Gazete Vatan Logo

'Akil insan nedir?' diye sorulunca...

Yılmaz Erdoğan süreci böyle anlattı

AKİL İnsanlar Heyeti’nin Güneydoğu Anadolu Grubu, Mardin’de Süryanilerin Deyrulzaferan Manastırı’nı ziyaret edip, Metropolit Saliba Özmen ile görüştü. Özmen, barış sürecine destek verdiklerini ve artık akan kanın durması gerektiğini söyledi. Heyet üyesi sanatçı Yılmaz Erdoğan, lise öğrencileriyle bir araya gelerek sorularını yanıtladı. Erdoğan, kendilerine yapılan eleştirilere atıfta bulanarak, "Aklı olan bir ton küfür ve hakaret yer mi?" diyerek, barışın akıl değil, gönül işi olduğunu söyledi.

Akil İnsanlar Heyeti, Mardin’deki ikinci gün temaslarına Süryanilerin Deyrulzaferan Manastırı’nı ziyaret ederek başladı. Manastırı gezen heyet üyeleri Mardin-Diyarbakır Metropliti Saliba Özmen ile görüştü. Görüşmede Özmen, Mardin ve Türk vatandaşı olarak Başbakan tarafından başlatılan iç huzura yönelik barış sürecini desteklediklerini belirterek, "İç barışın sağlanması akan kanın durması için din adamları olarak dua ediyoruz. 30 yıldır akan kan her kesime kaybettirdi. Öleni geri getiremeyiz, onlara ağladık içimizi gömdük, ama geçmişimizden ders alarak barış ve huzur sürecini desteklememiz gerekiyor. İnşallah bu barış süreci içimizi ısıtır ve herkesi bir araya getirir. Çok kültürlü ve çok dilli olmamız bizim zenginliğimizdir ve gerçeğimizdir. Ölen her insan ve her ağaç bizim için büyük kayıptır. Bölgede Süryani kültürü baskındır. Kürtler, Araplar ve Süryaniler olarak 5 bin yıldır Mezopotamya’dayız. En büyük görev sizleri düşüyor, Tanrı size büyük güç versin" dedi.

"SÜRYANİLER DE ETKİLENDİ, TESPİTLERİ ÖNEMLİDİR"

Heyet Başkanı Yılmaz Ensaroğlu, ellerinde sorunun çözümü için sihirli formül olmadığını, insanların görüş talep ve önerilerini almaya geldiklerini ifade ederek, "Kalıcı bir çözüm için neler yapılması gerekir onu tespit etmeye çalışıyoruz. Süryaniler bu toprakların önemli unsurlarıdır. Kürt sorunundan kaynaklı bu şiddet ortamından direk olmasa da dolaylı etkilenmişlerdir ve etkileniyorlar. Bu nedenle bu bölgede taraf olmayan üçüncü göz olarak gördüğümüz Süryanilerin gözlemleri ve fikirleri bizim için önemli olacaktır" dedi.

Manastır ziyaretinden sonra heyet üyeleri üçe ayrıldı. Mazlum-Der Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve Prof.Dr. Fazıl Hüsnü Erdem temaslarda bulunmak üzere Kızıltepe İlçesi’ne giderken, heyet başkanı Yılmaz Ensaroğlu ve diğer üyeleri ise Mardin’de esnafı gezdi. Heyette yer alan sanatçı Yılmaz Erdoğan ise, Halk Eğitim Merkez’inde lise öğrencileri ile bir araya gelerek hem süreç, hem de öğrencilerin çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.

ERDOĞAN: AKILLI OLAN BİR TON KÜFÜR VE HAKARET YER Mİ?

