hedefi Ak Parti hükümetini düşürmektir. Hodri meydan, onlar ellerinden gelen kötülüğü yapacak biz de halkımıza güveneceğiz. Halkımızla birlikte bu oyunu bozacağız.
Artık sesimizi muhafaza etmek için böyle yeşil yeşil çaylar içiyoruz.
DAHA GÜVENLİKLİ ALANLARI SEÇMELİYİZ
Kriptolu telefonların bile bir şekilde dinlendiği bir gerçek. Normal ve geçerli usullerle yapılmış bir toplantı ne kadar samimi ise.. Hırsızın hiç mi kabahati yok sözünü hatırlayalım. Ne yapacaklar gelin yer altına inelim, jammerların olduğu yerde hafif sesle konuşalım mı desinler. Bu ayıp değil mi? Bu kadar ders yeter. Bundan sonra güvenlikli alanlarımızı daha dikkatli seçmeliyiz diye düşünebiliriz.
MİT’İN SERVİS ETTİĞİNİ DÜŞÜNMEK AKLA ZARAR
MİT’in bunu dışarıya servis ettiğini düşünmek akla zarardır.
BÖYLE KARŞIMIZA ÇIKACAKLARINI SÖYLESELER İNANMAZDIM
Geçen yıl Mayıs ayında ABD ziyaretimde bizzat giderek görüşmelerim oldu. Ondan önce telefonla görüşmelerim oldu. Zaman zaman bir araya geldik. Bugün karşılaştığımız olaylara bakıyorum. Böyle şeyler olacağını, böyle karşımıza çıkacaklarını söyleseler inanmazdım. Biz hep hizmet gördük, okulları gördük. Bunların dışında bugüne kadar siyasi amaçlı bir şey görmedim. ABD’den döndüğümde hükümetimiz için dua ettiğini, güzel şeyler dilediğini ifade etmiştim. Ancak o gruba mensup olduğunu bildiğimiz bunların siyasi amaçlar taşıdığını, Başbakanı ve hükümeti devirmek için bir takım planlar yaptıklarını gördük. Bugün yapılan her şeyin bu beraberlikle ilgisi olabilir.
SON OLAYDA BELLİ BİR KESİMİ SUÇLAMIYORUM
Son olayla ilgili belli bir kesimi suçlanıyorum. Bunu yapanın lanetli bir iş olduğunu söylüyorum. Koskoca camiada şu kadar kişi, şimdi parti kurmaktan da söz ediyorlar, CHP ve MHP’ye oy vermekten de bahsediyorlar. Bu hareketin siyasi harekete dönüştüğünü herkes kabul ediyor. Biz de bundan sonra onlarla siyasetçi diliyle onlarla konuşacağız. Onlara Allah yolunda hizmet için yola koyulmuş bir grup olarak değil partilerden biri olacak bakacağız.
BİZ SİZE KOL KANAT GERERKEN SİZ BİR SİYASİ PARTİ DEĞİLDİNİZ
Ben bu seçimde oy kullanmayacağım. Küstüm, AK Parti’ye oy verecektim ama vermeyeceğim. Bu makul. Ama ben AK Parti dışında herkese oy vereceğim dersen. Partinizi kurun, karşı karşıya gelelim. Bundan sonra sizi parti olarak görelim.
Moğolistan’da okullar açarken, Türkçe olimpiyatları yaparken her işinize koşmuş, her şeyinize gözyaşı dökmüş insanlar aldanmış olduğumuzu kabul edelim ve siyasette yarışalım.
Allah kuran peygamber sahabe hayatı diyenler Antalya’da Akaydın’a oy verecekler.
AK Parti’yi mahvetmek benim görevim diyorsanız Allah istemedikçe hiçbir şey yapamazsınız. CHP'ye oy vermek suç değil. Siz cemaat, camia, hizmet diyerek bu noktaya geldiniz. Bunu derken siyasi tavır almak yoktu. Biz size kol kanat gererken siz bir siyasi parti değildiniz.
Siyasi partinin lehine olabilecek davranışı ne CHP ne de AK Parti oldu. Bu seçimler kırılma noktası oldu. Seçimden sonra bu tavırlarını devam ederlerse, siyasi parti olarak devam ederler. Kazanamazlarsa Türk siyasi tarihi bir parti çöplüğü haline geldi. Bunun üzerine de örtü örterler.
ALÇAKLIK VESİKASI BİLE EKONOMİK DENGELERİ SARSMADI
Bu hükümet gitsin diyenler bu ev yakılsın diyenlerdir. Ne gelecek peki arkadan. Türkiye’yi daha iyi yönetecek bir kadro mu var. 80 binlerden 60 binlere düşürdüler borsayı ama Borsa hemen toparlandı. Eskiden birinin kaşını çatmasıyla borsa yükselirdi. Dün akşamki yayınlanan alçaklık vesikası bile Türkiye’de ekonomik dengeleri sarsmadı. Tuzaklar bir bir ortaya çıkıyor. Gezi olaylarında 3 gün Başbakanlığa vekalet ettim. Bir olay yolundan çıkıyor. Dalga dalga şehirlere yayılıyor.
