'Annem benden utanmıştı'
Akil İnsanlar Heyeti'nde yer alan Doğu Ergil'den samimi itiraf
1995'te hazırladığı Doğu Raporu olay olan siyaset bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil'e o dönemde annesi “Senden utanıyorum” demiş.
İşte Doğu Ergil'in Türkiye gazetesine verdiği çarpıcı röportaj:
Sosyolog ve siyaset bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil, Kürt meselesi için en fazla kafa yoran ve kalem oynatan insanlardan... 1995 yılında, o sırada danışmanlığını da yaptığı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) adına hazırladığı 'Doğu Raporu'yla büyük fırtınalar koparan Ergil, acımasızca eleştirilere maruz kalmıştı. Rapordan 18 sene sonra geçtiğimiz bahar ayında Âkil İnsanlar Heyeti'nde görev alan Ergil, barış amacıyla bu defa İç Anadolu'da ter akıttı. Heyette yer almasını “Bu bir sağlamaydı” şeklinde değerlendiren Ergil, yaşadığı zorlu süreçleri şöyle anlattı: “Benim de içinden çıktığım, Kemalist gelenekten gelen ve kendisini 'modern' diye adlandıran bir kesim var. Apartmanım, 98 daireli bir kompleks. Komşularım, son 5-6 yıldır bana sadece soğuk bir selam verip geçiyor. Bırakın onu, Âkil İnsanlar Heyeti'ne seçildikten sonra kayınvalidem müthiş itiraz etti. Bunun üzerine kayınvalidemin çok sevdiği Kadir İnanır'dan son Dolmabahçe Toplantısı'nda ricada bulundum. 'Kadir, kayınvalideyle aramız pek de iyi değil. Arayalım da sen 'İyi şeyler yapıyoruz yenge' deyiver, olur mu?' dedim. Kabul etti. Repliği de hazırdı. Lakin kayınvalidem telefona çıkmadı.”Bu anekdotu kâh gülerek, kâh hüzünlenerek anlatan Doğu Ergil, Doğu Raporu'nu yazdığı sırada yaşadıklarının çok daha ağır olduğunu belirtti. Öz annesi tarafından dışlanacak kadar ağır: “Medya tetikçileri hakkımda öyle şeyler yazdı ki, annem telefon açıp 'Senden utanıyorum. Senin yüzünden sokağa çıkamıyorum' dedi.?Araştırmanın kapağını kaldırmadan Mesut Yılmaz, 'Bu bir CIA ısmarlaması' dedi. Şimdi okuyunca gülüyorsun. Meseleyi çözmek için ortaya çıkan bir adam, dünyanın başka bir ülkesinde olsa; ona enstitü kurulur, kadro ve fon verilirdi. Bizde ise karşılığı, bastırmak, susturmak, aşağılamak...” Doğu Ergil, geldiğimiz noktada, o günlerin çok ötesine geçtiğimizi düşünse de, bu tepkiselliğin altında yatan sebepleri ise, kendince şöyle açıkladı: “Türkiye'de düzenin değişmesi korkusu, muhalefeti bile tedirgin eder. Hepimiz 'devlet baba'nın çocuklarıyız! Bizde milliyetçilik, milleti değil devleti güçlendirmenin ideolojisidir. O yüzden siyasetin ana aktörünün devlet olmasına son vermedikçe, bir barış ve uzlaşma kültürünün ortaya çıkması çok zor.”
Hazırladıkları raporun ardından hükümetin attığı ilk adım olan Demokratikleşme Paketi'ndeki 'Andımız'ın kaldırılması maddesini farklı bir yönden ele alan Ergil, bunun en çok Türkler için iyi olacağı kanaatinde: “Ben, Türk olduğum için 'çalışkanım' ve 'doğruyum' dediğim anda yalan söylüyorum! Gerçekten Türk olarak 'doğru' isek, Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün yolsuzluklar listesinde orta sıralarda olmazdık. 7 milyonluk Danimarka, Türkiye'nin yarısı kadar milli değer üretiyor. Demek ki o kadar çalışkan da değiliz! Yalan yere yemin edip kendimizi aldatmamak için Andımız'ın kaldırılması gerekliydi.”