Yılmaz Erdoğan, önce öğrencilere, ’Akil insan nedir?" diye soru yöneltti. Öğrencilerin cevapları üzerine Erdoğan, "Akıllı adam durup dururken bin ton küfür ve hakaret yer mi?" dedi. Aile olarak Hakkari’nin Ankara’ya gidişlerini ve Türkiye’nin 1970 ve 1980’lerde yaşadığı çatışma ve kavgaları anlatan Erdoğan, "Bu ülke 3 kuşaktır bir çatışma ortamı yaşıyor. Ben de 16 yaşında iken sizin bütün çocukluğunuzu hatta abileriniz ve hatta bazılarının babasının çocukluğunu her türlü tatsız şartlara sokan süreç başladı. Yani aslında süreç şu. Bizim çocukluğumuz çatışma şartlarında geçti, sizin çocukluğunuz çatışma şartlarında geçti. Şimdiki çocuklarımızı hangi koşullarda büyüyeceğini konuşmaya geldik. Umuyorum çocuklarımız şiirlerde şarkılarda barışı görürler. Ve o ortamda büyürler. Parlak zihinlerin başka şeyler yapmasına ihtiyacımız var. Çünkü sizin Türkiye’nin Batısı’ndaki, Kuzeyindeki ve Güneyindeki yaşıtlarımız doğduklarından beri içinde acı olmayan haber bülteni izlemediler. Artık yeter öyle değil mi çocuklar. Yeter artık" dedi.

"BU SÜREÇTEN UMUTLUYUZ"

Yılmaz Erdoğan, herkes bulunduğu pozisyonda ne görüyorsa orada nasıl bilgilendiriliyorsa onun düşüncesini de onun belirlediğini söyledi. Erdoğan, "Şimdi biz burada toplantı yapıyoruz, yan binadaki insanlar bizim burada ne yaptığımızı tam bilmiyor, bilemezler. Belki en ön yargılı insanların gelip burada sizinle tanışmaları gerek. Çünkü sen eğer bir ülkeyi haberlerden öğreniyorsan, tam gerçeği öğrenmiyorsun demektir. Bu biraz nerelisin demek diye soru sormaya benziyor. Ben artık yarından geliyorum demeye başladım. Dolayısıyla oradaki insanların kaygılarını, korkularını iyi anlamak gerekir. Çünkü bu kimsenin tek taraflı bir derdi değil, herkesin ortak derdi. Bugün en büyük derdimiz bazı insanların sizin sokağınızda olan olay ile ilgili sizin kadar bilgilendirilmemiş olmasıdır. Ama bu süreçten umutluyuz, ama herkesin kaygılarını iyi anlamak, güzel bir dille gidermek gerekiyor" dedi.

"BÜTÜN MESELE ÖFKE KONTROLÜ İLE İLGİLİDİR"

Erdoğan, öğrencilerin soruları üzerine, "Bütün mesele öfke kontrolü ile ilgilidir. Zaten o anlamıyla akil insanlık sınavını geçemeyiz. Ben akil insanlar toplantısına gitmeden 3 saat önce 3 yaşındaki oğlum ile bayağı tartıştık. Biz genel bir öfke kontrolü yaşıyoruz. Kimse öfkelenmediği sürece problem yok. Birbirimizi ikna etmemize gerek yok, birbirimize sükunete davet etmek gerekir. Mesela şu anda tartışan kesimlerin dışında olayı mutlu bir sukunet ile izleyen bir çoğunluk olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla burada bu süreçte bütün yaralarına rağmen sesiz bir mutluluk içinde süreci izleyen çoğunlukla ilgilidir sürecin başarısı" dedi.

"BİR ÇEŞİT VATANİ VAZİFEDİR"

Yılmaz Erdoğan, akil insanlar heyetinde nasıl yer aldığını anlatırken, "Aradılar çalışmadan söz ettiler, ne yapacağız dedim bana orada tartışacaklarını söylediler. Aslında bir çeşit vatani vazifedir diye düşünüyorum. Öyle bir telefon aldığınızda hayır bir çekimim var diyemezsiniz. Dolayısıyla neden bu kadar eleştiri var, onu anlamış değilim. İnsanın nesine ağır gelen hakkında hayırlıdır diye bir söz duydum. Bana göre işin çerçevesi budur. İki aylık geçici bir şeydir, dolayısıyla bir iş değildir. Gönüllü, vicdanı ve insani bir iştir. Bazılarının söz ettiği gibi para pul ile işimiz yoktur. Bir şeyi kirletmek istiyorsanız tabi ki yalan söyleyeceksiniz. Şimdi artık şarkı söyleme, şiir okuma, zeybek oynama vaktidir. Biz barış nedir bilmiyoruz. Ülkenin tamamı için olmayan bir şey istiyoruz. Süreç ile birlikte barış ile tanışacağız. Barış zor bir iştir. Barış akıl işi değil, gönül işidir. Keşke heyetin adı değişseydi ama artık işe başladık" dedi.

Haberin Devamı