MESELE AĞAÇ MESELESİ DEĞİL DİYE ATILAN TWEETLERDEN SONRA
Mesele ağaç meselesi değil kardeşim hala anlayamadın mı diye atılan tweetlerden sonra olayların neye mal olduğunu görmek lazım. 30 Mart akşamından sonra şu anda konuşulan olaylardan bir çoğunu konuşmadığımızı göreceğiz
30 Mart’tan sonra güzel günler göreceğiz, güneşli günler.
GERÇEK DÜNYADA SUÇ OLAN SANAL DÜNYADA DA SUÇ
Sosyal medya bir gerçek. Allah’tan korkmak lazım. 2002’de geniş bant abone sayısı 20 bin. Bugün 34 milyona çıktı. İnternet hayatın bir gerçeği. Twitter’da hesabım var. Bunları kabul etmeyen bir insanın buna düşman olması mümkün değil. Dijital dünyada varız ve olmalıyız. Karakterler az da olsa 120, 140.. Bunun üzerinden insanlar kendilerini ifade ediyor. Meşru olana eyvallah
Ama öyle siteler var ki. Gerçek dünyada suç olan her şey sanal dünyada da suçtur. Gerçek hayatta yapanı biliyorsunuz. Ama sanal dünyada da yargı yolunu açmak gerekmez mi? Her şey sizin masumane düşünceleriniz, mizahınız, esprilerinizden ibaret değil ki. Geçtiğimiz günlerde aklından zoru var herhalde bir genç kedisini kesti ve bunu Youtube’a koydu. Bu yayınlansın mı? Bu nasıl vicdansızlık. Çok af edesiniz hayvanlarla ilişki, çocuk pornosu veya şiddeti nasıl yaparlar diye yol gösterenler bunu yapanlar oldu. Özgürlük bunu kapsasın mı? Bir devletin güvenliğine ilişkin her şey serbest mi olsun? Bir devlet nasıl var olacak?
Bu çirkinlikleri de yayınlayalım mı? Yayınlayalım derseniz böyle bir özgürlük dünyanın hiçbir eyinde yok
40 TANE ŞEYTANLIK YOLU VAR
Erişimin engellenmesi için hukuki imkanlar var. Biz bunları kullanıyoruz. Kılıçdaroğlu’na göre her şey serbest olsun. 40 tane şeytanlık yolu var. Orayı kapatıyorsunuz başka yerden geçiyor. Mümkün olanı yapacağız. Olmayanın da çaresini bulmaya çalışacağız.
5,5 YILDIR İLK KEZ BU YETKİMİ KULLANDIM
TV’lere geçici yayın yasağı getirdik. 5,5 yıldır ilk kez böyle bir yetkiyi kullandım. Dün de bunu kullanıp kullanmama konusunda çok düşündüm. Ama başka çaresi yok.
ALLAH CANLARINI ALSIN
Ama onlar orda buradan yine yapar. Yaparlarsa yapsınlar. Allah canlarını alsın ne yapalım
ERKEN SEÇİM YOK
Erken seçim yok. Seçim sonuçlarına bağlı değil. İddiamız seçimler zamanında yapılır iddiasıdır.
YÜZÜNÜ GÖRMESEM ‘BU BAŞBAKAN DEĞİL’ DİYECEKTİM
Sayın Başbakanımıza eğer hakaret ediliyorsa, iftira atılıyorsa, kendisi, eşi ve çocuklarıyla ilgiliyse o bunu kesinlikle kabul etmez. Bazısı sırtını döner, bazısı hiç duymaz. Bazısı da benim gibi Başbakan gibi sesini yükseltebilir. Üslubu da sert olabilir. Onun zaffını kullananların belden aşağı kullanmasıyla ilgili. Eğer hakaretlerle saatlerinizi geçirirseniz…
Yüzünü görmesem herhalde bu başbakan değil diyecektim, sesi kötüleşmişti. O haliyle bile bu videodan neler söylediğini biliyoruz. Bunlar hükümet kurmadılar ki, ülke yönetmediler ki. Atıp savuruyorlar. Dileriz ki tahrik olmadan, insanların özel hayatlarına saldırmadan bir siyasi söylem oluşturulsun
FACEBOOK’UN KAPATILMASI ŞU AN GÜNDEMDE DEĞİL
Facebook’un kapatılması şu an gündemde değil. Ama dinlenme konusu tüm dünyanın gündemi. Merkel de Sarkoyz de dinlendi.
TWITTER NE DERSE DESİN, YOUTUBE NE DERSE DESİN
Youtube da olsa, Facebook da olsa yargı kararlarına uymak zorunda. Twitter, ABD, İngiliz, Fransız yargı kararlarına uyup Türkiye’den gönderilen kararlara uymuyorlarsa kabahat bizde değil onlarda. 4-5 mahkeme kararından birini uyguladı, diğerlerini uygulamamakta direniyor. Twitter ne derse desin, Youtube ne derse desin. Benim mahkeme kararımı uygulayacaksın. Sen şirketsin. Ben hükümeti yönetiyorum diyorum.