Ali Babacan'dan flaş açıklamalar
Eski Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara Milletvekili Adayı Ali Babacan, Ankara'da Doğuş Yayın Grubu (DYG) Ekonomi Grup Başkanı Servet Yıldırım'ın sorularını yanıtladı.
İşte Babacan'ın o açıklamaları
Siyasete geri dönme kararınızla başlayalım. 3 dönem kuralını çok konuştuk. Daha önce NTV'de Oğuz Haksever ile yaptığınız söyleşide bu konuda açıklama yapmıştınız. Anladığım kadarıyla bir son dakika kararı oldu sizin için. Bu kararınızı açıkladıktan sonra size iş dünyasından ve diğer çevrelerden gelen tepkiler nasıl oldu?
Siyaset ülkeye hizmet etmenin yöntemlerinden bir tanesi ama etki açısından baktığımızda etkinin en çok olduğu yer. Herkes bir şekilde ülkemize hizmet ediyor ama siyaset içine hizmetin karşılığı büyük oluyor. Son gün son saatlerde Başbakanın daveti üzerine aday oldum. Olumlu tepkiler geldi. İş dünyası olsun... Olumsuz belki bakan belli çevreler var.
Sizce Türkiye ekonomisinin en öncelikli sorunu nedir?
Türkiye alt orta gelir grubundan üst orta gelir grubunda. Orta gelir tuzağına düşmeden nasıl üst gelir grubuna çıkacağız en önemli hedef bu. Bankalarımız sağlam merkez bankamızın gerektiğinde gerekeni yapacağı kanaati de var. Üzerine reformlar inşa etmek gerekiyor. 25 başlık altında ilan ettik. 1248 eylemle 2018 sonuna kadar atacağımız adımları belirledik. Türkiye'nin daha yüksek katma değerli üretim sağlaması önemli bir konu. Tasarruf oranlarının artması da önemli. Reformlar yargıda da olmak zorunda. Gerçek anlamda hukuk devleti olmamız çok önemli. Aksi halde ekonomide ne yaparsanız yapın hukuk ayağı zayıfsa o ülkede zenginler oluşuyor ama topyekün zenginleşme mümkün olmuyor. Bunların gerçekleşmesi için siyasi istikrara ihtiyaç var. Bir ülke için istikrarın kaynağı çok önemlidir. İstikrar gücünü demokrasiden almazsa sürdürülebilir olmaz.
Siyasi istikrar için tek parti mi güçlü bir koalisyon mu? Siyasi istikrar deyince ne anlamalıyız?
Geçmişe baktığımızda Türkiye tek partili dönemde daha hızlı kalkınmış. Son 2 yıldır Türkiye zor dönemlerden geçti. 7 Haziran seçimleri ders almamız gereken seçimler oldu. Çünkü Türkiye Rusya'laşıyor mu ne oluyor diye benzeştiren insanlar ortaya çıkmıştı. Türkiye asla bir Rusya olmaz; Türkiye'de demokrasi işler, halkın egemenliği belirleyici olur.
AK Parti'nin ekonomiye bakışı nasıl? Bundan 5-6 ay önce 7 Haziran seçimi öncesi açıklanan programa göre farklılıklar var mı?
Öncelikle Türkiye'yi son 13 yıldır dünyada yaşanan krizden ayrıştıran temel politikalar aynen korunuyor. Vaatlerimiz makro istikrar sağlayan üç ayaktan taviz vermiyor. İlk açıkladığımız emekliye zam uygulaması 1 Temmuz'da başladı.
Asgari ücret tartışmaları ilginç boyut aldı. Partilerin farklı düzeyde asgari ücret vaatleri oldu. AK Parti 1300 liraya çıkartma vaadi var. Asgari ücret artışının ekonomiye olası etkileri neler olacak? AK Parti 7 Haziran'da böyle vaatte bulunmamışken 1 Kasım seçimi öncesi neden bunu vaatler listesine aldı?
Asgari ücrette daha önce genelde enflasyon artı birkaç puan çizgisini izledik. 13 yılda istisnai artış vardır. Arada bir fark kapatma daha önce yaptık. 7 Haziran seçimlerinden önce işverenle işçinin oturup konuşması gereken konudur diye düşünüyorduk diğer partiler farklı rakamlar açıkladı bunun işverenler üzerindeki etkisi çok büyük olabilirdi epey tartıştık konuştuk beyannameye girmeden yarım saat önce karar kıldık. 1300 lira önerimiz kuvvetli bir öneridir. 1300 demeseydik gelecek yılın ikinci yarısında 1120-1220 olurdu. Yani 100-200 liralık fark var.
Bizim söylediğimiz 1300 lira bir başka partinin söylediği 1500 liradan çok daha değerli ve inandırıcı.
Bundan 5 yıl önce 2023 hedefleri açıklanmıştı. Mesela 500 milyar dolarlık ihracat, 2 trilyon dolarlık ekonomi, yüzde 5 işsizlik oranı gibi. Mevcut ekonomik göstergeler ışığında bu hedefler geçerliliğini sürdürüyor mu? Yoksa bir revizyon ihtiyacı var mı?
2023 hedefleri, 2008-2009 kriziden sonra ortaya koyduğumuz hedefler. Yılbaşından bu yana TL dolar karşısında yüzde 19,6 değer kaybetmiş. Uzun vadede dünyada gelişen ülkelerle ilgili olumsuz bir tablo var.